Bilim insanları tarafından keşfedilen yeni bir hormon, kemik yapısını güçlendirme ve osteoporoz gibi kemik erimesi hastalıklarına karşı etkili tedavi seçenekleri sunma potansiyeline sahip. “Beyin kaynaklı hormon” olarak adlandırılan bu hormonun, beyinden kemiklere sinyaller göndererek kemik oluşumunu desteklediği ve kırıkların hızlı iyileşmesini sağladığı gösterildi. Bu makalede, hormonun keşfi, işlevi ve gelecek vaat eden tedavi seçenekleri ele alınmaktadır.
Hormonun Keşfi ve Önemi
Yeni bir hormon keşfetmek oldukça zorlu bir süreçtir. Hormonal bir maddeyi tespit etmek için onun vücutta nerede üretildiği, hangi dokuları etkilediği ve kan dolaşımında bulunup bulunmadığı gibi birçok faktörün doğrulanması gerekmektedir. Çalışmanın baş yazarı Prof. Dr. Holly Ingraham, bu yeni hormonun kemiklerin güçlendirilmesine olan katkılarının büyük bir keşif olduğunu belirtiyor. Daha önce kemik dokularında varlığı bilinen bu kimyasalın bir hormon olduğunun ise yeni anlaşılması, bilim dünyasında heyecan yarattı.
Mayo Clinic’ten Dr. Sundeep Khosla, çoğu hormonun zaten keşfedilmiş olduğunu, bu nedenle yeni bir hormon bulmanın oldukça nadir bir olay olduğunu ifade ediyor. Araştırmalar, hormonun beyin tarafından üretildiğini ve kemik yapım hücrelerine ulaştığını, böylece kemik dokusunu güçlendirdiğini ortaya koyuyor.
Hormonun Gebelik Sonrası Kemik Sağlığına Katkısı
Bu yeni hormonun keşfi, özellikle gebelik sonrası dönem için önemli bir bilgi sunuyor. Hamilelik ve emzirme döneminde kadınların kalsiyum ihtiyacı artarken östrojen seviyelerinde de ciddi bir düşüş yaşanır. Bu durum, kemik sağlığı üzerinde olumsuz bir etki bırakabilir. Ancak yeni hormonun devreye girmesiyle kemiklerin güç kaybetmeden süt üretimi yapılması mümkün hale geliyor. Bu durumun östrojenin olmadığı ortamlarda bile kemiklerin gücünü koruyabildiğini gösteren önemli bir bulgu olduğunu ifade eden Khosla, hormonun postpartum dönemdeki rolünün daha iyi anlaşılmasının kemik sağlığına dair birçok sorunun yanıtını sunabileceğini belirtiyor.
İlgili hormonun yalnızca kadınlarda değil, erkeklerde de kemik sağlığına katkı sağladığı gösterilmiştir. Bu hormonun hem erkek hem de kadınlarda etkili olması, onu osteoporoz gibi hastalıklarda cinsiyet ayrımı yapmaksızın bir tedavi yöntemi olarak kullanma potansiyelini artırmaktadır. Dr. Ingraham, hormonun kırık onarımı, osteoporoz tedavisi ve tıbbi tedavi süreçlerinde ortaya çıkan kemik kaybını önleme gibi alanlarda kullanılabileceğini vurguluyor.
Hormonun Keşfi İçin Yapılan Çalışmalar
2019 yılında fareler üzerinde yapılan bir çalışmada, beynin hipotalamus bölgesindeki belirli hücrelerin östrojen hormonu engellendiğinde kemik yoğunluğunda %800’e varan artışlar gözlemlenmişti. Bu çalışmalar, hormonun varlığını ispatlamak için atılmış önemli adımlardan birini oluşturdu. Östrojen hormonunun devre dışı bırakıldığı dişi farelerde kemik gelişimi hızlanmış, ancak aynı etki erkek farelerde gözlemlenmemişti. Bu durum, hormonun cinsiyetle ilişkili bir mekanizması olup olmadığını sorgulattı.
Yeni çalışmada ise bu mekanizmanın nasıl çalıştığına dair önemli bulgular elde edildi. Araştırmacılar, hormonun kanda bulunduğunu doğrulamak adına, östrojen sinyali engellenmiş farelerin kanlarını diğer farelere enjekte ettiler. Bu farelerde de kemik yoğunluğunda belirgin artışlar gözlemlendi. Bu bulgu, hormonun kanda dolaşan bir molekül olduğunu doğruladı.
Hormonun Beyin-Kemik İlişkisi Üzerindeki Rolü
Yeni hormonun yapısının keşfiyle araştırmacılar, bu hormonun “CCN3” genine bağlı olarak üretildiğini ortaya koydular. CCN3 proteini, kemik yapısını destekleyen bir yapı olmasına rağmen bugüne kadar hormon olarak kabul edilmemişti. Ancak yapılan deneyler, bu proteinin kan dolaşımına girerek kemik hücrelerini doğrudan etkilediğini gösterdi.
Normalde, hipotalamusun ürettiği hormonlar, beynin alt kısmında bulunan hipofiz bezi aracılığıyla diğer dokulara mesaj iletir. Ancak bu durumda, hipotalamusun doğrudan kemiklere sinyal göndermesi oldukça yenilikçi bir durum olarak değerlendiriliyor.
Yaşlılarda Kırık Onarımı ve Kemik Güçlenmesi
Araştırmacılar, yaşlı farelerde de bu hormonun etkilerini test ettiler. 2 yaşındaki farelerde yapılan deneylerde, hormonun kemik kırıklarının iyileşme sürecini hızlandırdığı gözlemlendi. Prof. Dr. Ingraham, kırık onarımı üzerindeki bu etkinin şaşırtıcı olduğunu ifade ediyor ve bu hormonun yaşlı bireylerde kemik sağlığına yönelik umut verici bir tedavi aracı olabileceğini belirtiyor.
Yapılan çalışmalar, CCN3 hormonunun emzirme döneminde doğal olarak arttığını gösteriyor. Özellikle dişi farelerde, doğum sonrası hormon seviyelerinde gözle görülür bir yükseliş kaydedildi. Bu hormon artışı engellendiğinde ise farelerin kemik yapılarında zayıflama gözlemlendi. İnsanlar üzerinde daha fazla araştırma yapılması gerekse de, farelerde elde edilen bu veriler, bu hormonun emzirme döneminde kemik sağlığını koruyucu bir etkiye sahip olduğunu ortaya koymaktadır.
Bu hormonun beyin tarafından nasıl aktif hale getirildiği hala tam olarak anlaşılamamıştır. Dr. Ingraham, özellikle doğum sonrası dönemde bu hormonun nasıl bir sinyal ile devreye girdiğinin büyük bir soru işareti olduğunu belirtiyor. Doğum sonrası dönemde hormonun hangi mekanizmalarla aktif hale geldiğini anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Bu gizemli sürecin çözülmesi, belki de yeni hormonların keşfini de beraberinde getirebilir.
Gelecek Vaat Eden Tedavi Seçenekleri
Yeni keşfedilen bu hormonun klinik çalışmalarda başarılı sonuçlar elde etmesi halinde, osteoporoz tedavisinde devrim yaratma potansiyeli bulunmaktadır. Ayrıca kemik kırıklarının hızlı iyileşmesini sağlaması, yaşlı bireyler için de önemli bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Bu hormonun sentetik olarak üretilebilmesi halinde, sadece kemik sağlığını desteklemekle kalmayacak, aynı zamanda çeşitli tıbbi tedavilerde kemik kaybının önüne geçilmesine de katkı sağlayabilecektir.
Özetle bu keşif, kemik sağlığı ve tedavisine dair köklü değişimlerin habercisi olabilir. Henüz insan çalışmalarına ihtiyaç duyulsa da, farelerde elde edilen bulgular umut vadediyor. Özellikle yaşlı bireylerde kırık tedavisi ve osteoporoz gibi rahatsızlıkların tedavisinde yeni bir dönemin başlangıcı olabilecek bu hormon, kemik sağlığına dair birçok bilinmeyenin çözülmesini sağlayabilir. Gelecek çalışmalarda bu hormonun insan vücudundaki etkileri ve mekanizmaları daha detaylı araştırılarak sağlık alanında önemli katkılar sunması bekleniyor.
Referans:
Muriel E. Babey, William C. Krause, Kun Chen, Candice B. Herber, Zsofia Torok, Joni Nikkanen, Ruben Rodriguez, Xiao Zhang, Fernanda Castro-Navarro, Yuting Wang, “Kemik oluşturan anne beyni hormonu”, Erika E. Wheeler, Saul Villeda, J. Kent Leach, Nancy E. Lane, Erica L. Scheller, Charles KF Chan, Thomas H. Ambrosi ve Holly A. Ingraham, 10 Temmuz 2024, Doğa .
DOI: 10.1038/s41586-024-07634-3