Ahtapot Çiftleşmesindeki Görünmez Rehber
Ahtapotların çiftleşmesi, çoğu canlıdan farklı olarak “uzaktan temasla” gerçekleşir. Erkek birey, hektokotilus adı verilen özel bir kolu dişinin manto boşluğuna doğru uzatır ve burada tamamen karanlıkta, dokunarak sperm paketlerini (spermatofor) uygun kanala iletmeye çalışır. Bu süreçte erkek, dişinin üreme kanalını “görmeden” bulmak zorundadır.
Bilim dünyasının uzun süredir merak ettiği soru ise şuydu:
Erkek ahtapot, dişi üreme kanalını karanlıkta nasıl buluyor?
Harvard Üniversitesi’nden araştırmacı Pablo Villar ve Nick Bellono’nun yürüttüğü ve bioRxiv’de ön baskı olarak yayımlanan yeni çalışma, cevabın progesteron adlı dişi cinsiyet hormonunda olduğunu gösteriyor. Bulgular, hektokotilus üzerindeki mikroskobik vantuzlardaki kimyasal reseptörlerin progesteronu ayırt edebildiğini ortaya koyuyor. Bu keşfin olası sonucu çok daha geniş: Çalışmaya dahil olmayan duyu ekoloğu Roger Hanlon’a göre bu durum, dişi ahtapotların çiftleşme başarısını kimyasal sinyallerle gizlice etkileyebilme ihtimalini ortaya çıkarıyor. Hanlon bunu şöyle yorumluyor:
“Bu bulgular, tüm hayvanlarda cinsel seçilim teorisi için büyük bir soru işareti yaratıyor.”
Araştırmanın Metodolojisi: Laboratuvar Koşullarında İzlenen Körlemesine Çiftleşme
Çalışma, Harvard Üniversitesi’nde yürütülen kontrollü laboratuvar deneyleriyle başlatıldı. Nörobiyolog Pablo Villar, California iki benekli ahtapotu ( Octopus bimaculoides ) türünün bir çiftini çiftleştirmeye çalışırken beklenmedik bir davranış gözlemledi.
Deney düzeni şöyleydi:
- Erkek ve dişi aynı tanka yerleştirildi ancak agresyon riskini azaltmak için aralarına delikli bir bölme kondu.
- Bu bölmede yalnızca küçük dokunma delikleri vardı.
- Görsel temas tamamen yoktu; duvar opaktı.
Bu koşullara rağmen erkek birey, yalnızca bir delikten uzattığı hektokotilus ile dişinin üreme kanalını bulup başarılı bir şekilde çiftleşti.
Bu körlemesine çiftleşme davranışı, dört farklı çiftte daha aynı şekilde tekrarlandı.
Hektokotilusun Yapısı
- Erkek ahtapotun diğer 7 koluna benzer görünse de, tabandan uca kadar uzanan özel bir oluk taşır.
- Bu oluk, spermatofor paketlerinin taşınmasını sağlar.
- Normalde kol kıvrık durduğu için üzerindeki reseptörlerin işlevi uzun zamandır belirsizdi.
Araştırmacılar, bu şaşırtıcı körlemesine yön bulma davranışının kimyasal işaretlerle ilgili olabileceğini düşünerek çalışmayı derinleştirdi.

Progesteronun “Manyetik Kuzeyi” Gibi Çalışan Süper Kol
1. Hektokotilusun Progesterona Özgü Hassasiyeti
Villar, iki ahtapot arasındaki bölmedeki deliklere konik kaplar yerleştirdi ve her birine farklı kimyasal maddeler ekledi.
Sonuç:
Erkek ahtapot, progesteron içeren kaba hektokotilusunu en sık ve en uzun süre soktu.
Nick Bellono bu durumu şöyle açıkladı:
“Progesteronun açıkça çok çekici olduğu belliydi.”
Bu gözlem, hektokotilusun dişi üreme sistemine özgü sinyalleri kimyasal olarak okuyabildiğini gösteriyordu.
2. “Süper Kol”: Normal Kollardan Üç Kat Fazla Reseptör ve Nöron
Araştırmacılar üç farklı erkekten alınan hektokotilus hücrelerini inceledi.
Bulunan farklar:
- Hektokotilusta, normal kollara göre 3 kata kadar daha fazla kimyasal-dokunsal reseptör var.
- Bahsedilen özel reseptörler, basınca duyarlı kimyasal algılayıcılar.
- Aynı zamanda 3 kat daha fazla nöron içeriyor.
Pablo Villar’ın yorumu:
“Bu noktada ‘Bu gerçekten bir tür süper kol’ diye düşünmeye başladık.”
Bu sinirsel ve kimyasal yoğunluk, kolun kendine özgü “otonom” bir arama davranışı geliştirebildiğini düşündürüyor.
3. Türler Arası Genellenebilirlik: Diğer Ahtapotlar ve Kalamar
Ekip, bulguların yalnızca O. bimaculoides türüne özgü olup olmadığını anlamak için iki farklı ahtapot türü ve bir kalamar türünde daha deney yaptı.
Deneyde amputasyon sonrası dahi hectokotilus parçaları progesterona maruz bırakıldığında:
- Şiddetli ve ritmik hareketler sergiledi.
Bu durum, progesteron duyarlılığının cephalopoda (ahtapot ve kalamarları içeren grup) genelinde yaygın bir özellik olabileceğini gösteriyor.
4. Sinirsel Mekanizma: Kolun Otonom Navigasyonu
Ahtapotlar büyük beyinlere sahip olsalar da, uzuvlarının büyük kısmı otonom sinir ağları ile karar alabilir. Nörofizyolog Robyn Crook, bu otonom kontrolün, kol içindeki nöronların progesteron sinyalinin yoğunluğundaki artış ya da azalışı algılayarak yönlendirme yaptığını düşündürüyor:
- Daha güçlü sinyal → ovidukt yönünde ilerleme
- Daha zayıf sinyal → yön değişikliği
Bu da hektokotilusa, adeta kimyasal bir pusula özelliği kazandırıyor.
5. Bulgunun Evrimsel Önemi: Dişinin Gizli Kontrolü?
Roger Hanlon, bulguların cinsel seçilim teorisi açısından önemli bir kapı araladığını belirtiyor:
“Dişi ahtapotların, erkeklerin spermi başarıyla iletip iletemeyeceğini kimyasal sinyallerle etkileme ihtimali oldukça ilginç. Bu, tüm hayvanlarda cinsel seçilim için büyük bir soru.”
Zoolog Anna Di Cosmo ise mekanizmanın önemli olduğunu kabul etmekle birlikte şu uyarıyı ekliyor:
“Bu, çiftleşmede eksik olan mekanik katmanı tamamlıyor; ancak koku, görme ve dokunma gibi diğer duyular da hala önemli.”
Ahtapot Çiftleşmesine Dair Yeni Bir Katman
Bu çalışma, ahtapot biyolojisindeki en gizemli sorulardan birine ışık tutuyor:
Erkek ahtapot, karanlıkta dişinin üreme kanalını nasıl buluyor?
Yanıt artık daha net:
Hektokotilus, progesteronu algılayan yoğun sinir ağları ve kimyasal reseptörleriyle, dişinin üreme kanalına doğru kendini yönlendirebilen biyolojik bir navigasyon sistemi gibi çalışıyor.
Çalışma preprint seviyesinde olsa da metodolojik açıklık, çoklu türlerde doğrulama ve detaylı hücresel analizler, bulguların güçlü olduğuna işaret ediyor. Gelecek araştırmalar, bu kimyasal yönlendirme mekanizmasının:
- Dişilerin üreme tercihleriyle nasıl etkileştiğini,
- Türler arasında nasıl evrimleştiğini,
- Otonom kol sinir ağlarının nasıl karar verdiğini
daha derinlemesine ortaya koyabilir.