Toplum İçinde Hissettiğiniz Yersiz Korkuları Azaltın!

Çoğunlukla başkalarının yanında olması gerektiğinden daha tedirgin veya huzursuz oluruz.

Peki Neden?

Aslında hepimiz korkunun bu türüne aşinayız. Örneğin bir toplantıya girdiniz. Toplantıdaki herkesi tanıyor olsanız bile konuşurken tavrınız ihtiyat ve temkinden çok düşük seviyede kaygı olabilir. Sonra fark ettiniz ki birilerinin sizinle aynı fikirde değil.

Daha da korunmasız, huzursuz ve hazırlıksız hissediyorsunuz. Belki daha sonrasında başkalarının sizinle aynı fikirde olmamasına verdiğiniz tepkinin dışarıdan nasıl göründüğüne dair endişeye kapılıyorsunuz:

  • Çok mu ısrar ettim?
  • Söylediklerimden rahatsız mı oldu?
  • Kendimi savunurken saldırgan bir izlenim mi bıraktım?
  • Şimdi ne yapacağım?
Toplum İçinde Hissettiğiniz Yersiz Korkuları Azaltın!

Ya da eve geldiniz ve ergenlik çağındaki oğlunuz her zaman olduğu gibi o gün de içine kapanık bir haldeydi. Ona aranızda esen soğuk rüzgarlara son vermek istediğinizi, bunun size çok kötü hissettirdiğini söylemek istediniz.

Ancak bunu başarması size zor geldi ve durumunu daha kötü bir hale getirmekten korktunuz. Daha önce bu tarz konuşmalardan iyi bir sonuç alamadınız ve bu size kendi çocukluğunuzdaki karanlık anıları hatırlattı. Hiçbir şey söyleyemediniz, çocuğunuzla konuşmaktan vazgeçtiniz.

Bu tür kaygılar hafif düzeydeki sosyal kaygılardır.

Daha büyük kaygılarınızı düşünün. Öfkelenmek, topluluk önünde konuşmak, çaresiz hissettiğiniz anlar, despot patronunuz ile konuşmak, başkalarının sizin vücudunuz hakkında düşündükleri, sevmediğiniz insanlarla bir arada olmak…

Bazı bu korkular normal kabul edilebilir. Bazı insanlar sizin üzerinizde baskı kurmak, sizi incitmek, aşağılamak ya da sömürmek isteyebilir.

Eğer ait olduğunuz bir grup tarafından sistematik olarak aşağılanmış, hor görülmüş, taciz edilmiş, saldırıya uğramış ya da daha kötülerine maruz kalmışsanız, bunları tekrar yaşamamak için temkinli olmanız kesinlikle anlaşılabilir bir durumdur.

Güvende hissetme ihtiyacı, biz de dahil olmak üzere tüm hayvanların tartışmasız en temel ihtiyacıdır. Tehditler karşısında güçlü durabilmek ve onlarla başa çıkabilmek hayati önem taşır. Bu duruş başta insanlar olmak üzere tüm hayvanları becerikli ve güçlü kılar.

Fizyolojide “savaş ya da kaç” olarak adlandırılan bu tepki, vücudun saldırı veya tehdit olarak algıladığı olaylara karşı tutumunu ifade eder. Her canlı, hayatta kalma içgüdüsü ile bu bu tür durumlar karşısında bir tepki verir.

İlginizi çekebilir: Kişilik Bozukluğunuz Var mı? İki Basit Soru Bilmenize Yardımcı Olabilir.

Genelde korkularımız yersizdir ve başkaları tarafından farkedilmez veya önemsenmez. (Biz kendi hikayemizin oyuncularıyızdır.) Fark edilseniz ve tepki alsanız bile çoğu zaman kolayca çözüme bağlanır.

Dahası, gerçekten üzerine gidilecek bir durum varsa – bir çatışma, bozulmuş anlaşma, ihanet – endişelenmeden şeffaf ve özgüvenli biçimde, endişeyi geride bırakarak çözüme kavuşturulabilir . Endişe, olaylara verdiğimiz tepkiyle birlikte gelir; bazen faydalıdır, ancak genelde düşünceyi ketler, sıkıntı yaratır ve çatışmaları körükler.

