1861 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin 16. Başkanı seçilen Abraham Lincoln, iki sene sonra 1 Ocak 1863 tarihinde Konfederasyondaki kölelerin sonsuza dek özgürlüklerine kavuştuklarını ilan eden Bağımsızlık Bildirgesi’ni yayınladı.
Lincoln, Başkanlık konuşmasında Güney’i uyardı: “Benim hoşnutsuz yurttaşlarım, tarihi iç savaş sorunu benim değil sizin ellerinizde. Devletimiz sizlere saldırmayacaktır. Devletimizin varlığını sürdürmesini sağlayacak, onu koruyacak ve savunacak en kutsal yemini ben etmişken sizler, devletimizin ortadan kaldırılması için Tanrı’nın huzurunda yemin etmiş değilsiniz.”
Abraham Lincoln, ayrılıkçı hareketin yasa dışı olduğunu düşündüğü için Birliği ve Federal Yasaları savunmak amacıyla güç kullanmaya istekliydi. Konfederasyon bataryaları Sumter Kalesi’ni dövmeye başlayıp onu teslim olmaya zorladığında seferberlik çağrısı yaparak eyaletlerden 75000 gönüllü askeri savaşa çağırdı. Konfederasyon’a dört köle devlet daha katıldı ancak sadece dört tanesi Birlik içinde kaldı. İç savaş başlamıştı.
Kentucky sınırında yaşayan bir ailenin oğlu olan Lincoln, geçimini sağlamak ve eğitim almak için mücadele etmek zorundaydı. Partisinden başkan adayı olmasından 5 ay önce, yaşamını kısaca şu şekilde anlattı:
“12 Şubat 1809’da Kentucky eyaletinin Hardin kasabasında doğdum. Açıkça söylemem gerekirse her ikisi de Virginia doğumlu olan annem ve babam varlıklı olmayan ikinci sınıf yoksul ailelerdendi. 10 yaşımdayken ölen annem Hanks ailesindendi.
8 yaşımdayken babam Kentucky’den Indiana’ya taşındı. Indiana, ormanlarında birçok ayının ve yırtıcı hayvanın dolandığı vahşi bir bölgeydi. Orada büyüdüm. Erişkinliğe ulaştığımda çok fazla şey bilmiyordum. Yine de okuyup yazabiliyor ve hesaplama yapabiliyordum ama bildiklerim yalnızca o kadardı.”
Abraham Lincoln, bir çiftlikte çalıştığı, çit yapmak için demir rayları ayırdığı, daha sonra da Illinois Eyaleti’nin New Salem kasabasındaki bir ardiyede çalıştığı dönemde kendini yetiştirebilmek için olağanüstü çaba gösterdi. Black Hawk Savaşı’nda kaptandı, tamı tamına 8 yılını Illinois Eyalet Meclisine verdi ve uzun yıllar mahkeme koridorlarını aşındırdı. Hukuk partneri onunla ilgili olarak,
“Hırsı, dinlenmek nedir bilmeyen küçük bir lokomotif gibiydi.” açıklamasında bulundu.
Mary Todd ile evlendi ve 4 erkek evlatları oldu ancak içlerinden yalnızca bir tanesi yetişkinliğe erişebilecek kadar yaşayabildi. Lincoln, 1858 senesindeki senatörlük seçimi için Stephen A. Douglas’a karşı yarıştı. Senatörlük seçimini kaybetti ancak Stephen A. Douglas ile yapmış olduğu tartışmalar Lincoln’e, 1860’ta cumhuriyetçi başkan adaylığını kazandıracak ulusal bir itibar kazandırdı.
Başkan olarak Cumhuriyetçi Parti’yi güçlü ulusal bir örgüt haline getirdi. Ayrıca Kuzeyli demokratların birçoğunu Birlik hedefi etrafında toplamayı başardı. 1 Ocak 1863 yılında Konfederasyondaki kölelerin sonsuza dek özgürlüklerine kavuştuklarını ilan eden “Bağımsızlık Bildirgesini” yayımladı.
Lincoln, İç Savaş’ın daha da büyük bir sorun oluşturduğunu dünyanın unutmasına asla izin vermedi. Gettysburg Ulusal Askeri Mezarlığı’nın açılış töreninde yapmış olduğu ithafında bunu en dokunaklı biçimde belirtti: “Biz hayatta kalanlar, işte bu görevi üstlenip burada hayatını vermiş olanların fedakarlığından aldığımız kuvvetle daha çok ilerlemek zorundayız ki bu insanların bir hiç uğruna ölmediğini ispatlayalım. Tanrı’nın şahitliğindeki bu ülkenin yeni bir özgürlük doğuşu yaşamasını sağlayalım ve halkın, halk tarafından, halk için yönetimin olduğu bu devlet yeryüzünden silinmesin.
Birliğin askeri zaferleri savaşın sonunun habercisi olurken, Lincoln 1864 senesinde yeniden başkan seçildi. Başkan, barış planlamasında Güneylilerin silahlarını bırakıp hiç vakit kaybetmeden birliğe katılmalarını teşvik edecek kadar esnek ve cömertti.
Hiç şüphesiz Abraham Lincoln’a rehberlik eden ruh, şimdi Washington D.C.deki Lincoln Anıtı’nın duvarlarından birine yazılmış olan İkinci Başkanlık Konuşması’ndaki ruhtu: “Hiç kimseye hınç beslemeden, herkes için merhamet göstererek; doğruluktan ayrılmadan, Tanrının bizim doğruyu görmemizi sağlaması gibi ulusumuzun yaralarını saralım, başladığımız işi bitirmek için mücadele edelim”.
Abraham Lincoln, Güneylilere bir şekilde yardım ettiğini düşünen John Wilkes Booth adındaki bir aktör tarafından, 14 Nisan 1865 Kutsal Cuma günü Washington’daki Ford Tiyatrosu’nda öldürüldü. Lincoln’ün ölümüyle de barış olasılığı tüm asilliğiyle öldü.