Michael Faraday Kimdir, Hayatı, Nasıl Bilim Adamı Oldu, Faraday kafesi

Atlas Kardemir
Okuma süresi 14 Dakika
Micheal Faraday

Michael Faraday hayatımıza tümüyle etkisi olan icatları ve çalışmalarının yanısıra hayat öyküsü ile, bugün bile tüm gençlere ilham verebilecek ve hepimiz için örnek olması gereken bir bilim insanı. Faraday 1791’de Londra’da doğdu.

20. Yüzyıl ve 19. Yüzyılı hayal edin, aklınıza gelen o tüm gelişmeler, uzay ile ilgili bilgiler, atom altı parçacıklar, telefonunuz, bilgisayarınız, arabanız ve daha niceleri hayatınızı kolaylaştıran o şeylerin temeli.

Günümüze ve geleceğimizi şekillendirilmesi gibi şeylerin fitilini ateşleyen. Maddeye, elektriğe, dünyaya, doğaya, yaşamımıza, elektromanyetizmaya bakış açımızı değiştiren Michael Faraday’ın hayat hikayesini anlatacağım sizlere.

Michael Faraday Kimdir?

Micheal Faraday
Michael Faraday, Günümüze ve Geleceğimize Yön Veren İsim!

Ailesi çok fakirdi, babası bir demircide çalışıyordu okul çağı geldiğinde okula gitmeye başladı fakat dersleri çok iyi değildi ve para kazanması gerekiyordu.

Bunun yanında öğretmenleri Faraday’ın başarısız olması ve geç öğrenebildiğinden dolayı ona çok kötü davranıyorlardı. Bu yüzden ilköğrenimi bitiremeden okuldan alınmıştır ve okul hayatı bitmiştir. Bu olay Faraday ve bizler için bakalım ne kadar önemli gelişmelere sebep olacak.

Michael Faraday para kazanmak için artık farklı farklı işlere girmeye başladı. 14 yaşında bir kitap ciltleme atölyesinde George Libör’ün yanında kitapları ciltleme konusunda ona yardımcı olmak için çırak olarak işe başladı .1800’li yıllarda kitapçıda çalışan bir çocuk tüm dünyayı etkileyecekti. Harika bir kelebek etkisi yaratmış olacaktı.

Bu etki sayesinde bir sürü bilim insanları ortaya çıkacak ve her bilim insanı atılan temel üzerine tuğlalar koyarak bina dikmeye başlayacaktı.

Michael Faraday, kitap ciltlerken kitapların içeriğine bakıyor 1-2 cümle okuyordu. Böyle böyle kitap okumaya bağımlı hale geliyordu.

Öyle ki artık hangi kitabı görse okuyordu ama en çok ilgisini çeken fizik ve kimya kitaplarını okuyordu. Okudukça merak ediyordu ve merak ettikçe de okuyordu. Özellikle iki kitap Faraday’ın hayatını değiştirecek kitaplardı.

Bunlardan birisi; ’ISAAC NEWTON ’DAN THE IMPROVEMENT OF THE MİND’ bu kitap sayesinde sorgulamanın ne kadar önemli olduğunu öğrendi. Bu kitaptan öğrendiği her şeyi kendi hayatına uygulayacak,bu kitap sayesinde eleştirel düşünmeye başlayacaktı.

Hayatını değiştirecek diğer kitap da ‘Jane MARCEL’dan CONVERSTAIONS ON CHEMISTRY bu kitapta o zamana kadar yapılan deneylerin bilgisi neyin ne kadar sürede olduğuyla ilgili şeyler içeriyordu.

Kitabın içinde bulunan deneyleri zar zor kazandığı parayla aldığı malzemelerle yapıyordu hatta bazı gerekli materyalleri kendisi yapıyordu. Yaklaşık yedi yıl boyunca kitapçıda çalışmış ve sayısız kitap okumuş olan Faraday’ın hayatı kendisine müşterisi tarafından verilen bir bilet ile değişecekti.

Bu Bilet Ne Biletiydi?

Michael Faraday

Bu bilet Londra’da bulunan soyluların katıldığı bir konferansa giriş bileti idi. Konferans Humphry DAVY ‘in konferansıydı bu. Bu konferansta insanlara bilim ile ilgili önemli bilgiler verilir, bilim anlatılırdı. Bu insanlar için çok eğlenceli idi.

Sahneye bilim insanları çıkıyor deneyler yapıyor insanlara yaptıkları deneyleri anlatıyorlardı. Fakat insanlar genelde buraya eğlenmek için geliyordu. Çoğu insan için akşam eğlencesi demekti bu. Biri dışında, Faraday.

Konferansta anlatılan, yapılan her şey onun için çok önemliydi. Ama bir sıkıntı vardı o da faraday ‘ın soylu olmaması idi, giyebilecek düzgün bir kıyafeti bile yoktu. Konferansa katılan faraday’a soylular tuhaf tuhaf bakacaktı ve buda faraday’ın kendisini dışlanmış hissetmesine sebep olacaktı.

Bunlara yenik düşmeyip merakı sınıf ayrımını göz ardı edip tüm konferanslara katılacaktı. Konferansta Humphry DAVY ‘nin söylediği her kelimeyi not alacak, herkes deneyleri izleyip alkışlarken o not alacak anlatılanları anlamayı çalışacaktı.

Michael Faraday tüm konferansların sonunda aldığı notlar ve aldığı notlara yaptığı yorumlar ile üçyüz sayfalık bir kitap oluşturacaktı. Bu adam daha önce yavaş öğreniyordu diye okuldan alınmış ve para kazanmak için uğraşmıştı.

Ama pes etmemiş çalıştığı yerde kendini geliştirmeye çalışmış gittiği konferanstaki notlar ile bir kitap yazmış. Hiçbir yardım almadan bunları yapabilmişti.

Faraday deney asistanı

Faraday oluşturduğu kitabı bir konferansta Humphry DAVY ‘e hediye etti. Bunun ardından Humphry DAVY adına kötü ama Faraday adına iyi bir kaza yaşanacaktı. Humphry DAVY bir deney sırasında yaralanıp görme ve yazma yeteneğini bir süreliğine kaybedecekti.

Bunun için kendine bir asistan aramaya başladı, aklına kendisine konferansında notlar çıkarıp kitabını yapan faraday geldi. Faraday’dan geçici bir süreliğine kendisi için asistan olmasını rica etti. Faraday’da tabi ki bu fırsatı kaçırmayıp büyük bir zevk ile kabul edicekti.

Bir süre sonra Humphry DAVY eski haline kavuşuyor ve faraday istemeye istemeye de olsa eski çalıştığı yere ciltleme işine geri dönüyor. Kısa süre sonra Humphry DAVY asıl asistanı işten kovulunca Humphry DAVY Faraday’a resmi bir iş teklifi sunuyor.

Faraday’dan deney asistanı olmasını istiyor. Faraday bunu çok büyük bir zevkle kabul ediyor. Çünkü bu THE ROYAL INSTITUTION OF GREAT BRITAIN gibi büyük bir bilim merkezinde çalışma fırsatı bulmak demekti.

Faraday Artık Bilim İle Uğraşıyordu

royal institution of great britian

Faraday artık sevdiği şeyle sadece bilimle uğraşıyordu. THE ROYAL INSTITUTION OF GREAT BRITAIN alındıktan sadece 18 ay sonra Humphry DAVY ile beraber Faraday Avrupa turuna çıkacaktı.

Bu turda Andre MARİE AMPER ve Aleksandro Volta gibi çok önemli bilim insanlarıyla tanışacaktı. Humphry DAVY’in karısı sürekli Faraday’ı aşağılayıp nerden geldiğini ona sürekli dile getirip onu dışlamaya çalışacaktı.

Faraday bunların üzerine eski hayatına dönmeyi bile düşünecekti. Ama konuştuğu önemli bilim insanları aklına bir daha sönmeyecek olan sorular bıraktı. Aleksandro Volta o zamanlar icat ettiği batarya sayesinde insanlar elektrik gibi garip bir enerjiyi anlamaya çalışıyorlardı, insanlar doğadaki güçlerin birbirinden bağımsız güçler olduğuna inanıyorlardı.

Bu algıyı yenmek için bir zamanlar ciltçi olan Faraday, Humphry DAVY ile beraber sayısız deneyler yapıyorlardı. O zamanlar elektrik bir kablodan akıp giden bir akım olduğuna inanıyorlardı sadece. Hanschristian ANDERSEN elektriğin geçtiği yerden hiç temas olmadan pusulayı hareket ettirdiğini keşfetti.

Bunu tamamen şans eseri keşfetmişti ve bunu makale olarak yayımladı. Tabi ki bu makaleyi gören Faraday araştırmalara başlamış elektriğin manyetik alan oluşturduğuna dair tez geliştirecek ve bir deney yaparak manyetik alanın dairesel olduğunu gösterecekti.

