Dostlukların Gizli Kimyası: Oksitosinin Şaşırtıcı Rolü

Dostlukların Gizli Kimyası: Oksitosinin Şaşırtıcı Rolü

Bartu Eroğlu
Okuma süresi 5 Dakika

Berkeley, Kaliforniya

Genellikle “sevgi hormonu” olarak bilinen oksitosin, yalnızca romantik ilişkilerde ya da ebeveyn-çocuk bağlarında değil, arkadaşlıkların oluşumunda da kritik bir rol oynuyor. Kaliforniya Üniversitesi (UC) Berkeley’deki bilim insanları, sosyal bağların nörobiyolojik temellerini araştıran yeni bir çalışmada, oksitosinin arkadaşlıkların erken evrelerinde seçici bağlar kurmada önemli olduğunu keşfetti. Bu bulgular, insan ilişkilerinin karmaşık yapısını anlamanın yanı sıra otizm ve şizofreni gibi sosyal bağ kurmayı zorlaştıran durumlara dair yeni ipuçları sunuyor.

Oksitosin: Mutluluk Hormonunun Ötesinde

Oksitosin, cinsellik, doğum, emzirme ve sosyal etkileşimler sırasında beyinde salınarak yakınlık, güven ve bağlılık hislerini güçlendiriyor. Popüler kültürde “kucaklama” ya da “mutluluk” hormonu olarak anılan bu kimyasal, genellikle arkadaşlarla temas kurma, müzik dinleme veya egzersiz yapma gibi aktivitelerle artırılması önerilen bir hormon. Ancak UC Berkeley’den Doç. Dr. Annaliese Beery liderliğindeki araştırma, oksitosinin sadece olumlu duygularla değil, sosyal seçicilikle de yakından ilişkili olduğunu ortaya koydu. Beery, “Oksitosin, özellikle arkadaşlıkların başlangıç aşamasında, kiminle bağ kurulacağının seçilmesinde hayati bir rol oynuyor,” diyor.

Dostlukların Gizli Kimyası: Oksitosinin Şaşırtıcı Rolü
Çayır faresi çalışmalarında gösterildiği gibi, oksitosin arkadaşlık kurmayı ve partner tercihini hızlandırır. Oksitosin olmadan bağlar daha uzun sürer ve sosyal seçicilik azalır.

Çayır Fareleri: İnsan Dostluklarının Aynası

Araştırma, sosyal bağ kurma konusunda insanlara benzerlik gösteren çayır fareleri (prairie voles) üzerinde yapıldı. Bu hayvanlar, istikrarlı ve seçici ilişkiler kurma yetenekleriyle biliniyor. Beery ve ekibi, oksitosin reseptörleri bulunmayan genetiği değiştirilmiş fareleri inceledi. Normal fareler, 24 saatlik bir birlikte yaşama süresinden sonra bir partneri yabancılara tercih ederken, oksitosin reseptörü olmayan farelerin bu bağı kurması bir haftayı buldu. Bu durum, oksitosinin sosyal bağların hızlı ve etkili bir şekilde kurulmasını sağladığını gösteriyor. Beery, “Oksitosin, arkadaşlıkların oluşumunu hızlandırıyor ve seçici bağlar kurmayı kolaylaştırıyor,” diye ekliyor.

Sosyal Seçicilik ve Ödül Mekanizması

Oksitosin reseptörü olmayan fareler, sosyal ödüllerden yoksun kalarak arkadaşlarıyla yakınlaşmak için daha az çaba sarf etti. Normal fareler, arkadaşlarıyla yan yana durmayı, birbirlerini tımar etmeyi ve hatta birbirlerinin üzerine oturmayı tercih ederken, oksitosin eksikliği olan fareler bu davranışları daha az sergiledi. Dahası, bu fareler yabancılar karşısında daha az agresif ve kaçıngan davranarak sosyal seçiciliklerini kaybetti. Beery, “Oksitosin, kiminle sosyal olunacağının belirlenmesinde önemli bir faktör. Bu, arkadaşlıkların özünde yatan seçicilik mekanizmasını destekliyor,” diyor.

