Beynimizin duyguları ve olayları işleme biçimi nedeniyle yıllar sonra koronavirüs sürecinden aklımızda kalanlar, aslında süreçte gördüklerimizden biraz farklı olacak.
Covid-19, bildiğimiz tüm kuralları alt üst etti ve ‘yeni baştan’ yazdı. Bizleri her gün fiziksel ve duygusal anlamda yaraladı. Sevdiklerini kaybeden on binlerce insanın yanı sıra hastalıkla mücadele eden ön safhalardaki sağlık çalışanları için psikolojik çöküşün, muhtemelen oldukça yıkıcı bir etkisi olacak.

Evden çalışanlar ve sürekli evde olanlar için ise süreç sonu bilinmez bir hal aldı. Bazıları yalnızlıkla mücadele ederken, bazıları ise sağlık durumları için endişelendi ve geçim kaygısına girdi. Ve şu an içinde bulunduğumuz durum, gecenin ikisinde haber bültenlerini izlemek veya maskeli insanlar arasında alışveriş yapmak sizi oldukça şaşırtabilir.
Sonuç olarak, hayatınızda belki de yalnızca bir kez karşılaşabileceğiniz tarihsel bir olayın ortasındayız. Yıllar sonra, arkadaşlarımızla birçok hikaye paylaşacağız, okullarda COVID-19‘u öğreteceğiz ve çocuklarımıza 2020’de neler yaşadığımızı anlatacağız.
Peki bu eşi benzeri görülmemiş olayı nasıl hatırlayacağız?
Bilim, güçlü bir duygusal bileşene sahip anılarımızın daha kalıcı olduğunu ve bu anıların daha sonraki dönemlerde hatırlanmasının çok daha kolay olduğunu ortaya koyuyor. Boston Üniversitesi’nden nörobilimci Steve Ramirez,
“İşte beyin, önemli bir şeyi bu şekilde kalıcı hale getiriyor.” diyor ve şu sözlerini ekliyor: “ Covid-19 muhtemelen çoğumuzun tanık olduğu ilk pandemik. Bu yüzden de oldukça yeni, dikkat çekici ve o kadar da farklı. Bundan dolayı beynimiz zaten bu süreçteki anıları, diğer anılardan farklı kodluyor.”
Ve hafızanın şekillenmesinden kişisel önyargılarımıza kadar diğer tüm faktörler, önümüzdeki yıllarda pandemiyi nasıl hatırladığımızı ve çarpık hatırlamayı şekillendirecek.
Duygusal Yoğunluğu Olan Anılar
İster iyi ister kötü olsun, duygusal yoğunluğu olan olayları hatırlama eğilimimiz, insanların evrimleşmesinden kaynaklanıyor. Ramirez, atalarımızın genlerini aktarmalarını sağlayan deneyimleri hatırlamaya eğilimli olduklarını bunun da ‘av olmamalarına’ yaradığını söylüyor.
“Diyelim ki bir şey sizi neredeyse yakalayacaktı ve kıl payı kurtuldunuz. Bu senaryoyu hatırlamanız gerekir ki tekrar aynı durumu yaşamayın” diye ekliyor. Spektrumun diğer ucunda da şu var: Bizi ödüllendiren bir davranışı hatırlarız böylece o davranışı kopyalar ve onu sürekli tekrarlarız.
Yani kısacası, bu deneyimleri tekrar etmekten kaçınmak için kötü veya travmatik olan şeyleri hatırlıyoruz. “Bu şekilde, durumun tekrarlanması halinde, bunun üstesinden gelmek veya durumu idare etmek için çok daha donanımlıyız” diyor Ramirez. “Duygusal anılar kalıcıdır, çünkü hayatta kalabilmek gibi ya da onlardan çıkardığımız bir anlam vardır.” Ve duygu, hafızanın gücü üzerinde bir ses düğmesi olarak işlev görürken, uzun süren deneyimlerin anılarının bozulmasına da neden olabilir.

Nature dergisinin 2016’daki bir araştırmasına göre, yakın zamanda oluşan anıların kodlanmasında benzer, örtüşen beyin hücreleri işlev görür.
Oysa daha farklı zamanda meydana gelen anılar, ayrı hücre kümelerini içerir. Ve bu anıları duygu ile kodlanınca beynin paylaşılan sinir topluluğunu kullanma derecesi yoğunlaşır. “Bu bir spekülasyon, ama beynimizin pandemiyi önemli olaylar bölümüne sokacağını düşünüyorum, ”diyor Ramirez. “Şimdiye kadar hep böyle düşündüm.”
Bu duygusal yoğunluğu olan anıların sonuçları da gerçek dünyadaki tepkilere yol açabilir. Ramirez, “Kalabalık ortamlarda tekrar rahat hissetmemiz biraz zaman alacak” diyor. “Ya da tanıdığınız biriyle sarılmak ya da el sıkışmak kadar basit bir şey.”
Ancak sürekli bizimle olan bu olumsuz ilişkilere rağmen hafızadaki duygusal yoğunluğu azaltmanın yolları bulunmakta. Ramirez bir şey hatırladığımız zaman bunun, tıpkı bir Microsoft Word belgesindeki
“Farklı Kaydet”e basmak gibi hafızayı modifikasyona duyarlı hale getirdiğini söylüyor. “Hafızayı stresli olmayan ya da kontrolümüzde olduğumuzu hissettiren bir şekilde yeniden çerçevelemek için o hafıza şeridinde zihinsel olarak bulunmanın yolları var” diyor Ramirez. “Ya da belirli terapilerle de yapılabilir bu. Gerçekten güçlü bir aracımız var. ”
Hayır! Farklı Hatırlıyorsunuz.

Hafızayı; geçmişte olduğu gibi deneyimleri anında tekrarlayabilen,çok boyutlu bir sabit disk gibi, geçmişin zırhlı bir kaydı olarak düşünmek kolaydır. Ancak araştırmacılar uzun zamandır hatırladıklarımızı nasıl olduğundan farklı hatırladığımızı incelediler.
Örneğin, Yale Üniversitesi’nden psikologlar ve Zürih Üniversitesi’nden ekonomistler, insanların geçmişte olduğundan daha cömert olduklarını hatırlama eğiliminde olduklarını – yazarların “motive yanlış hatırlama” dediği bir davranış –bunun, kendi imajlarını korumanın bir yolu olduğunu buldular.
Korkunç veya travmatik olaylarla ilişkili anıların duygusal yoğunluğuna rağmen, bu anılar çarpıklıklara karşı hassastırlar. John Jay Ceza Adalet Koleji’nden psikolog DerynStrange, “Duyguyu çok iyi hatırladığımız için hafızanın kendisinin beynimize katılacağına inanma eğilimindeyiz” diyor.
Birisine saldırı veya bir suçun kurbanı olması halinde, “Yüzünü asla unutmayacağım” gibi şeyler söylüyoruz. Bu yorumların aslında hiçbir dayanağı yoktur, onları asla unutmayacakmış gibi hissedebiliriz. ”
Strange, “Pandeminin aktif anılarını her zaman haber makaleleri okuyarak veya arkadaşlarla konuşarak yarattığımızda, zaten bildiğimiz şeyleri yerine getirebilecek bir şey öğreniyoruz. Bu, genel olayın bir parçası oluyor” diyor.
“Bazıları ayrıntıları değiştirebilir; bazıları yanlış olan bilgiler olabilir. Zamanla, olayı hatırlamamız gereken tek şey bu kolektif detaylardır. Bu gerçekleşmeyen şeyleri hatırlamamıza neden olabilir” diye ekliyor Strange.
“Pandemi devam eden, uzun vadeli bir olay olduğu için, bozulmaların anılarımıza sızması oldukça muhtemel. Bu, insanların yaşamlarında biçimlendirici bir deneyim olacak, yani sürekli konuşulacak. Ve bu konuda ne kadar çok konuşursanız, yeni ayrıntılar oluşturma ihtimaliniz o kadar artacak.”
Bu yanlış ayrıntılar, bir hikayeyi anlatırken bir şeyi dramatize etmek kadar basit olabilir. Son zamanlarda duyduğunuz siren sayısını abartmak gibi. Bazen bu hatalar başkalarının ayrıntılarından etkilenmenin bir sonucu olabilir.
COVID-19’un artan ölüm oranları
“New York’taysanız ve bir hastaneye yakın yaşayan arkadaşlarınızla konuşuyorsanız, morgların taşması için dışarıda park edilmiş römorklardan bahsediyor olabilirsiniz. Ve iki hafta sonra insanlara bunu gördüğünüzü söylüyorsunuz. Çünkü oldukça canlı bir şekilde hayal ettiniz. ”diyor Strange.
Bu çarpıtmalar, birisinin etrafındaki dünyayı algılamasının yanı sıra başka amaçlara da hizmet edebilir. COVID-19’un artan ölüm oranları gariptir. “Ölüm sayısı çok, çok yükselirse, herhangi biri bunu önyargılarına hizmet edecek bir şekilde hatırlayabilir”
Garip olan bu hatalar, bireyin siyasi veya sosyal eğilimleri tarafından diğer bellek bozulmalarına göre çok daha fazla etki altındadır. Ancak Strange, anılarımızın hatalara bu kadar duyarlı olduğu gerçeğinin, beynimizin çalışma biçiminin bir hata değil, bir özellik olduğunu söylüyor. Asla hata yapmazsak, bellek sistemimizin kapasitesi aşırı yüklenir.
“Her hafızanın her bölümünün ayrı ayrı kodlanması ve ayrı olarak saklanması çok fazla çaba gerektirir. Bu şekilde çalışıyor olması, sürekli olarak bu kadar çok yeni bilgi öğrenmemizi sağlayan şeydir.”
Ramirez, hafızanın esnekliği için gümüş bir astar var bulunduğunu söylüyor:
“Bunu belki de salgının olumsuz veya travmatik anılarını yeniden yapılandırmak ve duygusal etkilerini azaltmak için kullanabiliriz. Bu anılar, kesinlikle aklınızda kalacak türden anılar. Bu sadece farklı bir şekilde hatırlama meselesi.”
Gamze Korkmaz