Janna Levin’in: Kara Delik Hayatta Kalma Rehberi‘nden alınan alıntılarla, bir kara deliğin olay ufkunda yolculuğa çıkıyoruz. Bir fizik ve astronomi profesörü olan Janna Levin, kara delikleri anlamamız konusunda büyük bir katkıda bulundu. Kara Delik Hayatta Kalma Rehberi adlı yeni kitabında okuyucuyu, uzayda ve bir kara deliğin merkezine doğru bir yolculuğa çıkarıyor.
Kara deliğe ‘düşüş’, olay ufku olarak bilinen şeyi geçmeyi içeriyor: yani bir kara deliğin kenarı, “dönüşü olmayan nokta” anlamına geliyor. Bu yazıda, okuyucularımız olay ufkuna yaklaşıyor. Ve onu geçeceği kesinleşiyor ancak bütün bu deneyimin neye yol açacağı bilinmiyor…
Kara delik, dışarıdan, katı bir karanlık disk olarak gözükür. Ama olay ufkunun iç kısmına geçtiğinizde, hala dışarıyı görebildiğinizi keşfedersiniz. Yani karanlığa gömülmediniz. Olay ufku, galaktik parlaklığa karşı hiçbir engel oluşturmuyor. Işık da çarpık görüntülerin habercisi olarak ufuktan aşağıya doğru düşüyor.
Kara deliğin dışı karanlık ama içi parlak olabiliyor.
Ufkun tek yönlü penceresinden, evrenin ötesindeki evreni görüyorsunuz. Geçişi durdurmak için yapabileceğiniz hiçbir şey olmasa da, bu kısa anlar için bölmeden bakabilirsiniz. Ve evrenin evrimleşmesini izleyebilirsiniz. Olay ufkundan akan ve galaksiden gelen ışık; binlerce, milyonlarca veya milyarlarca Dünya yılının radikal bir şekilde hızlandırılmış versiyonunu tasvir ediyor.
Gözünüze dökülen ışık, medeniyetlerin çöküşünü veya patlayan yıldızların paparazzilerinin parıltısını canlandırıyor. Düştüğünüzde, deliğin boğazı daralıyor ve iletilen tüm ışıltıyı odaklanmış parlak bir beyazlığa kavuşturuyor. Ölüme yakın bir deneyimde olduğu gibi, tünelin sonunda ışığı görüyorsunuz. Sadece bu, tam bir ölüm deneyimi…
İşin matematiğini, acımasız sona kadar takip edersek, genel görelilik teorisi; kara deliğin iç kısmının, tüm yolların sona erdiği bir tekillik oluşturmak için uzay-zamanın kuvvetle, tam anlamıyla kıvrılacağını öngörür. Bir tekillik, uzay-zamanda bir kesinti de olabilir. Orijinal yıldızın malzemesi o yırtığa uçar ve varoluştan silinir. Kara deliğin yapısıyla alakasız olay ufkunun arkasındaki gerçek parçalanmış madde, aynı zamanda gitmiştir. Yok olmuştur. Kaçınılmaz olarak o tekilliğe düşüyorsunuz. Maddeniz çevreyi bozduğu ve uzay zamanı dalgalandığı için bu zorlu bir yolculuk olacak.
© Getty Images
Genel görelilik teorisi, kara deliğin iç kısmının tüm yolların sona erdiği tek bir nokta oluşturacağını öngörür. Tekilliğe doğru düştüğünüzde, fena halde kırılırsınız. Vücudunuzun tekilliğe en yakın kısmı, bedeninizin tekilliğe en uzak olan kısmından çok daha hızlı ivmelenir ve sizi esnetir. Haşlanmış bir spagetti gibi. Aynı zamanda, genel anatominiz sizi ezerek o noktaya yaklaşmaya zorlar. Bir mikrosaniye içinde, gözünüzü kırpmak için gerekenden daha kısa sürede deriniz yüzülür, parçalanır ve toz haline getirilirsiniz.
Organik maddeniz daha sonra parçalanır ve kaçınılmaz olarak temel bileşenlerine ayrılır.
