Sonunda Güneş Sisteminin Neden Devasa Bir Boşluk İçinde Olduğunu Biliyoruz !

Gaye Tunçdemir
Okuma süresi 5 Dakika

Güneş sistemi uzayın ortasındaki boş bir bölgede dolaşıyor.

Bu düşük yoğunluklu bölgede;  yüksek sıcaklıktaki plazma, yaklaşık 1000 ışık yılı boyunca,  soğutucu bir kabukla yoğun nötr bir gaz ve tozla kaplanır. Buna Yerel Kabarcık denir.  Neden ve nasıl ortaya çıktığını, ortada dolaşan güneş sistemiyle birlikte tam anlamıyla açıklamak zor oldu.

Yerel kabarcık,Vikipedi

Harvard & Smithsonian astrofizik merkezinin öncülük ettiği bir gökbilimci ekibi Yerel Kabarcığın şu ana kadarki en belirgin haritasını çıkardılar ve milyonlarca yıl önce yıldızlararası ortamda gerçekleşen bir dizi süpernova patlamasından meydana gelmiş olabileceğini buldular.

Hâlâ genişlemekte olan Yerel Kabarcık çevresinde yıldız oluşum bölgelerinin artmasına sebep oluyor. Bu can sıkıcı detay ise önceki çalışmalarla tutarlı

CfA’ deyken araştırmayı yürüten, Uzay Teleskopu Bilim Enstitüsünden Astronom Catherine Zucker “ Bu gerçekten bir doğuş öyküsü: ilk defa yakındaki bütün yıldızların nasıl oluşmaya başladığını açıklayabiliyoruz.” dedi.

Yerel Kabarcık 1970’ler ve 1980’lerde optik radyo ve x-ray astronomisinin bir kombinasyonu ile nispeten yakın zamanda keşfedildi. Günbegün bu araştırmalar ve gözlemler, Samanyolu Galaksisindeki ortalama yıldızlararası ortamdan yaklaşık 10 kat daha az yoğun olan devasa bir bölge ortaya çıkardı.

Süpernovaların uzayda delikler oluşturabildiğini ve dışarıya doğru genişledikçe gazı ve tozu süpürebildiğini bildiğimiz için bu açıklama Yerel Kabarcık için makul gözüküyor.

Ancak neden ve nasıl olduğuna dair parçaları bir araya getirmek daha zordu. Zor olan şey uzayın içindeyken onun bir parçasını ölçmek. İki katı zor olan şey ise parlak yıldızlar ve diğer kozmik nesnelerle çevriliyken bir boşluğu ölçmek.

Yıldız oluşan bölgelerin hareketlerini simüle ettiler

Zucker ve takımı güneşin 200 parsekinde (yaklaşık 650 ışık yılı) gazı ve genç yıldızları haritalandırmak için en son yayımlanan Gaia verilerini kullandılar. (Samanyolundaki yıldızların konumlarını ve hareketlerini bugüne kadarki en yüksek hassasiyetle haritalandırmak için devam eden bir proje)

Tüm genç yıldızların ve yıldız oluşan bölgelerin Yerel Kabarcığın “yüzeyinde” olduğunu buldular.

Bir süpernova dışa doğru genişledikçe, genişlediği maddeyi sarsar ve sıkıştırır. Bu yıldızlararası ortamda gezen moleküler gazda, bebek yıldızları oluşturmak için kendi yerçekimleri altında çöken yoğun düğümleri oluşturur.

Sonrasında; araştırmacılar, Kabarcığın genişlemesini modellemek için yıldız oluşan bölgelerin hareketlerini simüle ettiler ve başlangıç noktasını bulma çalışmaları yaptılar. Bu onlara hesaplarının sonuçlarını kabarcığın haritasıyla eşleştirerek tarihinin yeniden yazılmasına imkân sağladı.

Kabarcığın tarihinin ilk olarak bir yıldızın doğum dönemiyle ardından ise büyük süpernovalar ve kısa ömürlü yıldızlarla yaklaşık 14,4 milyon yıl önce başladığını buldular.

Zucker “Bugün gördüğümüz Yerel Kabarcığın oluşması için milyonlarca yıl içinde yaklaşık 15 süpernovanın patladığını hesapladık.” açıklamasında bulundu.

Yerel Kabarcık şu an yaklaşık 165 parsek (538 ışık yılı) yarıçapında ve hâlâ dışa doğru genişliyor. Nispeten yavaş olmasına rağmen yaklaşık saniyede 6,7 (4 mil) hızda.

Öyleyse neden güneş sistemi ortada?

Açıkçası bu tamamen tesadüf.Avusturya’daki Viyana Üniversitesinde fizikçi ve gökbilimci olan João Alves “Yerel Kabarcığı yaratan ilk süpernova patladığında, güneşimiz bu olaylardan oldukça uzaktı.” dedi.

Ancak yaklaşık 5 milyon yıl önce Güneşin Galakside izlediği yol onu Kabarcığın içine götürdü ve şu an Güneş -tamamen şans eseri- Kabarcığın tam merkezinde bulunuyor.

Araştırmacılara göre Kabarcıkların sayılarının az olma olasılığı düşük olduğu için Samanyolunun benzer kabarcıklarla dolu olduğunu öne sürüyorlar. Bu fikir Samanyolu’nun yapısının deniz süngerine ya da belki bir düzleştirilmiş İsviçre tekerlek peynirine (emmental peyniri) benzediğini düşündürüyor.

Bu araştırmanın bir sonraki adımı ise diğer kabarcıkları haritalandırmak. Konumları, boyutları, şekilleri ve birbirleriyle nasıl etkileşime girdikleri bize yıldız oluşumu ve Samanyolu’nun evrimsel tarihini daha iyi anlamamız için ipucu olabilir.

Bu yılın sonlarında yayımlanacak olan bir sonraki Gaia verileri bunun için son derece yararlı olacaktır.

Harvard Üniversitesinden gökbilimci Alyssa Goodman “Bu hem veri hem de teoriyle yürütülen inanılmaz bir dedektiflik hikâyesi” dedi.

“Süpernova modelleri, yıldız hareketleri ve Yerel Kabarcığı çevreleyen maddeni yeni, detaylı 3D haritaları gibi çok çeşitli, birbirinden bağımsız ipucular kullanarak çevremizdeki yıldız oluşumunun tarihinin parçalarını bir araya getirebiliriz.”

Çeviri-Sude ADAKLI

Bu makaleyi paylaş
Gaye Tunç Demir, Boğaziçi Üniversitesi'nde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra, doktora derecesini Koç Üniversitesi'nde Fizik alanında almıştır. Kuantum mekaniği ve parçacık fiziği üzerine uzmanlıkları bulunmaktadır.
Yorum Yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir