İşte Göklerin Dev Elektriksel Harikası
Mark Twain’in “İşi yapan şimşektir” sözünü hiç bu kadar ciddiye almamış olabilirsiniz. Ancak bilim dünyası, bu doğa olayının büyüklüğünü ve etkisini her geçen yıl daha da iyi anlıyor. Son yıllarda kaydedilen dev şimşek çakmaları, gökyüzünün sınırlarını zorlayan elektriksel deşarjlarla şaşırtıyor.
Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), 2017 yılında ABD’de meydana gelen ve tam 829 kilometre uzunluğundaki bir şimşek çakmasını, şimdiye kadar kaydedilen en uzun şimşek olarak tescilledi. Bu etkileyici olay, beş farklı ABD eyaletini sadece yedi saniyede katederek hem bilim dünyasında hem de halk arasında büyük bir merak uyandırdı.
Peki bu devasa “megaflash” nasıl oluştu ve bu kadar büyük yıldırımlar insanlar için ne kadar tehlikeli?

Şimşek Nasıl Oluşur?
Bir şimşek çakması, fırtına bulutları içinde oluşan güçlü pozitif ve negatif yüklerin karşılıklı çekim gücüyle meydana gelir. Elektriksel kuvvetin havanın yalıtımını aşacak düzeye ulaşmasıyla birlikte, havada elektronlar hızlanarak zincirleme bir reaksiyon başlatır. Bu sürece bilim insanları “elektron çığı” adını veriyor.
Bu elektronlar havada iletken bir kanal oluşturur ve yükler arasında büyük bir elektrik akımı geçişine sebep olur. Bu geçiş, gökyüzünde gözle görülen o parlak, çatallı ışık olayını doğurur: şimşek.
Yatay Uzantının Sırrı: Dev Bulut Sistemleri
Standart bir şimşek çakması genellikle 3-5 kilometre uzunluğunda olur. Ancak bazı özel durumlarda, özellikle çok geniş yatay alana yayılan bulut sistemleri içerisinde, bu mesafe yüzlerce kilometreye kadar ulaşabilir.
İlk kez 1956’da radar kullanılarak 160 kilometrelik bir şimşek kaydedilmişti. Ancak teknolojinin gelişmesiyle birlikte bu rekorlar birer birer kırıldı. 2018’de Brezilya üzerinde kaydedilen 709 kilometrelik şimşek, kısa sürede tahtını kaybetti. Son rekor ise 2017 yılında, ABD’nin Teksas, Louisiana, Mississippi ve Tennessee gibi eyaletleri üzerinde gözlemlenen 829 kilometrelik şimşek oldu.
Bu “megaflash”, yer tabanlı radarlarla değil, Dünya yörüngesindeki Geostationary Lightning Mapper (GLM) adlı uydular tarafından tespit edildi. GLM, bulut tepelerinden yayılan şimşek ışığını analiz ederek haritalandırma yapabiliyor.

Neden Bu Kadar Uzun?
Bilim insanlarına göre, bu kadar uzun şimşeklerin oluşmasında birden fazla faktör rol oynuyor. Bunların başında:
- Geniş yatay bulut sistemleri
- Yüksek oranda elektrik yükü birikimi
- Devamlılığı sağlayan rüzgar akımları geliyor.
Manchester Üniversitesi’nden araştırmacı Christopher Emersic, bu tür şimşekleri “domino etkisiyle yayılan bir dizi deşarj” olarak tanımlıyor. Eğer bulut sistemindeki yük yoğunluğu ve sürekliliği uygunsa, bu zincirleme etki sayesinde devasa bir flaş oluşabiliyor.
Tehlikeli mi?
Uzunluğu insanı ürkütse de, bu mega flaşların daha fazla enerji taşıdığı anlamına gelmiyor. Yani 829 kilometrelik bir şimşek, doğrudan daha ölümcül değil. Ancak etki alanı çok daha geniş, bu da potansiyel tehlike alanının öngörülmesini zorlaştırıyor.
Şimşeğin kaynağı genellikle fırtınanın merkezinden kilometrelerce uzakta olabiliyor. Bu nedenle insanlar, fırtına geçtiğini düşünerek kendilerini güvende sanırken, uzak mesafelerde oluşan yıldırımlardan etkilenebiliyor.
İklim Değişikliği Mega Flaşları Artırır mı?
Bilim insanları bu konuda dikkatli ama temkinli. Emersic’e göre, ısınan atmosfer koşulları, mega flaşlara zemin hazırlayan dev konvektif fırtına sistemlerinin daha sık görülmesine neden olabilir. Dolayısıyla gelecekte bu tarz şimşek çarpmalarının daha yaygın hale gelmesi mümkün.
Şimdilik, mega flaşlar tüm şimşeklerin yalnızca yaklaşık %1’ini oluşturuyor. Ancak teknolojik gelişmeler sayesinde bu devasa doğa olayları artık daha net izlenebiliyor ve bilim dünyası tarafından daha iyi anlaşılıyor.
Gök gürültüsü etkileyici olabilir ama “işi yapan” gerçekten de şimşek. Bilim insanları, dev şimşeklerin doğasını anlamak için çalışmalarını sürdürüyor. Artık bildiğimiz bir şey var: Gökyüzü sandığımızdan çok daha elektrik yüklü ve bu enerji, beklenmedik anlarda yüzlerce kilometre öteye uzanabiliyor.