Arkeoloji İle Sanat Tarihi İlişkisi

Arkeoloji Nedir? Arkeolojinin Diğer Bilimler İle İlişkisi

Bade Sungur
Okuma süresi 12 Dakika
Ludovisi Tahtı – Afrodit’in Doğuşu / Heykeltıraş: Lysoppis – Klasik Dönem (M.Ö.480-M.Ö.330)

Arkeoloji, eski kültür ve varlıkları onlardan kalan kalıntıları açısından inceleyen; yer ve zamanını saptamayı hedef alan bir bilimdir.

Arkeolog ise, ilk olarak çalışıyor olduğu eski insan eserleriyle ilgili olarak tanımlama, sınıflandırma ve iyi analiz edebilme kabiliyetine sahip bir çalışan olarak tarif edilebilir.

Hepimiz zamanda yolculuk yapabilmenin ne kadar heyecan verici olacağını düşünürüz ancak bunun imkansız olduğu kanısına varıp bu fikrimizden vazgeçeriz. Hiç kimse 300 bin yıl öteye hatta daha önceki zamanlara yolculuk yapabildiğinin farkında değil!

13 Yaşında Antik İskit Savaşçısı Olan Bir Kız Mezarı Ortaya Çıkarıldı
( İskitli başlığı ile birlikte gömülü – Rusya Bilim Akademisi – Arkeoloji Enstitüsü)

İlk atalarımız ne zaman ortaya çıktı, neye benziyorlardı ve nasıl bir yaşam sürüyorlardı?
Tüm bu soruların cevabını, yapılan arkeolojik araştırmalarla öğreniyor ve bu sayede zamanda uzun bir yolculuğa çıkabiliyoruz.

Elde edilen bilgileri okumakla yetinmiyoruz. Yapılan 3D çalışmalarıyla beraber gidemediğimiz müzelere mesafenin önemini yitirdiği bir şekilde ulaşabiliyor, oksitlenmeden dolayı renk kaybına uğrayan tüm eserlere renk katıp canlandırıyor.

Yapılan araştırmalar ışığında eski kültürlerin kurdukları iletişime ve sahip oldukları dil yapısına dair seslendirmeleri dinleyebiliyoruz.

Tüm bu heyecan verici bilgilere nasıl ulaşıyoruz? Zamanda yaptığımız bu yolculuğun kaptanı ve ekibi kimler? Gelin bizleri aydınlatan ve değerini bilmemiz gereken arkeolojiyi ve arkeoloji ekibini tanıyalım.

Arkeolojinin Tanımı

Arkeoloji, eski kültür ve varlıkları onlardan kalan kalıntıları açısından inceleyen; yer ve zamanını saptamayı hedef alan bir bilimdir.

Kalıntılar tanımlamasıyla insan elinden çıkan, insan düşüncesinin ürünü olan eserler, alet ve malzeme ile ev eşyaları, sanat yapıtları kastedilir.

Bu yönüyle arkeolojiyi, geçmiş zaman insanının ‘’el emeği-göz nuru’’ olarak tanımlayabiliriz. Arkeoloji, çok eskilere dayanan gömülmüş ya da atılmış tüm insan yapımı; basit aletlerden karmaşık makinelere, en erken ev, tapınak ve mezarlardan saray, katedral ve piramitlere tüm hepsini kapsamaktadır.

Arkeolojide araştırmanın esası prehistorik, antik ve sonu gelmiş olan kültürlere dayanır.

Eski Yunanca’nın ‘’Arkhaios (Eski)’’ ve ‘’Logos (Bilim)’’ kelimelerinden türetilmiş olan arkeoloji kelime olarak ‘’Eskinin Bilimi’’ anlamına gelse de diğer tüm bilim dallarının kaynaklarının anası olarak nitelendirilmektedir.

Arkeolojinin Amacı

Eskiye ışık tutarak geçmişi canlandırmak arkeoloji biliminin esas amaçlarının başında gelir. İlk oluşturulan yapıtları günümüz insanına sosyal ve teknik açıdan, derinlemesine tanıtabilmek ve onu anlamasına yardımcı olmak arkeolojinin amaçlarındandır.

Bu amaçla eski kültür kalıntılarını derin araştırma teknikleri ile ve diğer bilimlerden yardım alarak bulup ortaya çıkartır. Kazmak arkeoloji bilimi için amaç değil ‘’araç’’tır. Bu durum kesinlikle karıştırılmaması gereken bir bilgidir.

