Çöller Neden Geceleri Bu Kadar Soğur?

Çöller Neden Geceleri Bu Kadar Soğur?

Atlas Kardemir
Okuma süresi 6 Dakika
Çöller Neden Geceleri Bu Kadar Soğur? İşte cevabı

Sahra Çölü’ndeki sıcaklıklar, bir gecede ortalama 42°C (75° F) düşer. Kuzey Afrika’daki Sahra Çölü’ne günlük bir gezi planlıyorsanız; yanınızda bol miktarda su ve güneş kremi götürmeniz gerekecektir. Ama geceyi de orada geçirmeyi düşünüyorsanız yanınıza rahat bir uyku tulumu almanız da iyi olur.

Bunun sebebi, NASA’ya göre, Sahra’da sıcaklıkların gün boyunca 38°C’ye çıkması ile güneşin batımıyla gece boyunca ortalama -4°C’ye kadar inebiliyor olmasıdır. Öyleyse, Sahra gibi kurak çöllerde görülen bu dramatik sıcaklık değişiminin sebebi nedir? Oradaki yerli hayvanlar ve bitkiler böylesine olağanüstü değişikliklerle nasıl başa çıkıyor?

Üzerinde yaşadığımız gezegen inanılmaz bir yer. Ama bunların nasıl veya neden olduğunu hiç merak ettiniz mi? Dünya nasıl oldu? Hava durumunu nasıl tahmin edebiliyoruz? Fosiller nasıl oluşuyor? Depremlere sebep olan şey nedir veya hangi hayvanlar karanlıkta parlar? “Incredible Earth” muhteşem fotoğraflar ve anlaşılır diyagramlarla bu soruların yanıtlarını ve daha fazlasını; dünyamız hakkında bilmeniz gereken her şeyi göstererek inanılmaz bir yolculuğa çıkarıyor!

Isı ve Nem

Dünya topraklarının yaklaşık %35’ini kaplayan kuru bölgeler olan bu kurak çöllerin bu kadar ısınıp ardından fazlasıyla soğumasının nedeni iki temel faktörün birleşimidir; kum ve nem. Bir termosun aksine kum ısıyı çok iyi koruyamaz. NASA’nın Pasadena, California’daki Jet İtki Laboratuvarı tarafından yayınlanan bir 2008 raporuna göre, güneşten gelen ısı ve ışık kumlu bir çöle çarptığı zaman çölün üst katmanındaki kum taneleri ısıyı emer ve ardından havaya geri verir.

Gün boyunca kumun güneş enerjisinden aldığı radyasyon havayı aşırı ısıtır ve sıcaklıkların yükselmesine neden olur. Ancak geceleri kumdaki ısının çoğu hızla havaya geçer. Ve onu yeniden ısıtacak güneş ışığı olmadığından havaya hızla yayılan ısı, kum ve çevresini eskisinden daha soğuk bırakır. Oysaki, bu argüman sıcaklıkta görülen bu derece şiddetli bir düşüşü tek başına açıklayamaz. Sonuç olarak, tropikal bir kumsalda güneş battığında kışlık paltonuzu giymenize gerek yoktur.

Sert sıcaklık değişiminin asıl nedeni, çöl havasının aşırı derecede kuru olmasıdır. Şili’deki Sahra ve Atacama Çölü gibi kurak çöllerde nem (havadaki su buharı miktarı) neredeyse sıfırdır. Ve kumun aksine suyun muazzam ısı depolama kapasitesi vardır. Dünya Atlası’na göre havadaki su buharı, ısıyı dev bir görünmez battaniye gibi yere yakın bir yere hapseder.

Ve atmosfere yayılmasını engeller. Yüksek nem oranına sahip havanın ısınması için ise daha fazla enerji gerekir, yani bu enerjinin dağılması ve çevrenin soğuması için daha fazla zaman gerekir. Bu nedenle, çöllerdeki nem eksikliği, bu kurak yerlerin hızlı bir şekilde ısınmasına ve aynı zamanda hızla soğumasına yol açar.

Aşırı Sıcaklıklara Uyum Sağlama

Bu hızlı sıcaklık dalgalanmalarına rağmen, çöl hayvanları çölün aşırı sıcaklık değişimlerine iyi adapte olmuştur. Arizona Eyalet Üniversitesi’nde çöl hayvanları üzerine uzmanlaşmış bir çevre fizyoloğu Dale DeNardo: “Bu durum onlar için nispeten küçük bir sorun olma eğilimindedir.” diye ifade eder. “Onlar için daha büyük bir sorun, hayatta kalmak için yeterli yiyecek ve su bulmaktır.”

