Kendisine ‘Alva’ diyen, dolayısıyla da Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’u kapsayan Flaman Bölgesinin tarihinde de böyle anılan Alba Dükü, kendi kibrinin ve küstahlığının bir sonucu olarak “Demir Dük” lakabını almıştır. Bir keresinde hümanist bir müttefiki onu, tıpkı Jül Sezar gibi, galip bir general olarak bir heykelinin dikilmesinin çok görkemli olacağı konusunda ikna etmişti.
Ne yazık ki, Alva da onunla aynı görüşü paylaşıyordu. Anvers’e yerleştirilen bu demir heykelin Hollanda vatandaşlarını temsil eden figürleri aşağıladığının düşünülmesi, Alba Dükü’nün İspanya mahkemesi tarafından küçümsenmesine ve ayıplanmasına yol açtı.
Oğlunun tüm hataları ve ayrıca konumunun ve dik başlılığının ona kazandırdığı düşmanlar sebebiyle Flaman Bölgesindeki küstahlığını ve onu izleyen başarısızlıklarını insanlara hiçbir zaman unutturamadı.
Don Fadrique’in Babası Olan Eski “Demir” Dükü
1580’de İspanya kralı II. Philip, Portekiz’i fethetmesine yardım etmesi için Alva’yı sürgünden geri çağırdı. Philip, Portekiz prensesi olan merhum annesi aracılığıyla Portekiz üzerinde hak iddia ediyordu, bu nedenle de en yetkin generali olan Alva’yı yardıma çağırdı.
Kendisinin de belirttiği gibi Alva, bacağına bir top ve zincir bağlı halde kralın hizmetine çağırılmış gibiydi. Dük, 1507’de doğmuştu ve yıllar önce 1567’de Flaman Bölgesine gönderildiğinde bile bedensel rahatsızlıkları bulunan yaşlı bir adamdı. Memleketi İspanya’yı terk ettikten sonra oğlu Fadrique’in yanında olmasına bu kadar hevesli olmasına şaşmamalı.
Fernando Álvarez de Toledo, 3rd Duke of Alba
Fadrique onun en büyük oğlu ve varisiydi ve Toledo ailesindeki her erkek gibi o da ailenin sahip olduğu askeri ünü korumalıydı. Alva, Aragon Katoliği Ferdinand’a ve daha sonra da onun torunu olan İmparator Beşinci Charles’a hizmet etmiş olan dedesi tarafından yetiştirilmişti.
Alva’nın daha sonra oğluna adını verdiği dedesi Fadrique, Granada’nın ünlü fethine bile katılmıştı. Alva’nın babası genç yaşta öldükten sonra, Alva’nın önceki dükü onu askeri meselelere dahil etmek istedi. Kendini onlara yakın hissetmesi sayesinde Alva kısa sürede askerler arasında sevilen bir lider haline geldi. Gerçekten de Alva’nın, kralların askerleri basitçe kaynak veya eşya olarak kullandıklarını söylediği duyulmuştu.
İmparator Beşinci Charles’ın hükümdarlığı sırasında, imparatorlukta neredeyse sürekli olarak çatışmalar ve anlaşmazlıklar ortaya çıkmaya başlamıştı. Alva ne kadar yetenekli olduğunu Almanya’daki savaşlar (İmparator Charles’ın unvanını borçlu olduğu Kutsal Roma İmparatorluğu) esnasında kanıtladı.
Alva bu savaşlarda o kadar etkin bir rol almıştı ki artık çok iyi Almanca konuşabiliyordu. İmparator Charles da Alva’yı en acımasız görevlerde bile kullanabileceğinin bilincindeydi, çünkü Alva “Ölü adamlar savaşamaz,” tarzında yorumlar yapıyordu.
Saksonya Seçmenini yendikten sonra Reformcu Martin Luther’in mezarının bulunduğu kilisedelerken, Alva onun bedeninin mezarından çıkarılıp nehre atılmasını önerdi ancak İmparator Charles, “Ben ölülerle savaşmam,” yanıtını verdi.
Görünüşe göre Alva, koyu bir Katolik olan ve İspanya hükümdarı ve Katolik hükümdarlarının varisi olarak bu rollerini çok ciddiye alan ve bu sebeple de hayatının sonunda orada emekli olmayı seçip her zaman dedesi Ferdinand’ın Türklere karşı haçlı seferi yapılması arzusunu kalbinin derinliklerinde taşıyan Beşinci Charles’dan bile daha acımasızdı.
Alva’nın kendisine Fernando adını veren (muhtemelen doğduğu zaman hala hayatta ve Aragon’un hükümdarı olan Aragon’lu Ferdinand’ın adı) Fadrique’den daha büyük bir oğlu vardı. Dedesinin adını taşıyan Garcia sadece on sekiz yaşına kadar yaşayabildi.
O öldükten sonra Alva hayatını Fadrique’e adamıştı. Alva’nın ayrıca bir gayrimeşru çocuğu daha vardı ve her ne kadar ilk başta onu kabul etmek istemese de zaman içerisinde bütün oğullarını tüm kalbiyle sevdi. Alva, gayrimeşru oğlunu Flaman Bölgesine götürmek istese de dedesinin onun askeri eğitimi için yaptıklarının aynısını onun da Fadrique için yapmak istemesi bu duruma engel oldu.
Fadrique’in Cezalandırılmasının Sebebi
İspanya Kralı II. Philip, Alva’nın oğlunu sevmemişti. Hanesinin itibarı ve gelişmesinin yanı sıra oğullarının geleceğini de garantiye almak için yaşayan bir adamdan bekleneceği üzere, Alva bu durumu pek iyi karşılamadı. Yine de Philip’in Fadrique’den hoşlanmamak için geçerli sebepleri vardı. Aslına bakarsak eğer günümüzde yaşasaydı muhtemelen biz de onun sebeplerini haklı bulurduk.
Fadrique bir kadını kendisiyle evleneceğine inandırmıştı. Bu kadın, II. Philip’in İspanya Kraliçesi olan karısının hizmetçisiydi. Daha sonra kadın Fadrique’in kendisine yazdığı mektupları göstererek bu adam tarafından aldatıldığını ispatladı. Fadrique’in hizmetçi kadın ile kötü amaçlarla birlikte olmasına zaten kızmış olan II. Philip, bu sorunu çözmek için Fadrique’e sözünü tutmasını ve kadınla evlenmesini emretti. Ama ortada bir sorun vardı.
García Álvarez de Toledo, 1st Duke of Alba
II.Philip’in önceden yapılmış olan bir evlilik anlaşmasını bozma yetkisi yoktu. Alva’nın ebeveynlerinin ve kendisinin de Fadrique’in annesiyle olan evliliği de dahil olmak üzere Toledo ailesinin pek çok diğer ferdi gibi Fadrique de bir akrabasıyla evlenmek için sözleşmişti. Fadrique daha önce iki kez evlenmiş olsa da görünüşe göre bu nişanlısı babasının onun için uygun gördüğü asıl eşti.
Sonuç olarak II. Philip Fadirque’in 1566’da tutuklanmasını emretti. Bunun tek nedeniyse söz konusu kadınla evleneceğini söylediği halde evlenmemesiydi. Yıllar sonra Philip onun aleyhindeki davanın yeniden açılmasını istediğinde, Fadrique’in aslında kuzeniyle evleneceği gerçeği ortaya çıktı. Philip Alva’yı yeniden hizmetine çağırmadan birkaç sene önce 1578’de, iki adam Fadrique yüzünden iki kez tartıştılar.
Philip’in Alva’yı yeniden çağırmasının en önemli sebebi Flaman Bölgesindeki isyanı bastırmaktı. Ama bunun yanı sıra Philip, Portekiz tahtını ele geçirmede Alva’nın desteğini ve yardımını almak da istiyordu.
Başlangıçta Philip’in öfkesi yalnızca karısının yardımcılarından birini koruma arzusundan ve Fadrique’in kadını aldatıp sonra onunla evlenmeyi reddetmesinden kaynaklanıyordu; ancak aralarındaki gerilim artıp zaman içinde bir meydan okumaya dönüştükçe Philip’in Fadrique’e duyduğu öfke de gerçek bir nefrete dönüştü.
Fadrique Kuzeye Gidiyor
Alva oğlunun serbest bırakılması konusunda ilk günden itibaren kararlıydı ve onun gittikçe ihtiyarlayan babasının İtalya’dan yola çıkan birliklerine katılmasına izin verilmemesi bu durumun Alva’nın gözünde gittikçe aciliyet kazanmasına yol açtı. Daha önce de belirtildiği gibi, Alva’nın oğullarından biri zaten onun yanındaydı.
Ve şüphesiz bu bir teselli olsa da yanında olan oğlu (onun düşündüğü gibi) aile mirasını daha da ileri taşıyacak olan kişi değildi. Varisi yerine, Alva’nın yanında Hollanda’nın acımasız ikliminde bir süvari yüzbaşısı olan gayrimeşru oğlu vardı. Alva, Oranjlı William olarak da bilinen Sessiz William’ın Brüksel şehrindeki ihtişamlı sarayını ele geçirmiş olmasına rağmen yine de Fadrique’in yokluğunun acısını derinden hissediyordu ve bazen de ölümünün gut hastalığından olacağını düşünüyordu.
Sonunda Fadrique’in kendisine katılmasına izin verildiğinde çok sevindi ve oğluyla en kısa zamanda buluşabilmek için elinden geleni yaptı. Hatta oğluna nasıl olsa artık sınırı geçtiğine göre onunla daha erken buluşmayı dilediğini belirten samimi bir mektup bile yazdı. Vardığı zaman, Alva oğlunun iyi bir konuma gelebilmesi için çok çaba sarf etti.
Alva kısa zamanda Flaman Bölgesinin valisi oldu ve ilk işi olarak da isyancıların çoğunu ölüme mahkum edecek olan veya en azından unvanlarını ve mal mülklerini ellerinden alacak olan bir konsey kurdu ve büyük ve donanımlı ordusunu çalıştırmaya başladı.
Alva’nın sarayında yaşadığı ve tıpkı yüzyıllar boyunca İspanya’da bulunan Hieronymus Bosch’un Dünyevi Zevkler Bahçesi tablosu gibi pek çok eşyasını çaldığı Sessiz William, kardeşleri ve daha sonraki yıllarda da kayınbiraderleri ile birlikte ortak bir saldırı planlamıştı.
Alva sadece Flaman Bölgesini savunmakla değil aynı zamanda kendi konseyi tarafından ölüm cezasına çarptırılmış olan Sessiz William’ı da ele geçirmekle görevlendirildi. 1568’deki ilk saldırıyı başarıyla engelledikten sonra Alva, Fadrique’in bu cephenin tüm sorumluluğunu almasına izin verdi.
İlk başarısızlığının bir sonucu olarak, Sessiz William’ın doğru dürüst bir geri dönüş yapması birkaç yılını aldı. Alva 1568’de topları ele geçirdi. Bu toplar ilk başta Alva’nın birliklerinden isyancılar tarafından kaçırılmıştı ve daha sonra da Alva’ya, ona karşı hakaret olarak kullanılan takma adını veren heykelin yapımı için eritilmişti. Hollanda halkı da zamanla Alva’nın başında olduğu bu terör döneminden rahatsız olmaya başlamıştı.
Antonis Mor’un Alva portresi, 1549’da yapılmıştır. Kırklı yaşlarının başındaki dük, karakteristik uzun sakalı çok genç yaşlardan beri vardı.
Önemli olan, özellikle de konu isyancılara az ya da çok herhangi bir şekilde yardım eden kasabaları cezalandırmaya geldiğinde, bu terör döneminin yönetimine Fadrique’in de katılmış olmasıdır. Temelde bir isyancı garnizonunu barındırmak veya onları beslemiş olmak tüm bir kasabanın idam cezasına çarptırılması için yeterliydi.
Bir kasabanın idama çarptırılması, Fadrique’in 1572’de Naarden katliamında da kanıtladığı gibi gerçekten de herkesin ölmesi anlamına geliyordu. Söylenenlere göre ne Fadrique’in ne de yanında bulunan yerel müttefikinin yüzlerinde, kasabanın yakıp yıkılmasından sonra enkazın arasında yürürlerken en ufak bir duygu kırıntısı bile yoktu.
Alva bir zamanlar İspanya Kralı’na bir bebeğin bile sağ bırakılmadığını söylemişti.
Erkekler, kadınlar, çocuklar, bebekler, rahibeler veya kasabada etten kemikten olan hiçbir insan Fadrique’in birliklerinin elinden kurtulamamıştı.
Alva’ya göre ilk önce kasaba İspanyol birliklerine saldırmıştı. Kendilerini çaresiz hissederek sağduyularına güvenen Naarden halkı iki kötüden birini seçerek isyancılara yakın davranmıştı. Hangi tarafı tutarlarsa tutsunlar askerlerin şehre girmesine izin vermek kimsenin hoşuna gitmiyordu.
Çoğu zaman erkeklerin yağma yapmasına izin veriliyordu. Ve bu tedarik zincirlerinin kurulmasından önceki döneme ait bir alışkanlıktı ve uzun zamandır terkedilmişti. Zamanında Büyük İskender bu yöntemi kullanıyordu.
Alva’nın oğluna gönülden inanması, Fadrique’in günümüzde Hollanda sınırları içerisinde yer alan Naarden, Zutphen ve bugün Belçika’da Anvers yakınlarında bulunan Mechelen şehirlerinde gerçekleştirdiği katliam ve yağmalardan sonra aynılarını kuşatma altındaki bir şehirde de gerçekleştirebileceğine inanmasına yol açtı.
Amsterdam sınırlarına yakın olan Haarlem, artık dayanamayana kadar aylarca direndi. Fadrique, hoşgörülü olmak ve sadece liderleri tutuklayıp onları idam ettirmek yerine bir kez daha bütün bir şehri katletmeyi tercih etti. Bu sefer aradaki fark, Fadrique’in katliamı şehir teslim olduktan sonra gerçekleştirmesi oldu.
Bu durumun Flaman Bölgesine verdiği mesaj ise Sessiz William’ınkine benziyordu: “yenilmektense ölmek.” Eğer Fadrique ve babası kuşattıkları bir şehirdeki insanları teslim olduktan sonra yine de öldüreceklerse neden açlıktan ölene kadar şehirde direnmesinlerdi ki? Nasıl olsa sonuç aynı oluyordu.
Ama en azından açlıktan ölmek, o insanlar için bir şeylerin uğruna ölmek anlamına geliyordu. Bu durumun doğrudan bir sonucu olarak Hollanda’nın Haarlem şehri ile aynı kuzey yarısında yer alan Alkmaar şehri teslim olmayı reddetti ve Fadrique kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldı. II. Philip’in parası suyunu çekmeye başlamıştı ve isyanlar da İspanyol ordusunda gittikçe daha da yaygınlaşıyordu.
Alva Dükünü üzen şey, yenilginin yarattığı hayal kırıklığından ziyade, bunun İspanya kralını kızdıracak olmasıydı. Bir kere hapse girmiş olan ve zaten kralın hazzetmediği Fadrique, İspanya ordusunun yenilgisini üstlenmesi gerektiği anlaşıldığında iyice gözden düşecekti.
Alva her ne kadar hem kendini hem de oğlunu yenilginin nedenlerinin araştırıldığı soruşturmadan uzak tutmaya çalıştıysa da, en sonunda kendisinin İmparator Beşinci Charles zamanında kazanmış olduğu başarılar, İspanya aristokrasisini Fadrique’i daha da fazla suçlamaya teşvik etti.
Elbette ki Alva Dükü gibi iyi ve başarılı bir general, İspanya kralına Flaman Bölgesini neredeyse kaybettiren kişi olamazdı, onun yerine babası tarafından bu kadar sevilen ve korunan oğlu günah keçisi olmalıydı. Alva’nın karakteriyle ilgili pek çok kötü şey söylenebilecek olsa bile, en azından meşru çocuklarını ne kadar sevdiği ve önemsediği kuşku götürmez bir gerçektir.
Alva, zamanında II. Philip’in oğlunun evlenmeye ikna ettikten sonra yatmış olduğu kızla evlenerek onurunu kurtarması isteğine açıkça meydan okuyup onun yerine yeğeniyle evlenmesi gerektiğini savunarak, aslında oğluna kralın isteklerinden daha fazla değer verdiğini kanıtlamıştı.
Don Fadrique’in Düşüşü
Alkmaar’daki yenilgisinin ardından, Hollanda’nın güney yarısındaki Leiden 1574’te teslim olmayı reddetti. Sessiz William’ın daha önce de bahsedilen kardeşi, güneyden saldırarak İspanyol ordusunu ikiye bölmeyi başardı, ancak yaptıklarını anlatacak kadar uzun yaşayamadı.
Ordu, Sessiz William’ın kardeşlerini savaşta yendikten sonra daha da fazla isyan çıkarmaya başladı. Daha sonra Anvers’i yağmalayacaklardı ancak şimdilik Alva’nın oğlu, İspanyol ordusunun sivilleri güvende tutma konusunda güvenilmez olduğuna dair bir algı oluşturmuştu.
Ancak ikisi de, son derece sinirli olan İspanya kralı II. Philip tarafından derhal sürgüne gönderildi. II. Philip, bu durumdan yararlanarak Fadrique’ten öcünü almak istedi ve evlilik davasını yeniden açtırdı. Bu davanın açılması ile birlikte, Fadrique’in akrabasıyla evlendiği ortaya çıktı.
II. Philip, 1580 senesinin sonlarına doğru bakanlarının desteğine ihtiyaç duyar hale geldi ve aynı zamanda Portekiz’in fethi için Alva’nın yardımına da ihtiyacı vardı. Daha sonra II. Philip’e Alva’ya bir mektup yazması salık verildi. Bunu öneren bakan, kralın onunla yüz yüze gelmek istemeyeceğini bildiği için, mektubu sürgündeki ‘Demir’ düküne şahsen götürmeyi teklif etti.
Fadrique, hiçbir zaman İspanya kralının sevgisini veya takdirini kazanamadı ve bu durum babası Alva’yı çok üzüyordu. Alva, daha önce Almanya’da Beşinci Charles’ın hükümdarlığında ve Flaman Bölgesinde Philip için kullandığı yıkıcı taktikleri Portekiz’de de kullanarak hızlı ve acımasız bir askeri güç gösterisi yaptı.
Daha sonrasında ise iki yıl boyunca orada polis olarak görevde kaldı. 11 Aralık 1582’de Alva Lizbon’da vefat etti. Oğlu Fadrique’in ise hiçbir zaman çocuğu olmadı ve bazı kaynaklara göre ya 1583 ya da 1585 yılında babasıyla aynı gün o da vefat etti.
Fadrique öldükten sonra yerini küçük kardeşi Diego’nun oğlu olan yeğeni aldı. Fadrique’in yeğeni aynı zamanda tıpkı Demir Dükü Alva’nın amcası gibi Napoli’nin de valisiydi. II. Philip ve onun soyundan gelenler, daha sonra tarihe en çok unvana sahip olan kişi olarak geçen ve dünya rekoru kıran Alva hanesinin on sekizinci düşesi olan Maria del Rosario Cayetana Fitz-James Stuart y Silva’nın hanesinin olanaklarından yararlanmaya devam ettiler.
Maria 2014 senesinde vefat etti. Her ne kadar Alva ailesi bunun söylenmesinden hoşlanmayacak olsa da onlar gerçekten de Benelüks ülkelerinin tarihindeki en büyük ve en acımasız kötü adamlardan birinin soyundan geliyorlar. Neyse ki asla affedilemeyecek olan başarıların sırrı onlarla birlikte öldü.
Hital PAÇACI
Kaynak: https://medium.com/history-of-yesterday/the-hidden-super-villain-in-netherlandish-history-657291144ba