- Reklam-

Parti Deneyi: Bağlılık Testi

Araştırmacılar, fareleri bir “parti” ortamına benzer bir deneyde test etti. Birden fazla odanın tüplerle bağlandığı bir alanda, normal fareler tanıdıkları arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi tercih ederken, oksitosin reseptörü olmayan fareler bu bağı sürdüremedi ve yabancılarla karıştı. Beery, bu durumu şöyle açıklıyor: “Normal fareler, bir partiye arkadaşlarıyla gider ve önce onlarla vakit geçirir, sonra sosyalleşmeye başlar. Ancak oksitosin eksikliği olan fareler, sanki yanlarında tanıdık kimse yokmuş gibi davranıyor.” Bu deney, oksitosinin uzun süreli arkadaşlık bağlarının sürdürülmesinde de etkili olduğunu gösteriyor.

Dostlukların Gizli Kimyası: Oksitosinin Şaşırtıcı Rolü
Oksitosin, farelerde sosyal bağları güçlendiriyor; normal fareler tanıdıklarıyla vakit geçirmeyi tercih ediyor.

Nanosensörlerle Oksitosin Takibi

Çalışmada, UC Berkeley’den Prof. Dr. Markita Landry’nin laboratuvarında geliştirilen yenilikçi bir oksitosin nanosensörü kullanıldı. Karbon nanotüpler ve özel DNA dizilerinden oluşan bu sensör, oksitosin moleküllerine bağlanarak beyindeki salınımını floresan ışığıyla tespit ediyor. Araştırma, oksitosin reseptörü olmayan farelerde bu hormonun daha az salındığını ve sosyal ödülle ilişkili çekirdek accumbens bölgesinde daha az aktif olduğunu ortaya koydu. Bu bulgu, oksitosinin sosyal bağların nöral temellerindeki rolünü daha net anlamamızı sağlıyor.

İnsan Sağlığına ve Evrime Yansımalar

Bu bulgular, sosyal bağ kurma zorluklarının görüldüğü otizm ve şizofreni gibi durumların anlaşılmasına katkı sağlayabilir. Beery, “Çayır fareleri, arkadaşlıkların nörobiyolojisini anlamak için eşsiz bir model sunuyor. Bu, insanlardaki sosyal bağların nasıl oluştuğunu ve neden bazen bozulduğunu anlamamıza yardımcı olabilir,” diyor. Ayrıca, oksitosinin hem olumlu (arkadaşlık) hem de olumsuz (yabancılara karşı agresyon) sosyal davranışlarda rol oynadığına dikkat çekiyor. Beery, sosyal bağların evrimsel kökenlerini anlamak için farklı fare türlerini incelemeye devam ediyor ve seçici arkadaşlık bağlarının monogamik ilişkilerden önce evrimleşmiş olabileceğini öne sürüyor.

Sonuç olarak, UC Berkeley’nin bu çalışması, oksitosinin arkadaşlıkların oluşumunda ve sürdürülmesinde kilit bir rol oynadığını kanıtlıyor. 8 Ağustos’ta Current Biology dergisinde yayımlanan bu bulgular, sosyal bağların nörobiyolojik temellerine dair yeni bir bakış açısı sunarken, insan ilişkilerinin karmaşık doğasını anlamada önemli bir adım olarak görülüyor. Araştırma, sosyal bağların evrimsel kökenlerine dair de merak uyandırıcı sorular ortaya koyuyor ve gelecekteki çalışmalar için zemin hazırlıyor.

Bu makaleyi paylaş
Bartu Eroğlu, yurt dışında aldığı kapsamlı eğitimle sinirbilim alanında uzmanlaşmıştır. Oxford Üniversitesi'nde lisans eğitimi aldıktan sonra Harvard Üniversitesi'nde doktora yapmış, bu süre zarfında sinirbilimin öncü araştırma projelerinde yer almıştır. Eğitim hayatı boyunca edindiği bilgi ve deneyimleri, sinirbilim alanındaki çalışmalarıyla birleştirerek, bu alanda derinlemesine bir uzmanlık geliştirmiştir.
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir