Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki hava sızıntıları nedeniyle NASA, astronotlara acil tahliye hazırlığı yapmalarını bildirdi.
Uzay İstasyonu’nda Acil Durum: Astronotlar Tahliye Edilebilir!
NASA, artan güvenlik endişeleri nedeniyle Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki (ISS) astronotlara acil tahliyeye hazırlanmalarını bildirdi. ISS’te 50 hava sızıntısı noktası izlenirken, uzay ajansı Rus servis modülündeki çatlakları yüksek güvenlik riski olarak adlandırdı ve tehdit derecesini en yüksek seviyeye yükseltti.
NASA ve Rusya’nın uzay ajansı Roscomos, ISS’te artan sayıda sızıntı alanını izliyor. NASA, özellikle Rus servis modülündeki çatlakları “en yüksek güvenlik riski” olarak değerlendirerek, tehdidi beşinci dereceye çıkardı. Astronotlara, acil bir tahliye durumunda uzay araçlarına yakın olabilmeleri için Amerikan bölümünde kalmaları gerektiği uyarısı yapıldı.
2019’dan beri farkında olunan bu sızıntıların kesin kaynağı henüz belirlenemedi. Tüm olası çatlaklar dolgu macunu ve yama kombinasyonuyla kapatıldı ancak sızıntı bu yılın Nisan ayında en hızlı oranına ulaştı. NASA, istasyonun mikro meteorlar ve uzay enkazları tarafından yağmalanma riski altında olduğunu belirtti. Bu durum, ISS’in güvenliğine dair endişeleri artırdı.
Sızıntının Etkileri ve Alınan Önlemler
Rus Zvezda Servis Modülü Transfer Tüneli’nde yer alan hava sızıntısı, 2000 yılında kurulan ve yaşam destek ekipmanlarını barındıran bir alanda gerçekleşiyor. Modül, 2019’da tanımlanamayan bir çatlaktan az miktarda hava sızdırmaya başlamıştı. Ancak modülü mühürleme çabalarına rağmen, son beş yılda sızıntının miktarı arttı. Şubat ayında NASA, hava kaybının günlük 1,08 kg’ye yükselmesi üzerine bir basın toplantısı düzenledi.
NASA’nın Genel Müfettişlik Ofisi (OIG) tarafından yayınlanan bir rapora göre, Nisan ayında sızıntı rekor seviyelere ulaştı ve günlük 1,68 kg hava kaybı yaşandı. Bu durum, uzay ajansını tehdit derecesini en yüksek seviyeye çıkarmaya ve tahliye planlarını değerlendirmeye zorladı.
Uluslararası İşbirliği ve Acil Durum Planları
Mayıs ve Haziran aylarında NASA yetkilileri, artan sızıntıya dair endişeleri görüşmek üzere Rusya’ya gitti. NASA yönetici yardımcısı Jim Free, Rusya’da bulunduğu dönemde sızıntının ciddiyetini defalarca ilettiklerini belirtti. NASA ve Roscomos, kapağı yalnızca kesinlikle gerekli olduğunda açmak ve akşamları kapalı tutmak konusunda anlaştılar.
Acil durumlar için NASA, astronotların kaçış araçlarının yakınında beklemeleri talimatını verdi. Temmuz ayında NASA, SpaceX’e 266.000 dolar ödeyerek Amerikalı astronotları tahliye etme planı hazırlattı.
NASA’nın astronotlarına olası bir tahliyeye hazır olmaları söylense de, sızıntının insan hayatına ya da istasyonun bütünlüğüne yönelik acil bir tehdit oluşturduğuna inanılmıyor. OIG raporu, sızıntının istasyonun yapısal bütünlüğü için acil bir risk oluşturmadığını belirtti. Ancak, yörüngedeki küçük malzeme parçalarının yaratabileceği hasar endişesi de artmış durumda.
Yörüngedeki yaklaşık 100 milyon küçük enkaz parçasının izlenmediği ve bunların uzay aracına zarar verebileceği tahmin ediliyor. NASA, ISS’in Amerikan bölümlerine enkaz parçalarına karşı koruma sağlayan kalkanlar ekledi ancak daha büyük parçalar için koruma planı bulunmuyor. Artan yörünge enkazı riski, acil bir durumda ISS mürettebatını güvenli bir şekilde tahliye etme planlarını da zorlaştırıyor.
ISS’in Geleceği ve Uzay Ajanslarının Stratejileri
NASA, ISS’i 2030 yılına kadar kullanmayı planlıyor ve bu tarihte kontrollü bir yörüngeden çıkarma işlemiyle yakılacağını öngörüyor. SpaceX, ISS’i güvenli bir şekilde Dünya’ya geri itebilecek bir araç inşa etmek için sözleşme imzaladı. Ancak, Rusya’nın istasyonun ömrünü 2030’a kadar uzatma taahhüdünü reddetmesi, kontrollü bir deorbit gerçekleştirme yeteneğinin belirsiz hale gelmesine yol açtı.
Sonuç olarak Uzay İstasyonu’ndaki mevcut sızıntılar, NASA ve Roscomos’un ortak çalışmalarıyla yakından izleniyor ve acil durum planları sürekli olarak güncelleniyor. ISS’in güvenliği ve astronotların sağlığı, her iki ajansın da öncelikli konusu olmaya devam ediyor. Bu süreçte, istasyonun operasyonel ömrü ve geleceği konusundaki belirsizlikler, uluslararası işbirliği ve teknik yeniliklerle aşılmaya çalışılıyor.