Yani,burada yaptığımız 2 tür hata vardır.

Başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğü konusunda çok umursamaz davranmak veya gereğinden fazla düşünmek. İki durumda da bunu dengelemek için elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız.

Peki hangi hata daha yaygın yapılıyor?

Tabi ki ikincisi: Ancak gereksiz endişe bizim hayatımızın sosu gibidir. Onu daha acı yapar.

Peki nasıl?

Başkalarının sizin hakkınızda düşündüklerininin sizde yarattığı endişe, gerginlik ve huzursuzluğu düşünün. Özellikle de göze çarpmayan, üstü kapalı sıkıntıyı. Vücudunuza kulak verin, kalp atışlarınızdaki artışı, midenizdeki tuhaf kasıntıyı hissedin.

Zihninizin arkasındaki, tehditleri abartan, çözümleri duymayan ve aslında somut dayanağı olmayan sorunları öngören sessiz mırıltıları, içinizden geçen düşünceleri hissedin.

Gereksiz endişeler size nelere mal olduğunu göz önünde bulundurun. Kötü hissetmenin yanında, daha küçük şeylerle vakit kaybetmenize neden olan, gerçeklerin önüne geçen ve sizi aşağı çeken – ya da sizi çatışmaya sürükleyen- . Daha sonra, yersiz endişelerinizi özgür bırakmayı isteyip istediğinizi düşünün.

Kendinize, nelere ihtiyacınız olduğunu göz önünde bulundurarak şunu söylemeye çalışın: endişemi kontrol edebilecek ve kendimi ifade etmek için en doğru yolu bulacağım.

Toplum İçinde Hissettiğiniz Yersiz Korkuları Azaltın!

Kendinize şu ifadeyle tekrar yapın: Bana saldırsanız bile, ben hala varlığımın özünde iyi olacağım. Bunun ve ilgili iyi hislerin gerçeğinin içinize çökmesine izin verin. İşte bir tane daha: Çevrenizde kendime bakabilirim.

Şunun da içine girmesine izin verin. Ve: Beni incitirseniz, özümde yine de iyi olacağım. Ve: Size iyi dileklerimle. Bu uygulamada herhangi bir zorluk yaşarsanız, sizi seven diğer insanları deneyin.

Buradaki öz, başkalarını ve durumları gerçekte oldukları gibi tanıdığınız, kendi ihtiyaçlarınızı karşıladığınız ve gereksiz kaygıların eklenmediği bir yere doğru yolunuzu hissetmektir.

Sonra bu uygulamayı bir veya daha fazla arkadaşınızla … ve sonra tarafsız bir kişiyle, örneğin bir yabancı ile … ve hatta sizin için zor olan biriyle deneyin. Gerçekten endişelenecek bir şey varsa, endişeye yer verin. Yoksa, anlamsız bir korku hissetmeden gerçekçi ve güçlü olma yolunda devam edin.

Başkalarıyla etkileşim kurarken de bu yaklaşımı deneyin. Bir aile üyesi, arkadaş, tarafsız bir kişi veya sizi zorlayan bir insanla bir parça gereksiz endişe, alarm, tehdit duygusu veya tedirginlik olmadan konuşabilir misiniz ?

Başkalarına karşı korkusuz olma hissinizi derinleştirirken, bunun size yerleşmesine izin verin, böylece bu yaşam tarzınız giderek daha iyi oturur.

Bunun getirdiği özgürlük duygusunun, başkalarıyla daha kolay iletişim kurmanın, güvenin tadını çıkarın. Korkmadığınızda nasıl daha rahat, sabırlı, açık ve diğer insanlarla sağlıklı iletişimde olduğunuzu görün .

İlginizi çekebilir: Psikoloji Nedir? Psikoloji Hakkında Bilinmesi Gereken Bilgiler

Deniz Göndelen

Bu Cihaz Terinizden Sağlık Durumunuzu Analiz Edebiliyor

Deliryum Hastalığının Sebebi Bulundu