Dünyamız 11 bin yıl önce daha farklıydı.11 Bin yıl önce yemyeşil ormanlar ile otlaklar yoktu. Aynı şekilde atalarımız da bir şeyler inşa etmeye henüz başlamamışlardı. Tabi atalarımızın bundan 11 bin yıl önce neler yaptığını tam olarak bilmemizin bir yolu yok. Nitekim bir arkeolojik kazı alanı olan Göbekli Tepe, atalarımızın neler yaptığına dair bizlere birkaç ipucu sunabilir.
Güneydoğu Anadolu’da Germuş dağ sırasının en sonunda yer alan ve Stonehenge ile neredeyse benzer olan Göbekli Tepe; 1960’lı yıllarda Türk ve Amerikan araştırmacılar tarafından keşfedilmiştir. Fakat araştırmacıların o zamanlarda bulduğu kireçtaşı ve çakmaktaşından yapılma levhalar ile eserlerin önemi ancak 1994 yılında Alman arkeolog Klaus Schmidt tarafından fark edilmiştir. Günümüzde Göbekli Tepeyi inşa eden insanlar hakkında az çok varsayımlarda bulunabilmekteyiz fakat yine de Göbekli Tepe gizemini kısmen de olsa korumaktadır.
Göbekli Tepe projesinde çalışan (2006 yılından bu yana) arkeolog Jens Notroff, gönderdiği bir e-mailde “Anıtlar boyutlarıyla ve inşalarındaki gayretten dolayı öne çıkan istisnai örneklerdir. Göbekli Tepe de bu bağlamda önemli bir örnektir. Çünkü buradaki anıtlar, anıtsal mimarinin henüz bilinen ilk örnekleridir. Üstelik Göbekli Tepe, inşa edildiği dönemde oldukça hareketli olan bir avcı-toplayıcı kültür bağlamında inşa edilmiştir.” demiştir.
Hareketli Bir Avcı-Toplayıcı Topluluk
Arkeologların Göbekli Tepe kazı alanından edindikleri bilgiler, yapıyı inşa eden insanların oldukça hareketli avcı-toplayıcı bir topluluk olduğu yönündedir. Bunun nedeni ise yapıyı inşa eden insan topluluğunun; bölgede mallarını tuttuğuna, tarım ile uğraştığına ve metal aletler yaptığına dair bir kanıt bulunmamasıdır. Bu durum erken Neolitik dönemde yaşayan insanlar hakkında bildiklerimizle de uyuşmaktadır.
Notroff , “Göbeli Tepe, seramik kapların henüz daha icat edilmediği, Çanak çömlek öncesi Neolitik Dönem dediğimiz bir dönemden kalma bir yapıdır. Bu dönemdeki ve bölgedeki yerleşim alanlarını ve bu yerleşim alanlarının tasarımlarını biliyoruz.
Bölgede uzun bir dönem boyunca yerleşim de olmamıştır. Göbekli Tepe’de gün yüzüne çıkarılan yapılar göründüğü kadarıyla ‘tipik’ yerleşim mimarilerinden ziyade ‘özel amaçlı’ komünal yapılar şeklinde yorumlayabileceğimiz türdendir.” şeklinde aktarmaktadır.
Tapınak mı, ev mi?
Notroff’un açıklamasındaki ‘Özel amaçlı’ yapılar insanların sürekli yaşamadığı yapı türlerini ifade etmektedir. Bu ‘özel amaçlı’ yapılar bir tapınak, sığınak veya farklı grupların belirli zamanlarda bir araya geldiği yerler olabilirler.
Notroff’a göre, Göbekli Tepe hakkındaki mevcut yorum bir anıt olduğu şeklinde olsa da bu yorumun Göbekli Tepe’de yerleşim olma ihtimalini veya henüz keşfedilmemiş yerleşim bölümlerinin olma ihtimalini ekarte etmemektedir.
Fakat Göbekli Tepe, en yakın su kaynağına 5 kilometre mesafede olan açık bir tepe üzerine kuruludur ki bu durum yerleşim yeri olma ihtimalini düşürmektedir. Aynı şekilde kazı alanı içerisinde henüz ocak, çöp çukuru veya insanların günlük işlerini yaptığına dair herhangi bir kanıt da bulunamamıştır.
Aynı şekilde Göbekli Tepe binlerce yıllık bir sürecin ürünü olarak gözükmektedir. Arkeologların çıkardığı sonuçlara göre Göbekli Tepe üç ana dönemde inşa edilmiştir. Göbekli Tepe’deki yapılar henüz tamamıyla gün yüzüne çıkarılamamış olsa da toplamda 20 daire içerisinde yer alan 200 sütundan oluşmaktadır.
Dairelerin ortalarında iki tane T şeklinde sütun bulunmaktadır ve bir benç ile çevrelenmektedir. Benç ise ortadaki T şeklindeki sütunlara dönük olan ve ortadakilere kıyasla daha küçük,daha kısa sütunlarla süslüdür. En büyük sütunlar 4,8 metre yüksekliktedir. Ve ağırlıkları 6-9 ton arasında değişmektedir.
Göbekli Tepe’deki sütunlar üzerinde çoğunlukla hayvanları tasvir eden oymalar vardır.
Fakat bu oymalar tamamıyla hayvanlardan ibaret değildir. Sütunların üzerinde geyik ve yaban domuzu gibi av hayvanlarının tasviri bulunmaktadır. Bunların yanı sıra tilki, yılan, aslan, turna, akbaba, örümcek ve akrep gibi av hayvanı olmayan türlerin tasvirleri de bulunur (Aynı şekilde oymaların büyük çoğunluğunu da yenilmeyen hayvanlardan oluşturmaktadır.).
Kimi sütunlarda ise mitik insanı figürlerini temsil eden oymalar bulunmaktadır. Bu tasvirler arasında suratsız başlar, kollar, kemerler ve peştemaller bulunmaktadır. Notroff kazı alanı hakkında: “Alanın erken dönem anıtsallığının etkileyiciliği bir yana, bence bu araştırmayı etkileyici kılan esas şey; türümüzün tarihindeki önemli noktalardan birinin altında yatan sosyal anlamdır.” dedi.
Göbekli Tepe’nin inşa edildiği milattan önce 10 binli yıllarda insanlar hali hazırda yarı-kalıcı yerleşimler inşa etmeye başlamışlardı. Nitekim avcı-toplayıcılıktan tarım ve hayvancılığa geçiş arasında bir kaç bin yıl daha bulunmaktadır. Göbekli Tepe ise iki yaşam tarzı arasındaki bir köprünün nasıl olabileceğini bize göstermektedir. Göbekli Tepe’nin bazı alanlarında insanların ritüel olarak oruç tuttuğu anlamına gelebilecek ziyafet kalıntıları da bulunmaktadır.
Göbekli Tepe’nin gerçekte ne amaçla kullanıldığı tam olarak bilinememektedir. Kesin olarak ne amaçla kullanıldığını bilinmeyecek olsa da; buranın avcı-toplayıcılar tarafından insanların toplanıp, bilgilerin paylaşıldığı, ürün takaslarının yapıldığı bir yer olarak inşa edilmiş olması oldukça muhtemeldir.