Büyük İskender hayatının çok az bir kısmı bilinmesine rağmen, şüphesiz tarihin efsanevi kişiliklerinden birisidir. Hayatı hakkında bildiklerimizin tamamını hayatını abartmak isteyen ya da onu küçümsemek isteyenlerden öğrendik.
Bir kısmı da öldükten sonra hakkında yazılanlardan elimize ulaşıyor. Bize söylenenlerin gerçek mi yoksa kurgu mu oldukları bir kenarda dursun, bu harika tarihi figürün hayatı hakkında birçok şey biliyoruz.
Şimdi Büyük İskender gibi nasıl liderlik yapabileceğimize bakalım:
Ordunun dayanamayacağı veya yapmak istemediği bir şeyi ordusundan asla istemezdi:
Büyük İskender ordusundan neden bu kadar çok şey isteyebileceğini birçok zaman göstermiştir. Bir keresinde çölde küçük bir su kaynağından kendisine bir miğfer içinde su getirildiğinde, ayrıcalığı kabul etmeyi reddetti ve askerlerinin zorluklarını paylaşarak onlarla eşit koşullarda yaşamaya devam etti.
Savaşlarda daima ordusuna liderlik edip en ön saflarda savaştı ve tehlikeli durumlardan kaçınmadı. Kendisinden önce ordusunun rahatı ve güvenliği için çalıştı ve önceliği her zaman ordusuna verdi.
Liderlik açısından örnek kişiliğini her zaman korudu.
Sorumluluk bilinci yüksekti ve tehlikeli durumlarda en az adamları kadar aksiyon alırdı:
İnsanları yönlendirmenin iki yolu vardır:
- Tüm yetkiyi devretmek ve liderin sorumluluğunu sınırlamak.
- Her zorluğu ve kararı paylaşmak ve en zorlu işi üstleniyor gibi görünmek; diğer herkes işini bitirene kadar kendi işlerini uzatmak.
Sonuçların sorumluluğunu en az ordusu kadar üstlendiğini göstermesi, ordusunun ona karşı olan inancına ilham oldu. Ordusu, her ne kadar verdiği emirlerde ciddi olduğunu bilseler de bazen verdiği emirleri uygularken gevşeklik gösterenler oluyordu ve her umursamaz gibi onun da herkes gibi ölme ihtimali doğuyordu.
Konumunuzdan çıkarıldığınızda kötü kararlar vermeniz kolaydır. Ama iyi bir lider tüm durumlarda olayın en sıcak noktasında bulunur ve alınan tüm kararlarda sorumluluğu üstlenir. İşte Büyük İskender de öyle bir liderdi.
Kimsenin sizi rahatsız etmediği o zor yolu seçin
O, en zor ve beklenmedik yolu seçerdi…
Büyük İskender kendinden bekleneni yapmazdı. O birçok kuşatmadan, zekâsı ve yaratıcılığı sayesinde muzaffer olarak ayrılabildi. Kolay rotalar bariz olurlar ve herkes tarafından tahmin edilebilirler. Ayrıca bunlara karşı önlem almak da çok kolay olurdu. Bundan dolayı beklenmedik kararlar alıp düşmanlarını şaşırtırdı.
Biz insanlar da zorluklar sayesinde bir şeyler öğrenebiliyoruz. Evet, hedeflerimize kolay yollardan da ulaşabiliriz ama hedefler bizi geliştirmez.
Bizi geliştiren asıl şey süreçtir ve süreç boyunca karşılaştığımız zorluklar anlık başarıya göre çok daha değerlidir.
Güçlükler ne kadar zorluysa biz de o ölçüde iyi olmalıyız. Hedefe varamazsak bile bu süreçte öğrendiklerimiz, en az hedefe varmak kadar bizi geliştirir.
Bir lider ve ekibi arasındaki ilişki güvene dayanır.
Bir kral halkına asla yalan söylememeli ve halk da kralın yalan söylediğini düşünmemelidir…
Bir takım, liderinin her daim doğru söylediğine inanmalı ve doğru yolda ilerlediklerine dair şüpheleri duymamalı. Aynı şekilde lider de takım arkadaşlarının yaptıklarına ve söylediklerine güvenmeli, özellikle aynı hedef için çalıştıklarına inanmalı.
Eğer herhangi biri hata yaparsa diğer takım arkadaşları liderden doğru bir şeyler yapmasını bekler; eğer lider bir şey yapmazsa lider gözden düşer.
İçinde bulunulan durum fark etmeksizin doğruluktan daha iyi bir şey yoktur. Gerçek, yalnızca inançlarına yardımcı olmaz, aynı zamanda aksiyon alırken de size yardımcı olur. Her zaman doğruyu söylemen gerekiyorsa, yalan söylemene neden olacak şekilde davranmayı da bırakman gerek.
İyi bir lider, takımın hedeflerini kendi kişisel duygularının önüne koyar.
Haklı olarak ister Yunan olsun ister Makedon isterse de barbar olsun iyi askerleri orduya çekmeye çalışıyordu. Şüphesiz fethettiği halkların ulusal duygularının alevlenmesine karşı, halkı kendi sarayına katılmaya davet etmekten daha iyi bir önlem olamazdı.
İskender, bazen kıdemli askerlerini bile çok şaşırtacak şekilde, liyakate fazlasıyla önem verirdi. O, hiçbir olaya önyargı veya dogma ile yaklaşmazdı ama hırsları ve hırslarının getirdiği başarıyla ileriye doğru her zaman emin adımlar atardı.
Bu nedenle gereksiz farklılıklara harcayacak boş vakti yoktu. Önce başarı geldi ve tüm seçimlerini yönlendiren şey başarıydı; yargılamak ve karar vermek için kullandığı tek ölçü de buydu.