Hepimiz maymunları severiz, ancak Jane Goodall Instute’nin çalışmalarının önceliği şempanzeler, maymunlar değil. Muhtemelen burada bazı insanlar şöyle bir soru soracaktır: “Fakat şempanzeler de maymun değil mi?” Cevap hayır, şempanzeler, maymun değildir. Peki aralarındaki fark ve bu farkın önemi nedir?
Maymun, şempanze ve insanlar primattır. Primatlar, diğer canlılardan farklı olarak yüksek düzeyde idrak kabiliyetine sahip memeliler takımıdır, fonksiyonlu el ve ayakları nesneleri kavrar, gözleri öne doğru bakar (Savunmasız canlıların -balık türleri, ceylan gibi- gözleri yandadır.Böylece avcılarını kolaylıkla görebilirler).
Bazı primatlar (büyük maymunlar ve babunlar da dahil) terrestrialdir, iki ayak ve iki kol üzerinde yürürler, arboellerdir, yani ağaçlarda yaşarlar. Ağaçlara tırmanma özelliği tüm primat türlerinde bulunur. Milyonlarca yıl önce primat atalarımız farklı gruplarda farklı türler oluşturacak şekilde farklı karakteristikler de evrimleşti.
Tüm grupların benzer karakteristikleri vardır
Ayrımlarını yapmak primatlar sayısız kategoriye sahip olduğundan kafa karıştırıcı olabilir: Büyük maymunlar (great apes), küçük maymunlar (lesser apes), old world monkeys (Örneğin Babunlar), new World monkeys görünüşte aynıdır. Tüm grupların benzer karakteristikleri vardır ancak bazı yönlerden ayrılırız. Büyük maymunların (insanlar, şempanzeler, bonobolar, goriller, orangutanlar) genelde beyinleri, vücutları daha büyüktür ve kuyrukları yoktur.
Büyük maymunları nasıl tanıyacağımızı öğrendiğimize göre sıra maymunlara geldi. Maymunlar “küçük maymun” olarak bilinen bir çok farklı türe sahip. Küçük maymunlar (jibonlar ve siyamanglar) genelde boy olarak daha kısadır, ince kollara ve daha küçük bir beyne sahiptirler.
Ve son olarak maymunlar “New World” ve “Old World” olarak ikiye ayrılırlar. Bunların çoğunun kuyrukları vardır, kedi veya köpek gibi yürürler ve gruplar arasında en küçük beyne sahiptirler. Guenon ve babunlar gibi bazı Old World maymunları için söyleyebiliriz bunu, ya da kapuçin ve örümcek maymunu gibi New World maymunları!
Şimdi şempanzeler ve insanlara geri dönelim: İnsanlar şempanzelerden evrimleşmedi. Bu genel bir yanlış anlaşılmadır. Son ortak ataları ortaktır sadece. Bu ataların bir kısmı günümüzün şempanzelerini oluşturacak biçimde evrildi, diğerleri de ilk insan türlerini oluşturmak üzere başka bir yola evrildi, sonuç da Homo Sapiens oldu (yani sen ve ben!).
Şempanzeler genetik olarak insana en yakın türdür.
Şempanzelerle DNA’mızın %98.6’sını paylaşıyoruz. Bu nedenle onlarla fiziksel olarak benziyoruz, aynı şekilde oynuyoruz, karmaşık duygulara ve zekaya sahibiz. Bu ayrımları bilmenin neden önemli olduğunu sormuştuk yazımızın başında. İlk insan türlerinin davranışlarını öğrenebilmemiz için son şempanzeleri, dağ gorillerini, orangutanları anlamamız gerekiyor. Bunu anlamak için de Jane Goodall Instite’den kendilerine The Trimates diyen üç bilim insanı bu hominidler üzerine araştırma yaptı.
Dr. Goodall araştırmasında devrim niteliğinde bir şey keşfetti: Gombedeki şempanzeler alet kullanıp yapabiliyordu. Bu keşfe kadar alet kullanımı insanları şempazelerden ayıran bir özellik olarak görülüyordu. Böylece insanların hayvanlar dünyasından kopuk olmadığı, onun bir parçası olduğu ortaya çıktı. Sonrasında diğer hayvanların da alet kullanıp yapabildikleri, duygulara, duyarlılığa ve zekaya sahip olduğu da anlaşıldı.
Primatlarla ilişkimiz hiç de durağan değil. Araştırmacılardan Jane, bu konu hakkında şöyle dedi: “Diğer incelediğimiz hayvanlar arasında en çok şempanzeler bize insanlar ve hayvanlar arasında keskin bir çizgi olmadığını gösterdi. O çizgi aslında oldukça soluk, ve biz keşfetmeye devam ettikçe daha da soluklaşıyor.”