Hafızanın sadece beyinle sınırlı olduğunu düşünürdük. Ancak yeni bir araştırma, tüm hücrelerin, böbrek hücreleri de dahil olmak üzere, beyin hücreleri gibi hafızayı kaydedip saklayabileceğini gösteriyor.
İnsan vücudu sürekli olarak yeni keşiflerle şekilleniyor. 7 Kasım’da Nature Communications dergisinde yayımlanan bu çalışma, böbrek hücrelerinin de hafızayı depolayabildiğini ve zekâ sergileyebildiğini ortaya koyuyor. Bu, insan hafızası konusundaki anlayışımızda büyük bir atılım anlamına geliyor. Şimdiye kadar hafızanın yalnızca beyin fonksiyonu olduğunu düşünüyorduk. Ancak bu ‘vücut hafızası’ sağlığımızda ve hastalıkların tedavisinde önemli bir rol oynayabilir.
Daha sık tekrar edilen bilgilerin daha güçlü hafızaya dönüştüğünü biliyoruz. Örneğin, Kerala Eyaleti Hint Tıp Derneği (IMA) araştırma hücresi başkanı Dr. Rajeev Jayadevan, son çalışmayı basitleştirerek şöyle açıkladı: “Bir öğrenci, bir konuyu dört ayrı 10 dakikalık oturumda çalışırsa, aynı materyali 40 dakika boyunca tek seferde çalışmasından daha fazla hatırlama olasılığı yüksektir. Bu fenomene ‘massed-spaced etkisi’ denir.”
Bu çalışmada, bilim insanları iki şeyi kanıtlamayı amaçladı. İlk olarak, beyin dışındaki hücrelerin de dış sinyalleri alarak hafıza oluşturabileceğini gösterdiler. İkinci olarak, dışarıdan gelen ‘eğitim’ sinyallerinin bu hücrelerde hafızayı daha etkili şekilde oluşturduğunu, bu sinyallerin aralıklı verildiğinde daha etkili olduğunu ortaya koydular.
Deney için beyin dışındaki hücreleri kullanmak istediler ve bu nedenle böbrek hücreleri üzerinde çalıştılar. Hafıza geninin aktivitesini ölçerek, bu genin ürettiği ve hafıza aktivasyonunun bir işareti olarak görülen özel bir proteini gözlemlediler. Tekrarlanan, aralıklı dış sinyallerin (eğitim) hafıza oluşturmada tek seferlik uzun eğitim oturumlarından daha etkili olduğunu buldular.
Gelecekte Neler Olacak?
Bilim insanları, bu bulguları çözülmemiş sağlık sorunlarını ele almak için nasıl uygulayabileceklerini tartışıyorlar. Örneğin, hücresel hafızayı kullanarak kişiye özel tedaviler oluşturabilir miyiz veya kanser hücrelerine belirli ilaçlara yanıt vermeyi öğretebilir miyiz? Bu araştırma, birçok alanda daha fazla araştırma yapılması için bir başlangıç noktası oluşturuyor.
New York Üniversitesi’nde Liberal Çalışmalar profesörü ve çalışmanın baş yazarı N.V. Kukushkin’in verdiği demeçte, “Araştırmamız, birçok yeni araştırma yönü için bir başlangıç noktası olabilir” dedi. Kukushkin, “Öğünleri belirli aralıklarla almak, belirli zamanlarda egzersiz yapmak veya ilaçları belirli rejimlere göre almak gibi çoğu durumda hangi zamanlamanın en iyi olduğunu belirleyen bir teori yok” diye ekledi.
Araştırma, zaman desenlerinin her hücre ve vücudun her bölgesi için önemli olduğunu ortaya koyuyor. Örneğin, geleneksel kanser kemoterapisi genellikle hastanın kanında anti-kanser ilacının seviyelerini mümkün olduğunca sabit tutmayı amaçlar, ancak belirli bir ilaç ‘pulses’ (darbeler) deseninin tümör hücrelerini öldürmede daha etkili olabileceği ortaya çıkabilir.
Araştırmanın diğer yazarları arasında New York Üniversitesi Sinir Bilimi Merkezi’nden R.E. Carney, T. Tabassum ve T.J. Carew bulunmaktadır.
Hintli Uzmanlar Araştırmayı Önemli Buluyor
Bu keşif, hafızanın nasıl işlediğine dair daha fazla anlayış sağlayarak öğrenme ve hafıza sorunlarının iyileştirilmesine yönelik yöntemlerin geliştirilmesine yol açabilir. Gelecekte, vücudumuzu beyin gibi ele alarak hücrelerimize belirli talimatları öğretmemiz gerekebilir.
Hyderabad’daki Apollo Hastaneleri’nden nörolog Dr. Sudhir Kumar, “Çeşitli tekniklerin hafızayı güçlendirebileceği ve daha kalıcı hale getirebileceği üzerinde çalışıldı. Bilinir ki, daha kısa süreli oturumlarla verilen eğitim (aralıklı eğitim), tek seferde uzun süreli verilen eğitimden (yoğun eğitim) daha güçlü hafıza oluşturur,” dedi. “Mevcut çalışma bu kavramı güzel bir şekilde genişletiyor ve bu gözlemleri doğruluyor,” diye ekledi.
Yeni keşif, beyin dışındaki hücrelerin de benzer özelliklere sahip olduğunu ve her gün öğrendikleri şeyleri hatırlayabildiklerini gösteriyor. Bu öğrenme sinyalleri çevreden gelir ve vücut için önemlidir. Jayadevan, biyolojik olarak bunun mümkün olduğunu çünkü insan vücudundaki tüm hücrelerin tek bir hücreden türediğini ve embriyo büyüdükçe çeşitli yönlerde yeniden programlandığını açıkladı.
Bu çalışma, vücudumuz hakkında hala çok fazla bilmediğimiz şeyler olduğunu ortaya koyuyor. Bu yeni bilimsel yaklaşım sayesinde, yakın gelecekte tıbbın geleneksel tedaviden ziyade kendi kendini programlama gibi hissettirmesi mümkün olabilir.
Çalışma, Nature Communications dergisinde yayımlandı.