Alfred Adler ’in kariyeri, bir insanın aşağılık duygularının üstesinden gelme çabalarına verilebilecek mükemmel bir örnektir. Adler 1870 yılında 6 çocuğun üçüncüsü olarak Viyana’da doğdu. Alfred Adler çocukluğunun büyük bir bölümünü ağabeyinin gölgesinde geçirdi. Yakalandığı bir sürü çocukluk hastalığı, özellikle de raşitizm yüzünden asla ağabeyi ve arkadaşlarıyla birlikte sokaklarda koşup oynayamadı.
Dört yaşında geçirdiği zatürre onu neredeyse öldürüyordu ve defalarca sokaklardaki arabaların altında kalıp ezilme tehlikesi geçirdi.
Fiziksel rahatsızlıkları yüzünden annesi Alfred ile özel olarak ilgileniyordu. Ancak erkek kardeşinin doğumuyla, bu ilgi sona erdi. “İki yaşıma kadar annem beni hep pohpohladı” diye hatırlar Adler. “ Ama erkek kardeşim doğduktan sonra annem bütün ilgisini ona verdi ve ben kendimi tahttan indirilmiş bir kral gibi hissettim.” diye belirtir.
Alfred Adler ‘in Ders Notları Vasattı
Adler okulda da aşağılık duygusu ile başa çıkmak zorunda kaldı. Notları vasattı, hatta matematiği o kadar kötüydü ki, bu dersi tekrarlamak zorunda kaldı. Öğretmeni babasına oğlunu okuldan almasını ve bir ayakkabıcının yanına çırak olarak vermesini tavsiye etti.
Ancak bu durum Adler’i dahada hırslı biri haline getirdi. Canını dişine takarak çalıştı ve kısa süre sonra matematikte sınıfın en iyisi oldu.
1895 yılında tıp okumak için Viyana Üniversitesi’ne girdi. Adler hiçbir zaman Sigmund Freud ’un öğrencisi olmadı. Hatta psikanaliz uygulayıcısı olmak için psikanalize girmek gerekse bile bunu yapmayı reddetti.
İki kuramcının işbirliği 1902’de Freud’un Adler’i kendi tartışma grubuna davet etmesiyle başladı. Bunun öncesinde Adler, yerel bir gazetede rüya yorumlamasına yapılan saldırılara karşı Freud’u savunmuştu.
1910’da Adler grubun ilk başkanı seçildi. Ancak Freud’la görüş ayrılıklarının büyümesi, 1911’de Adler’in istifasına sebep oldu. Birkaç üye daha Adler’e katıldı ve adını daha önce Serbest Psikanalitik Araştırma Topluluğu koydukları bir grup oluşturdular. Bu ismi vermelerinin nedeni, Freud’un psikanalize sahip çıkmasına karşı çıkmalarıydı.
Adler daha sonra topluluğun adını Bireysel Psikoloji olarak değiştirdi, bir dergi çıkarmaya başladı ve katı Freud’cu kurama, farklı bir yorum getiren kişi olarak büyük oranda kabul gördü.
Adler’in Freud’dan ayrıldıktan sonraki yılları oldukça verimli geçmiştir. Bireysel Psikoloji derneği hızla büyümüş ve Adler önemli yayınlar yapmıştır ve kuramına da “Bireysel Psikoloji” adını vermiştir.
Çocukluğundaki aşağılık duygusunun üstesinden gelme çabaları gibi, mesleki yaşamının büyük bölümünü Sigmund Freud ’la boy ölçüşmeye, hatta onu geçmeye adadı. Adler, 1897 yılında oldukça bağımsız ve özgürlüğüne düşkün bir kadın olan Raissa Epstein ile evlendi.
Bu çiftin 4 çocuğu oldu ikisi psikiyatrist olup babasının izinden gitti. Biri aktrist olmayı seçti bir diğeri ise Sovyetler Birliği’nde politik bir mahkumken yaşamını yitirmiştir. Adler 1937 yılında konferans vermek için gittiği İskoçya’da kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi.
Psikolojiye Katkıları
Alfred Adler’in teorileri, terapi ve çocuk gelişimi de dahil olmak üzere birçok alanda önemli bir rol oynamıştır. Alder’in fikirleri, aşağıdakiler dahil diğer önemli psikologları ve psikanalistleri de etkiledi:
İbrahim Maslow
- carl rogers
- Karen Horney
- Rollo Mayıs
- Erich Fromm
- Albert Ellis
Bugün, fikirleri ve kavramları genellikle Adler psikolojisi olarak anılır.