İnsan hücrelerini hayvan beyinlerine nakletmek, yeni etik sorularla birlikte gelişim ve hastalığa dair yaklaşımlar getiriyor.
Londra’daki bir laboratuvardaki karanlık bir odada, bir grup öğrenci ve araştırmacı, bir grup insan beyin hücresinin canlı bir fare beynine yerleşmesini izliyor. Bir mikroskobun bağlı olduğu bilgisayar monitöründe, insan hücreleri aynı anda yanıp söndüğü gözlemlenmiş.

Zamanla, hücreler birkaç santimetre uzunluğunda yeni bağlantılar ve ağlar oluşturur. Imperial College London’daki laboratuvarı yöneten Vincenzo De Paola, öğrencileri için büyüleyici bir manzara olduğunu söylüyor. “Tek yapmak istedikleri bu. Onları koparamam” diyor.
De Paola’nın çalışma grubu canlı, gelişen bir beyinde iş başında insan sinir hücrelerini inceleyebilen nadir çalışma gruplarından biridir. Bunu incelemek hem etik hem de teknik nedenlerle olağanüstü. “Bu süreçleri cenin insan beyninde ortaya çıktıkça inceleyemeyiz, bunun yerine insan kortikal nöronlarının olgunlaşıp canlı bir hayvanda aktif ağlar oluşturmasını izlemek istedik” diyor.
De Paola’nın sistemi, son beş yılda son derece genişleyen ve insan ve hayvan beyin dokusunu harmanlama etiği hakkında bir tartışma başlatan bir araştırma alanı olan özel bir sinirsel kimera türüdür.
Taraftar olanlar, bu tür sistemlerin canlı insan nöronlarını teşvik etmek için gerekli olduğunu ve şimdiden sağlık ve hastalık hakkında önemli bilgiler verdiğini söylüyorlar. Örneğin, nöral kimeraları kullanan bilim insanları, Down sendromu ve Alzheimer hastalığında nöronların nasıl geliştiği ve davrandığı konusunda farklılıklar buldular.
Ancak diğerleri, insanlarla diğer hayvanlar arasındaki çizgiyi bulanıklaştırma veya bir hayvanda insan benzeri algı veya bilişi özetleme potansiyeli nedeniyle bu tür kimeraların etik olmayabileceği konusunda uyarıyorlar.
Bazı araştırmacılar bu tür kimeraların başka hiçbir hücre veya hayvan modeli uygun olmadığında kullanılması gerektiğini söylüyor.
“Bu, bilimsel bir soruyu yanıtlamak için gerçekten iyi bir model mi yoksa sırf bunun için sınırları mı zorluyoruz?”
Londra’daki Francis Crick Enstitüsü’nde gelişim biyoloğu olan Naomi Moris’e soruyor. Etikçiler, başka bir hayvanın beynindeki insan nöronlarının hangi noktada ahlaki statüyü hak eden bir şeyi somutlaştırdığını soruyorlar.
Kimeraları (farklı organizmalardan veya türlerden oluşan hücrelerden oluşan varlıklar) kullanan araştırmalar onlarca yıldır devam etse de, bu sinirsel kimeralar yeni etik soru işaretleri oluşturuyor.
ABD Ulusal Bilim, Mühendislik ve Tıp Akademileri tarafından nöral kimera araştırması üzerine 2021 özel raporu (bkz. go.nature.com/3pii9q5), hayvanlara yeni bilişsel yetenekler kazandırma olasılığı veya rahatsız edici olabilecek insan hastalığı semptomları gibi sorunları işaret ediyor.
Komite, kök hücre ve hayvan araştırmaları için mevcut düzenlemenin yeterli olmasına rağmen, alanın yakın gözetim altında tutulması gerektiğini tavsiye ediyor. Komite ayrıca, yeni veya olağandışı davranışları belirlemek için pilot çalışmaların kullanılmasını ve hayvanların yakından izlenmesini öneriyor.
Bir Araştırma Dayanak Noktası
Biyoloji tarihi kimeralarla doludur. New York’taki Rockefeller Üniversitesi’nde gelişim biyoloğu olan Ali Brivanlou, 1900’lerin başlarından itibaren embriyologların farklı hayvan türlerinden embriyo parçalarını kesip yapıştırdıklarını örneğin gelişimsel sinyallerin nereden geldiğini bulmak için bir tavuğu bir bıldırcınla birleştirdiğini söylüyor.
Başka bir faydacı yaklaşım: nakil için organ eksikliğini hafifletmek için hayvanlarda insanlarla uyumlu iç organlar yetiştirmenin yollarını bulmak. Geçtiğimiz birkaç ay içinde, araştırmacılar genetiği değiştirilmiş domuz böbreklerini ve bir domuz kalbini insanlara naklettiler.

Bilim insanları, kimeralar için nöronlar yapmak için iki tür insan kök hücresi kullanır: ya orijinal olarak embriyolardan türetilen embriyonik kök hücreler (ES hücreleri) ya da yeniden programlanmış yetişkin hücrelerden türetilen uyarılmış pluripotent kök hücreler (iPS hücreleri).
Her iki tip de vücuttaki herhangi bir doku olma potansiyeline sahiptir ve nöronlara dönüşmeye yönlendirilebilir. Hyun, “İnsan pluripotent kök hücrelerinden elde edilen hücreler, geçmişte nakledilen diğer hücrelerden çok daha fazla plastiktir” diyor.
İnsan böbreği veya karaciğer dokusu olan domuzlar kabul edilebilir; sinir dokusu bu kadar kabul edilebilir olmayabilir. Hyun, “İnsanların ahlaki statüyle ilişkilendirdiği beyindir” diyor.
Araştırmacılar, araştırmaların hiçbirinin bir hayvanda insan benzeri biliş üretmeye yaklaşmadığını söylese de, bu ilişki onları yeniden düşünmeye sevk ediyor. Hangi noktada bir hayvanın beyni toplumun rahatlığı için fazla insan benzeri hale geliyor?
Beyin Hücrelerinin Karışması

Son beş yılda, araştırmacılar sinirsel kimeralar yapmak için çeşitli yollar geliştirdiler. Tek bir insan nöronunun veya kültürlenmiş bir beyin dokusunun nakledilmesinden, sıfırdan kimerik beyin dokusu üretmeye çalışmak için iki türden embriyoların birleştirilmesine kadar karmaşıklık bakımından farklılık gösterirler.
Çalışmadaki insan nöronlarının nadir bir görüntüsünü elde etmenin en minimal yolu, bir seferde sadece birkaç hücre nakletmek. Vanderhaeghen’in şu anda Belçika’daki Flaman Biyoteknoloji Enstitüsü (VIB) – Katolik Leuven Üniversitesi (KU Leuven) Beyin ve Hastalık Araştırmaları Merkezi’nde bulunan grubu, bunu insan korteksinde en bol bulunan tür olan piramidal nöronlarla yapıyor.
Canlı bir hayvanda hücrelerin daha uzun zaman dilimlerinde nasıl bağlanabileceğini merak ettiler. Vanderhaeghen, “Çanakta eğitilen bu nöronların beynin savaş alanında nasıl hareket edeceğini bilmek istedik” diyor.
Vincent Bonin’in Leuven’deki VIB Neuro-Electronics Research Flanders’daki ekibiyle birlikte çalışan grubu, yeni doğmuş bir farenin korteksine bir kümeden ziyade tek hücreler olarak entegre olan bir insan nöronları grubu nakletti.

İnsan nöronları, fare nöronları için ile 5 hafta boyunca karşılaştırıldığında, olgunlaşması 6 ila 12 ay arasında zamanlarını aldı. Vanderhaeghen, fare beyninin ortamında bile uzun zaman çizelgelerine bağlı kaldıklarını söylüyor. “Bu uzun süreli gelişim zamanlamasının, nöronların kendisinde içsel olarak kodlandığını ileri sürdü.”
Ekip, insan nöronlarının normal şekilde geliştiğini, farenin görsel devresine entegre olduğunu ve içinde işlev gördüğünü, tıpkı fare hücrelerinin hareket eden siyah ve beyaz çubuklar gibi görsel uyaranlara yaptığı gibi yanıt verdiğini buldu. İnsan nöronlarının yabancı bir beyne yerleşmesi ve normal şekilde çalışması şaşırtıcıydı.
