Uzaya çıkan ilk canlı 'Layka' ve Sputnik-2 uydusu

Gaye Tunçdemir
Okuma süresi 8 Dakika

İnsanlığın uzay macerası düşünüldüğünde ilk akla gelenlerden biri olan Sputnik serisinin ikinci uydusu ‘Sputnik – 2’, içindeki köpek yolcusu Layka ile 61 yıl önce bugün fırlatıldı. İnsanlığın var olduğu, etkilediği ve değiştirdiği alanlar günümüzde dünyanın sınırlarını büyük oranda aşmış durumda. Bilimsel araştırmalardan iletişim teknolojisine, güvenlikten savunma teknolojisine çok geniş bir yelpazede insanlık, gözünü uzaya dikmiş durumda. Dünya’nın yörüngesinde onlarca uydu bulunuyor, hatta, ‘uzay çöpleri’ bile tehdit oluşturmaya başlamış durumda. İnsanlığın bu yolculuğu ve içerisine girilen bu ‘Uzay çağı’ söz konusu olduğunda ise, akıllara ilk olarak bu adımın atılmasını sağlayan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ve onun Sputnik serisi uyduları gelir.

Sputnik -1 ile birlikte uzayın fethine yönelik ilk başarısına ulaşan insanlık, uzayın keşfine ilişkin bu tarihi görevi yerine getirmesinin ardından kısa bir süre sonra yeni bir soruyla karşı karşıya kaldı: Uzaya ulaşılmıştı, peki insanlar uzaya çıkabilir miydi? Astronotların, Kozmonotların ve Taykonotların başarı hikayeleriyle şekillenen ve insanlığın kültür birikiminde çok önemli bir yer edinen ‘uzaya çıkan insan’ fikri ise, başarısını, adı üzerinde bir insana değil; sakin, uysal bir sokak köpeğine borçlu: Layka

SPUTNİK 2: UZAY MACERASININ İKİNCİ BASAMAĞI

Sovyetlerin Sputnik — 1’in başarısının ardından uzay yarışında ABD’nin önüne geçmesi ve kazandığı prestij, uzay programını yürüten mühendis ve bilim insanlarının daha büyük bir meydan okumayla karşı karşıya kalmasıyla sonuçlanmıştı. ABD, Sputnik — 1 ‘in başarısı üzerine Aralık 1957’de Vanguard TV3 roketiyle dünya yörüngesinde bir uydu fırlatmaya çalıştı ancak başarısız oldu.
Başarısızlıkla sonuçlanan bu girişimin ardından bir diğer deneme Şubat 1958’de Explorer 1 uydusuyla yapıldı ve ABD bu sefer başarıya ulaştı. Böylelikle, Sputnik 1 ile geri dönülemez bir yola giren yarış, meseleyi bilimsel bir araştırma konusu olmaktan çıkarmış, aynı zamanda siyasi bir rekabet unsuru haline de getirmişti. Bu sürecin devamında, iki ülkenin uzayın keşfine ilişkin attıkları her adım, ABD ile SSCB arasındaki siyasi rekabetin yansıdığı en önemli alanlardan birini oluşturdu.
Dönemin Soyetler Birliği önderliği ve SSCB lideri Kruşçev de, uzay alanındaki bu ilerlemeyi ülke gündeminin en önemli maddelerinden biri olarak değerlendiriyordu. Bu bağlamda, Sovyet bilim insanlarından, ikinci uyduyu birincisinden bir ay sonra, Ekim Devrimi’nin yıldönümünde fırlatılması, bu fırlatmada da uzaya biyolojik bir canlının çıkıp çıkamayacağı sorusunun cevaplanması isteniyordu.

OLEG GAZENKO VE LAYKA
Yapılan çalışmalar kapsamında hazırlanan Sputnik — 2 uydusunun yapımı ve fırlatılmaya hazırlanması zor şartlar içerisinde gerçekleştirildi. Zira, Kruşçev tarafından verilen talimatın ardından, bilim insanlarının önünde bütün bu evrelerin tamamlanması için yalnızca 5 hafta vardı. Sputnik — 1’in fırlatılmasında kullanılan roketin bir benzeri olan ICBM R-7 ile fırlatılması planlanan Sputik — 2 projesinin görevlerinden biri, Güneş ışıması ve kozmik ışınlar hakkında bilgi toplamaktı.
Ancak, Sputnik — 2’nin en önemli görevi ise, SSCB liderliğinin de talebi doğrultusunda, o zamana dek gerçekleştirilemeyeceği öngörülen ‘uzaya canlı çıkarma’ fikrinin hayata geçirilmesiydi. Bilim insanlarının bu konuda önlerinde duran soru ise yolcunun kim olacağı sorusuydu.
Bu sorunun cevabı ise, ‘zorlu koşullarda yaşayabilme’ denildiğinde o dönemde akla gelen ilk canlıda bulundu: Moskova’nın sokak köpekleri. Bu görevi planlayan ve uygulayan isimlerin başında ise, Rus bilim insanı Oleg Gazenko bulunuyordu. Uzaya gönderilmek üzere seçilecek canlıyı, bu sürece Gazenko hazırlayacaktı.
Biyomedikal Problemler Enstitüsü başkanı Gazenko, uzaya çıkarılması planlanan hayvanların yolculuk yapacakları kapsülden, yiyecekleri yemeklere kadar alıştırmakla ve hayvanları birtakım testlere tabi tutarak uzaya gönderilecek köpeği belirlemekle sorumluydu.
Gazenko bu arada, Sputnik — 2’nin fırlatılmasından uzun yıllar sonra, 1998 yılında Layka’nın ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirecek ve “Hayvanlarla çalışmak hepimiz için bir ıstırap kaynağıdır. Onlara konuşamayan bebekler gibi davranıyoruz. Zaman geçtikçe bunun için olan üzüntüm artıyor. Bunu yapmamalıydık… Bu görevden köpeğin ölümüne değecek kadar çok şey öğrenmedik” diyecekti.

Sovyet bilim insanları tarafından seçilen ve ilk defa uzaya çıkarak orada ölen canlı ünvanına sahip olan köpek ise, Moskova’nın sokaklarından getirilen ve ‘sessiz, uysal’ olarak tanımlanan Layka’ydı. Sputnik 2 uçuşu için Layka’nın yanında Albina ve Muşka adlarında iki köpek daha eğitilmişti. Layka, iki köpekle beraber eğitimden geçmesinin ardından; 3 Kasım 1957 tarihinde fırlatılacak Sputnik 2 uzay aracının yolcusu olarak seçildi ve bu sürece Gazenko başta olmak üzere Sovyet bilim insanları tarafından titizlikle hazırlandı.
Layka’nın asıl adı ise ‘Küçük Kıvırcık’ anlamına gelen ‘Kudryavka’ydı. Layka ismi kendisine daha sonra bilim insanları tarafından takıldı. Layka da, ‘havlayan’ demekti. Öte yandan, Layka’ya gibi başka isimler de verildi. Hatta Layka, ABD’de ‘melez köpek’ ve ‘Sputnik’ kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulan ‘muttnik’ ismiyle de anılıyordu.

İNSANLIK İÇİN YENİ BİR BAŞLANGIÇ

Çıkacağı bu tarihi yolculuk için Layka’ya uydu içerisinde yatabileceği genişlikte bir alan açılmıştı. Layka ise bu kapalı alana, eğitimleri boyunca git gide küçülen kutuların içerisine konarak alıştırıldı. Layka’nın uydunun içerisinde hava alabilmesi için ise bir hava yenileme sistemi kuruldu. Layka’nın uzayda tüketmesinin planlandığı yiyecekler ise jel formundaydı.

Beklenen zaman geldiğinde ise, uçuştan bir gün önce, Gazenko Layka’yı evine götürdü ve Gazenko’nun çocukları Layka’yla oynadı. Bu oyun aynı zamanda, Layka’nın insanlığa ve dünyaya bir anlamda vedasıydı. 3 Kasım 1957 günü Baykonur Uzay Üssü’nden yapılan kalkışla birlikye Layka’nın yörüngede bir haftadan fazla kalacağı planlanıyordu ve hayatını kaybedeceği de bilim insanları tarafından tahmin ediliyordu.
Bu yolculuk, Layka için geri dönmeyeceği bir yolculuktu. Ancak aşırı bir hızla artan kabin sıcaklığı yüzünden Layka, beklenenden çok daha kısa süre, Sputnik — 2’nin fırlatılmasından sonra yalnızca birkaç saat hayatta kalabildi. Artan kabin sıcaklığının ise, Sputnik — 2’nin yörüngeye ulaşmasından sonra yaşanan teknik arızadan kaynaklandığı öğrenildi.
Uydunun burun konisi uzay aracının geri kalanından ayrılsa da, ‘A Bloku’ denilen bölümün ayrılma işleminin başarısız olması sonucunda ısı yalıtımı devreden çıkmış ve kabin sıcaklığı 40 dereceye kadar yükselmişti. Bu arıza, Layka’yı ölüme götüren sürecin işaret fişeğiydi. Ancak Layka’nın bu erken ölümü, insanlığın uzay keşifleri açısından kesinlikle ‘boşa gitmedi’.

SPUTNİK — 2 UZAYDA

Fırlatılmasının ardından süre yörüngede kalan Sputnik — 2 uydusunun en önemli keşfi, dünyanın radyasyon kuşağını tam olarak saptamak oldu. Sputnik — 2’nin keşfiyle birlikte, Dünya’nın radyasyon kulağının kuzey enlemlerinde zayıfladığı öğrenildi. Öte yandan, insanlık uzaya ilk defa bir canlıyı çıkarmıştı. Beklenenden çok daha erken sürede ölmüş olsa dahi Layka’nın hayatta kaldığı sürede alınan veriler, insanlığın uzaya çıkması konusunda çok önemli ipuçları barındırıyordu.

SPUTNİK — 2 VE LAYKA’NIN ÖNEMİ

Sputnik — 2 uydusu ve Layka, fırlatıldıkları dönemden itibaren dünya çapında çok büyük bir popülerlik kazandı ve hatırası çizgi romanlardan animelere veya posta pullarına kadar çeşitli araçlarla canlı tutuldu. Öte yandan, hayvanların bu tür deneylerde kullanılması zaman zaman eleştirilse de, sonuçları ve insanlığın kolektif bilgi birikimine koyduğu katkı açısından bakıldığında Layka’nın uzay macerası, insanlık tarihine adını altın harflerle yazdırmış durumda. Bu yolculukla birlikte, insanlığın uzaya çıkmasının önü de açılmış oldu. Yani, bir diğer deyişle insanlık, uzay macerasının başarısını ‘ölüm görevine’ gönderilen Moskova’nın bu 6 kiloluk, küçük sokak köpeğine borçlu. Kaynak: (Sputnik)

Bu makaleyi paylaş
Gaye Tunç Demir, Boğaziçi Üniversitesi'nde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra, doktora derecesini Koç Üniversitesi'nde Fizik alanında almıştır. Kuantum mekaniği ve parçacık fiziği üzerine uzmanlıkları bulunmaktadır.
Yorum Yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir