Hoşlansak da hoşlanmasak da yeryüzü solucanlar ile dolu. Bu savunmasız, yumuşak yaratıklar kendilerini koruma stilleri garip ve birbirlerinden farklı. Bazıları korkunç ittifaklar kurarken bazıları yeni beyinler sentezliyor. Solucanlar ağızları olmadan beslenebilir, diğer türleri kontrol edip, farklı türlerin yaşama veda etmesine sebep olacak alanlarda zevkle yaşayabilir. Diğer türlerin üremesine yardımcı olmakla birlikte Dünya’nın plastik sorununa da çözüm olabilirler.
10- Marstaki Solucanlar
Kızıl Gezegen ’de şimdilik solucan yok. Yıllar önce NASA sahte Mars toprağı sentezlemeyi başardı. Bu gerçek Mars toprağına o kadar yakındı ki ekiplere uzay kıyafetleri, madencilik ekipmanları gibi birçok konuda fayda sağladı.
2017’de yapılan bir araştırmayla Mars toprağında rahatça gelişebileceklerini gösterildi. Birkaç Hollanda Solucanı toplanıp bu özel toprağa yerleştirildi.
Mars’ta yaşayıp gezegeni verimli bir hale getirip getiremeyeceklerini görmek için toprağa aynı zamanda gübre ve roka da ekildi.
Ekibin tek çekincesi tahıllardı çünkü Mars kumu kaliteli değildi. Örneğin gümüş dünya kumu kuartz ihtiva eder ve bahçecilikte kullanılır.
Bilim insanları bu sorunu domuz gübresiyle çözmeye çalıştı ve gariptir ki toprak gümüş Dünya kumundan daha verimli hale geldi. Deneyin en iyi kısmıysa solucanların bu toprakta üreyebildiklerinin keşfedilmesi oldu.
9- Asidik Zombi Solucanlar
2002’de Kaliforniya sahillerinde büyük deniz canlılarının iskeletlerini delik deşik olana dek kemirerek beslenen ‘Zombi Solucanlar’ keşfedildi. Kemirgen Solucanlar kulağa normal gelebilir ama bu canlıların ne kemirmek için çeneleri var ne sindirim sistemleri.
Bunlara sahip olmayan bir türün kemiklerde nasıl delikler açtığı merak konusu. 2013’te bunu derilerinden sızan zararlı bir maddeyle yaptıkları keşfedildi.
Solucanların sindirimi hala açıklanamasa da hücrelerden sızan asit insan vücudundaki osteoklastik (kemik yıkan) aktiviteyle benzerlik gösteriyor.
8- Beyin Gaspçısı Solucanlar
Bazen karıncalar lezzetli bir çamurla karşılaşırlar. Bununla beslendiklerinde çamurun içindeki karacaiğer paraziti larvaları karıncaların beyinlerini ele geçirir. Başka bir hayvan karıncaları yiyene kadar onları bıçakmışçasına dondurur.
Bir inek onu yedikten sonra solucanlar içine yumurtalarını bırakır. İnek yumurtaları boşalttıktan sonra yumurtalar solucanlar tarafından tüketilir. Solucanlar onları boşaltana dek larvalar solucanın içinde bekler ve boşaltıldıktan sonra da yeni bir karınca onları yiyene dek beklerler.
‘Düz solucanların’ hayat döngüsünü anlamış olsak bile karıncaları nasıl kontrol ettiklerini hala bilmiyoruz. Araştırmacılar 2018’de etkilenmiş böceklerin başlarını kesip incelediler ve bilgisayarlı tomografiyle yaptıkları incelemede aynı anda birçok düz solucanın tek bir beyne saldırdığını gördüler.
En iyi solucan karıncanın nöral alanlarını etkileyerek çenesini kilitliyor ve onu ineğin sindirimi için en uygun pozisyona sokuyordu.
7- Donmuş Solucanlar
Mikroskobik boyutlardaki yuvarlak solucanlar normalde günlerini toprağın altında gezinerek geçirirler. 2018’de şok edici bilgiler edindik. Kriyojeni bir dondurma tekniğidir. Bu teknikle insanlar dahil olmak üzere çoğu şeyi yüzyıllarca dondurabilirsiniz.
2018’de buzul çağından kalma, donmuş yuvarlak solucanlar bulundu. 42.000 yıldır donmuş haldeydiler. Bilim insanları onları eritttiğinde hareket edip, bin yıllardan beri ilk kez yemek yediler. Bu çok hücreliler tarihinin ilk çözünerek yeniden doğuşuydu.
Doğal yollardan gerçekleştiği için bilim insanları hala mekanizmasını çözmeye çalışıyor.
6- Ölümcül İş Ortakları
Heterorhabditis yuvarlak solucanı ve Photorhabdusluminescens isimli bakterinin ittifakı tüm böcekler için tehlikelidir. Yuvarlak soulucanlar yanlarından geçen bir çekirgenin vücuduna yapışır. Kurbanın vücuduna girdikten sonra soluncan bakteriyi vücudundan kusar.
Zehirli bakteri kurbanı öldürür ve salgısıyla onun toprakta çözünmesini önleyerek solucana ve yavrularına haftalarca erzak sağlamış olur. Çekirgeyi kuşlar gibi diğer hayvanların yemesini önlemek için doğal uyarı işaretlerini kullanır ve cesedi kırmızıya çevirerek kötü koku yaymasını sağlar.
En garibiyse cesedin elektirik mavisi ışınlar yaymasını sağlaması. Karşılığında solucan bakterinin ulaşımını sağlar. Cesetle işleri bitmeden hemen önce yavru solucanlar bakteriyi yeniden içlerine alır ve yeni kurbanlarıyla karşılaşana kadar onlara ev sahipliği yapar.
5- Yamyam Ebeveynler
Susam tanesinden bile küçük olan yuvarlak solucanlar insan gözü için birbirinin aynı olsa dahi, kendi yavrularını tanıyabilirler. Bilim insanları bu bilgiyi solucanların beslenme alışkanlıklarını incelerken edindi. Yuvarlak solucanlar birbirleriyle beslenebilirler.
Buna rağmen her ne kadar yamyam olsalar da kendi yavrularını yemezler. Ebeveynlik görevleri bittiğinde ise onları yemekte bir sakınca görmezler. Yavrularını nasıl tanıdıkları 2019’a kadar açıklanamadı.
Biliim insanları cevabı Pristionchuspacificus isimli solucanı incelerken buldular. Bu solucanın diğer solucanlarla beraber kendi yavrularını da yemek gibi kötü bir huyu vardı. Solucanın DNA’sını incelediklerinde SELF-1 isimli geni buldular.
Bir şekilde bu gen yavrularını yemelerini engelliyordu. Bu gen DNA’larından çıkarıldığındaysa kendi yavrularını yarın yokmuşçasına yediler.
4- Poposuz Mucize Solucan
Yıllardır Paracatenula isimli solucanın ağzı, midesi ve boşaltım organı olmadan nasıl hayatta kaldığı merak konusu. Bu düzsolucan türü beslenme ve boşaltım için gerekli organlara sahip olmamasına rağmen ortalama sıcaklık değerine sahip deniz diplerinde büyüyüp gelişebiliyor.
Yakın zamanda bu sır çözüldü. Solucan,Riegeria isimli bakteriyle ortak bir yaşam geliştiriyor ve enerjiyi kimyasal olarak birbirlerine aktarıyorlar. Bakteri solucanın içinde yaşayarak beslenmesini sağlıyor ve boşaltımı için atıkları kendi bünyesinde yeniden kullanıyordu.
Bu dostluğu benzersiz yapan 2 şey var. İlki normalde kemosentetik birlikteliklerde solucanın bakteriyi yiyerek fayda sağlaması ancak durum bu ikili için geçerli değil. İkincisiyse birlikteliklerini 500 milyon yıldır sürdürmeleri.
3- Zehir Üretici Solucanlar
2008’de Colorado’da bir sülfür mağarası keşfedildi. Mağarada insan için toksik olan sülfürhidrat bol miktarda bulunuyordu. Bu ölümcül gazın dışında insan derisini kıyafetlerinin üzerinden yakabilecek olan sülfik asit bulunuyordu.
Bu ölümcül mağarada yeni bir solucan türü bulundu. Bu tür insanlar ve böcekler gibi diğer canlıların yok olacağı olağanüstü koşullarda yaşayabiliyor.
Bu solucanlardaki hemoglobin diğer türlere oranla çok daha fazla oksijene bağlanarak mağaradaki oksijen azlığını kompanse ediyor ve bu da onların kan kırmızısı renkte olmasına sebep oluyor.
Diğer kızıl solucanlar deniz kenarlarında yaşayıp deniz bakterilerini kullanarak toksinlerden arınır. Bu yeni tür ise bunu kendi başına yapabiliyor.
2- Yeniden Büyüyen Beyinler
2012-2014 yılları arasında Arjantin, Amerika, İspanya ve Yeni Zelanda’dan toplanan solucanlar rejenerasyon yetenekleri incelenmek üzere laboratuvarlara götürüldü. Bazıları başları kesildikten sonra yeni baş, hatta yeni bir beyin üretmeyi başardı.
Solucanlardan biri vücudunun ön yarısı kesilmesine rağmen eksiği tamamlamayı başardı. Önceleri rejenerasyon yeteneğinin ortak atalarından miras olduğu sanılsa da 2019’daki yeni bir araştırma solucanlarda durumun böyle olmadığını göstererek bu bilimsel inanışı yıktı.
Testler ortak atalarının böyle bir yeteneğe sahip olmadığını, bu yeteneğe sahip 8 solucan türünün bu özelliği kendi kendilerine geliştirdiklerini gösterdi.
1- Plastik Ayrıştırıcı Solucanlar
2017’de aynı zamanda arıcılık yapan bir bilim insanı kovanlarında parazitler olduğunu buldu. Balmumu solucanlarını geçici olarak plastik bir torbaya yerleştirdi. Arılarla ilgilendikten sonra torbaya baktığında deliklerle dolu olduğunu gördü.
Solucanlar ya plastikleri çiğneyip atmıştı ya da gerçekten yemişlerdi. Eğer 2. ihtimal doğruysa solucanlar günümüzdeki plastik sorunun çözücüsü olabilirdi. Yapılan testler gerçekten de solucanların plastik yiyebildiğini gösterdi.
İkincil testlerde 100 balmumu solucanının 92 gram polietileni 12 saatte ayrıştırabildiğini gösterdi ki bu daha önceki deneylerde kullanılan bakterilerden 1400 kat hızlıydı. Daha önce solucanlardaki bir enzimin balmumunu ayrıştırmayı sağladığı düşünülüyordu.
Aynı enzim plastiği de ayrıştırıyor olabilir. Eğer bilim insanları bu maddeyi üretmeyi başarabilirse, plastik sorununun çözümü bulunabilir
Bunlar da ilginizi çekebilir:
- Bilim İnsanları, 42.000 Sene Önce Donan Solucanlar Hayata Geri Döndürüldü
- Vahşi Komodo Ejderlerinin, Çelik kadar sağlam olan zırhının sırrı çözüldü
- Solucan Delikleri Var Mı? Gerçekten solucan deliklerinden geçebilir miyiz?
Editör / Yazar: Şeyma SÜRÜCÜ