Uyku ve rüya üzerine yapılan araştırmalar, uzun yıllardır insanların ilgisini çeken bir konu olmaya devam ediyor. Pek çok kişi, rüyaların yalnızca REM (Hızlı Göz Hareketi) uykusunda görüldüğünü düşünse de, yeni bulgular bu inancı sarsıyor. Bilim insanlarına göre, rüyalar yalnızca REM evresinde değil, non-REM (NREM) olarak adlandırılan diğer uyku evrelerinde de ortaya çıkabiliyor.
REM Uykusu ve Rüyalar Arasındaki Bağlantı
REM uykusu, toplam uyku süremizin yaklaşık %25’ini oluşturur ve beynin uyanıklık haline benzer bir elektriksel aktivite sergilediği bir evredir. Bu evrede hızlı göz hareketleri ve tam kas felci görülür. Uzun yıllar boyunca bilim insanları, bu özelliklerin rüya görme ile doğrudan bağlantılı olduğunu düşünmüştü. Hatta, hızlı göz hareketlerinin kişilerin rüyalarını “izlediklerine” işaret ettiği öne sürülmüştü. Ancak son araştırmalar, bu teorilerin eksik kaldığını gösteriyor.

Rüyalar REM ile Sınırlı Değil
Sorbonne Üniversitesi’nden uyku nöroloğu Isabelle Arnulf, konuyla ilgili şu açıklamayı yapıyor:
“Rüyaların yalnızca REM uykusu ile ilişkili olduğu inancı, konuyu yüzeysel bilen veya eski bilgilerle hareket eden kişilerden kaynaklanıyor.”
Arnulf’un yürüttüğü bir çalışmada, gönüllülere REM uykusunu baskılayan bir ilaç verildi ve katılımcılar gece boyunca farklı zamanlarda uyandırıldı. İlginç bir şekilde, REM evresine hiç girmeyen katılımcılar bile rüya benzeri deneyimler yaşadıklarını bildirdi. Ancak bu rüyalar, REM evresindekilere göre daha kısa, daha az canlı ve genellikle belirgin bir hikâye örgüsünden yoksundu.
REM ve NREM Rüyaları Arasındaki Farklar
Hollanda Sinirbilim Enstitüsü’nden uyku araştırmacısı Francesca Siclari, NREM rüyalarının özelliklerini şöyle özetliyor:
“NREM rüyaları daha az sıklıkta görülür, daha kısadır, daha kavramsal veya düşünce benzeri olur ve genellikle net bir anlatı içermez. Buna karşılık, REM rüyaları çoğunlukla hikâye gibi, canlı ve duyusal ayrıntılarla doludur.”
Siclari’nin EEG (elektroensefalografi) yöntemiyle yaptığı araştırmalar, hem REM hem de NREM rüyalarının bazı ortak beyin aktivitelerine sahip olduğunu ortaya koydu. Ancak beynin aktivitesi yavaşladığında, kişilerin uyandırıldığında rüya hatırlama olasılığı da azalıyor.
Rüyaların Gizemi Hâlâ Çözülemedi
Araştırmalar, rüyaların yalnızca REM evresine özgü olmadığını gösterse de, rüyaların neden ve nasıl oluştuğu hâlâ büyük bir gizem. Bilim insanları, bu sır perdesini aralamak için çalışmalarını sürdürüyor. Rüyaların incelenmesi, beynin dış dünyadan tamamen kopuk olduğu bir durumda nasıl çalıştığına dair eşsiz bilgiler sunabilir.
Siclari bu durumu şöyle ifade ediyor:
“Rüya görmek, düşündüğümüzden çok daha sık ve çeşitli bir olgu. Biz genellikle rüyalarımızın sadece küçük bir kısmını hatırlıyoruz.”
Sonuç olarak, rüyaların yalnızca REM uykusunda görüldüğüne dair inanç, artık bilimsel olarak geçerliliğini yitiriyor. Uykunun farklı evrelerinde farklı içeriklere sahip rüyalar görmek mümkün. Bu bulgu, yalnızca uyku bilimi için değil, insan zihninin işleyişini anlamak için de büyük önem taşıyor.