Sonuçta, temel parçalarınız uzay-zamanda kesime doğru püskürür ve yok olur. Yırtık hiçbir yere gitmez. Tekillik, uzay ve zamanın sonu, varoluşun sonu. Bir şey ezilip tekilliğin içinden geçtikten sonra ileride gelecek yoktur. Tekillik yoluyla ölüm, en önemli varoluşsal ölümdür (temel parçacıklarınızın ölümü, sizin ve sizi siz yapan her şeyin gerçekliğinden uzaklaşması… Gerçek yokluk.).
Yine de kendimizi bu korkunç tekilliklerin kaçınılmazlığına teslim etmemiz gerekmiyor. Tekillikler, zararlı sonsuzlukları içerdikleri için, büyük bir şüpheyle yaklaşılmalıdırlar. Gerçekliğin bilimsel arayışının tüm paradigması için öylesine bir lanettirler ki, esasen tüm fizikçiler, genel göreliliğin böylesine dramatik ölçeklerde yerçekiminin tam fiziksel tanımı olmaktan çıktığından şüphelenirler, tekil çekirdek sahte bir kehanettir.
Toparlarsak: Matematik bize göreliliğin sunduğu fiziksel tanımlamanın orada bozuk olduğunu söylüyor.
Genel görelilik, tekilliği öngördüğü için tam olarak hikayenin tamamı olamaz. Göreliliğe olan inancı terk etmenin alternatifi çok daha kötüdür: Tekilliklerin varlığı, fiziksel Evrenin derinden ve patolojik olarak yanlış davrandığı anlamına gelir.
Belki de kara delik uçurumunda, tekillik yerine; tüm bu yıkıcı maddeden bir tür kalıntı, deliğin tam merkezindeki felaket derecede yüksek enerjilerde ve eğriliklerde bir kuantum kalıntısı vardır. Ya da deliği yaratan ve daha sonra deliğe düşen tüm maddelerin; henüz bilinmeyen bir kuantum madde durumuna hapsolmuş olması, tüm atom altı parçacıkların (bir yıldızın daha önce sağlıklı olan bileşenleri, oldukça iyi anladığımızı düşündüğümüz madde) yerine, bir hidrojen çekirdeğinden trilyon trilyon kat daha küçük olana kadar sıkışmıştır.
Bütün bunların saçma olduğu da düşünülebilir. Kalan hipotezin pek çok destekçisi olduğu söylenemez. Spekülasyona yenik düştüğümüz sürece işte favori hipotezimiz: Kara deliğin içine girildiğinde, belki her şey bir beyaz deliğe dönüşür. Evren’in başka bir kısmına yeni bir büyük patlama gibi bir şey oluşabilir. Çünkü kara delikler; içlerinde ,dışarıda gözüktüklerinden daha büyük olabilirler. Doctor’un TARDIS’i gibi. O deliğin içinde başka bir Evren olabilir.
Bir kara delik: ürkütücü bir şekilde karanlık, çıplak ve boş bir ‘deliktir’.
Yine de bilim adamları, görünüşte basit olan “Düşersek nereye gideriz?” sorusunu yanıtlayamadılar. Olay ufku tarafından empoze edilen kara deliğin iç kısmının gizemi, kara deliklere çoğu astrofiziksel fenomene izin verilmeyen özel bir kültürel aura verir.
Ne olursa olsun, bir kalıntı oluşmadan veya büyük bir patlama meydana gelmeden çok önce ezilerek ölürsünüz. Tekilliği daha mantıklı bir şeye çevirmek sizi kurtarmaz. Parçalanacak ve parçalanacaksınız, ancak artıklarınız daha büyük bir ekosistemin parçası olabilir. Eğer kalıntılarınız, tekillik yoluyla varoluştan silinmeyip hurdalarınız karadeliğin çekirdeğinde titreyen bir kuantum kalıntısı şeklinde bekleyebilirse, başka ‘molozlar’, parçalanmış uzay çöpleri de sizinle birlikte dökülecek ve herhangi biriyle karışacaksınızdır.
Olası bir gelecek için zayıf bir umut olarak sonsuza kadar varlığını sürdüreceksinizdir. Ya da elementleriniz yeni bir Evren ile paylaşılacak, büyük bir patlamaya dönüşecek, yıldız nesilleri halinde yeniden düzenlenecek, bazıları nihayetinde başka bir kara deliğe düşmek üzere yeni bir toprak parçası üzerinde mikrobiyal bir yaşam formuna dönüştürülecektir.
Günsuhan Aytaç