Çöldeki en fazla ve çeşitli hayvan grubu olan sürüngenler, soğukkanlı oldukları veya “ektotermik” oldukları için aşırı sıcaklık değişimlerine iyi adapte olmuştur, bu da sabit bir vücut sıcaklığını korumak için enerji harcamak zorunda olmadıkları anlamına gelir. Başka bir deyişle, sürüngenler bu enerjiyi avcılık gibi başka yerlerde kullanır. Çoğu sürüngen, küçük olmalarının avantajını gündüzleri gölgeli yerler veya geceleri daha sıcak kayalar bulurken kullanır. “Özellikle küçükken ısınmak veya serinlemek için gidilecek birçok farklı yer var.” der DeNardo.

Bununla birlikte, büyük sıcakkanlı memeliler veya develer gibi endotermik memeliler, güneşten saklanamayacak kadar büyüktür ve vücut sıcaklıklarının düşmesini sağlayamaz. Aksine, develer hem sıcak hem de soğuk koşullarda sabit vücut ısılarını koruyarak hayatta kalır. DeNardo, bunu yağ ve kalın kürk şeklinde çok fazla yalıtıma sahip olarak yaptıklarını, bu da onların gündüz çok fazla ısı kazanmalarını ve geceleri çok fazla kaybetmelerini önlediğini söyledi.

Bitkiler ise aşırı sıcaklıklara karşı daha savunmasızdır.

Buna karşılık çöl kuşları, insanların terlemesi veya köpeklerin nefes alması gibi ısıyı vücuttan uzaklaştırmak amacıyla suyu kullanarak buharlaşmalı soğutmayı bir dizi farklı yöntemle kullanır. Ancak su kaynakları arasında uzun mesafeler uçabilme veya yiyecek toplama yetenekleri, diğer çöl hayvanları gibi suyu korumak konusunda endişelenmelerine gerek olmadığını ifade eder. DeNardo, “Ben buna hile diyorum çünkü bir çölün sınırlarını gerçekten deneyimlemiyorlar.” demiştir.

Bitkiler ise aşırı sıcaklıklara karşı daha savunmasızdır. DeNardo: “Bitkiler hareket edemedikleri için çok daha büyük bir zorlukla karşı karşıya kalıyor.” dedi. Bu nedenle, kaktüsler gibi ikonik çöl bitkileri; değerli sularını avcılardan korumak için sivri uçlar ve toksinler gibi bir dizi savunma geliştirmiştir. Bununla birlikte, geceleri dondurucu sıcaklıklar bitkiler için ölümcüldür. Çünkü su donar ve dokuları içinde genişler; bu da geri dönüşü olmayan hasara neden olur. Bu nedenle, bitkiler sadece hava sıcaklığının geceleri birkaç saatten fazla donma noktasının altına düşmediği “donma hattı” olarak bilinen bölgelerde büyür.

İklim Değişimi

Araştırmacılar hala iklim değişikliğinin kurak yerleri ve organizmaları nasıl etkileyebileceğini anlamaya çalışıyor. Ancak DeNardo: “Kesinlikle değişiklikler göreceğiz.” dedi. “Çoğu çöl için, sıcaklıkta ortalama 1,7 ile 2,2°C arasında bir artış öngörüyoruz.”

Bununla birlikte, araştırmalara göre “Geceler daha sıcak olacak fakat bu, günlerin daha sıcak olması kadar kötü değil.” diye ekler DeNardo. Bunun yerine asıl sorun, iklim değişikliğinin çöl canlılarının bel bağladığı yıllık yağış miktarını etkileyebilmesidir. DeNardo: “İklim daha az tutarlı hale gelecek, nispeten ıslak yıllar ve nispeten kurak yıllar olacak. Ancak çoğu yeterince ıslak olsa bile, gerçekten kuru geçecek bir yıl büyük sorunların oluşması için yeterli olacaktır.”

Editör: Aksel Deniz Günal

Bu makaleyi paylaş
Atlas Kardemir, moleküler biyoloji alanında uzmanlaşmış bir araştırmacıdır. Genetik yapılar ve biyomoleküler süreçler üzerine derinlemesine çalışmalar yaparak, biyolojik sistemlerin moleküler temellerini anlamaya katkı sağlamaktadır. Özellikle genetik mühendislik ve biyoteknoloji uygulamaları konusunda elde ettiği bilgilerle, bilim dünyasında önemli projelere imza atmaktadır.