Kuyruklu Yıldızlar: Uzay’ın “Kirli Kartopları” Hakkında Gerçekler

Gaye Tunçdemir
Okuma süresi 10 Dakika
Kuyruklu Yıldızlar: Halley Kuyruklu Yıldızı, 8 Mayıs 1910, Dr.Dr. G.W. Ritchey tarafından 60 inç (1.5m) lik teleskop ile Wilson Gözlemevi'nden,son görünüşünde fotoğraflandığı üzere. Kuruklu Yıldız'ın başı ve ve uzun kuyruğu gösterilmiştir. Kısa, düz çizgiler, arak plandaki yıldızlar. (Image: © NASA/JPL)

Kuyruklu yıldızlar; uzayda, gaz veya toz yayan buzsu kütlelerdir. Son yapılan araştırmalar, bilim insanlarını, kuyruklu yıldızlara ‘ buzlu kir topları’ demeye itse de genellikle ‘kirli birer kartopu’na benzetilirler. Astronomlar, kuyruklu yıldızların, 4.6 bilyon yıl önce Güneş Sistemi ‘ni şekillendiren maddelerin kalıntıları olduğunu düşünüyorlar.

Bazı araştırmacılar, şu an Dünya’da yaşamı oluşturan su ve organik moleküllerin bir kısmının, başlangıçta kuyruklu yıldızlar tarafından getirilmiş olabileceğini öne sürüyorlar. Bu varsayımı araştırmak amacıyla , 12 Kasım 2014’te bir kuyruklu yıldıza sonda indirilen Rosetta Görevi kapsamında; kuyrukluyıldızın çekirdeği ve yapısını çalışan bu sonda, Güneş ‘e yaklaştıkça oluşan değişiklikleri gözlemliyor.

Kuyruklu yıldızlar, Güneş’i yörüngesine almakta fakat çoğunun, Pluton ‘un yörüngesinin çok ötesinde Oort Bulutu denilen bir alanda yerleştiklerine/ yer aldıklarına inanılıyor. Zaman zaman bir kuyruklu yıldız İç Güneş Sistemi ‘nden geçebiliyor; bazıları bunu düzenli aralıklarla tekrar ederken bazısı ise birkaç yüzyılda yalnızca bir kez yapabilmekte. Çoğu insan hayatı boyunca bir kuyruklu yıldızı hiç görmezken görenler ise bu gökkubbe şölenini kolay kolay unutamayacaklardır.

Kuyruklu Yıldızlar Uzay’ın “Kirli Kartopları” Hakkında Gerçekler

Kuyruklu yıldız ‘ın Fiziksel Özellikleri

Kuyruklu yıldız’ın çekirdeği veya özü; çoğunlukla karanlık organik madde ile kaplanmış, Nasa’ya göre temelde donmuş su veya muhtemel başka donmuş maddelerden ( amonyak, Karbon dioksit,

Karbon Monoksit ve metan gibi) oluşmak üzere, buz ve tozdan meydana geliyor. Bir kuyruklu yıldız Güneş’e yaklaştıkça; çekirdeğinin yüzeyindeki buz, gaza dönüşmeye başlayarak “Kuyruklu yıldız’ın püskülü, saçı” olarak bilinen bir bulut haline gelir.

Güneş’ten gelen radyasyon, toz parçacıklarını bu püskülden uzağa iterek toz kuyruğunu oluştururken; aynı zamanda Güneş’ten gelen elektrik yüklü partiküller, Kuyruklu yıldız’daki gazların bir kısmını iyonlara dönüştürerek iyon kuyruğunu açığa çıkarır. Bu kuyruklar; 2013’te Siding Spring Kuyruklu Yıldızı ve Mars arasında olduğu gibi, bir gezegene püskürtülebilir.

İlk bakışta, göktaşlarıyla kuyruklu yıldızlar çok benzer görülebilirler. Püskül ve kuyruğun varlığı, ikisini ayıran başlıca farklılıklardır. Bazen bir kuyruklu yıldız; takip eden gözlemlerde, bu iki özellikten biri veya her ikisinin varlığını ortaya çıkarmadan önce, bir göktaşı olarak yanlış tanımlanabilir. Çoğu kuyruklu yıldızın çekirdeğinin 10 mil (16km) veya daha az ölçtüğü düşünülmekte.

Bazı kuyruklu yıldızların yaklaşık 1 milyon mil (1.6 milyon km) genişliğe ulaşabilen püskülleri bulunurken, bazılarının da kuyrukları 100 milyon mil ( 160 milyon km) uzunluğa ulaşabilmekte. Güneş ışığını yansıtan ve hatta emdikleri güneş enerjisi sebebiyle parlayan kuyruk ve püsküllerinden dolayı, Güneş’e yakın geçen birkaç kuyruklu yıldızı çıplak gözle görmek mümkün.

Bununla birlikte çoğu, bir teleskop yardımı olmadan görülebilmek için çok küçük veya çok soluk. Kuyruklu yıldızlar, arkalarında, Dünya’da meteor yağmurlarına sebep olabilen kalıntılar bırakarak ilerlemektedirler. Örneğin, her yıl 9 ve 13 Ağustos tarihleri arasında, Dünya Swift-Tutle Kuyruklu Yıldızı’nın yörüngesinden geçerken Perseid Meteor Yağmuru meydana gelmektedir.

Kuyruklu Yıldızların Yörüngesel Özellikleri

Gökbilimciler, kuyruklu yıldızları, yörüngelerinin Güneş etrafındaki sürekliliklerine göre sınıflandırıyorlar.

Kısa devirli kuyruklu yıldızların yörünge etrafında bir tam dönüşü tamamlaması kabaca 200 yıl alırken, uzun devirli kuyruklu yıldızların 200 yıldan daha uzun zaman alıyor. Nasa’ya göre, bir kez görülen / tek seferlik kuyruklu yıldızlar ise kendilerini Güneş siteminden çıkaran yörüngeleri üzerinde Güneş’e bağlı değiller. Yakın zamanda, bilimadamları, ana meteor kemerinde de kuyruklu yıldızların varlığını keşfetti. Bu ana-kemer kuyruklu yıldızları, iç yörüngedeki yer benzeri gezegenlerdeki su için kilit kaynak olabilir.

Bilim insanları, aynı zamanda periyodik kuyruklu yıldızlar olarak da bilinen kısa-devirli kuyruklu yıldızların; yerçekimsel etkileşimler sonucu dış gezegenlerin bu cisimleri içe çekmesiyle aktif kuyruklu yıldızlar haline geldikleri, Neptune yörüngesinin ötesinde Kuiper Kuşağı adı verilen, buzul cisimler şeridinden meydana gelen disk şekilli kemerden geldiklerini öngörmekte.

Uzun devirli kuyruklu yıldızların ise, neredeyse küresel Oort Bulut ‘undan gelmekte olup, daha da ötesine çıkarak; geçen yıldızların yerçekimi çekişiyle içe doğru sarıldığı düşünülmekte. 2017’De, bilim insanları, önceki düşünülenden 7 kat daha fazla sayıda, büyük uzun devirli kuyruklu yıldız olabileceğini buldular.
Sun-Grazer adı verilen bazı kuyruklu yıldızlar, doğruca Güneş’e çakılır veya öyle yakınından geçerler ki parçalanıp buharlaşırlar. Bazı araştırmacılar, kuyruklu yıldızların Dünya için de bir tehlike arz edebileceği ile ilgili endişeli.

Kuyruklu Yıldızlar: McNaught Kuyruklu Yıldızı C/2009 R1, 6 Haziran 2010’da görüldü. (Image credit: Michael Jäger)

Kuyruklu Yıldızların İsimlendirilmesi

Genellikle, kuyruklu yıldızlar, kaşiflerinin adıyla anılırlar. Örneğin; Shoemaker-Levy 9 Kuyruklu Yıldızı, ismini, Eugene ve Carolyn Shoemaker ile David Levy tarafından keşfedilen 9.kısa devirli kuyruklu yıldız olmasından alır. Uzay araçlarının da kuyruklu yıldızları saptamakta etkinliği ispatlanmıştır, bu sebeple birçok kuyruklu yıldız, SOHO veya WISE gibi görevin ismini kapsayan isimler almıştır.

Tarihi

Antik çağlarda kuyruklu yıldızlar, gökyüzünde beklenmedik şekilde ortaya çıkan kızgın kılıç benzeri “saçlı yıldızlar” dehşet ve telaş uyandırdılar. Sıklıkla, kuyruklu yıldızlar bir kıyamet alameti olarak görüldü – bilinen en antik mitoloji, Babillier’in “Gılgamış Destanı”; kuyruklu yıldızın gelişiyle ateş, kükürt ve taşkın tasvirlerinde bulunur.

Ve Roma İmparatoru Nero, tahtın tüm varislerini infaz ederek kendisini “kuyruklu yıldızın laneti”nden kurtarmıştır. Bu korku sadece uzak geçmişle sınırlı değildi; 1910’da Chicago’da insanlar kendilerini kuyruklu yıldızın zehirli kuyruğu olduğunu sandıklarından korumak için pencerelerini mühürlemişlerdi.
Yüzyıllar boyu, bilim insanları, kuyruklu yıldızların Dünya atmosferinde seyahat ettiklerini düşündüler. Fakat 1577’de, Danimarkalı gökbilimci Tycho Brahe tarafından yapılan gözlemler, aslında Ay’ın bile çok ötesinde yolculuk ettiklerini açığa çıkardı. Sonrasında Isaac Newton, kuyruklu yıldızların Güneş etrafında eliptil,oval şekilli yörüngelerde hareket ettiklerini keşfetti ve doğru bir şekilde, tekrar ve tekrar dönebileceklerini de öngördü.

Çinli gökbilimciler, yüzyıllar boyunca kuyruklu yıldızların, Halley Kuyruklu Yıldızının M.Ö 240 yılına kadar giden gözlemlerini de içeren geniş kapsamlı kayıtlarını tuttular. Gelecek gökbilimciler için değerli kaynaklar oluşturacakları kesin tarihi yıllıklar tutmuşlardır.

Son zamanlardaki bazı görevler kuyruklu yıldızlara yöneldi. NASA’nın Derin Darbe Ölçer’i, 2005’te Tempel 1 Kuyruklu Yıldızı’na bir darbe ölçer çarparak, çekirdeğin yapısını ve oluşumunu açığa çıkaran ani patalmayı kaydetti. 2009’da NASA, Stardust Görevi’nin Wild 2 Kuyruklu Yıldızı’ndan getirdiği örneklerde yaşamın yapıtaşlarına rastlandığını duyurdu.

2014’te, Avrupa Uzay Ajansı’nın Rosetta uzay aracı, 67P/Churyumov-Gerasimenko Kuyruklu Yıldızı’nın etrafındaki yörüngeye giriş yaptı. 12 Kasım, 2014’te Philae uzay aracı, zeminine iniş yaptı.

Rosetta Görevi’nin pek çok keşfi arasında: kuyruklu yıldızın yüzeyinde organik moleküllerin ilk tespiti; 67P/Churyumov-Gerasimenko Kuyruklu Yıldızı’ndan garip bir şarkı; kuyruklu yıldızın tuhaf şeklinin dönüşteki ayrılıklardan veya birbirine kaynaşmış iki kuyruklu yıldızdan kaynaklanabileceği olasılıkları; ve kuyruklu yıldızların, aynı kızarmış dondurma gibi, sert, gevrek dış ve soğuk ama yumuşak iç kısımlara sahip olması yer alıyor. 30 Eylül 2016’da, Rosetta bilinçli şekilde kuyruklu yıldıza çakılarak görevini sona erdirdi.

Ünlü Kuyruklu Yıldızlar

Halley Kuyruklu Yıldızı, yüksek ihtimalle dünyadaki en ünlü kuyruklu yıldız, 1066 Hasting Savaşı’nı kaydeden Bayeux Duvar Halısı’nda bile tasvir edilmiştir. Her 76 yılda bir Güneş’in yaklaştığında çıplak göze görünür hale gelir. 1986 yılında Halley Kuyruklu Yıldızı Dünya’nın yakınından geçtiğinde, 5 uzay aracı kuyruklu yıldızın yakınından uçarak, normalde kuyruklu yıldızın püskülü tarafından kapatılan çekirdeğini çalışma imkanı verecek kadar yaklaşıp, eşi benzeri görülmemiş detaylar yakaladılar.

Kabaca patates şekilli, 9 mil (15 km) uzunluktaki kuyruklu yıldız; buz kısmı %80 donmuş su ve %15 donmuş karbon monksit içermek üzere, eşit miktarlarda buz ve tozdan oluşmakta. Araştırmacılar, diğer kuyruklu yıldızların da Halley Kuyruklu Yıldızı ile benzer kimyasal yapıda olduklarına inanıyorlar.

Halley Kuyruklu Yıldızı’nın çekirdeği, beklenmedik şekilde aşırı koyu siyah renkteydi; yüzeyi, ve muhtemel diğer çoğunluğu, anlaşıldığı üzere buzun büyük çoğunluğunun üzeri tozdan siyah bir kabukla kaplanmış durumdaydı ve yalnızca bu kabuktaki deliklerden buz, güneşe maruz kaldığında gaz salınımı yapmaktaydı.

Hubble Teleskopu’nun 103P/Hartley 2 Kuyruklu Yıldızı gözlemleri, 25 Eylül 2010.

1994’te Shoemaker-Levy 9 Kuyruklu Yıldızı, nefes kesici bir şekilde Jüpiter ile çarpıştığında, devasa gezegenin yerçekimsel kuvveti, kuyruklu yıldızı gözle görülür en az 21 darbe ile parçalara ayırdı. En geniş çarpışma, Jovian bulutu tepelerinde yaklaşık 1,800 mil (3000 km) kadar parlayan bir ateş topu ile beraber 7,600 mil (12,000 km) çapında -yaklaşık Dünya boyutunda- devasa bir karanlık nokta açığa çıkarttı ve tahmini 6,000 gigatonluk TNT kuvvetiyle patladı.

En son, büyük ölçüde görünür kuyruklu yıldız ; 1997’de Dünya’nın 122 milyon mil (197 milyon km) mesafesinden geçen Hale-Bopp Kuyruklu Yıldızıydı. Alışılmadık derecede büyük çekirdeği, tahmini 18 ila 25 mil (30-40 km) etrafına, çıplak göze parlak görünen, büyük miktarlarda toz ve gaz bıraktı.

ISON Kuyruklu Yıldızı’nın 2013’te fevkalade bir gösteri sunması bekleniyordu. Fakat, Güneş’e yakın geçen bu Sun-Grazer, Güneş ile bu yakın karşılaşmasında sağ çıkamadı ve Aralık ayında telef oldu.

Bu makaleyi paylaş
Gaye Tunç Demir, Boğaziçi Üniversitesi'nde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra, doktora derecesini Koç Üniversitesi'nde Fizik alanında almıştır. Kuantum mekaniği ve parçacık fiziği üzerine uzmanlıkları bulunmaktadır.
2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir