İş sağlığı ve güvenliği; çalışanların, iş yerlerinde sağlıklı ve güvenli çalışmasını sağlayan bir disiplindir. Bu disiplin, bizim önceliğimiz olduğu için (değilse de olması gerektiği için), hemen her iş yerinde ve iş alanında uygulanmalıdır. Çalışanlarla birlikte, ailelerinin ya da yakın çevrelerin de sağlığını koruyup refahını ve güvenliğini sağlar. Yani, bu disiplin hemen herkes içindir. İş sağlığı ve güvenliğinin içerdiği, bizim de bahsetmemiz gereken birçok içerik ve başlık vardır.
Geçmiş zamanlardaki insanlar da bu konunun ne kadar önemli olduğunun farkındaydılar.
Mesela; birinci yüzyılda, Romalı bilim insanı, Gaius Plinius Secundus; zehirli kurşun okside maruz kalan madenciler için yüz maskesi kullanmayı önermiş. Bugünde ise, bu konu ile ilgili ‘Uluslararası Çalışma Örgütü’ ve ‘Dünya Sağlık Örgütü’ gibi organizasyonlar bulunmaktadır.
Yıllar hatta yüzyıllar öncesinden de gördüğümüz gibi; iş yerlerinde kendimizi, kaza veya risklerden korumamız gerekir. Bu korumalar için kullandığımız birkaç güvenlik programı vardır. Bunlardan birincisi ‘orta dereceli’ güvenlik programı ve diğeri ‘yüksek dereceli’ güvenlik programıdır.
‘Orta dereceli’ güvenlik programı, var olan tehlikeleri ortadan kaldırır. Fakat ‘yüksek dereceli’ güvenlik programı, biz daha tehlikelerle yüzleşmeden, tehlikelerin gerçekleşmemesi için çalışır. Bu yüzden ‘yüksek dereceli’ güvenlik programının kullanılması daha sağlıklı olur.
Türkiye’de İş Sağlığı ve Güvenliği yasası bulunmaktadır ve yasa, bu disiplin için bir yönetmelik sağlar. Bu yasa 2012 yılında uygulamaya girmiştir. Amacı; sağlık ve güvenlik yönetmeliğini geliştirecek, insanların buna uymasını sağlayacak bir sistem geliştirmektir. Bu yasaya göre, işverenlerin birçok sorumluluğu vardır.
Bunlardan bazıları; denetim sorumlulukları ve yönetim sorumluluklarıdır. Aynı zamanda çalışanların da, iş yerlerinde sahip oldukları bazı haklar vardır. Bunlar; iş sağlığı ve güvenliği konusunda kararlara katılma hakkı, iş sağlığı ve güvenliği sorunlarını bilme hakkı, güvensiz işten kaçınma hakkı gibi haklardır. Yasaya göre iş yerlerinde, iş sağlığı ve güvenliği memuru (sertifikalı), iş yeri hekimi, işçi temsilcisi ve iş sağlığı-güvenliği tablosu (prosedür, kurallar ve riskler için) bulunmalıdır.
İş sağlığı ve güvenliği yönetmeliği, çalışanların fiziksel, zihinsel ve sosyal iyiliklerini korumalıdır.
Onları riskten koruyup, onlara rahat ve güvenli çalışabilecekleri uygun bir ortam sunmalıdır. Bütün bunlar için iş sağlığı ve güvenliği servisleri bulunur. Bu servisler muayene yapar, mesleki çalışma ortamının hijyen denetimini sağlar, sağlık eğitimi verirler. Bunları yapanlar ise iş sağlığı ve güvenliği komitesidir.
Komite; işverenleri, çalışan temsilcisini, İSG yöneticisini ve doktorları kapsar. Aynı zamanda, İSG ve diğer alanlar, interdisipliner bir ilişki içerisindedirler. Örneğin, ergomomi (Ergonomi; insanın fiziksel ve psikolojik özelliklerini inceleyerek insanın makine ve çevre ile olan uyumunu doğal ve teknik olarak araştırma ve geliştirme çalışmaları topluluğudur.), mühendislik, toksikoloji, çevre uzmanlığı vb. alanlarla etkileşimdedirler.
Diğer yandan, bir iş yerinde, istemesek de kazalar gerçekleşebiliyor. İş kazaları, beklenmedik ve kötü sonuçlar doğuran kazalar olabiliyor. Hastalık, incinme ve hatta ölümle bile sonuçlanabiliyor. Bu kazaların tipleri vardır. Mesela; düşmeler, düşen eşya altında sıkışmalar, makine kazaları, patlamalar gibi. Bu kazaların sonucunda da insanlarda geçici engeller, kalıcı engeller, ya da diğer durumları gözleyebiliyoruz.
Dünyada bu şekilde birçok iş kazası görülmektedir ve bu durumlar maddi anlamda da zor durumlar olmaktadır. Bu yüzden, iş kurallarını bilip, önlem almak çok önemlidir. Bu kazaları önlemek için fiziksel önlemler ve güvenlik programları gerekebilir. Fiziksel önlemler; ekipman sağlamak, temizlik, kullanılan eşyaların ve çevrenin kontrolü vb. Ancak, kurduğumuz ya da kurmaya çalıştığımız bütün bu sistemde bir zayıflık olursa ve o zayıflık beraberinde gelecek zayıf halkalara da sebebiyet verirse, bu sistem hata ve başarısızlıkla sonuçlanır.
Bunun yanında bu zayıf halkalar ya da kazalar sadece bir kişinin değil, herkesin sorumluluğundadır. Ancak maalesef bazı insanlar bu sorumlulukların farkında değiller ya da dikkat etmiyorlar. Bunun sonucunda da problemin büyüklüğü giderek artıyor. Örneğin; yaklaşık 1.2 milyon insan, iş kazaları sebebiyle hayatını kaybediyor.
Bu ölümlerin sebebini de üç başlık altında inceleyebiliriz; iş yeri kaynaklı, çalışan kaynaklı, işveren kaynaklı. İş yeri; bina olarak güvensiz olabilir, eski makinelere sahip olabilir ya da havalandırması zayıf olabilir. Çalışanların yeteri kadar tecrübesi olmayabilir. İşverenlerin de yeterli finansal kaynağı olmayabilir, yeterli dikkati ve bilgisi olmayabilir.
İSG ile ilgili bir diğer konu başlığı ise iş hijyenidir.
İş hijyeni ise iş kazalarının tanımlanıp değerlendirilmesidir. Bu terim biraz kapsamlı bir terimdir. Sadece insanları değil aynı zamanda yakın çevreyi de kapsar. İş hijyeniyle ilgilenen başlıca görevliler bulunur. Bunlar; çalışanlar, yöneticiler, danışmanlar, güvenlik uzmanlarıdır.
İş yerindeki tehlikeler kendi içinde kategorilere ayrılır; kimyasal tehlikeler (parçacıklar, ağır metaller vb.), fiziksel tehlikeler (ses, radyasyon vb.), biyolojik tehlikeler (bulaşıcı hastalıklar vb.), çevresel tehlikeler (ıslak yer, ekipman vb.), davranışsal tehlikeler (stres vb.). Bu iş tehlikelerinin ve çevredeki olası tehlikelerin farkında olmak için, bunları değerlendirip öğrenmeliyiz.
Bunları değerlendirirken; uyumlarını, kaynak karakterizasyonunu, acil durumları, kontrol önlemlerini, risk değerlendirmelerini göz önüne alırız ve bunu ölçerek, modelleyerek ya da mesleki maruz kalma sınırı ile karşılaştırarak yaparız. Bütün bunlar için bazı kontroller vardır ve hiyerarşik düzene göre sıralı olurlar. Birincisi eleme (risk i yok etme), ikincisi mühendis kontrolleri (daha iyi düzenlenmiş bir çalışma ortamı için), üçüncüsü çalışma kontrolü (süreç ile ilgilenir) -idari kontrol (zaman ve insan ile ilgilenir), dördüncüsü personel koruma ekipmanlarıdır.
Personel koruma ekipmanları, çalışanların vücutlarını herhangi bir zararlı maddeden korumak adına çok önemlidir. Maruz kalınan zararlı maddenin yoğunluğu da bir o kadar önemlidir. Nasıl maruz kaldığımızı da; yeme yolu ile, deriden, gözlerimizden ya da bütün vücudumuzdan olmak üzere sınıflandırabiliriz. Bu maruz kaldığımız etmenler kronik olarak ya da akut olarak etki bırakabilirler. Eğer akut ise; kısa süreli ama yoğun olur. Eğer kronik ise uzun süreli ama daha az yoğunlukta olur. Maruz kaldığımız toplam yüke ise ‘doz’ denir.
İSG ilkeleri bulunur.
Bunlar; tehlike tanımlama, risk değerlendirme, risk kontrolü ve kontrol önlemlerini gözden geçirmektir. Risk, yaralanma ya da hastalık olasılığıdır. Bu konuda profesyonel insanlar beklenen riskleri bir formül yardımıyla hesaplayabiliyorlar. Aynı zamanda, o insanlar riskleri, risk değerlendirme bileşenleri ile değerlendiriyorlar. Örneğin; tehlike karakterizasyonu, doz-yanıt değerlendirmesi, maruz kalma değerlendirmesi.
Tehlike karakterizasyonunda insanlar; hayvan verilerini, canlı verilerini, insan verilerini ve yapı-etkinlik ilişkisi verilerini değerlendirirler. Veriler, uzmanlar (toksikoloji uzmanları vb.) tarafından her zaman gerekli görülür. Çalışma sonunda nereye ulaştığımızı görebilmek ve riskleri değerlendirebilmek açısından önemlidir. Toksisite, bazı ölçüm yöntemleriyle ölçülebilir ve hayvanlar üzerinde test edilir. Hayvan testleri, çalışmaları ve destekleyici veriler risk karakterizasyonu için kullanılır. İnsanlarda da epidemiyolojik çalışmalar ve klinik çalışmaları yapılır.
Epidemiyolojik çalışmalar, bir popülasyondaki hastalık riskini ölçer. Hayvan çalışmaları da, hayvanlar üzerinde uygulanan ve veri toplamak için yapılan çalışmalar ya da testlerdir. Hayvan çalışmaları yapılırken insanlar daha çok yaşam aşamalarına, sürece ve sonlanım noktalarına odaklanırlar. Yapılan hayvan çalışmaları 3 yıldan daha az bir süre için geçerli olur. Hayvan toksisite çalışmalarında, tiplere ve sürece bakılır.
Örneğin; 14 gün için akut, 13 hafta için yarı-kronik ve 2 yıl için kronik diyebiliriz. Bu çalışmalar sonucunda veri elde edilir ve daha sonra, bu veriler analiz edilir, durumun yoğunluğuna bakılır ve insan ile ilişki düzeyi çıkarılır. Önemli sorulardan biri de, insanlarla ilgisinin olup olmadığıdır.
Son olarak
Bir iş yerinde yazılı kurallar olmalıdır, poster ya da tabelalarda işaret şeklinde olabilir. Laboratuvarlarda her cihazın ya da kimyasalın üstünde uyarı gösteren işaretlerin olduğu gibi. Bu kurallara hassasiyet göstermeli ve onları bilip, onlara uymalıyız. Bu kuralların yanı sıra maddeleri ya da cihazları nasıl kullandığımız da çok önemlidir. Laboratuvarlarda ya da farklı iş yerlerinde kullandığımız maddelerin nasıl kullanılacağı ya da kullanmak için hangi korunma ekipmanına ihtiyacımız olduğuna dair bilgi içeren bilgi formları bulunur.
Bu formu ciddiye alıp, yazanlara uygun hareket etmeliyiz, bir sorumuz olduğunda da danışmanlarımızdan yardım istemeliyiz. Aynı zamanda kişisel hijyenimizi sağlamak da önemli kurallar arasında yer alır. Laboratuvardan örnek verecek olursak, saçlarımızın düzenli, ellerimizin temiz, kıyafetlerimizin uygun ve temiz olması gerekir.
Elbette önlüğümüz ve diğer araç gereçlerimizin de eksiksiz üzerimizde bulunması gerekmektedir. Çalışma alanımızdaki her şeye karşı son derece dikkatli olup, yazılı olan ya da olmayan bütün kuralların farkında olmalı, onlara uyum sağlayarak güvenli bir şekilde araştırmalarımızı, çalışmalarımızı gerçekleştirmeliyiz.
Herkesin sağlığı ve güvenliği için; bütün çevremizi, insanları, kendimizi, çalışma alanımızı düşünmeli ve buna göre hareket etmeliyiz. Bütün bunlar, herkesin sorumluluğundadır ve güzel bir çalışmadan daha önemlidir. Eğer hayallerimize giden o yolda yürümek istiyorsak, ilk olarak iş sağlığı ve güvenliğini önceliğimiz yapıp, bunu takip etmeye başlamalıyız. Şimdi!