Bizans İmparatorluğu

Bizans İmparatorluğu Nedir? Bizans İmparatorluğu Hakkında Her Şey

salihpalandoken
salihpalandoken - Salih Palandöken
Okuma süresi 10 Dakika
Bizans İmparatorluğu

Bizans İmparatorluğu, kökenleri Roman İmparatoru I. Konstantin’in eski bir Yunan kolonisi olan Byzantium’da “Yeni Roma” kurduğu milattan sonra 330 yılına kadar dayanan büyük ve güçlü bir imparatorluktu. İmparatorluğun Batı kolu milattan sonra 476’da parçalanıp yıkılsa da İmparatorluğun Doğu yarısı bir 1000 yıl boyunca ayakta kalmayı başardı.

Uzun ömrü süresince zengin bir sanat, edebiyat ve eğitim geleneği ortaya koyan imparatorluk, aynı zamanda Avrupa ve Asya arasında bir tampon bölge görevi gördü. 1453 yılında 6. Konstantin döneminde Osmanlıların Konstantinapol’e hücum etmesiyle imparatorluk yıkıldı.

Byzantium

“Bizans” kelimesi, Byzas adındaki bir adam tarafından kurulan eski bir Yunan kolonisi olan “Byzantium”dan gelir.  İstanbul Boğazı’nın Avrupa yakasında yer alan Byzantium’un konumu, Avrupa ve Asya arasında bir geçiş ve ticaret merkezi olma açısından idealdi.

Milattan sonra 330’da Roma İmparatoru 1. Konstantin Byzantium’u, kendi adını verdiği yeni başkenti Konstantinapol ile “Yeni Roma’nın” kurulacağı yer olarak seçti. Bundan 5 yıl önce ise; Konstantin; İznik Konseyi’nde, bir zamanlar Yahudiliğin garip bir mezhebi olarak görülen Hristiyanlığı devletin resmi dini ilan etmişti.

byzantium
klasik antik çağda geç antik çağda Konstantinopolis ve bugün İstanbul olarak bilinen eski bir Yunan şehriydi

Konstantinapol’da ve imparatorluğun geri kalanında yaşayan insanlar, Latince yerine Yunanca konuşmalarına rağmen, kendilerini oldukça keskin bir şekilde Romalı Hristiyanlar olarak tanımlıyorlardı.  Konstantin, birleşik bir Roma İmparatorluğu üzerinde hüküm sürmüş olsa da bu birlikten, kendisinin 337 yılındaki ölümünden sonra, eser kalmadı. 364 yılında I. Valentinian yeniden imparatorluğu doğu ve batı olmak üzere ikiye böldü ve batıda tahta geçti.

Doğuya ise kardeşi Valens’i atadı. İki bölgenin kaderi birkaç yüzyılda oldukça farklı yollara ayrıldı. Batıda, Vizigotlar gibi Germen kavimlerinden ardı arkası kesilmeksizin gelen saldırılar, halihazırda can çekişen imparatorluğu ellerinde sadece İtalya kalana kadar parçaladı. 476 yılında, barbar Odoacer’in son Roma İmparatoru olan Romulus Augustus’u devirmesiyle Roma düştü.

Bizans İmparatorluğu
Bizans İmparatorluğu

Bizans İmparatorluğu Gelişiyor

Coğrafik konumu sayesinde Doğu Roma, dıştan gelen saldırılara karşı daha dayanıklıydı. Konstantinapol’ün bir boğaz üzerine kurulu olması, şehrin savunmalarını aşmayı oldukça zorlaştırıyordu. Ayrıca Doğu Roma’nın Avrupa’yla olan sınırı önemli derecede daha küçüktü.

Güçlü bir merkezi idare ve stabil bir iç politikanın yararını görmesinin yanı sıra, diğer Orta Çağ devletleriyle kıyaslandığında oldukça varlıklıydı. Doğu’nun yöneticileri, imparatorluğun ekonomik kaynakları üzerinde daha fazla söz sahibiydi. İşgallerle başa çıkmak için yeterli asker gücünü daha etkin bir biçimde topluyorlardı.

Doğu Roma İmparatorluğu

Bütün bu avantajların sonucu olarak, Bizans İmparatorluğu ya da Bizans olarak da bilinen Doğu Roma İmparatorluğu, Batı Roma’nın çöküşünden asırlar sonra bile ayakta kalmayı başardı. Bizans İmparatorluğu’nda resmi dilin Latince olmasına ve İmparatorluğun Roma hukuku ve siyasi kurumları uyarınca yönetmesine rağmen, Yunanca’yı da yaygın olarak konuşuyorlardı. Öğrenciler Yunan tarihi, edebiyatı ve kültürü üzerine eğitim alıyorlardı.

İmparatorlukta din ise, 451 Kalkedon Konsülü’nün Hristiyan dünyasını patriğinin papa olduğu Roma, İskenderiye, Hatay ve Kudüs gibi ayrı patrikliklere bölmesiyle batıdan ayrıldı. İslam imparatorluğunun 7. Yüzyılda Hatay, İskenderiye ve Kudüs’ü ele geçirmesinden sonra bile, Bizans imparatoru doğudaki bir çok Hristiyan’ın ruhani lideri olmaya devam edecekti.

1.Justinian

justinian
527’den 565’e kadar Doğu Roma imparatoru .

527 yılında tahta geçen ve 565’te yaşamını yitirene kadar tahtta kalan I. Justinian, Bizans’ın ilk büyük yöneticisiydi. Ordularının Kuzey Afrika’da dahil olmak üzere Batı Roma İmparatorluğu’nun bir kısmını ele geçirdiği Justinian, hakimiyeti boyunca Akdeniz havzasındaki bir çok toprağı imparatorluğa kattı.

Olağanüstü kubbesiyle ön plana çıkan Kutsal Bilgelik Kilisesi, yani Ayasofya gibi İmparatorluğun görkemli anıtlarının bir çoğu Justinian döneminde inşa oldu. Bunun yanı sıra Justinian, Roma hukukunda çeşitli reformlar yaptı ve kanunları daha sistematik bir hale getirdi. Bu değişiklikler yüzyıllar boyunca geçerliliğini korudu ve modern devlet konseptinin şekillenmesine yardımcı oldu.

Justinian’ın öldüğü dönem, Bizans İmparatorluğunun Avrupa’daki en büyük ve güçlü devlet olarak hüküm sürdüğü bir dönemdi. Ancak savaşlardan kaynaklanan borçlar, İmparatorluğu korkunç ekonomik zorluklara sokmuştu ve Justinian’dan sonra gelen yöneticilerin imparatorluğu ayakta tutmak için halkı ağır şekilde vergilendirmeleri gerekmişti.

Bunun yanı sıra İmparatorluk Ordusu, Justinian döneminde fethedilen yerleri ellerinde tutmak konusunda zayıftı. 7. ve 8. Yüzyıllarda Slavlardan ve Pers İmaparatorluğu’ndan gelen saldırıların, ekonomik küçülme ve iç işlerinde yaşanan karışıklıkların üst üste gelmesi; büyük imparatorluk için tehdit oluşturuyordu.

622’de Mekke’de Muhammed’e vahyolunan İslam ise, imparatorluk için yeni ve daha ciddi bir tehditti.  634 yılında Müslümanlar, Suriye’ye düzenledikleri akınlarla Bizans İmparatorluğu’na saldırmaya başladı. Bu yüzyılın sonuna gelindiğinde Bizans; Suriye’yi, Kutsal Toprakları Mısır’ı ve Kuzey Afrika’yı İslam kuvvetlerine kaptırmış olacaktı.

İkonoklazm

8.ve 9.yüzyıllar boyunca, 3. Leo’dan itibaren Bizans İmparatorları ikonların ve dini imajların kutsallığını reddeden ve bunlara tapınmayı ve yüceltmeyi yasaklayan bir harekete öncülük etti. Kelime anlamı “resimleri parçalamak” olan İkonoklazm hareketi, çeşitli yöneticilerin hakimiyetinde inişli çıkışlı bir süreç yaşadı. Ancak 843 yılında, İmparator 3. Michael’in idaresindeki bir kilise konsülü dini imgelerin sergilenmesi lehine bir karar aldıklarında, hareket sona erdi.

Bizans Sanatı

Bizans İmparatorluğu 10. yüzyılın sonlarında ve 11. Yüzyılın başlarında, 3. Michael’in halefi olan Basil tarafından kurulan Makedon Hanedanlığının hükmü altında altın çağını yaşadı. Her ne kadar daha az toprağı olsa da, Justinian dönemine kıyasla ticaret üzerinde daha fazla kontrole, daha büyük bir servete, ve uluslararası prestije sahipti. Güçlü imparatorluk yönetimi, yeni değerlenmeye başlayan mozaik sanatı dahil olmak üzere, Bizans sanatına destek veriyordu.

Yöneticiler aynı zamanda kiliseleri, sarayları ve diğer kültürel yapıları restorasyona sokmaya ve antik Yunan tarihi ve edebiyatını ön plana çıkarmaya başladı. Yunanca ülkenin resmi dili haline geldi. Kuzeydoğu Yunanistan’daki Athos Dağı’nda bir manastır kültürü yeşermeye başladı. Rahipler; yetimhaneler, okullar ve hastaneler gibi bir çok kurumu yönetiyordu. Bizans misyonerleri Orta ve Doğu Balkanlar’daki Slav halklarının ve Rusya’da birçok kişinin Hristiyanlığa geçmesini sağladı.

Bizans Sanatı
Bizans Sanatı

Haçlı Seferleri

hacli seferleri
Haçlı Seferleri, öncelikle her iki grup tarafından kutsal sayılan kutsal mekanların kontrolünü güvence altına almak için Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında başlatılan bir dizi dini savaştı .

