Apollo’yu aya göndermelerinin üzerinden 5 yıl geçtikten sonra yeni cesur bir fikre odaklanmaya hazırlanan NASA, 1977 yılında Güneş Sistemi dışındaki araştırmaları için ikiz uzay araçları Voyager’ları ortaya çıkardı. Voyager 1 ve Voyager 2.
Ajans, Güneş Sistemi ’nin her 4 yılda bir gerçekleşen hizanlanma olayı sayesinde Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün’ü yeniden tanımlamaları gerektiklerine karar verdiler.
Jüpiter’in uydularından Io daki volkanları ve Europa’daki okyanus dünyasını görüntülediklerinde; Neptün ve Uranüs’e ait keşiflerin onlara en yakın uydu olan Voyager 2 adlı uzay aracındaki yıllardır biriken eski datalar ile keşfedebileceklerini anladılar.
İlginizi çekebilir: Jüpiter’in Uydularından Biri Olan İo’da Dev Bir Volkan Patlamak Üzere

35000 milsaat yol alsalarda, Voyager’ın Oort Bulutu’nun iç kısımlarına gidebilmesi 300 yıl alacak. Hatta NASA, Voyager’ın tüm katmanı geçmesi yaklaşık 30 bin yıl alacağını belirtiyor. Bundan 40 bin yıl sonra, Voyager 1 başka bir yıldıza ulaşmış olacak.
Ancak Voyager2 ‘nin başka bir yıldıza ulaşması için 300 bin yıl daha beklememiz gerekecek. Ama ikisinin de çıktığı bu uzun yolculukta gördüklerimizle, bu kadar yıl beklememize gerek kalmıyor.

Voyager ’ların Görevi Nedir?
2012’ye kadar, Voyeger 1 yıldızlararası boşluğa ulaşabilen ilk uzay aracıydı. NASA, uzay aracına zarar verici hiçbir darbe olmadığı için hiçbir sinyal alamadı. Ancak Voyager 1 heliopause bölgesine geldiğinde bölgesini bildirerek yerini belli edebildi.
Güneş’imiz bütün güneş sistemini yıldızlararası parçacıklardan koruyan manyetik bir alana sahiptir ve buna güneş rüzgarı adı verilmiştir. Bu güçlü rüzgarın en dış bölgesine heliopause denir. Buradan çıktıktan sonra rüzgarın gücü buradaki manyetizma ile birleşerek daha da güçlenir.
Voyager 1 in bu iki sınır arası geçişte herhangi bir etkilenme yaşamaması bu sebeple bilim insanlarını şaşırtmıştır.
2018’de Voyager 2 geçişi sırasında ek olarak Heliopause dan sızan güneşten gelen parçacıklar olduğunu kanıtlamış ve yıldızlararası ortam ile güneş sistemi arasında akışın olmadığı tezini çürütmüştür. Güneş rüzgarı hareketlerinin, güneş sisteminden uzaklaştıkça yavaşladığı da bu araçlar sayesinde edinilen bilgiler arasındadır.

40 yıldır çalışmalarına devam eden Voyager’lardan; Dünya üzerinde bulunan antenlerin bakımı sırasında Voyager2 den alıcılar yeniden açıldıktan sonra haber alamama riskleri olsa dahi, Voyager 1 ile hala veri iletişimi sağlanabilmektedir. Bilim insanları, 2035 yılına kadar da veri almayı beklediklerini ifade etmişlerdir.
Seyahat için Altın Kayıt

Araçların yolculuklarının biteceği, daha göreve başlamadan önce bilim insanları tarafından biliniyordu.
Carl Sagan araçların, tüm kültürel bileşenlerimizi de uzaklara taşıması misyonunda NASA’ya bir yol göstererek, içerikleri komite tarafından belirlenen ve Dünya’dan manzaralar, çeşitli ülkelerden müzikler, 55 dilden selamlar içeren altın bir kayıt diski taşımasını sağlamıştır.
Sagan,” Milyarlarca yıl sonra, Güneş’imiz Dünya’yı kömürleşmiş bir kül haline getirecek ama Samanyolu galaksisinin diğer uzak bölgelerinde Voyager kaydı korunacak -belki de uzak dünyadaki eski bir medeniyetin mırıltısını koruyacak”, ifadesi ile Voyager’ların görevi bitse dahi son mesajlarının bitmeyeceğini belirtiyor.
Başak Boyacı / Kaynak : The Sciences