Los Angeles Yangınları: İklim Değişikliğinin Tehlikeli Yüzü
Son dönemde Los Angeles ve çevresinde meydana gelen yıkıcı kış yangınları, iklim değişikliğinin neden olduğu “hidroiklim ani değişimleri”nin (hydroclimate whiplash) çarpıcı bir örneği olarak karşımıza çıkıyor. Bu durum, kuraklıkla aşırı yağışların hızlı ve şiddetli bir şekilde birbirini takip etmesiyle ortaya çıkıyor ve bölgede yıkıcı sonuçlara yol açıyor.
200’den fazla bilimsel çalışmanın değerlendirildiği yeni bir inceleme, hidroiklim ani değişimlerinin belirgin bir şekilde arttığını ortaya koyuyor. Bunun başlıca nedeni, atmosferin artan nem tutma kapasitesi. Araştırmacılara göre, dünya genelinde ortalama sıcaklık 3°C’ye doğru hızla yaklaşırken, bu tür değişimlerin sıklığının iki katına çıkması bekleniyor.
İklim Bilimcilerin Uyarıları Gerçek Oluyor
Araştırma ekibinden, Kaliforniya Üniversitesi’nden iklim bilimci Daniel Swain, Los Angeles yangınlarının, çalışmalarında öne sürdükleri öngörülere birebir uyduğunu belirtiyor. Swain, bir canlı yayında yaptığı açıklamada, “Kaliforniya’da anormal derecede yağışlı bir dönemden anormal derecede kurak bir döneme geçişin, hidroiklim ani değişimlerinin somut bir sonucu olduğunu söylemiştik. Şimdi bu sürecin etkilerini korkutucu bir şekilde görüyoruz,” dedi.
Atmosferin ısınmasıyla birlikte, havanın nemi tutma ve serbest bırakma kapasitesi artıyor. Bu, atmosferin “sünger” özelliğini güçlendiriyor. Araştırmalara göre, sıcaklık her 1°C arttığında atmosferin nem tutma kapasitesi %7 oranında artıyor. Ancak bu durum, yağış miktarı aynı kalsa bile, ekosistemin daha kurak hale gelmesine neden oluyor.
Yangınların Beslendiği Tehlikeli Döngü
Yağışlar, bitki örtüsünün hızla büyümesini sağlarken, sonrasında yaşanan aşırı kuraklık bu bitki örtüsünü kurutarak yangınlara uygun bir zemin hazırlıyor. Swain, “Bu ani değişim süreci, önce yangına elverişli ot ve çalılıkların yoğun şekilde büyümesine, ardından ise aşırı sıcaklık ve kuraklıkla bunların tamamen kurumasına yol açıyor,” diyerek bu tehlikeli döngüyü açıklıyor.
Yangınları başlatmak için gereken tek şey ise bir kıvılcım. Üstelik, iklim değişikliği nedeniyle yıldırım düşme sıklığında da artış yaşanıyor. Bilimsel tahminlere göre, dünya genelindeki her 1°C’lik sıcaklık artışı yıldırım olaylarını %12 oranında artırıyor. Bu durum, 2019 yılında Avustralya’da yaşanan “Kara Yaz” yangınlarının da başlıca nedeniydi.
Zamanlama Sorunu ve Daha Fazla Risk
Bu yıkıcı döngüye ek olarak, yağışlı ve kurak dönemlerin zamanlamasındaki değişiklikler de tehlikeyi artırıyor. Swain, “İklim değişikliği, yangın sezonunun sonlarına doğru aşırı kurumuş bitki örtüsünün bu dönemle çakışmasını artırıyor. Bu da Güney Kaliforniya yangınlarını doğrudan etkileyen bir durum,” diyerek tehlikenin altını çiziyor.
Hidroiklim ani değişimleri sadece yangınları değil, sel felaketlerini de tetikliyor. Örneğin, 2023 yılında Doğu Afrika’da yaşanan kuraklıktan ani yağışa geçiş döngüsü, tarım arazilerini kullanılmaz hale getirdi, yüzlerce insanın ölümüne ve milyonlarca kişinin yerinden edilmesine neden oldu.
Harekete Geçmek İçin Zaman Daralıyor
Araştırmalar, hidroiklim ani değişimlerinin sıklığının 1950’lerden bu yana %31’den %66’ya çıktığını gösteriyor. Üstelik bu artış hızlanarak devam ediyor. Bilim insanları, “Hidroiklim dalgalanmaları, insan kaynaklı iklim değişikliği nedeniyle daha fazla bölgede daha büyük bir sorun haline gelecek,” diyerek liderleri fosil yakıt emisyonlarını azaltmak için acilen harekete geçmeye çağırıyor.
Fosil yakıt kullanımını azaltmadığımız takdirde, bu yıkıcı etkilerin hem insanlar hem de doğal yaşam üzerinde geri dönüşü olmayan kayıplar yaratacağı belirtiliyor. Los Angeles’taki yanmış ormanlar ve kül olmuş şehirler, bu tehlikenin sadece bir göstergesi.
Kaynak: Bu araştırma Nature Reviews dergisinde yayınlanmıştır.