Micheal Faraday

Elektrik bu tip bir manyetik alan oluşturuyorsa mıknatısın bu alanı takip edip etmeyeceğini gözlemlemek için ünlü cıva deneyini gerçekleştirecekti.

Bunun için bir beherglası cıva doldurup mıknatısın kuzey kısmını sabitleyip güney kısmını yüzeye konumlandırdıktan sonra beherglasın içine bir kablo koyarak akım veriyor. Ve haklı olduğunu görüyor sonra da mıknatıs kablonun etrafında dönmeye başlıyor, daha sonra tam tersini deneyip mıknatısı sabit tutup kabloyu serbest bırakıyor ve mıknatısın kablonun etrafında bu sefer tersi yönde döndüğünü görüyor. İlgili makale: Mıknatıslar Hakkında 9 Bilinmeyen Bilgi

Elektrik enerjisini mekanik enerjiye çeviren ilk icat: Elektrik Motoru

Bu da dünya tarihinde elektrik enerjisini mekanik enerjiye çeviren ilk icat olmuş, bu da günümüzde aklınıza gelebilecek neredeyse her yerde kullanılan elektrik motoru olacaktı.

Micheal Faraday, Günümüze ve Geleceğimize Yön Veren İsim!

Faraday bu buluş ile tüm insanlara elektrik ile manyetizmanın bir bütün olduğunu elektromanyetizmayı açıklıyordu. O zamana kadar alakası olmayan kuvvetler birleşmişti. Tüm kuvvetlerin aralarında bir düzen olduğunu kanıtlamıştı Faraday. Faraday’dan daha üst seviye bir bilim adamının yapması gerektiği şeyi Faraday başarmıştı.

Faraday bu buluşunu zaman içinde geliştirmiş ve elektrik motorları gün geçtikçe insanların hayatına girmeye başlamıştı. Faraday ile Andre MARİE AMPER arasındaki konuşmada Amper ona bir iletkenin etrafına sarılan bakırında mıknatıs olabileceğini söyledi.

Faraday bunun üzerine elektrik motorunu daha kullanışlı hale getirmek için uğraştı ve başardı. Faraday deneylerden bıkmayarak deneylerine devam etti.

Faraday elektriğin manyetik alandan etkilendiğinden yola çıkarak manyetik alanın elektrik iletebileceğini düşündü ve iki bobin oluşturarak deneylerine başladı. Faraday bir bobinden diğer bobine temas olmadan elektrik aktarmayı deniyor. Ölçüm için kullandığı pusulada çok hafif te olsa bir hareketlenme görüyor.

Akım verdiği anda ve kestiği anda bir anda hareket ediyor ama fazlası olmuyor. Bunun sebebi ise manyetik alanın tek bir alanda stabilize olup pusulanın daha fazla hareket etmesini engellemesiydi.
Bu sorunu aşmak için çok basit ama bir o kadar zekice yöntemle mıknatısı bobin içinde ileri geri hareket ettiriyor. Böylece her ileri geri hareketinde mıknatıs hareket ediyordu. Buda günümüzde manyetik indüksiyon olarak adlandırdığımız olaydı.

Ama hala bir sorun vardı bu etki sürekli değil sadece anlıktı. Bunun sürekli olması için bir çözüm düşündü. Daha büyük bir mekanizma üretti ve bir iletken disk kullandı. Bu diski çevirerek akımı sürekli hale getirmeyi denedi ve başardı.

Faraday bu deneyi ekim 1831 de gerçekleştirdi bu insanlık tarihinde yapılan ilk dinamo olmuştu.
Bu insanlık tarihinin en önemli icatlarının başındaydı.

Neden mi Bu kadar Önemli?

Günümüzde insanların enerji ihtiyacını gidermek için kullanılan her şeyin altında dinamo var. Trafoların, nükleer santrallerin, rüzgar güllerinin ve jeotermal enerji gibi elektrik üretme kaynaklarının altında dinamo bulunuyor. Dinamo her türlü hareketi elektrik enerjisine dönüştürebilmektedir.

Örnek resim , 7 numara dinamo

Bu icat sayesinde telefonlar, bilgisayarlar, televizyonlar ortaya çıkmaya başladı. Neden bu kadar önemli olduğunu anlamanız için etrafa bakarak enerjinin nerelerde neye dönüştürüldüğünü görerek anlayabilirsiniz. Binanın yapımına kadar etkisi var.

Bina yapımında elektrik enerjisi kullanılıyor. Bu elektrik enerjisinin üretimi de dinamo sayesinde üretiliyor. Yani günümüzün temelini Faraday ilkokul diploması olmadan attı.

Sadece bu kadarıyla kalmadı ‘Faraday Elektroliz Yasaları’ elektrokimya sanayisinde çok önemli ham maddelerin üretilmesinde ön ayak olmuştur. Telefonlarımız, elektrikli araçlarımız, dizüstü bilgisayarlarımız gibi alanlarda kullanılan lityum bataryaların temelini de Faraday atmış oldu.

Bu makalemi eğer telefondan okuyabiliyorsanız teşekkür etmeniz gereken kişi aslında o dur. Faraday kağıdı oluşturup üstüne resmin ana hatlarını çizmiştir. Ondan sonra gelecek olanlar ise resmi tamamlamak için uğraşmışlardır ve uğraşmaya da devam ediyorlar da diyebiliriz.

Faraday gazın sıvılaştırılması içinde çalışmalar yapıp başarılı olmuş bunun sayesinde evimizdeki buzdolabının da oluşumuna yardım etmiş oldu. Kimya da önemli madde olan benzen maddesinin de kaşifidir.

Faraday kafesi İcadı

Ayrıca Faraday kafesi adı verilen bu kafesin de mucididir. Bu kafese verilen akım içerideki kişiyi çarpmaz ve içerideki tüm sinyalleri keser bu da içeride telefonun çekmediği, radyonun çalışmadığı ortam demektir. Bu icat sayesinde de yıldırım düşmesini dahi engelleyebildik.

Micheal Faraday
Micheal Faraday, yıldırım düşmesini engelleyen icat. Faraday kafesi

Faraday’ı o zamanlar da herkesin onun başarılarını göz ardı ederek ona kahkahalar atarak gülmesine sebep olan fikri elektriğin aslında gözle görülemeyen bir ışık yaydığını hatta her şeyin ışık yaydığını, ışığında bir tür elektromanyetik dalga olduğunu söyledi.

Herkes saçma bulup tabi ki güldü ve bunun saçma olduğunu söylediler. Maalesef bunu kanıtlamayı da hayatına sığdıramadı Faraday. Çünkü kaliteli bir eğitim alamamıştı, Faraday deneysel fizikçiydi formüllerle işi olmadığı için deneyler yaparak kendini geliştiriyordu.

Deneysel fizikçi olarak tarihin en iyilerinden de olsa bildiklerini de anlatabilmesi gerekiyordu. Bunu da formüller ile anlatabilmesi gerekiyordu ama maalesef anlatamadı.

Bir ciltçi olarak işe başlayan sürekli alt sınıfta kalmış, dışlanmış olmasına rağmen dünyayı geliştirdi. Merak etti, araştırdı, okudu, yazdı kendisini geliştirmek için her yolu kullandı. En sonunda kraliyet enstitüsün de profesyonel olarak çalışacaktı.

Fakat Humphry DAVY kraliyet enstitüsün de çalışmaması için elinden geleni yaptı. Çünkü artık kendisinden daha bilgili ve profesyonel olan birisini oraya alınırsa kendisinin pabucu dama atılacağını düşünmüş olmalıydı. Ama Humphry DAVY kısa süre içinde öldü. Daha sonra hikayesinde ciltçi olarak başlayan Faraday Kraliyet Enstitüsünde profesyonel fizikçi olarak insanlara ders vermeye başladı.

‘’Bu hikaye hepimize örnek olmalı azmin ve kararlılığın yolu ne kadar dik olsa da sonunda istediğimize ulaşacağımız o şey orada bizi bekliyor olacağını unutmamalı, ümitsizliğe yer vermeyip yürümeye devam etmeliyiz!’’

Not: Konu ile ilgili fikir görüş ve önerilerinizi belitirseniz sevinirim.

Yazar Kamil BULUT

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Bu makaleyi paylaş
Atlas Kardemir, moleküler biyoloji alanında uzmanlaşmış bir araştırmacıdır. Genetik yapılar ve biyomoleküler süreçler üzerine derinlemesine çalışmalar yaparak, biyolojik sistemlerin moleküler temellerini anlamaya katkı sağlamaktadır. Özellikle genetik mühendislik ve biyoteknoloji uygulamaları konusunda elde ettiği bilgilerle, bilim dünyasında önemli projelere imza atmaktadır.
1 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir