Dört ayak üzerinde yürüyen Ulaş ailesi, evrim teorilerini sarsan bir fenomen olarak bilim dünyasını şaşırtmaya devam ediyor.
Hatay’da yaşayan Ulaş ailesinin bazı çocuklarının iki yerine dört ayak üzerinde yürümesi, evrim teorilerini sorgulatan bir fenomen olarak uluslararası basında yer almaya devam ediyor.
Bu makalede, ailenin durumunun nasıl ortaya çıktığını, hangi bilim insanlarının aileyi araştırdığını, hangi evrim teorilerinin tartışıldığını ve bu durumun insanlık için ne anlama geldiğini öğreneceksiniz.

Aile, BBC belgeseliyle tanındı
Ulaş ailesi, 2005 yılında 18 ila 34 yaşları arasındaki altı çocuğunun dört ayak üzerinde yürüdüğünün ortaya çıkmasıyla bilim insanlarının ilgisini çekti. Aile, 2006 yılında BBC’de yayınlanan “Dört Ayak Üzerinde Yürüyen Aile” adlı belgeselle dünya çapında tanındı. Belgeselde aile, “insan ve maymun arasındaki kayıp halka” olarak nitelendirildi.
Bilim insanları, aileyi araştırıyor
Belgeselin ardından Birleşik Krallık’taki London School of Economics’ten evrimsel psikolog Nicholas Humphrey, aileyi daha yakından incelemek için Türkiye’ye geldi. Humphrey, ailenin 18 çocuğundan 12’sinin normal yürüdüğünü ancak altısının dört ayak üzerinde yürüdüğünü belirledi. Bu durumdan en çok etkilenen ise 28 yaşındaki Gülen adlı erkek çocuktu.
Humphrey, bu davranışın modern insan yetişkinlerinde daha önce görülmediğini ve bunun evrim açısından çok önemli bir bulgu olduğunu söyledi. Humphrey, kısa süre önce katıldığı 60 Minutes Australia programında da aileden bahsetti ve “Modern insanın hayvan durumuna geri dönebileceğine dair olağanüstü fanteziler var. Ancak yine de bunu asla beklemiyordum” dedi.
Evrim teorileri tartışılıyor

Ulaş ailesinin durumu, evrim teorilerini de tartışmaya açtı. Türkiye’de yapılan bir araştırma, ailenin genetik bir mutasyon sonucu üç milyon yıllık evrimi tersine çevirdiğini ve “evrimsel saatin geri çevrildiğini” iddia etti. Ancak Humphrey, bu teoriyi “son derece aşağılayıcı” ve “bilimsel açıdan güvenilmez” olarak nitelendirdi ve reddetti.
Humphrey’e göre, Ulaş ailesinin durumu, insanların iki ayak üzerinde yürümesinin neden zorunlu olmadığını gösteriyor. Humphrey, “Bizi hayvanlar aleminin kalanından ayıran şey, iki ayak üzerinde yürüyen ve başını havada tutan bir tür olmamız” diye konuştu ve ekledi: “Bu durum, hayvanlar alemindeki diğerlerinden farklı olduğumuza dair algımız açısından son derece önemli. Bu insanlar o sınırı geçiyor.”
İnsan ve maymun arasında bir fark yok mu?
Ulaş ailesinin durumu, insan ve maymun arasındaki farkları da sorgulatıyor. Liverpool Üniversitesi’nden araştırmacılar, ailenin çocuklarının iskeletlerinin insanlardan çok maymunlara benzediğini ve beyinciklerinin de daha küçük olduğunu tespit ettiler. Ancak bu durum, insanların iki ayak üzerinde yürüme yeteneğini engelleyen bir faktör değil.
Ayrıca maymunlar, etrafta dolaşmak için parmak eklemlerini kullanırken, Ulaş ailesinin çocukları avuçlarını kullanıyor. Bu da aralarındaki önemli bir farka işaret ediyor.
Ulaş ailesinin durumu, bilim dünyasında hâlâ çözülemeyen bir gizem olarak kalmaya devam ediyor. Ailenin yaşadığı zorluklar ve toplumsal baskılar da göz önüne alındığında, bu durumun insanlık için ne anlama geldiği sorusu da cevap bekliyor.
Akraba evliliği hipotezi
Ulaş ailesinin durumunu ilk kez ortaya çıkaran ve bir sendrom olarak tanımlayan kişi, Çukurova Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Türkiye Bilimler Akademisi üyesi Prof. Dr. Üner Tan oldu. Tan, ailenin genetik bir mutasyon sonucu atalarımız gibi dört ayak üzerinde yürüdüğünü, primitif konuştuğunu ve primitif zekâya sahip olduğunu ileri sürdü. Tan, bu sendromun sadece Ulaş ailesinde değil, Türkiye’de başka yedi ailede daha görüldüğünü belirtti.
Tan’ın hipotezine göre, sendromun ilk nedeni akraba evliliği yapmış olmaları. Akraba evliliği, genetik hastalıkların ortaya çıkma riskini artırıyor. Sendromun ikinci nedeni ise çevresel faktörler, üçüncü nedeni de beslenme yetersizliği ve vitamin eksikliği.
Gelişimleri etkilenmiş olabilir
Humphrey ise Ulaş ailesinin durumunu genetik bir mutasyon olarak değil, gelişimsel bir bozukluk olarak görüyor. Humphrey, çocukların gelişiminin ailenin tutumu yüzünden etkilenmiş olabileceğini düşünüyor.
New York Post’un haberine göre, bilim insanları yıllar önce bu çocuklara fizyoterapi uygulamış ve iki ayak üzerinde yürümeleri için aletler vermişti. Humphrey, Türkiye’ye tekrar geldiğinde çocukların hareket kabiliyetinde ciddi iyileşmeler olduğunu görmüştü.
Humphrey’e göre, çocuklar dokuz aylıkken ayakta durmaları için yeterince teşvik edilmemişti. Bu durum da gelişimlerini olumsuz yönde etkilemiş olabilir.
İnsanlık için ne anlama geliyor?

Ulaş ailesinin durumu, bilim dünyasında hâlâ çözülemeyen bir gizem olarak kalmaya devam ediyor. Ailenin yaşadığı zorluklar ve toplumsal baskılar da göz önünde bulundurulduğunda, bu durumun insanlık için ne anlama geldiği sorusu da cevap bekliyor.
Humphrey, Ulaş ailesinin durumunun insanların iki ayak üzerinde yürümesinin neden zorunlu olmadığını gösterdiğini söylüyor. Humphrey, “Bu insanlar bize hayvanlar alemindeki diğerlerinden farklı olduğumuza dair algımızın ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor” diyor.
Ulaş ailesinin durumu, insan ve maymun arasındaki farkları da sorgulatıyor. Liverpool Üniversitesi’nden araştırmacılar, ailenin çocuklarının iskeletlerinin insanlardan çok maymunlara benzediğini ve beyinciklerinin de daha küçük olduğunu tespit ettiler. Ancak bu durum, insanların iki ayak üzerinde yürüme yeteneğini engelleyen bir faktör değil.
Ayrıca maymunlar, etrafta dolaşmak için parmak eklemlerini kullanırken, Ulaş ailesinin çocukları avuçlarını kullanıyor. Bu da aralarındaki önemli bir farka işaret ediyor.
Sonuç olarak Ulaş ailesinin durumu, bilim dünyasında hâlâ çözülemeyen bir gizem olarak kalmaya devam ediyor. Ailenin yaşadığı zorluklar ve toplumsal baskılar da göz önünde bulundurulduğunda, bu durumun insanlık için ne anlama geldiği sorusu da cevap bekliyor. Ulaş ailesinin durumu, insanların iki ayak üzerinde yürümesinin neden zorunlu olmadığını gösteriyor. Ayrıca insan ve maymun arasındaki farkları da sorgulatıyor. Bu makalede, Ulaş ailesinin durumunu farklı açılardan inceledik ve bilim dünyasının bu konudaki görüşlerini aktardık.