Tamam, tüm zamanların en büyük bilim insanıyla konuşmak için bir seans gerçekleştirmedik. Özür dileriz. Bu röportaj tamamen Newton bilgini olan Michael White tarafından hayal edildi. White, Newton’ın kendi konuşmasını, yazılarını ve görüşlerini temel alarak bu röportajı oluşturdu. “Newton ile söyleşi” adlı kitaptan kısa bir bölümle White, bilim insanının kendi mirası hakkında neler söyleyebileceğini hayal etti.
Isaac Newton’ın çalışması değişim kıvılcımlarını saçmaya başlayan ve kendisinin ölümünden yaklaşık 60 yıl sonra İngiltere’den tüm dünyaya yayılacak olan Sanayi Devrimi için adeta bir devrim niteliğindeydi.
Bu, insan ırkını ana hedefin tarım ve küçük çaplı esnafların olduğu durumdan mekanizma ve teknolojinin ihtişamına geçiren uygarlık tarihindeki önemli değişimlerden bir tanesiydi.

Newton’ın deneysel çalışmaları ve teorileri bilimi neredeyse yalnızca beyinsel aktivitenin hüküm sürdüğü alandan daha kullanışlı bir disipline götürdü.
Bazı insanlar “iyi” olarak hatırlanmak ister, bazılarıysa dünyayı değiştiren birisi olarak. Az bir kısmı ise her ikisi olduğunu iddia eder. Siz en çok nasıl hatırlanmak isterdiniz?
İyi bir hayat yaşadığıma inanıyorum. Vicdanıma karşı dürüst oldum, Tanrı’ya karşı dürüst oldum. Kendimi en soylu davalara adadım ve büyük şeyler başardım. Farklılık yaratmış bir adam olarak hatırlanmak isterdim. Öyle ya da böyle Hristiyan bir hayat yaşadığımı biliyorum, Tanrı da biliyor. Bunun hakkında insanlar ne düşünür diye pek umursamam.
En büyük başarınız sizce nedir?
Çalışmalarım arasında ayrım yapmayı zor buluyorum. Bana göre hepsi aynı. Beşikten itibaren başlayan maceram benden evvelkilerden ilk olarak öğrendiğim şeyler oldu. Sonrasında onlara öykünmeye başladım ve nihayetinde onları aştım. Optik alanında yaptığım işlerin yerçekimini ya da hareket halindeki nesnelerin davranışlarını keşfetmemden daha değerli ya daha değersiz olduğunu düşünmüyorum.
Hesaplamanın kullanışlı formu olan keşfim, teleskobumdan daha önemli ya da önemsiz mi?
Bunu söyleyemem. İnsanoğlu böyle. Çalışmalarımın en değersiz taraflarıyla hatırlanacağımı düşünüyorum.

Ampirik (deneye dayalı) bilim insanı kimliğinizi korumaya epey düşkün olduğunuzu hissettim. Verdiğiniz cevaplarda simyaya ya da eski inanışların ve mistisizmin doğası üzerine yaptığınız araştırmalara hiç değinmediğinizi de fark ettim.
Bu konular üzerinde hayatım boyunca sır küpü olmuşumdur ve koruyuculuk içimde kök salmıştır. En yakın arkadaşlarıma
– onları “havarilerim” olarak mı adlandırsak?
– simya üzerindeki çalışmalarımın büyük bir bölümünü yok etmeleri ve ölümümden sonra dahi bu sır dolu alanla olan ilişkim hakkında konuşmamaları konusunda onlara talimat verdim.
Hayatımı bilginin aranışına adadım ve kullandığım yöntemler konusunda kesinlikle utanç duymuyorum.
Ancak insanların kindarlığını biliyorum ve beni hor gören kimselerin Ortodoks olmayan konulara karşı duyduğum ilgiyi kötüye kullanarak mirasımı zedelemekten büyük bir zevk duyacaklarını da biliyorum.
Bana öyle geliyor ki en büyük başarı gelecek nesillerin de yararlanacağı şeyler ortaya koymaktır. Böylelikle dünyaya bıraktıklarıyla hatırlanıp anılacaklar. Başkalarının sizin öncülük ettiğiniz yolda yürüdüğünü ve sizin keşifleriniz doğrultusunda insanlığa katkı sağladığını hayal edebiliyor musunuz?
Bu benim en büyük dileğim ancak her zaman böyle değildi. Gençken bilgi peşinde yalnız bilginin hatırına koştururdum. Belki daha da kibirliydim. Büyüdükçe çalışmalarımla anılmak ve başarılarımın insanlığa katkı sağlaması benim için daha da önemli oldu. Böyle devam edeceğine de inanıyorum.
Haklı olduğunuzu hissediyorum. Şimdi, önemsiz bulacağınız son bir soruyla beni şımartır mısınız? Fakat bu size hep sormak istediğim bir soruydu. Elma hikayesi gerçek mi?
Ah evet. Bunu daha erkenden sormadığına şaşırdım doğrusu. Elma hikayesi gerçek mi? Özür dilerim genç adam. Sanırım seni hayal kırıklığına uğratacağım ve merak içinde bırakmaya devam edeceğim!
Yasin Osman Kara / Science Focus