Ortaya çıkartılan eski kültür kalıntılarını doğru bir biçimde tanımlayıp, gereken restorasyon çalışmalarıyla geçmiş kültürleri hem görsel açıdan hem de kültürel ve tarihi bilgi açısından aydınlığa kavuşturur.

Arkeolojinin Faydası

Günümüz insanına merak ettiği geçmişini öğreterek geleceğini aydınlatmasında yol göstermesidir. Bir puzzle oyununda eksik olan parçaların tamamlanmasıyla görsel anlamını kazanır.

Arkeoloji puzzle örneğindeki parçaların bulunmasını ve kültürlerin anlam kazanmasını sağlayan bir bilim dalıdır.

Arkeolojinin Faydası

İnsan yaradılış gereği merak duygularına hakim olamayan canlı türleridir ve bu merak duygusuyla beraber akıllarda oluşan soruların doğru cevapların bulunması adına bilim açığa çıkmıştır. Ayrıca insanlar kendilerinde iyi ya da kötü olarak nitelendirdikleri ve iz bırakan şeyleri toplama, koruma ve saklama eğilimine sahiptirler.

Büyük arkeolojik koleksiyonların ve akabinde müzelerin doğmasındaki en büyük role sahip olan durum budur. Bilinen ilk büyük koleksiyon, Roma İmparatorları ile Roma’nın önde gelen aristokratları ve zenginleri tarafından oluşturulduğu kabul edilmektedir.

Gösterişe düşkün olan ve mimari yapılarında da görebildiğimiz ‘’ata’’ kavramına önem veren eski Roma insanları ülkenin dört bir yanından getirttikleri antik eşyaları, çeşitli ebatlardaki heykellerle beraber villalarını süslemişlerdir. Bugün görmüş olduğumuz büyük arkeolojik koleksiyonların oluşmasında temel etken olmuşlardır.

Arkeoloji buluntuları – British Museum – Kolonilere ait olan değerli eşyalar

Arkeolog Nedir?

Arkeolog, ilk olarak çalışıyor olduğu eski insan eserleriyle ilgili olarak tanımlama, sınıflandırma ve iyi analiz edebilme kabiliyetine sahip bir çalışan olarak tarif edilebilir. Tanımlamayla anlamış olduğunuz üzere arkeolog, arkeoloji bilimini icra eden ve çalışmaların tüm aşamalarında takibi sağlayan bilim insanıdır.

Uygun, yeterli objektif sınıflandırma tüm arkeologların temelidir ve çoğu iyi arkeolog yaşamlarını bu sınıflandırma ve tanımlama ile harcamaktadır.

Ancak arkeologların asıl amacı, malzeme kalıntılarını tarihsel bağlamda yerleştirmek , yazılı kaynaklardan bilinenleri desteklemek ve böylece geçmişe dair anlayışı arttırmaktır.
Sonuçta, arkeolog tarihçidir, amacı eski insanların tanımını her anlamda açıklamaktır.

Arkeolog Nedir?

Arkeolojinin Diğer Bilimlerle İlişkisi

Arkeoloji bilimi ve arkeologlar ulaşmış olduğu eserleri dönemlerine göre, malzeme yapılarına, yapılışlarına ve ait oldukları kültürlere göre gruplara ayırmaktadır. Bu süreçte arkeoloji birçok bilim dalıyla kolektif bir şekilde çalışma sürmektedir.

Artış gösterir bir şekilde birçok bilim tekniği arkeologlar tarafından kullanılmaktadır ve bu teknikler arkeolog olarak çalışmayan uzman kişiler tarafından da kullanılmaktadır.
Tarihi eserler genellikle kendi çevresel kontekstlerinde; botanikçiler, zoologlar, toprak bilimciler tarafından kaya, toprak, bitki ve hayvanların belirlenme ve tanımlanması için arkeolojik çalışmalarda çalışabilmektedirler.

Arkeoloji kronolojisinde devrim yaratan radyoaktif karbon tarihlemesi atomik fizik araştırmasının ürünüdür. Arkeoloji biyolojik ve fiziksel bilimin sonuçlarını, teknikleri, metotları geniş kapsamlı olarak kullanmasına rağmen doğal bir bilim olarak görülmemektedir; yarı insanlık yarı bilimden oluşan bir bilim dalı olarak görülmektedir.

Belki de arkeologlar için ilk olarak el emeğini pratik bir şekilde özelleştiren zanaatkar daha sonra tarihçi denmesi daha doğru olur. (Genel halk için bilinen en yaygın zanaat kazılardır).

Bu çalışmanın gerekçeleri tüm tarihi bilimlerin gerekçesidir; atalarımızın tecrübeleri ve bilgileri sayesinde geleceği zenginleştirmek. Çünkü çoğu arkeolojik buluntular sanat tarihine ve teknolojisine dayanmakta olup, insanların yaptığı şeylerle ilişkilidir.

Ama bu durum eski sanat eserlerini yaratan geçmiş insanların ekonomik, bölgesel ve toplumsal bilgilerinin veriminin sonucuyla bağlantılıdır. Ayrıca, bu bizleri aydınlatabilir ve geçmişle alakalı kesin olan daha fazla kanıt elde etmemizi sağlar.

Fakat hiçbir arkeolog insan tarihinin ait olan tüm zamansal aralığı tek bir noktada birleştiremez. Coğrafi bölgelere ya da periyotlara göre çok fazla ayrılmış olan arkeolojiye dair branş mevcuttur.

Klasik arkeoloji

Klasik arkeoloji, Roma ve Yunan Arkeolojisi, ya da Mısır arkeolojisi coğrafya bölgelerine göre ayrılmış olan arkeoloji branşlarına örnek olarak verilebilir. Ortaçağ Arkeolojisi ya da Endüstriyel Arkeoloji periyotlara göre ayrılmış olan arkeoloji branşlarına örnek olarak verilebilir.

Yazı yazma eylemi 5,000 yıl önce Mısır ve Mezopotamya’da başlamıştır. Ardından çeşitli yollarla Hindistan ve Çin’de ve akabinde Avrupa’da devamını getirmiştir.

Arkeolojiye eski insanların yazıyı öğrenmeden önceki açıdan baktığımızda, 19. yüzyıl ortalarından beri, bu süreci prehistorik arkeoloji ya da prehistorya olarak atfedebiliriz. Prehistorya arkeolojisi heybetlidir çünkü o dönemdeki tek kaynak materyaller ve çevresel unsurlardır.

A) Arkeoloji ile Tarih İlişkisi

Pergamon Zeus Altarı – M.Ö. 2. yy

Arkeoloji konuyu ancak tarihsel bir çerçeve içerisinde değerlendirdiğinde değer kazanmaktadır. Arkeoloji elde dilen bilgileri insanlara iletmek için tarihle içli dışlı bir yol izlemektedir. Özellikle tarihin yazılı belgelerden yoksun olduğu ilk çağlarda arkeoloji tarihi aydınlatan tek ana kaynaktır.

Kazılarda elde edilen materyaller ve yazılı olmayan belgelerle beraber tarihin en büyük yardımcısı olmuş ve yaşananları sadece bir anı olarak kalmaması anlamında büyük bir kurtarıcı olmuştur.

Bununla beraber tarih de arkeolojiye yardımlarını esirgememektedir; ortaya çıkan eserlerin tanımlanması ve tarihlenmesi açısından önemli destekleri vardır. ‘’Arkeoloji tarihin görünen yüzü, tarih arkeolojinin söylenen dilidir.’’

B) Arkeoloji İle Filoloji İlişkisi

Filoloji dilbilimi olarak literatürde geçmektedir. Kazılardan elde edilen bilingual yazıtlar (çift dilli) ve ilk yazılı belgelerle beraber filoloji beslenmektedir ve arkeolojiyle ortak noktada buluşmaktadırlar.

Pantheon Yazıtı – Roma ‘’M. AGRİPPA.L.F.COS.TERTIUM.FECIT’’ yazılarak ‘Agrippa’nın ilak tapınağı yaptırdığı beirtilmiştir. – M.Ö. 27. yy

C) Arkeoloji İle Jeoloji İlişkisi

Jeoloji literatürde yer bilimi olarak geçmektedir, Jeoloji dünya oluşumuyla ilgili ve dünyanın geçirmiş olduğu evreleri detaylı bir şekilde açıklamaktadır. Bilimsel kazılarda ilk çağ topluluklarıyla ilgili elde edilen bilgiler ve arkeolojinin oluşturduğu sonuçlar jeoloji için önem taşımaktadır.

Arkeoloji İle Jeoloji İlişkisi

D) Arkeoloji İle Felsefe İlişkisi

Arkeoloji bahsetmiş olduğumuz üzere coğrafya ya da periyodik üzene göre branşlara ayrılmıştır. Ayrıca bu branşlardan biri de Klasik Arkeoloji’dir.

Bu branş ‘’Klasik Yunan’’ kültürünü ele almaktadır ve bu kültürü oluşturan düşünceleri her yönden araştırarak düşünce oluşumuna katkı sağlayan felsefenin kurucularını ortaya çıkarmıştır.

Felsefe düşünce akımlarını, bu akımları ortaya atan felsefecileri ve eserlerini günümüz insanına sunmaktadır.

Antik Yunan Filozof Sokrates felsefenin ilk kurucularındandır. (DOĞUM – ATİNA: M.Ö. 469 – Ö: M.Ö.399 )

E) Arkeoloji İle Zooloji ve Botanik İlişkisi 

Hayvanlarla alakalı olarak yapılan geniş çaplı araştırmaları kapsayan bilim zoolojidir ve bitkilerin türleri, gelişimi ve çeşitliliği botaniği kapsamaktadır. Arkeoloji zengin bir bilimdir ve zoolojiyle beraber; botanik, hayvanlar ile bitkilerin tarihsel ve gelişimsel olarak detaylı bilgilerini arkeolojiden sağlamaktadır.

Arkeoloji İle Zooloji ve Botanik İlişkisi

F) Arkeoloji İle Sanat Tarihi İlişkisi

Sanat tarihinin eş anlamlısı bizantolojidir, bu ismi almasının sebebi sanat tarihi alanının Bizans çağı ile başlamış olduğunun kabul edilmesidir.

Bu zaman dilimi arkeoloji için bitiş kabul edilebilir. M.Ö. 3 yy ile M.S. 5. yy’a kadar Hitit, Yunan ve Latin uygarlıklarıyla beraber Anadolu’da dönem kültürleri olarak bulunan Urartu, Asur, Pers ve Frig gibi çeşitli kültürlere ait olan tüm kalıntılar arkeolojinin ilgi alanıdır.

Ancak sanat tarihi ile bu noktada ayrılmaktadırlar. Arkeoloji bir ayrım yapmadan insan eli ile oluşturulmuş tüm kalıntı ve eserleri incelerken sanat eseri bu noktada belli bir sınırlama ve sanat değerleri için seçici davranmaktadır. Ancak arkeoloji sanat tarihi için daha rahat bir çalışma ortamı yaratmaktadır

Makalenin kapsamını kısaca tarif edecek olursak; arkeolojinin nasıl var olduğunu ve bilim disiplini olarak kabul edildiğini, arkeologların arazide, müzelerde, laboratuvarlarda nasıl çalıştığını, tarihe dönüştürdüğü kanıtları nasıl yorumladığını ve arkeolojiyle beraber diğer bilim dallarının nasıl bir ilişki kurmuş olduklarını gördük.

Arkeoloji İle Sanat Tarihi İlişkisi
Ludovisi Tahtı – Afrodit’in Doğuşu / Heykeltıraş: Lysoppis – Klasik Dönem (M.Ö.480-M.Ö.330)

Editör / YAZAR: Meltem TERZİOĞLU

Kaynaklar:

  • https://www.britannica.com/science/archaeology
  • Arkeolojiye Giriş I. – Dr. Cevdet BAŞARAN / Fen Edebiyat Fakültesi Yayınları No: 13
  • Edebiyat Keimi Yayınları No: 10
  • Arkeoloji ve Sanat Tarihi Yayınları No: 1

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Arkeolojinin Tarihi

Dünyanın en önemli arkeolojik buluntuları

Bu makaleyi paylaş
Yazan Bade Sungur
Bade Sungur, Türkiye'de aldığı eğitimle arkeoloji alanında derinlemesine uzmanlaşmış bir arkeologdur. Arkeolojik kazılarda edindiği deneyim ve bilgi birikimiyle, geçmiş medeniyetlerin izlerini gün yüzüne çıkarmakta başarılıdır. Aynı zamanda, arkeolojik içeriklerin dijital platformlardaki görünürlüğünü artırma konusunda uzmanlaşarak, arkeoloji bilgisini geniş kitlelerle paylaşmaktadır.
4 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir