Genişleyen evrenimize genellikle tek bir kelimeyle atıfta bulunuruz: uzay. Fakat uzay nerede başlar ve daha da önemlisi nedir?
Uzay, var olan her şeyi içine almış olan sonsuz boşluktur. Bir dizi uzman üstümüzdeki bir noktayı “uzay”ın başladığı nokta olarak kararlaştırdı. Onu Kármán hattı denen görünmez bir çizgiyle işaretlediler. Bu hat tüm Dünya’yı çevreler ve bizden yaklaşık 100 kilometre yukarıdadır.
Uzayda sesler duyulamaz. çünkü aralarında sesi iletecek kadar birbirine yakın moleküller yoktur. Boş olmayan gaz, toz ve diğer maddeler evrenin “boş” bölgelerinin etrafında yüzerken, daha kalabalık bölgeler gezegenler, yıldızlar ve galaksileri barındırabilir. Uzay konusuna kısaca değindikten sonra, şimdi de diğer sorularımıza geçelim.
İşte, uzay hakkında merak edilen sorular ve cevapları.
1. Gaz devlerinin çekirdeği var mı?
Hepimizin sempatisini kazanan Plüton’u da sayarsak Güneş Sistemimizde toplam 9 adet gezegen bulunuyor. Bu dev yapıların her biri ayrı önemli özellikleri ile dikkate değer. Güneş’ten en uzak dört gezegen olan Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün ise daha farklı olarak gaz devi gezegenler olarak sınıflandırılır.
Peki bunların katı bir çekirdeği var mı?
Bu gezegenlerden Jüpiter ve Satürn büyük oranda hidrojen ve helyumdan oluşur. Uranüs’ün ve Neptün’ün yapısında ise molekül kütlesi hidrojenden ve helyumdan büyük olan maddelerin oranı daha büyük yer kaplar.
Büyük kütleli olan gaz devlerinden; Jüpiter, Dünya’nın kütlesinden 318 kat büyüktür. Satürn’ünki 95 kat, Uranüs ve Neptün’ün kütlesi de Dünyanın kütlesinden yaklaşık 20 kat daha büyüktür.
Sorumuzun cevabı da burada yatıyor; kütleleri dolayısıyla atmosferlerinde sıvı yapıya sahip olan bu gaz devleri, kesin olarak bilinmese de katı bir çekirdeğe sahip olabilir.
Bilim insanları bu gezegenlerin demir-nikel alaşımı, kayaçlar ve hidrojen bileşiklerinden oluşan katı bir çekirdeğe sahip olabileceğini düşünüyor. Örneğin hacmi Dünya’dan yaklaşık 1300 kat daha büyük olan Jüpiter’in çekirdeğinin, yaklaşık olarak Dünya ile aynı büyüklükte olduğu tahmin ediliyor.
2. Ay olmasaydı ne olurdu?
Klasik müzikseverlerin vazgeçilmezi, dansların başrolü, filmlerin en romantik ögesi ve gecelerin el feneridir Ay.
Edebi girişte yaptığımız teşbihlerin yanı sıra çok önemli bir uzay cismidir.
Peki Ay olmasaydı ne olurdu?
Ay olmasaydı, Dünya’da yalnızca Güneş nedeniyle gel-git olacaktı. Dolayısıyla günler zamanla yine uzayacak fakat bu uzama çok daha yavaş olacaktı. Yapılan hesaplamalar, eğer Ay olmasaydı günümüz- de gün uzunluğunun yaklaşık olarak 8 saat civarında olacağını ortaya koymaktadır.
Başka bir deyişle, Dünya kendi ekseni etrafında bugünkünde yaklaşık olarak 3 kat daha hızlı dönecekti. Bir gezegenin kendi ekseni etrafında daha hızlı dönmesi yüzeyindeki rüzgârların daha şiddetli esmesi- ne yol açabilirdi.
Bu nedenle, Ay olmasaydı yeryüzünde doğu-batı yönlü rüzgarlar çok daha şiddetli olur, hava, kara ve denizler arasındaki ısı değişimi daha hızlı olurdu. Ay’ın Dünya üzerindeki bir başka etkisi de Güneş’ten gelen ışığı yansıtarak Dünya’nın aydınlanmasına ve bir miktar ısınmasına katkıda bulunmasıdır.
3. Diğer gezegenlerde mevsimler yaşanır mı?
Bazılarımız için birkaç damla yağmur ve hafif rüzgarlı hava vazgeçilmezken, bazılarımız için de sıcak, deniz ve kum hayatın değişilmezidir. 365 gün, 6 saatlik süreci kapsayan 12 ay, 4 mevsimden oluşur. Her bir mevsimin de kendisine has özelliği vardır.
Peki Dünyamız dışında diğer gezegenlerde mevsimler yaşanır mı? Güneş Sistemi’ndeki her gezegende mevsimler görülür ve birçoğunda Dünya’da olduğu gibi dört mevsim yaşanır. Bazı gezegenlerde mevsimler arasında belirgin bir fark yokken bazılarında çok büyük farklar vardır.
Bu farkların nedeni de, mevsimlerin oluşmasına neden olan etkenlerden gezegenin eksen eğikliğine bağlıdır. . Dünya’da mevsimlerin oluşmasında eksen eğikliği – yaklaşık 23 derece- daha büyük rol oynar.
Ancak bu şekil daireye yakın olduğu için yörünge hareketi sırasında Dünya’nın Güneş’e en yakın ve en uzak olduğu mesafeler arasındaki fark çok azdır. Bu nedenle yörünge şeklinin Dünya’nın mevsimleri üzerinde belirgin bir etkisi yoktur. Ancak yörüngesinin ayrıksılığı daha büyük olan Mars’ta mevsimler birbirinden çok farklıdır.
Bu durum Mars’ın atmosfer basıncının da yıl içinde değişmesine neden olur. Eksen eğiklikleri yaklaşık 3 derece olan Jüpiter ve Venüs’te ise mevsimler arasındaki fark çok azdır. Yani bazı farklılıklar olsa da Güneş Sistemi’nde yer alan her gezegen mevsimleri yaşar; tabii orada plajlar var mı veya kar tatili veriliyor mu bilinmez..
4. Güneş sistemindeki en yüksek dağ hangisidir?
And Dağları, Himalayalar, Everest… Dağ dendiği zaman aklımıza ilk gelen fiziki yapılar bunlardır; ancak bu sefer biraz daha farklı bir yerdeki dağdan bahsedeceğiz, güneş sisteminin en büyük dağından. Mars’ta bulunan Olympus Mons dağı, güneş sistemindeki en yüksek dağdır.
Tabanı, Arizona eyaleti kadar büyük ve 25 km yüksekliğinde ayrıca, Dünya’nın en yüksek dağının yüksekliğine göre üç kat daha büyük.
Olympus Mons dağının kapladığı alan o kadar büyük ki, zira dağın zirvesine çıkabilen dağcı, bir dağın tepesinde durduğunu fark edemez. Çünkü dağın eğimi, gezegenin kendi kavisi nedeniyle görünemez durumdadır.
5. Evren ne kadar uzundur?
Şu ana kadar yalnızca 46 milyar ışık yılı derinliğe gidildiği için everenin uzunluğu tam olarak bilinemiyor. Ancak gökbilimciler, evrenin uzunluğunu iki boyutlu açıdan tartışsalar da genel kanı üç boyutlu.
Her yön için aynı doğrultuda genişleyen evren; geniş olduğu kadar uzun veya derindir. Şu ana dek gözlemlenebilen kısmın varlığı, evrenin net uzunluğunu bilmemize engel oluşturuyor.
6. Gökyüzünde kaç tane yıldız var?
Romantik anların en büyük kahramanı, çocukların ise en büyük arkadaşı. İnsanoğlu için ulaşılması imkansız gibi görünen yıldızları saymak, kumsalda kumları saymaya benziyor. Ancak kum tanelerini tek tek saymak mümkün değildir.
Kumsalın yüzey alanı, kum tabakasının ortalama kalınlığı ve kum tanelerinin ortalama hacmi belirlenebilirse kum tanelerinin sayısı hesaplanabilir. Aynı şekilde, evrende kaç tane yıldız olduğunu belirleyebilmek için de bazı kabullere ihtiyacımız var. Örneğin evrenin gerçekte ne kadar büyük olduğunu bilmiyoruz.
Evrenin büyüklüğü ile ilgili bilgimiz görebildiğimiz kadarıyla sınırlı. Ancak evrenin merkezinde olmadığımızı, şeklini tam olarak bilmediğimizi ve hızlanarak genişlediğini düşünürsek evrenin gerçekte gözlemleyebildiğimizden daha büyük olduğu söylenebilir.
Bilim insanları, yıldız yoğunluğu için en büyük kaynak olan gökadalar için, evrende yaklaşık 1011 -1012 gökada olduğunu ve gökadaların 1011 -1012 yıldız içerdiğini, dolayısıyla evrende 1022 -1024 tane yıldız bulunabileceğini tahmin etse de, bütün gökadaların ve yıldızların aynı büyüklükte olmadığını düşünürsek bunun yaklaşık bir değer olduğuna dikkat etmek gerekiyor. Yani bir gece oturup sıkıntıdan saymaya başladığımız yıldızlar sanılandan çook daha fazla.
Kuzey Kılıç