Bilim insanları 2019’da Güneş’ten 2.5 milyon kat daha parlak olan çok büyük bir yıldızın ardında iz bırakmaksızın ortadan kaybolduğunu gözlemlemişlerdi.
Royal Astronomical Society dergisinde yayınlanan bir çalışmada, bir grup uzay araştırmacısı, gözden kaybolan dev yıldızın gizemini çözmek için birkaç olası açıklama ortaya koydu. Bu açıklamalardan biri oldukça dikkat çekiyor.

Araştırmacılar, belki de bu yıldızın bilindik bir yıldız ölümü örüntüsü içinde kaybolmadığını, süpernova patlaması aşamasını pas geçip doğrudan bir kara deliğe dönüştüğünü ortaya attılar. Bunun gibi bir vakanın daha önce eşi benzeri görülmemişti!
İlginizi çekebilir: Süpernova Nedir? Süpernovalar Hakkında Tüm Detaylar
Çalışmadaki araştırmacılardan biri olan Trinity Koleji’nden Uzay bilimci JoseGroh, şöyle diyor,
“Yakın evrenimizdeki en büyük yıldızlardan birinin sönüşünü ve nazikçe karanlığa karıştığını gözlemlemiş olabiliriz.”.
Çalışmadaki baş araştırmacı Trinity Koleji’nden Andrew Allan da aynı şekilde bu olayın emsalsiz olduğunu vurguluyor. “Eğer bu doğruysa, böylesine büyüklükte devasa bir yıldızın ilk defa yaşamını bu şekilde sonlandırdığını tespit etmiş bulunmaktayız”.
Aquarius takımyıldızından yaklaşık 75 milyon ışık yılı uzaklıkta olan söz konusu dev yıldız, 2001 – 2011 yılları arasında çokça çalışılmıştı. Bu şişkin küre, Parlak Mavi Değişenler (Luminous Blue Variable: LBV, yaşam döngüsünün sonuna yaklaşan ve parlaklığı tahmin edilemez bir şekilde değişen dev yıldızlar) için muhteşem bir örnekti.
İlginizi çekebilir: Yıldızlar Hakkında Her Şey! Tarihi, İsimleri, Evrimi ve Özellikleri
Bunun gibi yıldızlar nadir gözlenir ve şu ana kadar da az sayılabilecek kadarı tespit edilip doğrulandı. 2019’da, Allan ve diğer araştırmacılar Avrupa Güney Rasathanesi’ndeki VLT (VeryLargeTelescope) adındaki teleskopu kullanıp sözkonusu LBV’nin sır dolu kayboluş sürecini, galaksiden tamamen silinip silinmediğini keşfetmek ve araştırmayı amaçladılar.
Normal şartlar altında, Güneş’ten daha büyük olan bir yıldız hayatının sonuna geldiğinde devasa bir süpernova patlaması yaratır. Bu patlamaların tespit edilmesi kolaydır. Çünkü boşlukta iyonize gazlarla ve güçlü radyasyonlarla her yöne doğru çok fazla ışık yılı boyunca asılı kalırlar.
İlginizi çekebilir: ibn-i Sina ’nın Bin Yıl Önceki Süpernovadan Bahsettiği Keşfedildi

Patlamanın ardından çekirdekte yoğun olarak arta kalan yıldız maddeleri çöküp bir kara deliği veya nötron yıldızını oluştururlar, bunların ikisi de uzayın en büyük ve gizemli oluşumlarıdır. Söz konusu kaybolan Parlak Mavi Değişen (LBV) ise, arkasında görülebilir bir radyasyon bırakmadı. Adeta yok oldu.
Bu gizemi araştırmak için araştırmacılar geriye dönük bir araştırma izlediler ve yıldızın 2002 – 2009 arasındaki gözlemlerini incelediler. Gözlemleri yaparken bu yıldızın 2002 – 2009 dönemleri arasında çok güçlü bir patlama döneminde olduğunu ve çok büyük miktarlarda yıldız materyalini normalden yüksek bir hızla boşalttığını keşfettiler.
LBVlerin yaşamlarının son döngülerinde birden fazla patlama yaşayabildiği biliniyor, araştırmacılara göre bu çoklu patlamalar da normalden daha fazla parlak görünmelerine sebep oluyor. Muhtemelen 2011 sonrasında da bu patlamaların sona erdiğini belirtiyorlar.
Bu durum neden bu yıldızın erken gözlemlerde çok daha parlak gözüktüğünü açıklayabilir. Fakat hala patlamadan sonra yıldızın ortadan nereye ve nasıl kaybolduğunu açıklamıyor.
Açıklamalardan biri, yıldızın tamamen ortadan kaybolmadı. Patlamalardan sonra yıldızın ışığının sönümlendiğini ve bu azalmış ışığın da kalın bir kozmik toz tabakasıyla örtülmüş olabileceği. Eğer durum böyleyse, bu yıldız gelecekte yapılacak gözlemlerde tekrar ortaya çıkabilir!
Daha da garip ve heyecan verici açıklama ise şöyle, bu yıldız hiçbir zaman patlamalardan canlı çıkamadı ve süpernovaya dönüşmeden bir kara deliğe dönüştü! Araştırmacılar bunun çok nadir bir ihtimal olduğunu söylediğini de ekleyelim.
Yıldızın tahmini kütlesi göz önüne alındığında, yok olduğunda Güneş’in kütlesinden 85 ve 120 kat daha büyük bir kara delik ortaya çıkarması gerekiyordu. Bu ölçekte bir kozmik olayda süpernova gözlemlenmemiş olması, bu açıklamanın hala tartışmalı bir noktası olma özelliğini koruyor.
DENİZ ÖZDEMİR