Okyanusta Yeni Keşfedilen Karanlık Oksijen Ne Anlama Geliyor?

Okyanusta Yeni Keşfedilen Karanlık Oksijen Ne Anlama Geliyor?

Atlas Kardemir
Okuma süresi 4 Dakika
Nature Geoscience'de yayımlanan araştırma, deniz tabanında ışığın ulaşamadığı derinliklerde oksijen üretiminin mümkün olduğunu gösteriyor. Bu keşif, derin deniz madenciliği ve okyanus ekosistemleri için önemli sonuçlar doğurabilir.

Oksijen, bilinen tüm akıllı yaşam formlarını destekleyen molekül, büyük ölçüde bitkiler tarafından üretilir. Su altında veya karada olsun, bitkiler karbondioksiti fotosentez yoluyla oksijene dönüştürür. Ancak, son yapılan bir araştırma, oksijenin ışığın ulaşamadığı derinliklerde yaşam olmadan da üretilebileceğini gösteriyor.

Nature Geoscience dergisinde yayımlanan bu araştırma, okyanus tabanındaki oksijen tüketim oranını belirlemek amacıyla derin deniz tortularından örnekler topladı. Araştırmacılar, organizmalar veya oksijenle reaksiyona girebilecek tortular gibi faktörlerin oksijen tüketimini nasıl etkilediğini anlamaya çalışıyordu. Ancak, beklenenin aksine, deneylerinin çoğunda oksijenin azaldığını değil, arttığını gözlemlediler. Bu durum, oksijenin nasıl üretildiğine dair sorulara yol açtı.

Karanlık Oksijen Üretimi Nasıl Gerçekleşiyor?

Okyanusta Yeni Keşfedilen Karanlık Oksijen Ne Anlama Geliyor?
Küçük görseldeki, Okyanus tabanından polimetalik nodüller. ( Franz Geiger/Northwestern Üniversitesi )

Araştırmacılar, deniz tabanında gerçekleşen bu “karanlık” oksijen üretiminin, yalnızca polimetalik nodüller ve metallifer tortular olarak bilinen mineral konsantrelerinin varlığında meydana geldiğini buldu. Nodüllerin, elektroliz için yeterli enerjiyi sağlayacak elektrik akımının geçmesine izin veren doğru metal karışımına ve yoğunluğa sahip olduğunu düşünüyorlar. Bu süreç, suyun (H₂O) hidrojen (H) ve oksijen (O) bileşenlerine ayrılmasını sağlıyor.

Araştırmacılar ayrıca, üretilen oksijen miktarının, deniz tabanındaki nodüllerin sayısına ve karışımına bağlı olarak dalgalanabileceğini öne sürdü.

Derin Deniz Madenciliğinin Etkileri

Okyanusta Yeni Keşfedilen Karanlık Oksijen Ne Anlama Geliyor?
Okyanusta “Karanlık Oksijen” Keşfi: Derin Denizlerde Yaşamın Yeni Kaynağı

Bu araştırma ekibi, lityum, kobalt ve bakır gibi metallerin derin deniz tabanından çıkarılmasının etkilerini anlamaya çalışıyordu. Çalışma, bir madencilik şirketi tarafından finanse edildi ve amaç, derin deniz madenciliğinin insanlığa ve Dünya sistemine net bir fayda sağlamasını garanti altına almaktı. Örneğin, lityum ve kobalt, cep telefonları, dizüstü bilgisayarlar ve elektrikli araçlar için şarj edilebilir pillerin yapımında kullanılırken, bakır ise TV ve radyolar gibi cihazların elektrik kablolaması ve çatı kaplama ile sıhhi tesisat işleri için önemlidir.

Araştırma, Pasifik Okyanusu’nda Hawaii ve Meksika arasında bulunan ve milyonlarca ton metal içeren geniş bir alan olan Clarion-Clipperton bölgesine odaklanmıştı. Ancak, bilim insanları bu ölçekteki madenciliğin potansiyel olarak öngörülemez olduğunu ve okyanus ekosistemleri için hayati öneme sahip habitatları yok edebileceğini düşünüyorlar. Derin deniz madenciliği ayrıca, kırılgan ekosistemlere zararlı tortu bulutları getirebilir, bu da artan sayıda ülkenin moratoryum çağrısında bulunmasına yol açmaktadır.

Yaşam İçin Karanlık Oksijenin Anlamı

Okyanusta Yeni Keşfedilen Karanlık Oksijen Ne Anlama Geliyor?
polimetalik nodüller. ( Franz Geiger/Northwestern Üniversitesi )

Bu bulgunun etkileri, başka yerlerdeki yaşam için de bir rol oynayabilir. Oksijen, bilinen karmaşık yaşam için gereklidir. Karmaşık yaşam, aslında oksijeni bir atık ürün olarak üreten fotosentez yapan organizmalarla birlikte evrimleşmiş ve genişlemiştir. Ancak, bu oksijen, organizmaların metabolizmasını oksijen olmadan olduğundan çok daha verimli hale getirir. Fotosentetik bakteriler olmadan, Dünya’nın yaşamı muhtemelen oksijene bu kadar bağımlı olmayacak ve bildiğimiz biyolojik çeşitlilik evrimsel yolunu izlemeyecekti.

Ancak bu çalışma, deniz tabanındaki zengin nodüllerin biyosfere – Dünya üzerindeki tüm canlı organizmaları kapsayan yaşam alanına – ek bir oksijen kaynağı sağlamış olabileceğini gösteriyor. Bu nodüllerin evrimi nasıl etkilediğini anlamamız için, nasıl ve ne zaman oluştuğunu daha iyi anlamamız gerekiyor. Şu an bildiğimiz tek şey, bu nodüllerin oluşumu için oksijene ihtiyaç duyulduğudur.

Bu tür çalışmalar, Dünya’daki yaşamın kökeninin hala derin bir gizem olduğunu göstermektedir.

Bu makaleyi paylaş
Atlas Kardemir, moleküler biyoloji alanında uzmanlaşmış bir araştırmacıdır. Genetik yapılar ve biyomoleküler süreçler üzerine derinlemesine çalışmalar yaparak, biyolojik sistemlerin moleküler temellerini anlamaya katkı sağlamaktadır. Özellikle genetik mühendislik ve biyoteknoloji uygulamaları konusunda elde ettiği bilgilerle, bilim dünyasında önemli projelere imza atmaktadır.
Yorum Yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir