Bilim İnsanları Karanlık Maddeye Dair İlk Doğrudan İzleri Bulmuş Olabilir

Karanlık Madde İlk Kez “Görüldü” mü? Fermi Teleskobu, Yüzyıllık Kozmik Gizeme Işık Tutuyor

Gaye Tunçdemir
Okuma süresi 6 Dakika
Bilim İnsanları Karanlık Maddeye Dair İlk Doğrudan İzleri Bulmuş Olabilir

Evrenin Görünmeyen Bileşeni İlk Kez “Aydınlanıyor” Olabilir

Evrenin bilinen maddesinin yalnızca %15’ini oluşturan, geri kalan %85’lik kısmı ise “karanlık madde” adı verilen görünmez bir bileşenden meydana geliyor. Neredeyse bir asırdır bilim insanları, varlığını yalnızca kütleçekimsel etkiler üzerinden dolaylı olarak bildiğimiz bu gizemli maddenin doğrudan bir izine ulaşmaya çalışıyor.

Tokyo Üniversitesi’nden Tomonori Totani liderliğindeki araştırma ekibi, NASA’nın Fermi gama ışını uzay teleskobundan gelen verilerde, karanlık madde parçacıklarının birbirini yok etmesiyle ortaya çıkması beklenen özgün gama ışını sinyalini tespit etmiş olabileceğini bildiriyor.

Eğer bu yorum doğrulanırsa, insanlığın karanlık maddeyi ilk kez “gördüğü” an olarak tarihe geçebilir.

Karanlık Maddenin Bilimsel Geçmişi: 1933’ten Bugüne Gizemli Bir İz

Karanlık madde fikri ilk kez 1933’te gökbilimci Fritz Zwicky tarafından ortaya atıldı. Zwicky, Saç Kümesi’ndeki gökadaların görünür kütlelerinin, kümenin dağılmasını engelleyecek kütleçekim kuvvetini açıklamaya yetmediğini belirledi.

- Reklam-

1970’lerde Vera Rubin ve meslektaşları, sarmal gökadaların dış bölgelerinin iç bölgelerle aynı hızda döndüğünü keşfederek görünmeyen ek bir kütlenin varlığına işaret etti.

Bu bulgular, karanlık maddenin doğrudan gözlemleri değil; yalnızca kütleçekimin ışık ve sıradan madde üzerindeki etkilerinden çıkarılmış dolaylı kanıtlardı. Yine de gökbilimciler, tüm büyük gökadaların görünür sınırlarının çok ötesine uzanan geniş karanlık madde halelerine gömülü olduğunu hesapladı.

Bugün bildiğimiz kadarıyla:

  • Karanlık madde parçacıkları, bildiğimiz maddeyi oluşturan parçacıklardan beşe bir oranında daha ağır.
  • Evrenin maddesel içeriğinin %85’i karanlık madde, sadece %15’i sıradan madde.
  • Işıkla etkileşimi ya yok denecek kadar az ya da hiç yok; bu nedenle görünür tüm dalga boylarında “görünmez”.

Ancak teorik bir olasılık vardı: Karanlık madde parçacıkları tıpkı madde ve antimadde gibi etkileşerek birbirini yok ediyorsa, bu yok oluşun gama ışınları üretmesi gerekir.

Bilim İnsanları Karanlık Maddeye Dair İlk Doğrudan İzleri Bulmuş Olabilir
Galaktik merkez yönünde yaklaşık 100 derecelik bir alanı kapsayan, hale dışındaki bileşenleri hariç tutan gama ışını yoğunluk haritası. Merkez bölgedeki yatay gri çubuk, güçlü astrofizik radyasyondan kaçınmak için analizden çıkarılan Galaktik düzlem alanına karşılık gelir.

Metodoloji: Fermi’nin Gözleri Samanyolu’nun Kalbine Çevrildi

Totani ve ekibi, karanlık maddenin en yoğun bulunması gereken bölgelere –Samanyolu’nun merkezine– odaklanarak Fermi gama ışını teleskobunun verilerini inceledi.

- Reklam-

Aradıkları şey, karanlık madde adaylarından biri olan Zayıf Etkileşimli Büyük Kütleli Parçacıkların (WIMP) yok oluş imzasıydı. Bu imzanın, belirli bir enerji aralığında yoğunlaşması bekleniyor: çok yüksek enerjili gama ışını fotonları.

Araştırma şu şekilde yürütüldü:

  1. Fermi teleskobunun 20 GeV civarındaki gama ışını fotonları tarandı.
  2. Samanyolu merkezine uzanan “hale benzeri” yapıya bakıldı.
  3. Elde edilen ışınımın uzaysal dağılımı karanlık madde halelerinden beklenen modele göre değerlendirildi.
  4. Enerji dağılımının teorik WIMP yok oluş spektrumu ile ne derece eşleştiği test edildi.

Sonuçlar şaşırtıcıydı.

- Reklam-

Bulgular: 20 GeV Enerjili Gama Işını Fazlalığı

1. Samanyolu merkezine uzanan hale yapısı doğrulandı

Totani’nin ifadesiyle ekip, Samanyolu’nun merkezine yöneldiğinde “hale benzeri bir yapıda uzanan” gama ışınları gözlemledi. Bu dağılım, karanlık maddenin yoğunlaşma biçimiyle oldukça uyumluydu.

2. Enerji imzası tam olarak beklenen aralıkta

Araştırmacılar:

  • 20 gigaelektronvolt (20 milyar elektronvolt) enerjiye sahip gama ışınları tespit etti.
  • Bu enerji, WIMP parçacıklarının birbirini yok etmesi sonucu ortaya çıkması beklenen gama ışını spektrumuyla önemli ölçüde örtüşüyordu.

Totani bu konuda şunları söyledi:

“Samanyolu Galaksisi’nin merkezine doğru hale benzeri bir yapıda uzanan, 20 gigaelektronvolt foton enerjisine sahip gama ışınları tespit ettik. Gama ışını emisyon bileşeni, karanlık madde halesinden beklenen şekle oldukça yakın.”

3. Alternatif açıklamalar yetersiz kaldı

Totani’ye göre gözlenen sinyal başka bir astronomik süreçle kolayca açıklanamıyor.
Bu nedenle en basit açıklama, WIMP türü karanlık madde parçacıklarının çarpışarak yok olmasıyla ortaya çıkan gama ışını üretimi. Bu parçacıkların tahmini kütlesi, sıradan bir protonun yaklaşık 500 katı.

Araştırmacıların Görüşleri ve Bilimsel Anlamı

Totani, bulguların potansiyel devrim niteliğini şu sözlerle açıklıyor:

“Bildiğim kadarıyla bu doğruysa, insanlığın karanlık maddeyi ilk kez ‘gördüğü’ anlamına geliyor. Ve karanlık maddenin, parçacık fiziğinin mevcut standart modelinde yer almayan yeni bir parçacık olduğu ortaya çıktı. Bu, astronomi ve fizikte büyük bir gelişmeye işaret ediyor.”

Ancak Totani, bilimsel ihtiyatın da önemini vurguluyor:

“Daha fazla veri toplandığında bu başarılabilir ve eğer böyle olursa, gama ışınlarının karanlık maddeden kaynaklandığına dair daha da güçlü kanıtlar elde edilebilir.”

Kısacası, ekip bulgularından emin ama nihai sonuca ulaşmak için daha fazla gözleme ihtiyaç olduğu görüşünde.

100 Yıllık Bir Kozmik Bilmece Çözülmeye Başlıyor Mu?

Bu çalışma, karanlık madde araştırmalarında yeni bir dönüm noktasına işaret ediyor.
Yüzyıllardır yalnızca kütleçekimsel etkileriyle tanıdığımız, görünmez ve sıradan maddeyle neredeyse hiç etkileşim kurmayan bu maddenin doğrudan ürettiği bir sinyalin gözlemlenmiş olması, fizik ve astronomi için devrim niteliğinde bir bulgu.

Önümüzdeki yıllarda:

  • Fermi teleskobundan gelecek daha uzun süreli veriler,
  • Yeni jenerasyon gama ışını teleskopları,
  • Teorik modellerin rafine edilmesi

bu iddianın doğrulanmasını sağlayabilir.

Eğer sonuçlar aynı doğrultuda güçlenirse, bu keşif yalnızca karanlık maddenin varlığının ispatı değil; aynı zamanda Standart Model’in ötesinde yeni fizik kapısını aralayacak.

Bu makaleyi paylaş
Gaye Tunç Demir, Boğaziçi Üniversitesi'nde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra, doktora derecesini Koç Üniversitesi'nde Fizik alanında almıştır. Kuantum mekaniği ve parçacık fiziği üzerine uzmanlıkları bulunmaktadır.
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir