Yeni araştırmaların ışığında bulunan bazı bilgilere göre dijital bitlerin üretim hızı durmaksızın devam ederse, dünya bir ‘bilgi felaketi’ ile yüzleşebilir.
Çalışmaya göre Birleşik Krallık Portsmouth Üniversitesi’nde araştırmacı olan Melvin Vopson, sürekli artan dijital bilgi kirliliğinin gezegenimizdeki maddeler için öngörülemeyen sonuçlara yol açacağını tahmin etmektedir.
Vopson, “Dünyayı gerçek anlamda değiştiriyoruz ve bu açığa çıkarılmayı bekleyen bir kriz.”
Vopson’un yeni fikirlerini anlayabilmek için geçen yıllarda sözünü ettiği “kütle-enerji bilgi denkliği ilkesi” adını verdiği teoriyi dikkate alabiliriz.
Bu çalışmada Vopson, 1960’larda termodinamik kısıtlamalar nedeniyle bilginin fiziksel bir yapıya sahip olduğuna karar veren Alman-Amerikan asıllı fizikçi Rolf Landauer’den ilham almıştır.
Gelecekte dijital bilgiden dolayı kütlede öngörülen artış.
Vopson bu fikirlere dayanarak dijital bilginin sadece fiziksel olmadığını, aynı zamanda bilgiyi depolarken ölçülebilir bir kütlesi olduğunu varsaymıştır.
Vopson’un düşüncesi ve teorik hesaplamalar dikkate alındığında bir cihazın kütlesi, içi dijital bilgi ile yüklendiğinde küçük bir miktar da olsa artmaktadır. Bu kütle oldukça küçük olmasına rağmen kayda değer ve hesaplanabilir bir durumdadır.
Yine de Vopson’un kütle-enerji-bilgi denkliği ilkesi fikri şu anda deneysel olarak doğrulanamamıştır.

Araştırmacı, teorisinin doğru çıkması varsayımı ve bunun doğurabileceği sonuçlarla alakalı akıllara durgunluk veren bir makale yayınlamıştır.
İlk olarak Vopson, IBM tahminlerini baz alarak Dünya’da her gün yaklaşık 2,5 kentilyon bayt dijital veri üretildiğini tahmin etmektedir; ki bu yılda yaklaşık 1021 dijital bit bilgiye denktir.
Vopson’un hesaplamalarına göre eğer üretilen dijital bilgi her yıl yüzde 20 oranında artarsa, 350 yıla kalmadan dijital bitlerin sayısı Dünya’daki atom sayısının toplamını geçecek. Bu noktaya gelmeden önce bile, tüm bu bilgi üretimini sürdürmek için gereken güç miktarı şu an gezegenin sağladığından fazla olacaktır.
Fakat bununla da bitmiyor!
Kütle-enerji-bilgi denkliği ilkesini de hesaba kattığımızda, bu devasa miktardaki bilginin sadece enerji tüketiminde değil, kütle açısından da önemli etkileri olacaktır.
Vopson’ın paylaştığı fikirlere göre dijital içerik oluşumunun yıllık yüzde 1 oranında arttığı varsayıldığında gezegendeki 1 kilogramlık dijital bilgi oluşumu yaklaşık 3150 yıl alacaktır. Gezegenin kütlesinin yarısının dijital bilgi kütlesine dönüştürülmesi ise 8800.
“Eğer büyüme oranının yüzde 5, yüzde 20 veyahut yüzde 50’ye çıktığını varsayarsak, elimize uçuk veriler geçmekte.”
Yıllık %50’lik büyüme oranını baz aldığımızda dijital bilgi, sadece 225 yıl içinde tüm gezegenin kütlesinin yarısını oluşturacaktır.
Elbette bütün bu teorik tahminler bir kum tanesi kadar dahi ciddiye alınmamalıdır zira araştırılan tüm kavramlar soyut ve gerçek dünyayla uyuşmaz niteliktedir.
Çok fazla belirsizlik olduğu bir gerçek; en belirsizi ise kanıtlanmamış kütle-enerji bilgi denkliği ilkesinin ta kendisi. Yine de bu gayet etkileyici bir düşünce ve Vopson, fikirlerinin teorik ve deneysel araştırmalarla daha büyük sorulara yanıt verebileceğini umuyor.
“Hem özel görelilik hem de Landauer’in ilkesinin doğru olduğu kanıtlandığına göre, yeni ilkenin doğruluğunun kanıtlanması da uzun sürmez,” diye konuştu Vopson.
“Tabii bu hala daha teoriden ileriye gitmiyor.”
Cemre Zeynep GÜLTEKİN
Bu Araştırma: AIP Advences‘da yayınlandı.