Singapur Ulusal Üniversitesi’nden mühendislerin öncülük ettiği çığır açıcı bir araştırma, yağmur damlalarını kullanarak elektrik üretme yolunda önemli bir adım attı. Geleneksel hidroelektrik santrallerinin devasa türbinlerine ihtiyaç duymadan, yalnızca birkaç milimetre genişliğindeki tüplerle gerçekleştirilen bu yöntem, çevre dostu enerji üretiminde yeni bir sayfa açabilir. Bilim dünyasında yankı uyandıran bu buluş, 16 Nisan’da ACS Central Science dergisinde yayımlandı ve sürdürülebilir bir geleceğe yönelik umutları artırdı.
Yağmurun Gizli Enerjisi Ortaya Çıkıyor

Hidroelektrik, suyun hareket enerjisini mekanik enerjiye dönüştürerek elektrik üretimi için uzun süredir kullanılıyor. Ancak bu yöntem genellikle barajlar ve büyük altyapılar gerektiriyor. Singapur Ulusal Üniversitesi’nden mühendis Siowling Soh liderliğindeki ekip, bu paradigmayı değiştiren bir yaklaşım geliştirdi. Soh, “Yağmurda muazzam bir enerji potansiyeli var. Eğer bu enerjiyi kullanabilirsek, daha sürdürülebilir bir topluma doğru büyük bir adım atabiliriz,” diyor.
Yeni yöntem, suyun sürekli akışına değil, yağmur damlalarının küçük tüplerde oluşturduğu hareketlere dayanıyor. Araştırmacılar, bu yöntemde “şarj ayrışması” adı verilen bir fiziksel olgudan faydalanıyor. Şarj ayrışması, zıt yüklü parçacıkların ayrılmasıyla bir voltaj oluşmasını sağlıyor. Bu, halının üzerinde yürüdükten sonra ışık anahtarına dokunduğunuzda hissettiğiniz küçük elektrik çarpmasına benzer bir fenomen.
Tüpün İçindeki Mucize: Fiş Akışı
Geleneksel deneylerde, iletken bir tüpten akan suyun şarj ayrışması yarattığı biliniyordu. Suyun akışı sırasında, tüpün yüzeyinde negatif yüklü hidroksit molekülleri birikiyor ve suda pozitif yüklü hidrojen iyonları fazla hale geliyor. Ancak bu yöntem, suyu pompalamak için gereken enerjinin fazla olması nedeniyle verimli değildi. Soh ve ekibi, bu sorunu aşmak için farklı bir yol izledi.
Sürekli su akışı yerine, yağmur damlalarını taklit eden bir sistem tasarladılar. Yaklaşık bir pirinç tanesi genişliğinde (2 milimetre) bir tüp kullanan ekip, damlaların tüp içinde hava cepleriyle birlikte hareket ettiği bir tıpa akışı (suyun tüp içinde düzgün bir şekilde, hava boşluklarıyla birlikte katmanlar halinde ilerlemesi) oluşturdu. Bu akış türü, sürekli akışa kıyasla çok daha fazla şarj ayrışması sağlıyor. Sonuç? Yaklaşık 100 bin kat daha fazla enerji üretimi.
Deneyde, 32 santimetre uzunluğundaki dört tüpten geçen damlalar, 20 saniye boyunca 12 LED ampulü sürekli olarak çalıştıracak kadar elektrik üretti. Bu, küçük ölçekli bir deney için oldukça etkileyici bir sonuç.

Gelecekteki Uygulamalar: Yağmurlu Günler Daha Aydınlık Olabilir
Araştırmacılar, bu yöntemin özellikle yağışın bol olduğu tropikal bölgelerde, örneğin Singapur gibi ülkelerde büyük bir potansiyele sahip olduğuna inanıyor. Teknoloji, çatılarda yağmur suyu toplayan tüplerle veya şelaleler gibi suyun doğal olarak damlalar halinde aktığı yerlerde kullanılabilir. Bu sayede, küçük ölçekli enerji üretiminden büyük ölçekli uygulamalara kadar geniş bir yelpazede fayda sağlanabilir.
Soh, “Bu yöntem, yağmurlu bölgelerde enerji üretimine katkı sağlayabilir. Ayrıca çevre dostu bir alternatif sunarak karbon ayak izimizi azaltmamıza yardımcı olabilir,” diyor. Henüz deney aşamasında olan bu teknoloji, ölçeklendirildiğinde evlerden sanayi tesislerine kadar birçok alanda kullanılabilir hale gelebilir.
Sürdürülebilir Bir Gelecek İçin Umut Işığı
Singapur’daki bu buluş, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik küresel arayışta önemli bir kilometre taşı olarak görülüyor. Fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltma çabaları hız kazanırken, yağmur gibi doğal bir kaynağı enerji üretiminde kullanmak, hem ekonomik hem de çevresel açıdan büyük avantajlar sunuyor.
Bilim insanları, yöntemin verimliliğini artırmak ve daha geniş ölçekte uygulanabilir hale getirmek için çalışmalarını sürdürüyor. Gelecekte, çatınızdaki yağmur oluklarının sadece suyu tahliye etmekle kalmayıp, evinizin ışıklarını yakacak enerjiyi de üretebileceğini hayal edin. Yağmurlu günler, bu teknolojiyle birlikte artık daha aydınlık ve umut dolu olabilir.
Kaynak: ACS Central Science, 2025