Frengi, “Treponema Pallidum” adlı bakterinin sebep olduğu, cinsel yolla kişiden kişiye bulaşan bir hastalıktır.
Hastalık Kontrol Ve Korunma Merkezi (CDC)’nin yayımlamış olduğu bir rapora göre frengi cinsel yolla bulaşan en yaygın 3. Hastalık olarak nitelendiriliyor.
Bakterinin sebep olduğu enfeksiyon hem kadınları hem de erkekleri etkileyebiliyor ve genellikle frengi çıbanı olarak adlandırılan ağrısız yaralarla kendini gösteriyor.
CDC’ye göre frengi başka birinin bu çıbanlarla temas halinde bulunmasıyla bulaşıyor.
1. Konjenital frengi
Konjenital frengi, anneden hamilelik döneminde bebeğe hastalık bulaşması durumudur. Kişi vücudunda bakteri taşıyorken hamile kalırsa bebek anne karnında veya Doğum esnasında enfeksiyon kapabilir.
Eğer kişi bakteri taşıdığını hamilelik esnasında öğrenirse acil tedavi uygulanarak bebeğin enfeksiyon kapma riski en aza indirilmeye çalışılır.
Hamilelik sırasında frengiye yakalanmak erken doğumlara veya düşüklere neden olabilir. Bu enfeksiyonun fetüse bulaşması durumunda bebek gelişimi tamamlanmamış olarak veya düşük kiloda ve sağlıksız doğabilir.
Bakteri taşıdığı anlaşılmayan veya tedavi görmeyen kadınlarda hamilelik sırasında ortalama 20. Haftada düşük , ölü doğumlar veya doğan bebeğin ortalama 28 günde ölümü gibi durumlar gözlenmektedir.
Bazı vakalarda bebek enfeksiyon kapsa bile Doğumda veya sonrasında herhangi bir belirti göstermez fakat tedavi edilmezse ve takibi yapılmazsa bu durum gelişimsel gerilik, körlük, sağırlık, nöbetler ve ölüme yol açabilir.
2. Risk Faktörleri
- Birden fazla partnerle ilişkiye girmek,
- AIDS ’e de sebep olan HIV virüsünden kaynaklı enfeksiyon kapmak,
- Erkeklerin hemcinsleriyle ilişkiye girmesi,
- Birleşme esnasında koruma kullanmamak.
3. Korunma
İlişki sırasında prezervatif kullanımı, kişinin frengi riskini azaltmakta. Seksten uzak durmak veya enfeksiyon kapmamış biriyle uzun süreli ve tek eşli ilişkiye girmek de riskleri azaltma yöntemlerinden.
4. Teşhis ve Tanı Testleri
Uzmanlara göre hamileler hamilelik esnasında en az bir kez frengi taramasına girmeli. Bu tarama genelde Doğum öncesi ilk doktor ziyaretinde uygulanıyor, fakat yüksek risk taşıyan kadınlarda ilerleyen dönemlerde tekrarlanıyor.
Frenginin teşhisinde kan tahlili genel olarak kullanılan bir yöntemdir. Diğer bir yöntem de kişide çıban mevcutsa çıbandan alınan sıvı örneğinin teste sokulmasıdır. Gerekli durumlarda kişinin partnerinden de test istenebilir ve ikili tedavi uygulanabilir.
5. Frengi Tedavisi
Frenginin tedavisinde pen¡silin kullanımı ilk tercihtir fakat pen¡siline karşı alerjik hastalarda kullanılmak üzere alternatif antibiyotikler de mevcuttur. Yeni kapılan ve tanı konan enfeksiyonlar daha çabuk ve kolay tedavi edilebiliyorken geç sürede bulunan enfeksiyonların tedavisi zorlaşıyor ve pen¡silin dozajı arttırılıyor.
Frenginin yarattığı sorunlar kişilerdeki problem ve semptomları ortadan kaldırmakta fakat kişinin tekrar enfeksiyon kapması halinde hastalık tekrar nüksedebiliyor.
6. Frengi Belirtileri
Frengi belirtileri diğer birçok hastalıkla benzerlik gösterir ve bu yüzdem teşhis edilmesi ve fark edilmesi zorlaşır. Birinci evre , ikinci evre , gizli evre ve üçüncü evre olmak üzere dört evrede tanımlanır. Birinci ve ikinci evreler frenginin bulaşma ihtimalinin en fazla olduğu evrelerdir.
a. Birinci Evre:İlk belirti genelde kişinin bakteriye maruz kaldığı uzvunda ortaya çıkan küçük, yuvarlak, acısız yaralardır. Frengi çıbanı olarak bilinen bu yaralar genelde bakteriyle temas edildikten 3 hafta sonra belirginleşmeye başlar ve genellikle 3-6 hafta sürer.
Eğer bir çıban kendiliğinden iyileştiyse bu durum hastalığın geçtiği anlamına gelmez; kişinin başka bir evreye geçtiğini gösterir. Çıban bazen çok göz önünde bir yerde örneğin dudaklarda olabileceği gibi bazen de bireyin genital bölgesinde ortaya çıkabilir.
b. İkinci Evre: Frenginin ikinci evresinde, bakteri kana karışabilir. Kişinin avuç içleri ve ayak tabanlarında döküntü gözlenir. Bu döküntüler böcek ısırığına benzer. Kaşıntılı değildir. Avuç içi ve ayaklar harici boyun ve gövdede de görülebilirler.
Diğer yaygın bir belirti de kişinin grip semptomlarına sahip olmasıdır. İkinci evre genellikle birkaç hafta ve birkaç ay arası seyreder. Bu semptomlar zamanla ortadan kalkabilse de bu hastalığın geçtiği anlamına gelmez, aksine kişinin bir diğer aşamaya geçeceğinin habercisidir.
c. Gizli Evre: Gizli evre sırasında kişi gözle görünen bir belirti göstermez. Fakat buran rağmen bakteri vücutta saklanmaya devam eder. Enfeksiyon olan kişilerin yaklaşık %25’i hastalığın ikinci evresine dönerken diğerleri bu gizli aşamada 10 ile 20 yıl ya da hastalık tedavi edilene kadar kalabilir.
d. Üçüncü Evre: Frenginin üçüncü evresi nadir görülmektedir ve pen¡s¡l¡n tedavi için uygulanmaya başlamasından sonra vakalar büyük oranda azalmıştır. Bu evre diğer evrelere kıyasla en ciddi sorunları beraberinde getirir.
Beyin, kalp, omurilik, karaciğer, kemik ve eklemlerde görülen birçok hastalık bu sorulanlardan bazılarıdır ve bu evrede birçok iç organda yaygın hasara neden olabilir, hatta ölümle sonuçlanabilir.
Eğer frengi tedavi edilmezse semptomlar beyine ve sinir sistemine yayılarak nörosifilize neden olabilir veya gözlere sıçrayabilir. Bunlar hastalığın her evresinde meydana gelebilecek sorunlardır.
Nörosifiliz kişinin şiddetli baş ağrıları çekmesine ve kas koordinasyonlarını yitirmesine neden olur. Aynı zamanda hastada uyuşma, felç ve bunama da gözlenebilir. Frengi göze sıçradığında ise, görüş bozukluklarına ve hatta körlüğe neden olabilir.
Editör / Yazar: Selin Ayça ÇELEBİ