Bu durum gelecekte hasarlı beyin devrelerini onarmak için hücre nakillerinin kullanılabileceğini ima ediyor. Bonin, “Biraz bağlantı bekliyorduk, ancak yanıtların ne kadar spesifik olduğu konusunda oldukça şaşırdık” diyor. “Bunun başarısız olmasının milyonlarca yolu var.” Ekip ayrıca Alzheimer hastalığına genetik yatkınlığı olan farelerin beyinlerine sağlıklı insan nöronları da nakletti.
Çalışma, insan nöronlarının hastalıklı beyinde dejenere olduğunu, fare nöronlarının ise canlı kaldığını gösterdi. Bu, yalnızca insan nöronlarının Alzheimer hastalığına karşı özellikle savunmasız olduğunu doğrulamakla kalmadı, aynı zamanda araştırmacılara yaşayan hastalıklı bir beyindeki insan nöronlarına ne olduğunu izlemenin bir yolunu gösterdi.
Singapur’daki Duke–NUS Tıp Okulu’nda da bir grup yöneten De Paola, insan nöronlarının birbirleriyle nasıl bağlantı kurduğunu ve bunun gelişimsel bozukluklarda nasıl bozulduğunu inceliyor. Grubu, insan iPS hücrelerinden yapılan piramidal nöronları yetişkin farelerin somatosensör korteksine aşıladı.
Vanderhaeghen’in transferlerinin aksine, bu nakiller fare beyninde yoğun insan dokusu mikrograftlarına dönüştü ve deney beş ay sonra bitene kadar hayatta kaldı. De Paola, “Ne kadar büyüme olduğuna şaşırdık, devasa bir ağdı” diyor.

Aşılanmış hücreler çoğunlukla kendilerine saklandılar (bağlantıların %90’ından fazlası insandan insanaydı) ancak fare korteksinin diğer bölümlerine projeksiyonlar gönderdiler ve fare beyninden birkaç projeksiyon, kan damarı ve bağışıklık hücresi aldılar. Bu destekler, doku yığınının beş ay boyunca gelişmeye devam etmesine, normal olarak gelişmekte olan bir insan cenin beyninde beklenen davranışı sergilemesine izin verdi.
De Paola’nın ekibi, Down sendromlu kişilerin hücrelerinden yapılan nöronları kullanarak aynı nakil deneyini yaptı. Bu nöronların daha düşük sinirsel aktiviteye sahip daha az dinamik ağlar oluşturduğunu buldular “Bu deneyi bu modelde yapabiliriz. Açıkça görülüyor ki, bunu yetişkin bir insan veya cenin beyninde yapamayız” diyor De Paola.
Bu grupların nakilleri, bir şekilde farenin görsel veya duyusal algısını daha insani bir versiyona dönüştürebilir mi? Her iki ekip de nakledilen farelerde biliş veya davranışı test etmedi, ancak hepsi farelerin genellikle nakledilmemiş akranları gibi davrandığını bildirdi.
Hem De Paola hem de Vanderhaeghen, sınırlı sayıda insan nöronu ve bağlantısının bir farenin bakış açısını değiştirebileceğine şüpheyle bakıyor. Vanderhaeghen “Birkaç bin insan hücresini bile uyarmanın insan davranışını veya algısını yönlendireceğini düşünmüyorum” diyor. Ancak o ve De Paola, sahada çalışanların bunun hangi noktada değişebileceğini belirlemeye çalışması gerektiğini düşünüyor.
Uzun Ömürlü Organoidler
Laboratuvarda insan beyin dokusunun incelenmesinde büyük bir ilerleme, beyin organoidlerinin, beyin kök hücreleri 3D kültürde büyütüldüğünde oluşan kendi kendini organize eden yapıların yükselişi olmuştur.
Beyin organoidleri, 2013 yılında Madeline Lancaster ve Jürgen Knoblich7 tarafından ilk kez oluşturulduklarından beri giderek daha karmaşık hale geldi. Hatta bazı araştırmacılar birden fazla organoidi bir araya getirerek “assemloidler” oluşturmuşlardır.
California’daki Stanford Üniversitesi’nden bir sinirbilimci olan Sergiu Pasca, organoidlerin insan beyni hakkında birçok soru sormanın iyi bir yolu olacak kadar karmaşık olduğunu, ancak assembloidlerin bile gerçek şeyin karmaşıklığından uzak olduğunu söylüyor.
Bunun nedeni “Duyusal girdi, kan damarları, bağışıklık ve destek hücrelerinden yoksun olmaları ve geri bildirim almamalarıdır” diyor. Ayrıca, yapıların boyutu 3-4 milimetrenin üzerine çıktığında, hücreler besiyerindeki besin eksikliği nedeniyle ölebilir. (Besiyeri: mikroorganizmaları veya hücreleri gelişimini desteklemek amacıyla laboratuvar ortamında hazırlanmış sıvı veya jel olan besleyici ortamlara verilen genel addır.)
Bu sınırlamaların üstesinden gelmek için sinirbilimciler, insan beyin devrelerinin karmaşıklığını ve hastalıkta nasıl ters gittiklerini daha yakından modellemek için organoidleri bir hayvanın beynine nakletmeye başladılar.

Sinirbilimci Rusty Gage’in La Jolla’daki Salk Biyolojik Araştırmalar Enstitüsü’ndeki grubu, insan organoidlerini fare beyinlerine nakletmeyi ve onları 11 aya kadar, yani neredeyse farenin tüm ömrü boyunca canlı tutmayı başardı.
Bu sistemi kullanarak, insan nöronlarının embriyonik bir durumdan bir bebekteki nöronlara benzer daha karmaşık bir duruma olgunlaştığını ve sonunda yetişkin nöronların özelliklerini gösterdiğini gösteren yayınlanmamış sonuçlara sahipler. İnsan beyin dokusu fare beynine entegre oldu, kan damarlarını büyüttü, olgunlaştı ve uyaranlara yanıt verdi ve hatta fare nöronlarıyla seyrek ama çalışan bağlantılar kurdu.
Gage ile birlikte çalışan doktora sonrası araştırmacı olarak organoid nakilleri kuran Abed Mansour, sistemin Alzheimer hastalığı gibi nörodejeneratif bozukluklarda nöronlara ne olduğunu incelemek için avantajlara sahip olduğunu söylüyor.
Organoid nakillerdeki insan nöronları, konakçı beyne uzun projeksiyonlar gönderir. Kudüs İbrani Üniversitesi Tıbbi Araştırma Enstitüsü’nde kendi grubunu yöneten Mansour, “Sağlıklı insan nöronları ile hastalıktan etkilenen nöronlar arasında bu sürecin nasıl işlediğini anlamak için mükemmel bir sistem olabilir” diyor.
Gage’in grubu şimdi Alzheimer hastalığı olan kişilerin hücrelerinden yapılan beyin organoidlerini sağlıklı fare beyinlerine ve tersine sağlıklı insan organoidlerini Alzheimer semptomlarını taklit eden fare beyinlerine nakletmeyi planlıyor.
Amaç, hangi hücre tiplerinin (nöronların kendileri veya astrositler gibi diğer beyin hücreleri) hastalıkta görülen iltihaplanmaya katkıda bulunduğunu ayırt etmektir. Gage, “İlk kez, canlı insan beyin dokusunu bir hastalık bağlamında izleyebiliyoruz” diyor. Bir gün, bu araştırmanın hastalıklı veya yaralı beyin dokusunun yerini alacak kişiselleştirilmiş organoid nakillere yol açabileceğini söylüyor.
İngiltere’deki MRC Moleküler Biyoloji Laboratuvarı’nda bir gelişim biyoloğu olan Lancaster için organoid transplantasyonun yeri var, ancak araştırmacıları yaptıkları hayvan deneylerini yakından incelemeye ve haklı olduklarından emin olmaya çağırıyor. “Araştırmacılar olarak dikkatli olmalıyız bu çok sayıda makalenin yayınlandığı çok sıcak bir alandır” diyor.
Organoidlerin etik statüsüne gelince, esasen süslü bir 3D hücre kültürü olarak kabul edilirler. Lancaster, Gage ve diğerleri, bunların insan algısı, duyum veya biliş yeteneğine sahip olduklarını düşünmezler. Ve Gage nakledilen organoidlerin de “insanlık” kazandırmak için yeterince iyi bütünleşmediğini söylüyor.
Kimerik Embriyolar
Canlı bir organizmada insan beyni gelişimini incelemenin bir başka yolu da, başka bir hayvanın gelişmekte olan embriyosunun en erken aşamalarına insan bileşenlerini veya bileşen parçalarını eklemektir. Birkaç grup, bir gün nakil için organlar yapmak amacıyla organ gelişimini incelemek için insan-hayvan kimerik embriyoları yapmaya çalıştı.
Bir yaklaşım, insan kök hücrelerini döllenmeden sonraki birkaç gün içinde henüz bölünen hücrelerden oluşan küçük toplar olduklarında hayvan embriyolarına eklemektir. Bilim insanları bunu kemirgenler, çiftlik hayvanları ve tartışmalı bir 2021 çalışmasında insanlarla çok daha yakın akraba olan maymunlar üzerinde denedi.
Ancak bu kimerik embriyolar ya çok erken aşamaların ötesinde gelişmezler ya da insan hücreleri hızla ölür. Bilim insanları bu kadar farklı canlılardan gelen hücrelerin, bir arada var olmak ve embriyonik hücrelerin gelişmesi gerektiği kadar yakından iletişim kurmak için çok farklı olduklarını düşünüyorlar.
Nakledilebilir organlar üretmenin başka bir yolu daha var. Ve belki bir gün hastalıkları incelemek ve tedavi etmek için kullanılabilecek beyin dokusu. Blastosist adı verilen bir yöntemde bilim insanları blastosist adı verilen biraz daha sonraki aşamadaki bir embriyoyu kullanır ve pankreas gibi belirli bir organı oluşturmasını engelleyen mutasyonlar uygular. Daha sonra başka bir hayvandan o organı üretebilen kök hücreleri alır ve blastosiste enjekte ederler.
Kök hücre biyoloğu Hiromitsu Nakauchi’nin Stanford Üniversitesi ile Tokyo Tıp ve Diş Üniversitesi arasında bölünmüş olan araştırma grubu, bir sıçanda fare pankreasını büyütmek için blastosist tamamlamayı kullandı. Nakauchi, “Bir bakıma, embriyoları biyoreaktör olarak kullanıyoruz çünkü onlar bir organın nasıl oluşturulacağını bilmeliler” diyor.
Hayvan blastokistlerinin insan pankreası, böbrek veya beyin bölgesi ile normal şekilde gelişip gelişmeyeceği açık bir sorudur. Bjoern Schwer “insan hücreleri bir embriyoya en başından karıştırıldığında organizma genellikle normal şekilde gelişmez ancak bir organ veya doku türü için belirli bir niş oluşturmak, insan hücrelerinin organizmanın gelişimine katkıda bulunmasını kolaylaştırabilir” diyor.
Blastosist tamamlama henüz insan nöral kök hücreleriyle denenmedi ancak Schwer’in grubu ve diğerleri bunu yapmak için ön deneyler yapmayı düşünüyor. İlk sorusu, insan olmayan bir primat beyninin bir kemirgende yetiştirilip yetiştirilemeyeceğidir. Schwer’in grubu fare-fare kimerik beyinleri yapmak için blastosist tamamlamayı zaten kullandı.
2018 yılında Harvard Tıp Okulu’ndaki Frederick Alt’ın grubuyla yapılan bir işbirliğinde, araştırmacılar bu tekniği, başka bir türün embriyosundaki bir fare türünden tüm ön beyin bölgesini büyütmek için kullandılar. Schwer “Farklı beyin bölgelerinden kurtulmak ve bunları değiştirmek için farklı şekillerde kullanabileceğimiz oldukça modüler bir sistem” diyor.
Örneğin, bir fare beyninin bir kısmını insan beyin hücreleri yerine karşılık gelen insan olmayan primat beyin bölgesiyle değiştirmek, araştırmacılara, maymun beynine çok benzeyen bir maymun beyni bölgesinin in vivo gelişimini incelemek için daha kolay ve etik olarak daha uygun bir yol sağlayabilir.
Schwer, bir fare beyninde küçük bir primat önbeyin parçası üretmeye çalışmak için makak ve marmoset ES hücrelerini kullanmak için üniversitesinden onay aldı.
Ayrıca gelişmekte olan bir farenin beyninde bir parça insan beyni dokusunu büyütmek için blastosist tamamlamayı kullanmanın hem etik hem de teknik olarak ne gerektirebileceğini düşünüyor. Böyle bir deney, örneğin belirli mutasyonların insan beyin tümörü büyümesini nasıl yönlendirdiğini test edebilir ve belki de onları kapatmanın yollarını bulabilir.
Schwer “Henüz oraya gitmedik, ancak bu bir tür umut” diyor. Diğer sinirsel kimera araştırmacıları gibi, bir farenin beynindeki küçük bir insan beyni parçasının insan benzeri bilişe yol açacağını düşünmüyor.
Bilişsel Bir Çizgiyi Geçmek
Ancak ahlakçıları ve halkı ilgilendiren de tam olarak bu olasılıktır. Washington DC’de yaşayan bir biyoetikçi ve Wisconsin-Madison Üniversitesi’nden emekli profesör Alta Charo, “Nöral kombinasyonlar, bizi esasen insan yapan şeye (zihinlerimize, anılarımıza, benlik duygumuza) değiniyor” diyor. Halkın bir hayvanın vücuduna hapsolmuş bir insan aklı veya yarı insan beyni olan bir yaratık fikrini rahatsız edici bulduğunu söylüyor.
O ve diğer etikçiler halkın bu araştırmanın neden yapıldığına dair anlayışında büyük bir boşluk olduğunu düşünüyor. Nöral-kimera araştırmacıları, örneğin Pasca’nın TED tarzı konuşmalar verme örneğini izleyerek çalışmalarını halkla daha sık paylaşmaları gerektiğini söylüyor.
Charo, araştırma ilerledikçe, araştırmacıların insan beyin dokusunun ne kadarının bilişe yaklaşmaya başlayabileceğini veya bir farede insan özelliklerini uyandırabileceğini ve bunun ne zaman hayvan için duygusal sıkıntı veya acı ekleyebileceğini düşünmek zorunda kalacaklarını belirtiyor.

Bir başka endişe de, bir hayvan embriyosuna yerleştirilen insan embriyonik hücrelerinin öngörülemeyen davranışları ve kontrolden çıkıp çıkamayacaklarıdır. Moris, “Zor olan, bir embriyoyu hangi oranın ele geçirebileceğinin belirsizliğidir” diyor. Embriyonun ‘işini yapacağına’ güveniyoruz, ancak beklediğimiz gibi olmayabilir.”
Elbette nöral-kimera araştırması insan bağışçılardan materyal gerektirir hücrelerinin nöronlara yeniden programlanabileceği, farede veya embriyoda yeni bir yaşam verilebileceği konusunda insanlara nasıl doğru şekilde bilgi verileceği hakkında soruları gündeme getirir.
Schwer, iPS hücre çalışmaları için hücre veren herkese, hücreleri sinir dokuları yapmak için kullanılmadan önce danışılması gerektiğini düşünüyor. “Bilmek isterdim, değil mi?”
Brivanlou, çalışmanın gelecekteki faydalarının denklemi değiştirebileceği konusunda iyimser. “Bununla bir hastalığı tedavi ettiğiniz an (Huntington hastalığı olan bir çocuğu iyileştirdiğiniz veya büyükannenizin Alzheimer hastalığını iyileştirdiğiniz an) herkes hemfikirdir. Ancak oraya giden yolculuk engebeli ve şu anda bulunduğumuz yer orası.”
Çeviri: Sacide SARIÇİÇEK, NÖROBİLİM DOKTORA ÖĞRENCİSİ
Referanslar
-
Mosier, D. E., Gulizia, R. J., Baird, S. M. & Wilson, D. B. Nature 335, 256–259 (1988). PubMed – Article – Google Scholar
-
Espuny-Camacho, I. et al. Neuron 77, 440–456 (2013). PubMed – Article – Google Scholar
-
Crane, A. T. et al. Stem Cell Rep. 15, 804–810 (2020). Article – Google Scholar
-
Linaro, D. et al. Neuron 104, 972–986 (2019). PubMed – Article – Google Scholar
-
Espuny-Camacho, I. et al. Neuron 93, 1066–1081 (2017). PubMed – Article – Google Scholar
-
Real, R. et al. Science 362, eaau1810 (2018). PubMed – Article – Google Scholar
-
Lancaster, M. et al. Nature 501, 373–379 (2013). PubMed – Article – Google Scholar
-
Mansour, A. A. et al. Nature Biotechnol. 36, 432–441 (2018). PubMed – Article – Google Scholar
-
Tan, T. et al. Cell 184, 2020–2032 (2021). PubMed – Article – Google Scholar
-
Yamaguchi, T. et al. Nature 542, 191–196 (2017). PubMed – Article – Google Scholar
-
Chang, A. N. et al. Nature 563, 126–130 (2018). PubMed – Article – Google Scholar