İnsanlar gökyüzündeki yıldızları, Güneş’i, Ay’ı merak edip incelemeye ne zaman başladılar. İlk zamanlarda sorulan sorular muhtemelen ” Nasıl oluştu bunlar? ” ya da ” Ne kadar uzaktalar? ” gibi sorulardı. Eski Yunan filozofları gökyüzünde gördükleri şeyler hakkında yani uzayın boyutu hakkında pek çok tartışmada bulunmuşlardır.
O dönemde bir taraf evrenin sonlu olduğunu savunurken bir tarafta sonsuz olduğunu savunmuş ve hatta bu yüzden de iki karşıt görüşe sahip düşünce okulları açılmıştı. Apolloncu ismi ile anılan düşünceye göre evrenin bir sonu vardır ve o çoktan oluşmuş, bitmiştir.
Apollon güzelliğin ve dengenin tanrısıydı. Bir ara adı kosmos kelimesi ile de anılmaya başlamıştı. Sonsuzluk ve ölçüsüzlük kosmosun bir özelliği olamayacağından dolayı bu düşünce okulunda evren sonlu olarak anılıyordu. Bu görüşün tam tersini savunanlar ise Dionysos ‘un hayranları ve yandaşlarıydı. Onlar sonsuz evreni ve henüz oluşumu tamamlanmamış olan bir evren teorisini savunmaktaydılar. Çünkü onlar aşırıyı ve taşkınları çok seviyorlardı ve bu görüş tam da onlara göreydi. İşte eski çağlardaki evren sonlu mu yoksa sonsuz mu tartışmaları bu şekildeydi.
Ortaçağ’a geldiğimizde Aquino’lu olan Aziz Tommaso görüşünü şekillendirmek için Hristiyan kaynaklarına başvurmuş ve bu kaynaklara göre sonsuz olanın sadece Tanrı olduğunu söylemiştir. Bu sebeple Tanrı’nın yaratmış olduğu bir şey de asla sonsuz olamazdı. Fakat bu konuda bazı kişiler Aziz Tommaso ile aynı fikirde değillerdi. 1600 yılında Giordano Bruno yazmış olduğu ” Sonsuzluk, Evren ve Dünyalar Hakkında ” isimli eserinde bu konulardan bahsettiği sapkın düşüncelerinden dolayı Roma’da bir meydanda bir odun yığının üzerine yerleştirilerek yakıldı.
Giardano Bruno ‘nun yakılmasındaki en büyük etken din adamlarının ve otoritelerinin üzerine kışkırtıcı bir şekilde gitmesiydi. Din adamlarına ” Sizin Tanrınız sonsuz bir dünya yaratamadı mı? Yazık. Çünkü benimki yarattı.” diyordu. Bu sözler Giardano Bruno ‘yu idama götüren en büyük etkenlerden bir tanesi oldu.
Einstein’ın Kuramı
1917 yılında Einstein, bütün evreni ve içindeki maddelerin tümünü kapsayan genel bir görelilik kuramı geliştirdi ve bugüne kadar bildiğimiz sanılan her şeyi değiştirdi. O günden sonra kosmosun boyutu bilimsel ögelere sığdırılmaya başlandı.
Einstein ‘ın geliştirmiş olduğu bu kuram evren sonlu mu yoksa sonsuz mu sorusuna tam yanıt veremese de evrenin sonsuz olabileceğini söylüyor. Kuramın bu soruya kesin yanıt verememesinin sebebi ise teoriyi kanıtlayacak olan gözlemin yapılamıyor olması.
Einstein uzun bir süre evrenin genişliyor olabileceğini kabul etmedi. Defalarca kez de evrenin genişlemediğini savundu. Fakat uzun bir süre sonra o da evrenin genişlemekte olduğunu ve sonsuz bir evrenin olabileceği görüşünü kabul etti.
Evrenin sonlu mu sonsuz mu olduğu konusunda pek çok bilim insanı ikiye ayrılmış durumda. Evren sonlu ise sonunu bulmak kanıtlanmasını sağlayacak. Ancak sonunda ne olacağı da ayrı bir merak konusu. Evrenin sonsuz olduğunun kanıtlanması da oldukça zor hatta imkansız gibi bir şey. Çünkü bir şeyin sonsuz olduğunu anlamak için sonsuz bir mesafe kat etmek gerekiyor. Ancak sonsuz mesafe demek o yolun hiç bitmemesi demek.
Yolun hiç bitmemesi demekte ileri de belki bir son vardır sorusunu akıllara getirmektedir. Yani kısaca söylemek gerekirse evrenin sonsuz olması mantıklı ancak iş kanıtlamaya gelince bunun kanıtlanması mümkün değil. Evrenin sonsuz olup olmadığına ilişkin soruların cevaplarını belki gelecekte bulabiliriz.
Bunlar da ilginizi çekebilir:
- Big Bang ’ten Günümüze : Evrenin Tarihi
- Evrenin Son Bulmasına Dair Dört Teori
- Bilim İnsanları Tarafından BigBang’in Başlangıç Olmadığının 40 Yıldır Bilindiği İddia Edildi
Editör / Yazar: İsa EKİCİ
Kaynak: http://www.math.columbia.edu/~woit/wordpress/?p=563