Yapılan çalışmalara göre, sanat öğrencilerinin, sosyal bilimler öğrencilerine oranla daha fazla uyuduğu, daha fazla uyku bozuklukları yaşadığı ve gün içinde daha enerjisiz oldukları gözlemlenmiştir.
Daha önce hiç, bir sonraki Picasso olduğunuzu hayal ettiniz mi?
Haifa Üniversitesi’nde güzel sanatlar ve sosyal bilimler öğrencilerini karşılaştıran yeni bir araştırma, görsel açıdan yaratıcı öğrencilerin daha düşük kaliteli uyku uyuduklarını göstermiştir.
Araştırmanın başyazarlarından olan Neta Ram-Vlasov, görsel yaratıcılığı yüksek olan öğrencilerin uyku bozukluklarından dolayı zorluklar yaşadığını belirtiyor.
“Sözlü olarak yaratıcılığını kullanan insanlar söz konusu olduğunda, daha fazla uyuduklarını ve daha geç saatlarde kalktıklarını tespit ettik. Başka bir deyişle, iki yaratıcılık türü farklı uyku düzeniyle ilişkilendirildi.” diyerek devam ediyor Ram-Vlasov.
Konuyla ilgili önde gelen yaklaşımlardan biri, yaratıcılığı dört özelliğe göre tanımlamaktır. Akıcılık, çok çeşitli fikirler üretme becerisi; esneklik, bu geniş fikir yelpazesini üretmek için farklı düşünce kalıpları arasında kolayca geçiş yapma olanağı; özgünlük, fikrin çevredeki fikirlere göre eşsiz olması ve detaylandırma, her düşünceyi ayrı ayrı geliştirme becerisi.
Şu anki çalışma, Haifa Üniversitesi Yaratıcı Sanat Terapileri Enstitüsü Hemşirelik Yüksekokulundan Prof. Tamar Shochat ve Neta Ram-Vlasov tarafından, Assuta Tıp Merkezi Uyku Enstitüsü’nden Amit Green ve Yezreel Vadisi Koleji Psikoloji Bölümü’nden Prof. Orna Tzischinsky tarafından yürütülmektedir.
Çalışma boyunca, katılımcıların gece uykuları kayıt altına alındı.
Araştırmacılar, görsel ve sözlü olmak üzere iki yaratıcılık türünün, zaman, zamanlama (uykuya dalma ve uyanma zamanı gibi endeksler) ve öznel yönlerinin uyku kalitesi gibi uykunun nesnel yönlerini nasıl etkilediğini anlamaya çalışıyorlardı.
Çalışma, yarısı sadece sanat, diğer yarısı da sadece sosyal bilimler üzerine eğitim almakta olan yedi farklı üniversiteden otuz katılımcı ile yürütülmüştür. Çalışma boyunca, katılımcıların gece uykuları kayıt altına alındı.
Bilek monitörünü (uyku değerlerini ölçmeye yönelik bir cihaz) uyku modelleri ve uyku kalitesini ölçmek için kullandılar ve bir uyku günlüğü oluşturdular.
Son olarak da, uyku alışkanlıkları üzerine bir anket doldurdular. Ayrıca, görsel ve sözlü yaratıcılık testlerine de tabi tutuldular.
Sonuçlar, katılımcılar arasında görsel yaratıcılık düzeyinin artması ile uyku kalitesinin düştüğünü gösterdi.
Bu durum, uyku bozuklukları ve gündüz işlev bozukluğu gibi konularda da kendini göstermiştir. Araştırmacılar ayrıca, katılımcıların sözel yaratıcılık düzeyinin ne kadar yüksek olursa, o kadar fazla uyuduğunu, geç uyuduğunu ve geç uyandığını tespit etmişlerdir.
Sanat öğrencileri ile sanat dışı bilim öğrencilerinin uyku düzenleri arasındaki bu karşılaştırma, sanat öğrencilerinin daha fazla uyuduğunu tespit etmiştir; ancak bu durum, kaliteli bir uykuyu kesinlikle garanti etmemektedir.
Sanat öğrencileri uykularını düşük kalitede değerlendirmiş olup, sanat dışı öğrencilere göre daha fazla uyku bozukluğu ve gündüz işlev bozukluğu bildirmişlerdir.
Araştırmacılar, iki çeşit yaratıcılık ve uyku kalıbı arasındaki bağlantılar için bazı açıklamalar yapılabileceğini belirtmişlerdir: “Daha ileri çalışmalar, yaratıcılığın uykuyu etkileyip etkilemediğini (veya tam tersini) belirlememize yardımcı olacaktır.”
Araştırmacılar, “Görsel yaratıcılık fazlalığı kişiyi daha fazla uyardığından, bu durum uyku bozukluklarına yol açabilir. Öte yandan, sözlü yaratıcılığı yüksek bireylerin uyku süresinin uzaması da muhtemeldir.
Her durumda, bu sonuçlar fazla uyku konusunda yaratıcılığın tek faktör olmadığını kanıtlar. Görsel yaratıcılık, sözel yaratıcılıktan farklı beyin mekanizmaları tarafından aktive edilir ve etkinleştirilir.” diye belirtmektedirler.