İnsanlık tarihi boyunca savaş ve çatışmaların yaklaşık 1 milyar insanın ölümüne sebep olduğu düşünülüyor. Fakat sivrisinekler tarafından ölen insanların sayısının yanında bu hiçbir şey. Nature dergisine göre, geçmiş 50.000 yılda yaşamış insanların neredeyse yarısı ölümlerini bu ölümcül böceklere ve onların taşıma kapasiteleri olan belli bir hastalığa borçlu: Sıtma.
Sivrisinekler, sadece 2020’de 627.000 civarında insanın ölümüne neden olan sıtma parazitinin yanında Zika (sarıhumma virüsü), Batı Nil, Dang (kızıl) virüslerinin de yayılmasında ana rol oynuyorlar.

Proceeding of the National Academy of Science dergisinin 2020’de yayınlanan bir çalışmaya göre, Afrika’nın kırsal kesimlerinde yaygın olan Anopholes gambie sivrisineği “Dünya’nın en tehlikeli hayvan türü” ünvanını almıştır.
Peki bu sivrisinekler bu kadar ölümcül ise hepsini öldürmeli miyiz? Ve eğer böyle sert bir önlem alırsak sonuçları ne olur?
Siz elinize böcek ilacını almadan önce şunu bilmenizde yarar var: Bazı sivrisinekler bize zararlı olsa da, hepsi öyle değildir. Bir sivrisinek kontrol merkezi olan Masquito Joe’ya göre, bazen bizim için tehlikeli olanlar bile insanlarla beslenme eğiliminde değildir. Bunun yerine tatlı özsu (yaprak özsuyu), bitki özü ve nektar tercih ederler.
İskoçya’daki Glasgow Üniversitesi’nin Virüs Araştırma Merkezinde mikrobiyoloji ve tropikal tıp üzerine çalışan Prof. Steven Sinkins Live Science’a attığı e-postasında “Aşağı yukarı 3500 sivrisinek türü vardır, fakat yaklaşık 100 tanesi ısırma ve insanlara hastalık bulaştırma potansiyeline sahip.” dedi.
Örneğin, Entomology Today’e göre Culiseta sivrisinekleri genellikle insanları ısırması ancak zayıflatıcı herhangi bir hastalık taşımaması ile bilinirken, tüm dünyada yaygın olan ve ormanlarda yaşama eğiliminde olan Toxorhynchites’in nektar şekerlerini kan yerine tercih ettiği biliniyor.
Yani tüm sivrisinek türlerinin yok edilmesine gerek yok. Bunun yerine, Zika ve sarıhumma hastalıklarını taşıyan Aedes aegypti gibi daha problemli olanları hedeflemeliyiz. A. Aegypti şimdi her yerde bulunan bir tür fakat her zaman böyle değildi.
Avustralya’da kar amacı gütmeyen bir girişim olan Dünya Sivrisinek Programı’na (World Mosquito Program) göre, türler ilk olarak Afrika’dan 15 ve 19. yüzyıllar arasında köle ticareti ile, 18 ve 19. Yüzyıllarda Asya ile ticaret yoluyla ve İkinci Dünya Savaşı sırasındaki birlik hareketleriyle yayıldı.
Understanding Animal Research organizasyonuna göre, insanlar için tehlikeli olan diğer sivrisinekler sarıhumma, Zika, sıtma, kızıl(Dang humması), Batı Nil humması, chikungunya ve fil hastalığı gibi bir dizi hastalığı taşıyan belirli Anopheles ve Culex türlerini içerirler. Özellikle bacaklar, kollar ve cinsel organlarda lenf sıvısının birikmesiyle ağrılı şişliklere neden olan fil hastalığı genellikle elefantiyasis olarak da bilinir.

Sivrisineklere ölüm (Sivrisinekler ölün)
Eğer insanlar hastalık taşıyan sivrisinekleri seçici olarak yok etmek isterse, bunun için birkaç seçenekleri var. Sinkins’e göre, hedefe yönelik çözümlerden biri zaten halihazırda Dang hummasını kontrol etmek için kullanılan bir strateji: Wolbachia bakterisi taşıyan sivrisineklerin salınması. Bu yöntem, sivrisineklerin Wolbachia bakterisi taşıyarak insanlar için tehlikeli olmayan şekilde üremesini ve ardından onların hastalığa eğilimli alanlara yerleştirilmesini içerir.
Dünya Sivrisinek Programı’na göre, Aedes aegypti gibi Wolbachia taşıyan sivrisineklerde, bakteri virüslerin üremesini zorlaştırıyor. Böylece, Wolbachia taşıyan sivrisineklerin insanları ısırması durumunda zararlı virüsleri bulaştırma oranı daha düşük oluyor.
Sinkins bu tip bir stratejinin sonunda hastalıkların bulaşmasını engelleyecegini, sivrisineklerin zararsız hale getirilmesinde etkili olabileceğini söyledi. Başka bir yöntem ise Live Science’ın daha önce bahsettiği yavruları hayatta kalmayacak şekilde genetiği değiştirilmiş sivrisineklerin salınması iişlemidir (Related: What if all of Earth’s insects keeled over?)

Peki ya problemli türleri saptamak mümkün değilse? Sinkins belirli türlere odaklanmanın nihayetinde uygulanabilir ve uygun maliyetli bir yöntem olsa da bunun nasıl mümkün olacağını belirlemek için hala çok fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu kabul etti.
Sinkins ayrıca sıtmanın Afrika, Asya ve Güney Amerika’da farklı sivrisinek türleri tarafından yayıldığı yaklaşımının kıtalara göre uyarlanması gerektiğini belirtti.
Peki bunun yerine yakıp yıkma yaklaşımını seçsek ve hepsini öldürsek bunun sonuçları ne olurdu? Cevap basit, bundan emin değiliz.
Imperial College London’da sivrisineklerin öldürülmesi için en iyi yolların anlaşılması üzerine çalışan epidemiyolojist, böcekbilimci ve matematiksel modelci Thomas Chucher “Ekosistem üzerindeki zincirleme etkilerin ne olabileceğini henüz bilmiyoruz. Kanıt çok az.” dedi.
Bununla birlikte, sivrisineklerin yarasalar, kuşlar, kurbağalar, balıklar ve yusufçuklar dahil olmak üzere çok sayıda hayvan için birincil besin kaynağı olduğu düşünüldüğünde, kısa vade bile en azından bazı ekolojik etkilerin olması muhtemeldir.
Örneğin, yusufçuklar genellikle bir günde 100 kadar sivrisinek yiyebilme yeteneğine sahip olduğu için sivrisinek şahini olarak bilinir. Muhtemelen, onlar ve onlar gibi birçok yaratık en azından diyetlerini biraz değiştirmek zorunda kalacaktır.
Yine de, sonuçlardaki netlik eksikliğine rağmen, Sinkins ve Churcher eğer sıtma ve diğer hastalıkları bulaştıran her sivrisineği öldürmek mümkün olsaydı, bu insanlar için tehlikeli olmayan tüm sivrisinekleri yok etmek anlamına gelse bile, bu fikri destekleyecekleri konusunda hem fikirler.
Sinkins; hastalık bulaştıran sivrisinekleri yok etmenin her yıl yüz binlerce sıtma ölümünü önleyeceğinden ve sonunda sıtmanın tamamıyla ortadan kaldırılacağından emin. Chuncher ise eğer böyle bir fırsat ortaya çıkarsa, tüm sivrisinekleri öldürmenin şüphesiz en doğru karar olacağı konusunda hemfikir.

“Sivrisineksiz dünya hayal etmek güzel” Hawaii İstilacı Türler Konseyine göre, 1826’dan beri, yani yabancı bir geminin Culex quinquefasciatus sivrisinek türünün takımadalar bölgesine getirmesinden beri, Hawaii’de hakim olan bir olgu.
Fakat sivrisineklerin yaşadığı ve geliştiği yerler için, ki bu Antarktika ve İzlanda dışında dünyanın her yerinde var, onların yokluğu ekosistemde bir çatlağa neden olabilir ve bunun ne ölçüde olacağını söylemek zor.
Churcher “Birçok sivrisinek türü ekolojik gıda ağlarının önemli bir parçası ve insanlar için bir tehdit oluşturmaz. Onlar etkileyici derecede başarılı bir grup.” dedi.
Yine de, sivrisineksiz bir dünyada yaşamaya kesinlikle kararlıysanız, en iyi seçenek muhtemelen İzlanda’ya taşınmak olacaktır. Oraya giderseniz de kutup ayıları için gözlerinizi dört açmayı unutmayın.
Çeviri: Rozaçiy Çiçek / Kaynak: LiveScience