Atom bombası, yüksek yok etme gücüne sahip nükleer bir silahtır. Atom bombasını kim buldu, mucidi kim diye soracak olursak bu isim Yahudi kökenli Julius Robert Oppenheimer.
Dünyada’ki bilim insanlarının çoğu, yaptıkları araştırmalarla insanlığa faydalı olmayı amaçlar. Fakat bu amacın dışında, istemeden de olsa insanlığa zararı dokunan bazı bilim insanları da tarihte mevcut olmuştur.
İşte Robert Oppenheimer da bu bilim insanlarından birisidir. Tarih kitaplarında ”Atom bombasının mucidi” olarak anılan Robert Oppenheimer’in öyküsü…
Hayatının İlk Dönemleri ve Aile
Robert Oppenheimer, 22 Nisan 1904 yılında New York’ta, 1888’de Almanya’dan Amerika’ya göç etmiş Yahudi kökenli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Julius S. Oppenheimer giyim sektöründe faaliyet gösteren varlıklı bir Yahudi Alman göçmeni, annesi Ella Friedman ise Baltimore’da ressamdı.
Manhattan‘da Riverside Drive’da post-empresyonist tablolarla süslenmiş lüks bir apartman dairesinde yaşıyorlardı. Ayrıca Long Island’da önünde yatlarının demirli olduğu bir mülke sahiplerdi. Dindar olmayan, sanat ve müzikle ilgilenen Yahudilerdi.
Yüksek Öğrenim
1921 yılında liseden mezun oldu ve Avrupa gezisine çıktı, fakat kalınbağırsak iltihabına yakalandı. Döndüğünde Harvard Üniversitesi‘ne kaydını yaptırdı. Harvard Üniversitesi‘nde kimya üzerine eğitim görerek 3 yılda mezun oldu.
Fizik ve kimya çalışmanın yanı sıra Latince ve Yunanca öğrendi. Dört yıllık eğitimi üç yılda tamamlayarak 1925’te mezun oldu. Harvard Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra, İngiltere’ye gitti ve 1925 yılında Cavendish Laboratuvarı’nda atomik araştırmasına başladığı Cambridge Üniversitesi’ne kaydoldu.
Bu dönemde İsveç‘te Niels Bohr ile tanıştı ve doktorasını Max Born‘un altında çalıştığı 1926 yılında gittiği Göttingen‘de 1927 yılında tamamladı. Doktorasını Göttingen’de alırken, aynı zamanda kuantum moleküler teorisine önemli bir katkı sağlayan “Born-Oppenheimer metodu” olarak bilinen şeyi geliştirdi.
Öğretmenlik Deneyimi
1927 Eylül’de teorik fizik uzmanı olarak Harvard Üniversitesi’ne döndü. İlk olarak Harvard’da ardından da Millikan’ın yönetimindeki California Institute of Technology’de çalıştı. 1928’de Kaliforniya Üniversitesi‘nde fizik dersleri vermeye başladı.
1928-1929 döneminde International Education Board’dan aldığı bursla Leiden’da Ehrenfest’i, Utrecht’te de Bohr’un takipçisi Kramers’i ziyaret etti. 1929’un ilk yarısında bilimsel gelişmesine katkıda bulunan bir diğer insan olan Pauli’yle çalışmak üzere Zürich‘te ETH’ye gitti.
1929 yılında ABD’ye döndüğünde pek çok akademik teklif aldı. aynı anda hem California Institute of Technology’de hem de University of California’nın Berkeley kampusunda fizik alanında yardımcı doçent oldu.
Takip eden on üç yıl boyunca vaktini bu iki kurum arasında bölüştürerek sonbahar ve kışı Berkeley’de, yılın geri kalanını da Pasadena’da geçiriyordu. O yıllarda yetişen en iyi Amerikalı kuramsal fizikçilerin çoğu kariyerlerinin bir döneminde Oppenheimer’dan ders aldılar.
Ders verme şekli, tarzı ve duruşu hepsini etkilemişti. 1936 yılında çalıştığı her iki kurumda tam zamanlı profesörlüğe atandı.
Bilimsel Çalışmalar ve Manhattan Projesi
Robert Oppenheimer bilimsel ilgi alanları olarak teorik astronomi, nükleer fizik, spektroskopi (madde inceleme bilimi), kuantum alan teorisi, kuantum elektrodinamikleri ve kuantum mekaniği gibi konuları çalıştı. Albert Einstein olmak üzere birçok dünyaca ünlü bilim insanıyla birlikte çalıştı.
İlerleyen yıllarda birçok başarı elde eden fizikçilerin ve kimyacıların çoğu, Robert Oppenheimer’ın okuldan arkadaşlarıydı. 1936 yılında Amerikan Komünist Partisi üyesi olan Jean Tatlock ile arkadaşlık kurmaya başladı.
Tatlock ile 1936’da evlendi ancak 4 yıl sonra boşandı. Komünist görüşlerden etkilendi. 1937 yılında babası öldüğünde 300.000 dolarlık mirasla sol görüşlü çeşitli gruplara maddi destek verdi. Komünist partinin birçok üyesiyle düzenli temas halinde olmasına rağmen partiye katılmadı.
Politikacılar ile güçlü bağlantılar kurmaya başladı ve Nazi Almanya’sının faşist yaklaşımlarına karşı kampanyalarda aktif rol aldı. 1940 yılına gelindiğinde Oppenheimer, Katherine Puening Harrison ile hayatını birleştirdi.
Çift, 1941 ve 1944 yıllarında doğan iki çocuğa sahip oldular. Bu sıralarda II.Dünya Savaşı da çoktan başlamıştı. Tüm dünyada kanlı, hüzünlü ve sıkıntılı yıllar yaşanmaktaydı. 1941 yılından beri Amerika, nükleer bombalar üzerine çalışmaktaydı.
Sonunda Robert Oppenheimer da bu araştırmalara dahil edildi ve projenin bilimsel başkanlığına getirildi. Manhattan Projesinin ürünü, maalesef bilimin dünya üzerinde ulaştığı en kötü yüzü olan, Hiroşima ve Nagasaki‘ye atılan atom bombasının icadı idi.
Hazırlık çalışması tam da yeterli miktarda uranyum-235 izotopu elde edildiği 1945‘te tamamlandı. 1946’da her şey sona erdiğinde Oppenheimer “büyük bilimsel tecrübesi ve yeteneği, bitmek bilmeyen enerjisi, bir organizatör ve yönetici olarak nadir bulunan becerisi, inisiyatif alması ve iş bitiriciliği ile görevine şaşmaz bağlılığından ötürü” Başkan Harry Truman tarafından Medal for Merit ile ödüllendirildi.
İkinci Dünya Savaşı Sonrası
Robert Oppenheimer, daha sonraları Atomik Enerji Komisyonu’nun Tavsiye Komitesi başkanlığına atandı. Nükleer patlamaların neden olduğu radyoaktivitenin tehlikeleri üzerine çalışmalar yaparken 1949 yılında tartışmalı bir şekilde hidrojen bombasının geliştirilmesine karşı çıktı.
Hidrojen bombasının mucidi olan Edward Teller ile karşı karşıya geldi. Bu silahın kullanımının bir soykırım olacağını ve yüz milyonlarca insanın katledilmesi için hiçbir akla uygun nedenin bulunamayacağını belirtti.
1959 yılında Colorado Üniversitesinden gelen fizik öğretmenliği teklifini kabul ederek orada çalışmaya başlamıştır.
Daha sonraları San Francisco‘da bulunan Explatorium Bilim Müzesi’ni dizayn etti. 1963 yılında ABD başkanı Lydon B. Johnson tarafından kendisine Enrico Fermi Ödülü verildi. Aynı yıl kendisine yüklenen kominist suçlaması affedilmiştir. J. Robert Oppenheimer, daha sonraki yıllarda atom enerjisinin uluslararası kontrolünü desteklemeye devam etti.
Robert Oppenheimer Ölümü
1965 yılında Robert Oppenheimer, gırtlak kanserine yakalandı. Devamındaki birkaç yıl kemoterapi görerek tedavisini sürdürdü. Soğuk bir şubat ayının 15. günü 1967 yılında komaya girdi ve 18 Şubat 1967 tarihinde, 62 yaşındayken yaşama veda etti.
Editör / Yazar: Kuzey Kılıç
Kaynaklar:
- https://www.ias.edu/oppenheimer-legacy
- https://www.biography.com/people/groups/famous-scientists
- https://www.theguardian.com/books/2012/nov/16/inside-centre-robert-oppenheimer-ray-monk-review