11.yüzyılın sonu, 1095 ve 1291 yılları arasında Avrupalı Hristiyanların Yakın Doğu’daki Müslümanlara açtıkları kutsal savaşın başlangıcına tanıklık etti. Orta Asya’dan gelen Selçukluların Konstantinapol’e dayanmasıyla İmparator I. Aleksios batıdan yardım istedi. Clermont, Fransa’daki Papa II. Urban’ın “kutsal savaş” ilan etmesiyle ilk Haçlı Seferi başladı.

Almanya’dan, Fransa’dan ve İtalya’dan ordular Byzantium’a akın etti. Aleksios bu orduların liderlerini, Türklerin elinden toprakların yeniden kendi imparatorluğuna iade etmeleri için kendisine sadakat yemini etmeye zorlamaya çalışıyordu. Batı ve Bizans güçleri İznik’i Türklerden aldıktan sonra Haçlılar tarafından ihanetle suçlanan Aleksios ve orduları geri çekildi. Gelecek Haçlı Seferleri boyunca Bizans ve Batı arasındaki düşmanlık gittikçe azılı hale geldi. Bu düşmanlık, 1204’te Batı’nın Konstantinapol’ü ele geçirmesi ve yağmalamasıyla zirveye ulaştı.

Konstantinapol’deki Latin rejiminin temelleri için, halkın nefreti ve ekonomik zorluklar gibi faktörler göz önünde bulundurulduğunda, pek de sağlam denemezdi. Bir çok insan, Konstantinapol’den sürgündeki Bizans hükümeti olan İznik’e göç etti. İznik hükümeti, 1261 yılında Konstantinapol’ü geri alacak ve Latin yönetimini düşürecekti.

Konstantinapol’ün Düşüşü

1261’de 8. Michael ile başlayan Palelogos yönetimi süresince, bir zamanlar görkemli olan Bizans ekonomisi acınacak haldeydi. Asla eski statüsünü kazanamadı.

1369 yılında 5. John’un gittikçe büyüyen Türk tehdidini savuşturabilmek için Batı’dan ekonomik yardım talep etme girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı. Müflis bir borçlu olarak Venedik’te tutuklandı. Dört yıl sonra, Sırp prensleri ve Bulgar hükümdarları gibi, görkemli Türklerin himayesine girmek zorunda kalmıştı. Türk himayesinde bir devlet olan Bizans, Sultan’a vergi veriyordu. Ona askeri destekte bulunuyordu. John’dan sonra tahta geçen hükümdarlar ülkenin zaman zaman Osmanlı baskısından kurtulmasını sağlasa da, II. Murat’ın tahta geçmesiyle bu soluklar kesti.

II.Murat Bizanslılara verilen tüm imtiyazları kaldırdı ve Konstantinapol’ü kuşattı. Kendisinden sonra tahta geçen II. Mehmet ise, vurduğu son darbe ile babasının yarım bıraktığı işi tamamladı. 29 Mayıs 1453’te Osmanlı ordusunun Konstantinapol taaruzu sonrasında Fatih Sultan Mehmet, daha sonra şehrin baş camii haline gelecek olan Ayasofya’ya girdi. Konstantinapol’ün düşüşü, Bizans İmparatorluğu’nun şanlı tarihine noktayı koydu. İmparator 11. Konstantin o gün savaşta yaşamını yitirdi. Bizans İmparatorluğu çöktü ve bölgedeki uzun Osmanlı hükmünün önünü açtı.

"<yoastmark

Bizans Mirasi

1453’teki Osmanlı fethine kadarki yıllarda, imparatorluğun geçirdiği sallantılı süreçlerde bile; sanat, mimari, hukuk ve teknoloji gibi Bizans kültür öğeleri gelişmeye devam etmiştir. İtalyan Rönesans’ını gerçekleştiren bilginlerin Pagan ve Hristiyanlıkla ilgili yazıtları Yunanca’dan çevirmek için Konstantinapol’ün düşüşünden sonra İtalya’ya göç eden Bizanslı bilginlerden yardım alması da, Bizans kültürünün Batı entelektüel geleneği üzerinde büyük etkisi olmasına sebep olmuştur.

Yıkılmasından çok sonra bile Bizans kültür ve medeniyeti, özellikle Bizans coğrafyasında doğan Ortodoksluğa inanan Rusya, Romanya, Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan üzerinde etkisini sürdürdü.

Mustafa Berkay Boz


Bunlar da ilginizi çekebilir

Bu makaleyi paylaş
Yazan salihpalandoken Salih Palandöken
Salih Palandöken, teknoloji dünyasının nabzını tutan deneyimli bir teknoloji editörüdür. Özellikle yapay zeka, büyük veri, ve yazılım geliştirme gibi alanlarda derin bilgi birikimi ve analiz yeteneği ile tanınır. Kariyeri boyunca, sektördeki yenilikleri yakından takip ederek okuyucularına en güncel ve kapsamlı bilgileri sunmuştur. Ayrıca, teknoloji trendlerini ve dijital dönüşüm süreçlerini sade bir dille anlatma konusunda uzmanlaşmıştır. Salih, teknolojinin günlük hayata etkilerini incelerken, aynı zamanda iş dünyası için stratejik öneriler sunan makaleleriyle de dikkat çeker.