Kıta nedir diye soracak olursak, kıta yeryüzünün yedi ana parçasından biri olarak tanımlanır. Kıtalar büyükten küçüğe; Asya, Afrika, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Antarktika, Avrupa ve Avustralya olarak sıralanır. Coğrafyacılar kıtayı tanımlarken tüm adaları ilişkili oldukları kıtaya dahil ederler. Örneğin; Japonya Asya’ya ait bir adadır. Karayip Denizi’nde bulunan Grönland ve diğer tüm adalar çoğu zaman Kuzey Amerika’nın bir parçası olarak nitelendirilir.
Kıtaların tamamı kara parçalarının 148 milyon kilometrekarelik kısmına (57 milyon milikare ) denk gelir ve tamamını olmasa da yeryüzünün tümüne yakınını kıtalar oluşturur. Toplam kara parçasının çok az bir kısmı herhangi bir kıtaya ait olmayan adalar tarafından oluşur. Okyanusların yüzölçümü tüm kıtaların birleşiminin iki katından daha fazla bir alanı kapsar. En büyük kıta olan Asya Kıtası en uzun sahil şeritlerine sahiptir.
Ancak sahil şeritleri kıtaların gerçek sınırlarını ifade etmez. Kıtalar sahip oldukları kıta sahanlıkları göz önüne alınarak tanımlanır. Kıta sahanlığı sahilden okyanusa doğru uzanan hafif meyilli alanlardır ve hem okyanusun hem de kıtanın alanını oluşturur.
Coğrafyacılara göre kıtalar kültür olarak da farklıdır. Örneğin Asya ve Avrupa, Avrasya olarak anılan büyük kara parçasının iki farklı kıtasıdır ve hem isim olarak hem de etnik özellik olarak birbirinden farklıdır. Bu yüzden çoğu coğrafyacı Avrasya’yı Avrupa ve Asya olarak birbirinden ayırır. Rusya’da Kuzey Ural Dağları’ndan güneye Hazar Denizi ve Karadeniz’e doğru uzanan hayali bir hat Avrupa’yı batıya, Asya’yı doğuya doğru ayırır.
Aşağıdaki menüye tıklayarak kıtalar hakkındaki tüm detaylara hızlıca ulaşabilirsiniz.
7 Kıta:
Asya Kıtası | Afrika Kıtası | Kuzey Amerika Kıtası | Güney Amerika Kıtası | Antarktika Kıtası | Avrupa Kıtası | Avustralya Kıtası
Kıtaların Oluşumu
Dünya 4.6 milyar yıl önce devasa girdaplı gaz ve toz bulutundan oluştu. Uzay kalıntılarının sürekli olarak çarpışması ve yerçekimi dünya merkezinin ısınmasına sebep oldu. Isınma arttıkça yerkürenin bazı kayalık bölümleri eridi ve soğuyup yerkabuğu şeklini aldıkları yeryüzüne çıktı. Daha ağır olan cisimler yerküre merkezine doğru battı ve sonunda yerküre üç ana katman: çekirdek, manto ve kabuk halini aldı.
Kabuk ve mantonun üst kısmı büyük kısımlara ayrılarak tektonik plakalar adı verilen sert tabakayı oluşturdu ve dünya merkezindeki ısı, plakaların eriyen manto etrafında kaymasına sebep oldu. Günümüzde tektonik plakalar yüzlerce milyon yıldır olduğu gibi yeryüzü etrafında yavaşça kaymaya devam ederler. Yerbilimciler plaka tektoniği denilen işlemin kıtaların oluşumuna katkıda bulunduğuna inanırlar.
Kuzey Amerika’nın antik alanlarında bulunan kaya analizleri bilinen en eski kara parçasının dünyanın oluşumundan hemen sonra yani dört milyar yıl önce başladığını ortaya çıkardı. O zamanlar ilk okyanus dünyayı kapladı. Yerkabuğunun sadece ufak bir kesimi kara parçasından oluşuyordu. Bu küçük kara parçası subdüksiyon (kıtasal bir levhanın başka bir kıtasal levhanın altına girmesi) işlemi süresince tektonik plakaların sınırları boyunca büyüdü. Subdüksiyon süresince katmanlar çarpıştı ve bir katmanın kenarı kayarak diğer katman altına yerleşti.
Ağır okyanus katmanı manto altına doğru yerleşti ve mantonun yoğun ısısı altında eridi. Kaya parçası eridikçe daha da hafifleşti, magma katman arasından yükseldi ve lav olarak fışkırdı. Bu lavlar soğuyup sertleştiğinde diğer volkanik kayaları sertleştirdi.
Giderek bu volkanik kayalar okyanus yüzeyi üzerinde ufak volkanik adalar haline geldi. Zamanla bu adalar hem daha fazla lav akışının sonucu hem de alçalan katmanların kazınmasıyla birikerek daha da büyüdü. Adaları üzerinde tutan katmanlar battıkça adanın kendisi manto içine doğru alçalmak yerine bitişiğindeki diğer katman ile kaynadı ve bu işlem daha büyük kara parçalarının oluşmasına sebep oldu.
Volkanik adalar ve tektonik plakalar arasındaki kara parçalarının oluşumu günümüzde devam eden bir süreçtir. Karasal katmanlar okyanusal katmanlarından daha hafif olduğu için tektonik plakaların birbirleriyle etkileşim içinde olduğu subdüksiyon (batma) bölgelerinde okyanus tabakaları daima hafif kaldı ve karasal katmanın altında kalarak manto için sürekli yenilenerek karasal katmanların okyanusal katmanlardan çok daha önce oluşmasına sebep oldu.
Kıtalarda Seyahat
Milyonlarca yıl önce Dünya’yı gezme şansımız olsaydı Dünya günümüzden çok daha farklı olurdu. Kıtalar şuan bulundukları yerlerde olmazdı. Yaklaşık 480 milyon yıl önce kıtaların çoğu ekvator ya da ekvatorun güneyi boyunca saçılmış kara parçaları halindeydiler. Milyonlarca yıl devam eden tektonik faaliyetler onların konumlarını değiştirdi ve 240 milyon yıl öncesine kadar neredeyse tüm kara parçaları tek parça halinde birleşerek büyük bir kıta halini aldı. Jeologlar bu süperkıta parçasını Yunancada tüm parçaları anlamına gelen Pangaea olarak isimlendirdiler.
Yaklaşık 220 milyon yıl öncesine kadar Pangaea’nın oluşumuna katkı sağlayan kuvvet süperkıtanın parçalara ayrılmasına sebep oldu. Ayrılmaya başlayan Pangaea’nın parçaları günümüz kıtalarının oluşumunun başlangıcıydı.
Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika kıtalarını oluşturacak dev kara parçası diğer kıtaları oluşturacak olan dev kara parçasından ayrıldı. Zamanla Antarktika ve Avustralya ayrıldı ve güneye doğru yavaşça ilerledi. Hindistan yarımadasını oluşturan küçük kara parçaları ayrıldılar ve milyonlarca yıl boyunca büyük bir ada halinde kuzeye doğru ilerlediler ve sonunda Asya Kıtası ile buluştular. Her geçen gün farklı kara parçaları günümüzdeki konumlarına doğru hareket ettiler.
Kıtaların konumları sürekli değişim halindedir. Kuzey Amerika ve Avrupa her yıl yaklaşık 2.5 cm oranında birbirinden uzaklaşması bu sürecin göstergesidir. Gelecekte Dünya’yı ziyaret etme imkanımız olsaydı Amerika Birleşik Devletleri’ne bağlı California eyaletinin Kuzey Amerika kıtasından ayrılmış ve bir ada halini almış olduğunu görebilirdik. Gelecekte Afrika Büyük Rift vadisi boyunca iki parçaya ayrılmış olabilir hatta süperkıta bile bir gün tekrar oluşabilir.
Kıtasal Özellikler
Kıtaların yüzeyleri dağ oluşumu, aşınma, erozyon ve tortu oluşumu sebebiyle birçok kez değişime uğradı. Tektonik plakaların sürekli ve yavaş hareketi de yüzey özelliklerini sürekli değiştirdi.
Bunun sonucu olarak kıtaları oluşturan kayalar birçok kez tekrar şekillendi. Büyük sıradağlar yükseldi ve tekrar aşındı. Okyanus suları geniş alanlara yayıldı ve tekrar çekildi. Devasa buz tabakaları bu süreçte yeryüzünü şekillendirerek ortaya çıktı ve kayboldu.
Günümüzde tüm kıtalar büyük sıradağlar, göz alabildiğince ovalar geniş alanlara yayılan platolar ve karmaşık akarsu yataklarına ev sahipliği yapmakta. Deniz seviyesinden olan yükseklik ise ortalama 838 metre civarında bulunmaktadır.
Tüm kıtaların kendine has özellikleri olsa da hepsinin iki ortak özelliği bulunmaktadır. Bunlar coğrafik olarak durağan olan bölgelerin daha önce meydana gelmiş olması ve aktif olan bölgelerin ise daha sonra meydana gelmiş olmasıdır. Daha genç olan coğrafyada dağların oluşma süreci yakın geçmişte meydana gelmiştir ya da hala devam etmektedir.
Dağların oluşumu ve birikimi tektonik plakalardan kaynaklanır. Tek yönlü dağlar iki tektonik plakanın çarpışması sonucu meydana gelir. Tıpkı halının ucundan iteklediğiniz zaman oluşan kıvrımda olduğu gibi. Birkaç milyon yıl önce meydana gelen Himalayalar bunun bir örneğidir.
Hindistan’ı üzerinde bulunduran kıta levhası Hindistan kara parçasını yavaş ve kuvvetli bir şekilde diğer bir kıta levhası üzerinde bulunan Asya’ya doğru sürüklemiş ve Himalayaların her yıl yükselmesine neden olmuştur ve bu süreç günümüzde hala devam etmektedir.
Kuzey ve Güney Amerika’nın batı sahillerinde yakın geçmişte oluşan Coastal Ranges Dağları yükselmeye devam ederken daha eski dönemin durağan dağları kıtaların iç kesimlerinde oluşmuştur ve daha sabittir. Avrupa ve Asya sınırları arasında bulunan Urallar ve Kuzey Amerika appalaşları daha eski sıradağlardır ve jeolojik olarak aktif değillerdir.
Çok daha eski ve aşınmış olan sıradağlar daha yassı olur ve kıtaların kraton adı verilen daha durağan bölgeleridir. Kraton dünyanın ilk oluşum esnasında meydana gelmiş olan ilk yerkabuğu alanlarıdır. Yeni Zelenda gibi küçük kıtalar hariç tüm kıtalarda kraton olarak bilinen alanlar mevcuttur.
Yeryüzünde Kalkan ve platform olmak üzere iki çeşit kraton bulunmaktadır. Kalkanlar tamamen aşınan eski sıradağların kökeni veya özü olan ve nadir bulunan kayalardır. Platform ise zirvelerde bulunan tortulu kratonlardır.
Yüzbinlerce yıldır kalınlığı 3.2 km ye kadar ulaşan buz katmanlarıyla kaplı bulunan Kanada kalkanı kuzey Amerika Kıtası’nın yaklaşık dörtte birini oluşturmaktadır. Hareketli buzullar eski kayaların zirvelerini aşındırarak tarihi 3.5 milyon yıl öncesine dayanan kayaların oluşumuna sebep olmuşlardır.
Kuzey Amerika
Kuzey batısında minik Aleut Adaları’ndan güneyde panama kanalına kadar uzanan Kuzey Amerika Kıtası dünyanın üçüncü büyük kıtasıdır. Kıta güneydoğusunda dünyanın en büyük adası olan Grönland’ı içinde bulundurur. Kıtanın en kuzeyi Grönland adasından Aleut Adaları’na kadar dünyanın neredeyse yarısını oluştururken güneyde sadece 50 km genişliğe sahip Panama ise kıtanın en dar yeridir.
Genç Rockies Sıradağları Kuzey Amerika’nın batısında yükselen en geniş zinciridir. Dünyanın en genç bazı dağları Washington, Oregon ve California’nın bulunduğu Cascade Sıradağları’nda bulunur. Bazı zirveleri yaklaşık bir milyon yıl önce oluşmuştur ki bu süre dünya tarihi göz önüne alındığında çok kısa bir süredir. Kıtanın en yaşlı sıradağları ise ABD ve Kanada’nın doğu kıyılarında yükselir.
Dağ sıralarının arasında derin ve verimli toprakları barındıran geniş ovalar yer alır. Bu verimli topraklar yakın geçmişteki buzul çağında meydana gelmiştir. Bu buzul çağı 18 bin yıl önce tepe noktasına ulaşmış ve çekilme sürecine girdikten itibaren eriyen buzullar yeryüzüne tortularını biriktirerek verimli toprakların oluşumunu sağlamıştır. Tahıl üretimi için popüler bir alan olan bu bölge dünyanın büyük bir kısmının tahıl ihtiyacını karşılamaktadır.
Kuzey Amerika bir çok doğal güzellikleri içerisinde barındırır. Tüm arazi yapıları ve bitki örtüsü bunlara dahildir. Copper ve Mexican State of Chihuahua kanyonu bu bölgede bulunur. Amerikadaki Yellowstone ulusal parkı dünyanın en aktif bazı sıcak su kaynaklarına ev sahipliği yapmaktadır. Kanada’da bulunan Fundy Körfezi dünyanın en mükemmel seviyedeki gelgit oluşumuna ev sahipliği yapar. Bu bölgede bulunan büyük göl ise dünyanın en büyük tatlı su alanıdır. Boyu en az 76 metre ve gövde çapı yaklaşık 31 metre olan sekoya ağaçları da yine California eyaletinde bulunur.
Kanada’nın doğu kıyısında bulunan Grönland Adası dünyanın en büyük adasıdır. İsminin tersine büyük bir kısmı buz ile kaplıdır. Adanın buz tabakası kalıntısı bir zamanlar tüm kıtayı kaplayan bu tabakasının bir kalıntısıdır. Grönland adası Antarktika ile beraber üzerinde hala buz tabakası barındıran tek adadır.
Dondurucu buzullardan merkez Amerika’nın tropikal ormanlarına kadar üzerinde bir çok çeşit iklimi diğer kıtalardan daha fazla yaşatan tek kıtadır. Karayip Denizi’nde bulunan mercan kayalıklarından Grönland’taki buz tabakalarına ve Kanada ve Amerika’daki devasa ovalara kadar üzerinde neredeyse tüm ekosistem türünü barındırır.
Günümüzde Kuzey Amerika Kanada, ABD, Grönland, Meksika, Belize, Kostarika, El Salvador, Guatemala, Honduras, Nikaragua, Panama ve Karayip Denizi ile Kuzey Atlantik okyanusunun batısında yer alan ada ülkeleri ve bölgelerinin vatandaşlarına ev sahipliği yapmaktadır.
Kuzey Amerika’nın büyük çoğunluğu Kuzey Amerika levhasına yerleşmiş durumda iken İngiliz Kolombiyası’nın Kanada şehirleri ve Washington, Oregon ve Kaliforniya Juan de Fuca levhasına yerleşmiştir.
Kaliforniya’nın bir kısmı ve Baja Kaliforniyası’nın Meksika eyaleti büyük pasifik levhasına yerleşmiştir. Baja Kaliforniyası’nın bir bölümü ile Sur, Sonora, Sinaloa ve Jalisconun Meksika eyaletleri ise Cocos levhasındadır. Karayip levhası Hondurastan Panamaya merkez Amerika’nın yanı sıra Küba adasının güneyindeki Karayip Denizi’nin bir çok adasını üzerinde bulundurur. Pasifik levhasında bulunan Pasifik Okyanusu’nun ortasındaki Hawai adası da genellikle Kuzey Amerika’nın parçası olarak nitelendirilir.
Güney Amerika
Güney Amerika Kuzey Amerika’ya oldukça dar olan Panama Boğazı ile bağlanır. Bu iki kıta sadece 3 milyon yıl önce birbirine bağlanmıştır. Güney Amerika 4. büyük kıta olup Karayip Denizi’nin sıcak sahillerinden Güney Kutbu’nun dondurucu soğuk sularına kadar uzanır.
En güneyindeki Tierra Del Fuefo Adaları Antarktika’ya 1120 km’den daha az mesafededir. Bu adalar penguen, albatros ve denizkırlangıcı gibi antarktik kuşlarına bile ev sahipliği yapar. Adayı ilk ziyaretleri esnasında İspanyol kaşifler yerliler tarafından yakılan noktalar halinde su üzerinde yüzer şekilde görünen ufak ateşler görür “yeryüzünün ateşi” anlamına gelen Tierra Del Fuego ismini büyük olasılıkla buradan almaktadır.
And Dağları Güney Amerika’nın tüm güneyi boyunca uzanan en uzun bölgesel sıradağlarıdır. Birçok aktif volkanik dağ bu bölgede yer alır. Bu volkanik alanlar, Güney Amerika’yı taşıyan plakanın altında Nazca Plakası adı verilen büyük bir okyanus plakası olarak üretilen ısı ile beslenir.
Güney Amerika’nın güney merkez bölgesinde pampalar ve ovalar yer alır. Bu bölgede zengin topraklar tarım için çok elverişlidir. Buğday tarımı özellikle bölgenin en büyük endüstrisidir. Hayvancılıkta yine bölgenin bir diğer uğraş alanıdır.
Kıtanın kuzeyinde dünyanın en geniş hacmine sahip Amazon Nehri ve kolları yine dünyanın en geniş yağmur ormanları arasından akar. Amazon Nehri kendisinden sonra gelen 6 en geniş nehrin birleşiminden daha fazla suyu bünyesinde barındırır. Venezüella’da bulunan 979 metre uzunluğundaki dünyanın en yüksek çağlayanı bu bölgede bulunur. Sular o kadar yüksekten düşer ki birçoğu daha yere ulaşmadan rüzgara kapılıp kaybolur.
Güney Amerika’nın yağmur ormanları zengin bitki ve hayvan çeşitliliğine sahiptir. Yalnızca amazon yataklarında 15000’den fazla bitki ve hayvan türü bulunur. Bitki türlerinin bir çoğu tüm dünyaya yiyecek ve ilaç için kaynak oluşturur. Bilim insanları, insanlar yerleşim ve tarım amaçlı amazon nehrinin yataklarına ilerleyerek bölge ekosistemine zarar verdikçe bu kırılgan ve değerli çeşitliliği korumak maksadıyla çözüm arayışlarına girmişlerdir.
Brezilya, Kolombiya, Arjantin, Peru, Venezüella, Şili, Ekvator, Bolivya, Uruguay, Paraguay, Guyana, Surinam bu kıtada yer alır. Fransa’nın bir parçası olan Fransız Guyanası bölgesi ve İngiltere’nin bir parçası olan Falkland adaları da yine Güney Amerika’nın bir parçasıdır.Neredeyse tüm kıta Güney Amerika plakası üzerinde bulunur.
Avrupa
Avrupa KıtasıAvrupa yeryüzünün %7 sini oluşturan 6. Büyük kıtadır. Toplam büyüklüğü göz önüne alındığında Kanada’dan biraz daha büyük bir kıtadır. Fakat nüfusu Güney Amerika Kıtası’nın nüfusunun iki katından daha fazladır. Londra, Paris, Roma, Madrid, Berlin, Moskova gibi dünyanın başı çeken başkent ülkeleri dahil olmak üzere 40’tan fazla ülkeye ev sahipliği yapmaktadır.
Kuzeyde Kuzey Buz Denizi, batıda Atlantik Okyanusu, güneydoğuda Karayip Denizi ve güneyde Karadeniz ve Akdeniz ile çevrelenen Avrupa’da yer alan çoğu ülke okyanusa erişim imkanına sahiptir. Su kütlelerinin birbirine yakınlığı ve bir çok nehir yolculuğu kıtanın tarihinde önemli bir rol oynamıştır. Volga, Tuna, Don, Ren ve Po Nehir ağlarını öğrenen ilk Avrupalılar ticaret, iletişim yada fetih maksadıyla kıtada enine boyuna rahatlıkla seyahat edebilmişlerdir.
Kıtanın dışında seyahat ve keşif ekonomik, sosyal, dil gelişimi ve politik miras açısından Avrupa kıtası için önemli bir unsur olmuştur. Avrupalı kaşifler Avrupalı insanların Antarktika dışında tüm kıtada koloni haline gelmesinde önemli rol oynamıştır. Bu kolonileşme Avrupa dahil kolonileştirdikleri kıtaların ekonomik ve politik açıdan ivmeli bir gelişim sağlamasında önemli bir etki yaratmıştır.
Doğuda Ural dağları Avrupa’yı Asya’dan ayırır. Rusya ve Kazakistan da yine iki kıtayı ayıran ülkelerdir. Kaolen sıradağları İsveç ve Norveç arasında kuzey sınırları boyunca uzanır. Güneyde, Arnavutluk’tan Avusturya’ya kadar uzanan ve İsviçre ile İtalya’nın kuzeyini aşıp Fransa içlerine kadar ulaşan Alpler bir kemer oluşturur. Avrupa’nın en genç ve dik dağları olan Alpler jeolojik olarak Kuzey Amerika’da bulunan Rockies sıradağları ile benzerlik gösterir. Geniş düzlüklere sahip alanlar Fransa’nın doğusundan Ural dağlarına doğru uzanır. Sıcak ve soğuk iklimin yanında çok yağış alan Avrupa Kıtası tarım arazilerinin verimli olmasında katkı sahibidir.
Özelikle Akdeniz ve etrafı olmak üzere Batı Avrupa’nın iklimi o bölgeyi Dünya’nın turizm merkezi haline getirmiştir. Avrupa’nın neredeyse tamamı büyük Avrasya levhası üzerinde yer alır.
Afrika
Afrika KıtasıAfrika; Birleşik Devletler’in üç katından daha fazla bir büyüklüğe sahip ve ikinci en büyük kıta konumundadır. Kuzeyden güneye yaklaşık 8 bin kilometre bir uzunluğa yayılır ve Mısır’da bulunan Süveyş Kanalı ile Asya’ya bağlanır.
Afrika kuzeyinin çoğunu kaplamış durumda olan Sahra Çölü dünyanın en büyük kızgın çölü unvanına sahiptir. 6560 km uzunluğundaki dünyanın en uzun nehri olan Nil Nehri en uzak kaynak noktası olan Viktorya Gölü’nden kuzeyde Akdeniz’e kadar uzanır. Nehrin güney kısmındaki şelaleler ve akım hızının yüksek oluşu o bölgedeki ulaşımı zorlaştırmaktadır. Eski mısır uygarlıklarında ulaşım, yemek ve su ihtiyacını karşılamak için yaşam kaynağı olan Nil Nehri Afrika tarihinde önemli bir role sahiptir.
Kıtanın kuzey yarısı genellikle kurak ve çöller ile kaplıdır. Orta bölümlerinde otlak ovalar, düzlükler ve ağaçlı bozkırlar görülür. Bu bölge aslanlar, zürafalar, filler, sırtlanlar, çitalar ve Afrika antilopları gibi vahşi hayvanlara ev sahipliği yapar. Orta ve güney kısımları yağmur ormanları ile kaplıdır. Bu ormanlar genellikle Nijer, Kongo ve Zambezi gibi diğer büyük nehirlerin etrafında gelişir. Fakat ticaret, yaşam alanı ve tarım faaliyetleri Güney Amerika ve Asya’da bulunan yağmur ormanlarının yok edilmesine sebep olmaktadır.
Afrika’nın tamamına yakını dar kıyı ovalarıyla çevrilmiş yüksek plato halindedir. Bazı iç kısımlarında dağlık yaylaların yükseldiği görülür. Tanzanya’daki Kilimanjaro Dağı’ndaki buzulların birkaç kilometre aşağısında tropikal ormanlar yer alır. Kilimanjaro dağı ekvatordan çok uzak olmamasına rağmen zirvesi tüm yıl boyunca karlarla kaplıdır. Doğu Afrika’da dev çöküntü halindeki Büyük Rift Vadisi Kızıldeniz’den Mozambik’e kadar uzanır (Büyük Rift Vadisi aslında Asya’nın Güneybatısında başlar). Burası Afrika Kıtası’nın ikiye ayrıldığı ve büyük tektonik faaliyetlerin yer aldığı bölgedir.
Jeologlar bu ikiye ayrılan Afrika levhasını Rift Vadisi’nin batısına kadar kıtanın büyük çoğunluğunu üzerinde taşıyan Nübye levhası ve Afrika Boynuzu ismi verilen alan dahil olmak üzere kıtanın doğusunu üzerinde taşıyan Somali levhası olmak üzere iki şekilde isimlendirmişlerdir. Afrika boynuzu ters dönmüş gergedan boynuzuna benzeyen bir yarımadadır. Eritrea, Etiyopya, Cibuti ve Somali Afrika Boynuzu ve aynı zamanda Somali levhası üzerinde yer alır.
Afrika 56 ülkeye ev sahipliği yapmasına rağmen dünya toplam nüfusunun yalnızca %14’ünü oluşturur. Afrika doğusunun orta kısmı insanoğlunun ortaya çıktığı ilk bölge olarak düşünülmektedir ve araştırma yapmak adına bilim insanları için önemli bir yerdir. Afrika kıtasının tamamı Afrika levhası üzerinde yer almaktadır.
Asya
Asya Doğu Akdeniz’den Batı Pasifik Okyanus’a kadar uzanan dünyanın en büyük kıtasıdır. 40’tan fazla ülke bulunur. Çin, Hindistan ve Endonezya en kalabalık ülkelerdir. Dünya toplam nüfusunun %60‘ı bu bölgede yaşar ve yine dünya nüfusunun 1/3’ü yalnızca Çin ve Hindistan’da yaşamaktadır. Asya Kıtası bazıları ülke konumunda olan birçok adaya sahiptir. Filipinler, Endonezya, Japonya ve Tayvan başlıca ada ülkeleridir.
Asya insanının çoğu şehirlerde yada sahillerin, ovaların ve nehir yataklarının yakınlarında bulunan verimli tarım arazilerinde yaşar. Orta Asya’da bulunan platolar ise genellikle tarım için uygun olmayan ve az nüfuslu bölgelerdir. Asya Dünya yeryüzü toplamının 1/3 ünü oluşturmaktadır.
Sibirya Buzul Kutbu’ndan Endonezya’nın ekvatoral tropik alanlarına Asya Kıtası çok çeşitli iklim koşullarını içerisinde barındırır. Çin ve Moğolistan’da sınırları içerisinde yer alan Gobi Çölü’nün bulunduğu Orta Asya bölgesi tüm yıl kuraktır. Öte yandan Güneydoğu Asya bölgesi tarım imkanı oluşturan yıllık muson yağmurlarının oluştuğu bölgedir.
Muson yağmurları ve eriyen kar suları Ganges, Yellow, Mekong, Indus ve Yangtze gibi nehirleri beslemektedir. Asya batısında Dicle ve Fırat Nehirleri arasında kalan bölge tarım ve insan uygarlığının gelişiminde önemli role sahiptir ve “Bereketli Hilal” olarak adlandırılır. Asya diğer kıtalara göre en dağlık bölgedir. Yeryüzünün 50’den fazla en yüksek zirve noktaları bu bölgede yer alır. Himalayalarda 8700 metreye kadar ulaşan Everest Dağı dünyanın en yüksek noktasıdır. Bu bölgeler maceraperestler için uğrak bir yer haline gelmiştir.
Tektonik tabakalar sürekli olarak dağlık alanları yükseltmektedir. Hindistan büyük kara parçası kuzeye doğru Avrasya kara parçasının ortasına itekledikçe Himalaya sıradağları her beş yılda bir 2.5 cm oranında yükselmektedir. Asya Dünya’nın en yüksek noktasına sahip olma unvanının yanı sıra Kuveyt ve İsrail’de yer alan Ölü Deniz kıyılarında yeryüzünün en alçak bölgesi yer almaktadır. Burada bulunan bölge deniz seviyesinin 390 metre altına inmektedir.
Avrasya levhası Asya’nın büyük kısmını üzerinde taşımasına rağmen kıtayı üzerinde taşıyan tek levha değildir. Kıtanın güneybatısında yer alan Arap Yarımadası Arap levhası üzerinde bulunur. Hindistan levhası Hint Yarımadası’nı destekler. Avustralya levhası Endonezya’daki bazı adaları üzerinde barındırırken Kuzey Amerika levhası Japonya’nın batı adalarını ve Sibiryayı üzerinde taşır.
Avustralya
Avustralya en küçük kıta olmasının yanında Antarktika’dan sonra dünyanın en kurak kıtasıdır. Kıta bazen en göze çarpanları Melanezya, Mikronezya, Polinezya olan binlerce irili ufaklı merkez ve güney pasifik adalarını içeren Okyanusya olarak da adlandırılır. Ancak kıtada sadece Avustralya, Yeni Gine adasının doğu kısmı (Papau Yeni Gine) ve Yeni Zelanda olmak üzere üç ülke bulunur. Avustralya 8.5 milyon kilometre kareden daha az bir alanı kapsar ve nüfusu yalnızca 31 milyondur. Antarktika’dan sonra en az nüfusu olan kıtadır.
Ana karanın ortasında bulunan plato kıtanın toplamının çoğunluğunu oluşturur. Platoda yağışlar seyrektir ve bu bölgede çok yerleşim bulunmamaktadır. Büyük ayrım silsilesi olan yüksek sıradağlar doğu kıyıları yakınlarında yükselir ve Güneydoğu Avustralya ve Victorya Eyaleti bölgesinden kuzey Queensland Eyaleti’nin kuzey kısımlarına kadar uzanır. Avustralya ana karası iç kesimlerde yer alan Outback Çölü ile tanınır. Bu bölge o kadar kurak, sıcak ve çoraktır ki çok az nüfusa sahiptir.
Ana karasında yer alan sıcak plato ve çöllerin yanı sıra Avustralya kıtası Yeni Gine adasında yeşil, ekvatoral yağmur ormanlarına ve Yeni Zelanda’da ise yüksek dağ zirvelerine buzullara ve tropikal sahillere sahiptir. Avustralya nüfusunun çoğu anakaranın güney ve doğu sahillerinde yer alan şehirlerde yaşar. Bunlardan en büyükleri Perth, Sydney, Brisbane, Melbourne, ve Adelaide şehirleridir.
Hayvanlar üzerinde çalışma yapan biyologlar Avustralya’yı canlı laboratuvar olarak nitelendirirler. Bundan 60 milyon yıl önce Avustralya Antarktika’dan ayrılmaya başladığında beraberinde bir çok hayvan türünü de içerisinde barındırmıştır. Diğer kıtalardan izole şekilde yaşam süren koala, ortitorenk ve tazmanya canavarı gibi hayvanlar bu kıtaya özgü bir yaşamı benimsemişlerdir.
Avustralya’nın kuzeydoğu kıyı açıklarında bulunan Büyük Set Resifi diğer bir canlı laboratuvarıdır. Dünyanın en geniş mercan kayalıkları ekosistemine sahip olan bölge deniz süngerleri, deniz memelileri, mercanlar ve kabuklu deniz canlıları gibi binlerce tür balığa ev sahipliği yapar. Resifler canlı mercan topluluklarının 1920 km’lik kısmını oluşturur. Bazı tahminlere göre bunlar dünyanın en geniş yaşayan organizmalarıdır.
Avustralya’nın büyük bir kısmı Avustralya levhası üzerinde yer alır. Yeni Zelanda adasının güney kısımları ise pasifik levhası üzerindedir.
Antarktika
Antarktika dünyanın en kurak en rüzgarlı ve en soğuk kıtasıdır. Avrupa ve Avustralya’dan daha büyüktür ama onların aksine kalıcı insan nüfusu bulunmamaktadır. Orada sadece araştırma yapan bilim insanları ve onlara destek olan pilot, aşçı gibi personel bulunur. Antarktika iklimi orada kalıcı bir toplum yaşatmayı ya da tarım ile uğraşmayı imkansız kılar. Orada hava sıcaklığı Kuzey Kutbu’ndan çok daha düşüktür ve -73 derecenin daha altındadır.
Jeoloji, okyanus coğrafyası ve meteoroloji alanlarında çalışmalar yürütebilmek için bilim üsleri ve laboratuvarların bulunduğu kıtada dondurucu iklim şartları orayı dünya ve iklim tarihini incelemek adına mükemmel bir yer haline getirmiştir. Antarktik buz kütleleri arasında bulunan buz çekirdekleri binlerce yıldır meydana gelen iklim ve atmosfer değişikliklerini kayıt altında tutmaktadır.
Kıta aynı zamanda uzaydan yerküreye çarpan meteorlar ve sert objeleri keşfetmek için ideal bir yerdir. Genellikle demir gibi metallerden yapılan koyu renkli meteorlar, kıtanın çoğunun beyaz manzarasında fırlatılmaktadır. Antarktika’nın neredeyse tamamı yer yer 3.2 km kalınlığa kadar ulaşan buz ile kaplıdır. Kış aylarında kıta çevresinde okyanus içerisinde buzlar biriktikçe buz yüzeyleri iki katına çıkabilmektedir.
Diğer kıtalar gibi Antarktika’da da volkanik faaliyetler yer alır. Güney Kutbu’ndan 1392 km uzaklıkta olan Erebus Dağı en aktif volkanik dağdır. Kıtanın buzlu tabakası altında yer alan erimiş kayalar ve sıcaklık bu volkanın sık sık patladığının bir kanıtı halindedir.
Antarktika’da herhangi bir ülke bulunmamaktadır fakat çeşitli ülkelerden gelen bilim adamları araştırma istasyonlarında yaşamaktadır.1959 yılında yapılan ve 1991 yılında revize edilen çok uluslu anlaşmaya göre Antarktika’da sadece barışçıl maksatlarla araştırma yapılmasına izin verilmiştir. Antarktika’nın en geniş topluluğunu oluşturan McMurdo Araştırma İstasyonu Birleşmiş Milletler tarafından işletilmektedir. Dünyanın en düşük sıcaklığının kaydedildiği Vostok İstasyonu ise Rusya tarafından işletilmektedir. Kıtanın tamamı Antarktik levhası üzerinde yer alır.
Tolgahan SEVEN
Bunlar da ilginizi çekebilir
- Antarktika Kıtasını Kim Buldu?
- Hiç Var Olmayan Kayıp Kıta: Mu Kıtası Nedir?
- Kayıp 8. Kıta Zelandiya ‘nın Detaylı Haritası Çizildi
- Dünya’nın Son Süper Kıtası Bugün Gördüğümüz Dünya’yı Oluşturmak İçin Nasıl Parçalanıyor?
- Atlantik Okyanusu’ndaki Anomaliler Tektonik Levhanın Sıyrılarak İki Parçaya Ayrıldığını Gösteriyor