Karen Horney Hayatı ve Düşünceleri
Karen Horney, 1885 yılında Almanya’nın Hamburg şehrinde bir gemi kaptanının ikinci eşinden dünyaya gelmiştir. Küçük yaşlardan itibaren, erkeklerin dünyasında asi bir kadın olmaktan kaynaklanan haksızlıklar yaşamış ve dışlanmıştır.
Babası katı ve otoriter bir adamdı; erkeklerin üstünlüğünü kanıtlamak için İncil’den bölümler okuyup Karen’a vaaz verirdi. Karen’in ağabeyi Berndt’e, üniversiteye gitmesi ve hukuk okuması için imkan sağlamıştı. Ancak babası bir kadın için bunların gereksiz olduğunu düşünüyordu.
Karen bu adaletsizliğe, ilkokulda kendi kendine sınıfın hep en iyisi olacağına yemin ederek karşı çıktı ve 12 yaşında, bir gün mutlaka tıp okumaya karar verdi. Bu kararı vermesinde Karen’ın küçüklüğünden beri gösterişsiz bir kız olmasının da etkisi vardır. Horney yıllar sonra “ güzel olamıyorsam akıllı olmaya karar verdim” diyerek bunu dile getirmiştir.
Karen’in annesi, babasını ikna ederek Karen’i üniversiteye gönderdi. Karen orada Oskar Horney ile tanıştı ve 1909’da evlendiler. Kadınları kabul eden çok az okuldan biri olan Berlin Üniversitesi’nin, parmakla sayılacak kadar az kadın öğrencisinden biri olarak 1915’te tıp diplomasını alarak mezun oldu. Psikanaliz eğitiminin bir parçası olarak kendisi de psikanalize girdi; ancak bu deneyimin, kendi depresyonunu çözekte yetersiz kaldığını fark etti.
Hatta bu dönemde, kocasının Karen’i bir intihar teşebbüsünden kurtardığı söylenir. Depresyonuna psikanalize karşı duyduğu şüphelere ve kişisel sorunlarına rağmen (ağabeyinin erken ölümü, sorunlu bir evlilik ve bunu izleyen boşanma), mesleki yaşamı gelişmeye devam etti.
Berlin Psikanaliz Kurumu’nda çalıştı, daha sonra Amerika’ya göç ederek 1934 yılında New York Psikanaliz Kurumu’na katıldı. Horney burada bulunduğu esnada Erich Fromm ve Harry Stack Sullivan’ın da aralarında bulunduğu bir grup araştırmacı ve yazarın oluşturduğu Zodiac Grubu’na üye olur.
Karen Horney Freud Kavramı;
Freud’un kuramının birkaç bölümüyle ilgili memnuniyetsizliği giderek arttı. Kadınlar ve erkekler arasındaki farkların anatomik değil de kültürel olduğu gibi görüş ayrılıklarını açıkça belirtmesi, kurumun diğer üyelerini rahatsız etti ve 1941’de onu üyelikten çıkartmaya karar verdiler.
Bu olayı aktaran pek çok rapora göre, oylama derin bir sessizlik içinde yapıldı ve Horney, oylamanın sonucu belli olduktan sonra tek bir söz bile söylemeden gururlu ve başı dik bir şekilde toplantıyı terk etti. Daha sonra kendi kurumunu kuran Horney, 1952 de ki ölümüne kadar erkek egemenliği altındaki ataerkil psikanalitik düşünce okulundaki mücadelesine başarıyla devam etti.
Horney’in 1950’de yayınladığı ve kuramının son halini içerdiği kabul edilen Nevrozlar Ve İnsan Gelişimi isimli eserinde dile getirdiği görüşler gerçekten de Freud’un gorüşlerine karşı çıkışlar olmaktan çok öte nevrozun oluşumuna ve sağaltımına ilişkin bizzat Horney’ a ait yaratıcı ve özgün bir kuram niteliği taşımaktadır. O sıralarda kanser teşhisi konulan Horney iki yıl süren hastalık döneminin ardından 65 yaşında hayatını kaybetmiştir.
Nevrotik İhtiyaçlar Teorisi
Karen Horney, bugün hala öne çıkan bir nevroz teorisi geliştirdi. Önceki teorisyenlerin aksine Horney, bu nevrozları normal yaşamın büyük bir parçası olan bir tür başa çıkma mekanizması olarak görüyordu. Güç ihtiyacı, şefkat ihtiyacı, sosyal prestij ihtiyacı ve bağımsızlık ihtiyacı dahil olmak üzere on nevroz tanımladı.
Horney, nevrozu “korkuların ve bu korkulara karşı savunmaların ve çatışan eğilimler için uzlaşmacı çözümler bulma girişimlerinin getirdiği ruhsal rahatsızlık” olarak tanımladı.
Ayrıca, bu nevrozları anlamak için bir kişinin yaşadığı kültüre bakmanın gerekli olduğuna da inanıyordu. Freud’un birçok nevrozun biyolojik bir temeli olduğunu öne sürdüğü yerde, Horney kültürel tutumların bu nevrotik duyguların belirlenmesinde rol oynadığına inanıyordu.
Karney Horney Freudcu Psikolojiden Ayrılış
Horney, Sigmund Freud’un teorisinin çoğunu takip ederken , onun kadın psikolojisi hakkındaki görüşlerine katılmadı. Penis kıskançlığı kavramını hem yanlış hem de kadınları aşağılayıcı olarak ilan ederek reddetti.
Bunun yerine Horney , erkeklerin çocuk doğuramadıkları için aşağılık duyguları yaşadıkları rahim kıskançlığı kavramını önerdi.
“İnsanlardaki her alanda yaratıcı çalışma dürtüsünün muazzam gücü, tam da onları sürekli olarak başarıda aşırı bir telafiye iten canlı varlıkların yaratılmasında nispeten küçük bir rol oynama hissinden kaynaklanmıyor mu?” Horney önerdi.
1941’de Horney, Amerikan Psikanaliz Enstitüsü’nün dekanı oldu. Zamanın katı Freudcu psikanalizinden memnun değildi, bu yüzden Psikanalizi Geliştirme Derneği adlı bir organizasyon da kurdu.
Freud’un fikirlerinden ayrıldığı için sonunda Enstitü’deki görevinden istifa etti. Daha sonra New York Tıp Koleji’nde ders verdi ve American Journal of Psychoanalysis’i kurdu.