Dünyadaki Tüm Buzullar Bir Gecede Eriseydi Ne Olurdu?

Atlas Kardemir
Okuma süresi 5 Dakika

Dünyadaki tüm tatlı su buzlarının yüzde doksan dokuzu Grönland ve Antarktika’nın tepesinde bulunuyor ve her yıl biraz daha fazlası eriyerek okyanusa karışıyor.

Normalde hepsinin erimesi binlerce yıl sürer.

Ama diyelim ki acayip bir şey oldu ve tüm buzlar bir gecede eridi. Neler olurdu?

Dünyadaki Tüm Buzullar Bir Gecede Eriseydi Ne Olurdu?

Biz gece mışıl mışıl uyurken deniz seviyesi bir anda 66 metre yükselirdi. New York, Şanghay ve Londra gibi sahil şehirlerini kıyamet sahnelerindeki gibi su basar ve dünya nüfusunun yüzde kırkı sokağa dökülürdü.

Bütün bu kaos yer kabuğunun üzerinde meydana gelirken, aynı derecede kötü bir şey aşağıda da gerçekleşirdi. Yükselen tuzlu su, yerin altında bulunan tatlı su akiferlerine sızardı. Ve bilin bakalım biz neyden içme suyu, sulama sistemi ve enerji santrali elde ediyoruz. Tüm bunları sağlayan akiferler tahrip olurdu.

Tablo gerçekten çok kötü.

Grönland ve Antarktika’nın tepesinde bulunan buzullar tatlı su buzuludur. Yani bu buzullar eridiğinde dünyanın tatlı suyunun yüzde 69’u okyanusa karışacak demektir. Bu erime aynı zamanda okyanus akıntılarını ve hava koşullarını fena halde bozacaktır.

Körfez Akışı

Dünyadaki Tüm Buzullar Bir Gecede Eriseydi Ne Olurdu?

Örneğin Körfez Akışını ele alalım. Kuzey Avrupa’ya sıcak hava getiren ve işlev görmek için Kuzey Kutbu’nun yoğun, tuzlu sularına dayanan güçlü bir okyanus akıntısıdır. Ancak bir tatlı su seli akıntıyı bozar ve onu tamamen zayıflatabilir, hatta durdurabilir.

Bazı uzmanlara göre bu sıcak hava olmadan Kuzey Avrupa’daki sıcaklık dibe vuracak ve bu mini bir buzul çağını başlatacak.

Bu en kötüsü bile değil. Grönland veya Antarktika ’nın bir parçası olmayan tatlı su buzunun son yüzde 1’inde ne olacağına bir bakalım. Bu yüzde birlik kısmın bazısı iç kesimlerde yer alıyor. Himalaya buzulları içinde olan maddelerden dolayı en büyük tehditlerden biri: diklorodifeniltrikloroetan yani DDT gibi zehirli kimyasallar barındırıyor. Bilim insanları, bunun gibi buzulların bu kimyasalları on yıllarca saklayabileceklerini keşfetti.

Ancak çözüldüklerinde, buzullar kimyasalları nehirlere, göllere ve yer altı suyu rezervlerine bırakarak her birini zehirler.

Organik Madde

Bu yüzde 1’in geri kalanı, çoğunlukla Arktik tundrasında bulunmakta. Bunlara donmuş toprak deniliyor. Donmuş toprak 2 yıl veya 2 yıldan daha fazla donmuş vaziyette olan organik maddedir. Şimdi, donmuş topraklarla ilgili önümüze çıkan ilk problem cıva zehirlenmesi olacaktır. Arktik’ teki donmuş topraklarda 15 milyon galon cıva depolanmaktadır. Bu neredeyse dünyanın geri kalanındaki cıva miktarına eşittir.

Üstüne üstlük bu organik madde mikroorganizmalar için lezzetli bir yiyecektir. Mikroorganizmalar yediklerini sindirdikten sonra dışarıdaki en güçlü sera gazlarından ikisini karbondioksit ve metanı salarlar.

Bilim insanları bunun atmosferdeki mevcut sera gazı seviyelerini iki katına çıkarabileceğini ve muhtemel olarak küresel sıcaklıkların günümüze göre 3,5 derece artmasına neden olabileceğini düşünüyor.

Bu kulağa çok gelmeyebilir, ancak o Avrupa’da kimini buz çağına ve hatta dünyadaki nehirlere ve göllere de elveda diyebilirsiniz. Yüksek sıcaklıklardan buharlaşırlar ve kitlesel kuraklıklara ve çöl benzeri iklimlere neden olurlar. Ve atmosferdeki tüm bu ekstra su buharı, daha sık ve daha güçlü fırtınalara, sellere ve kasırgalara yol açar.

Yani şu an göze çok güzel gözüken sahil şehirleri yaşamak isteyeceğiniz en son yer olurdu. Bunun yerine iç kesimlere ve hatta Kutup bölgelerinden geriye kalan yerlere büyük göçler yaşanırdı.
Ve haklısınız böyle bir şeyin olması imkansız. Ne de olsa kıtalarca buz var.

Bir dahaki sefere rekor kıran ısı ya da ultra güçlü kasırgaları duyduğunuzda, daha kötü senaryoların olabileceğini biliyorsunuz. Ancak bilim insanları, harekete geçmezsek ve küresel sıcaklıklar sadece 1 santigrat derece artarsa, iklim değişikliğinin çoktandır tecrübe ettiğimiz etkilerinin geri döndürülemez olacağını söylüyorlar.

Yani, evet daha kötü olabilirdi ve eğer dikkat etmezsek olacak.

Konu ile ilgili oluşturduğumuz videoyu izleyebilirsiniz:

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Çeviren: Zehra AYDIN

Bu makaleyi paylaş
Atlas Kardemir, moleküler biyoloji alanında uzmanlaşmış bir araştırmacıdır. Genetik yapılar ve biyomoleküler süreçler üzerine derinlemesine çalışmalar yaparak, biyolojik sistemlerin moleküler temellerini anlamaya katkı sağlamaktadır. Özellikle genetik mühendislik ve biyoteknoloji uygulamaları konusunda elde ettiği bilgilerle, bilim dünyasında önemli projelere imza atmaktadır.
1 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir