Kalpler Sevgililer Günü’nün ikonik sembollerinden biri olmuştur, fakat iş gerçek dünyadaki kalplere gelince özellikle hayvanlar alemindekilerin tek bir tipten olmadığını görüyoruz.
İnsan kalbi dakikada 60 ila 80 defa atarken, kış uykusuna yatan bir dağ sıçanının kalbi dakikada sadece 5 defa atar ve bir sinekkuşunun kalbi ise güçlü bir uçuş esnasında dakikada 1.260 defa atar.
İnsan kalbinin ağırlığı 0.3 kg iken, zürafanınki ise 11 kg’dır, çünkü kanın zürafanın uzun boynuna ulaşabilmesi için kalbin yeterli kan basıncını pompalayabilecek güçte olması gerekmektedir. Şimdi bazı ilginç kalplere sahip yaratıklara hep beraber göz atalım.
1.Kurbağalar
Washington Museum of Natural History, Smithsonian Enstitüsü’nde hem krada hem suda yaşayan hayvanlar ve sürüngenler üzerine uzmanlaşmış omurgalı hayvanbilimi uzmanı Daniel Mulcahy, memeli ve kuşların dört odacıklı kalplere sahip olduğunu, fakat kurbağaların üç tane olduğunu, bunların iki tanesinin karıncık, bir tanesinin kulakçık olduğunu söylemiştir.
Devamında, kalbin kirli kanı vücuttan toplayıp temiz oksijene dönüşmesi için ciğerlere gönderildiğini ve bu kanın vücutta boylu boyunca pompalandığını belirtir. İnsanlardaki dört odacıklı kalp temiz ve kirli kanı ayrı ayrı odacıklarda tutar.
Kurbağalarda ise bu durum farklıdır; ‘trabeculae’ adlı oluklar her bi karıncıktaki temiz ve kirli oksijeni ayrı tutar.
Mulcahny, kurbağaların temiz oksijeni sadece akciğerlerinden değil aynı zamanda ciltlerinden aldığını da belirtir. Kurbağalar bu evrimsel garip olayın avantajını kullanır. Temiz oksijen sağlanması için kirli kan sağ kulakçığa geldikten sonra karıncığa ve sonra da akciğerlere ve cilde gider.
Mulcahny, temiz kanın kalbe ve oradan sol kulakçığa geçip, ardından karıncığa ve büyük organlara ilerlediğini belirtir.
Daha ilginç olan ise, 1989’da American Journal of Physiology’de yapılan bir çalışmaya göre kış uykusunda olan, ağaç kurbağalarının(Lithobatesl Rana sylvaticus) da dahil olduğu donmaya toleransı olan kurbağaların kalpleri donma sırasında tamamen çalışmayı durdurur. Buzun çözülmesiyle beraber 1 saat içerisinde tekrar atmaya başlar.
2.Balinalar
Bugün yaşayan hayvanlar arasında en büyük kalbe sahip olanlar mavi balinalardır. National Museum of Natural History, Smithsonian Enstitüsü’nde omurgalı hayvan bilimi departmanında deniz memelilerinin küratörü emekli öğretim görevlisi James Mead, mavi balinalarının kalplerinin küçük bir araba büyüklüğünde ve yaklaşık 430 kg olduğunu belirtmiştir. Balinaların da kalplerinde diğer memelilerde olduğu gibi dört odacık vardır.
NOAA Fisheries’ Southeast ile çalışan Cooperative Institute for Marine and Atmospheric Studies’ de yardımcı bilim insanı olan Nikki Vollmer, Live Science’ a, kalbin canlıya iki okul otobüsü uzunluğunda kan tedarik etmesi gerektiğini belirtmiştir.
Devamında, aort duvarlarının ve ana atardamarın kalınlığının bir Iphone 6 Plus gibi veya 15 cm civarında olabileceğini söyler ve bu durum için kalın duvarlı bir kan damarı benzetmesini yapar.
Comparative Biochemistry and Physiology Part A: Molecular & Integrative Physiology dergisinde, 2021’de yayınlanan bir çalışmaya göre, mavi balinalar okyanusun dibine daldıklarında kalplerinin atım hızı dakikada dörde düşer ve bu da onların dalış süresini uzatır ve hatta basınç düşüşüne bağlı rahatsızlığın da önüne geçer, bu olaya esneme denir.
Bunun sebebi, düşük atımlı kalbin baskı altındaki akciğerlere giden kanın geçişini de düşürmesidir ve nitrojendeki mevcut azalma esnemeyi hafifletebilir.
3.Kafadanbacaklılar
Kafadanbacaklılarda yarı kalpli olma gibi bir durum yoktur. Ahtapot, deniz anası ve mürekkepbalığı dahil olmak üzere bu dokungaçlı ve kollu deniz canlılarının her birinin üç tane kalpleri vardır.
Smithsonian’s National Museum of Natural History’de omurgasız hayvan bilimi uzmanı olan Michael Vecchione demiştir ki, “Kafadanbacaklının vücudunun her iki tarafında bulunan, kollara bağlı olan iki kalp kanı solungaçlara pompalayarak oksijenlendirir. Vücudun ortasındaki sistemik kalp ise temiz kanı solungaçlardan organizmanın geri kalanına pompalar.”
Kafadanbacaklıların kanlarının rengi ise mavidir çünkü kanlarında bakır bulundururlar. Insan kanının reginin kırmızı olması ise kanlarındaki hemoglobinde bulunan demirdir.
Vecchione der ki, “Aynı pasta bulunan kırmızı gibi, bizim kanımızdaki hemoglobin de oksijenlendiğinde kırmızıya döner. Fakat kafadanbacaklılarda, oksijenlenmiş kan maviye döner.
4.Hamambocekleri
Washington, Smithsonian’s National Zoo’daki uzman bilim adamı Don Moore III der ki, “Diğer böceklerde olduğu gibi hamamböceklerinin açık dolaşım sistemleri vardır, bunun anlamı kanları kan damarlarını doldurmamaktadır. Kan tek bir yapı boyunca 12, 13 odacığa geçerek akar.”
Moore der ki, “Dorsal sinus bu canlıların üstlerinde bulunur ve temiz kanın her bir odacığa gönderilmesine yardımcı olur, fakat temiz oksijeni bütün vücut boyunca dolaştıracak kalp yoktur.”
“Hamamböcekleri ve diğer böcekler, akciğer yerine vücutlarında bulunan solungaç delikleri (yüzey açıklıkları) boyunca nefes alırlar, böylelikle kan bir yerden başka bir yere taşınmak zorunda kalmaz.”
“Bu durumda taşınan madde kan değil hemolyph olarak adlandırılır, büyün besinleri taşır ve beyaz veya sarıdır. Kalp de kendi kendine atmaz. Boşluklardaki kaslar genişler ve hemolymph’nin vücudun geri kalanına taşınmasına yardımcı olur.”
“Kanatsız hamamböceklerinin kalbi kanatlı olanlara göre daha küçüktür. Hamamböceklerinin kalp atış aralığı ise insanlarınki ile aynıdır.”
5.Toprak solucanları
Moore der ki, “Toprak solucanlarının kalpleri bulunmaz. Onun yerine solucanların beş tane sahte kalpleri (psudoheart) bulunur ve bu kalpler yemek borusunun çevresini sarar. Bu sahte kalpler kan pompalamaz, bunun yerine kan sirkülasyonunun vücut boyunca gerçekleşebilmesi için vücudu sıkarlar.”
Aynı zamanda akciğerleri de yoktur, fakat oksijeni nemli ciltleri sayesinde absorbe ederler. ”yağmurdan sonra toprağın içinde veya zeminin üstünde bulunan hava sayesinde solucanlar nemli kalabilirler, ciltteki mukusta çözünürler ve vücut boyunca oksijen hücrelere ve kan sistemine doğru çekilir.
Toprak solucanları kırmızı kana sahiptir, hemoglobin bulundururlar, protein de oksijeni taşır, fakat insanlar dışında solucanların açık dolaşım sistemleri vardır. “Yani hemoglobin diğer sıvılarla birlikte vücutta yüzen şeydir.”
6.Balıklar
Eğer bir zebra balığının kalbi hasar görürse, başka bir tanesini üretebilir. 2002’de Science dergisinde yayınlanana göre zebrabalıklarının kalp kasları hasar gördükten sonra 2 ay içerisinde bu kasların %20’sini yenileyebilirler.
Moore der ki, “İnsanlar karaciğerlerini yenileyebilirler, hem karada hem suda yaşayan hayvanlar ve bazı kertenkeleler kuyruklarını yenileyebilirler ve 2022’de Science Advances’da yayınlanan çalışmaya göre özel bir ilaç karışımı verilen kurbağalar bacaklarını bile yeniden geliştirdiler, fakat zebrabalığının yenileyebilici yeteneği onun kalp gelişimi ile ilgili üzerinde çalışma yapılacak birincil model olduğunu gösteriyor.
Balıklar özel kalplere sahiptir. Bir kulakçık ve bir karıncığa ek olarak, balıkların aynı zamanda insanlarda rastlanmayan iki yapısı vardır. “Sinus venosus” kulakçık boyunca oturan bir kesedir ve “bulbus arteriosus” karıncığın arkasına yerleşmiş bir tüptür.
Moore der ki, “Diğer hayvanlarda olduğu gibi, kalp bütün vücut boyunca taşınır. Kirli kan sinus venosus’a giriş yapar ve kulakçığa doğru akar. Sonra kulakçık kanı karıncığa pompalar.”
“Karıncık daha kalındır, daha fazla kastan duvarlar bulunur ve kanı bulbus arteriosus’a pompalar. Bulbus arteriosus kanın basıncını balığın solungaçlarındaki kılcal damarlar boyunca akması için düzenler. Oksijenin hücre zarı boyunca kanın içine doğru değişimini solungaçlar sağlar.”
“Çünkü solungaçlar hassas ve ince duvarlıdır (her balıkçı bunu bilir) ve kan basıncı çok fazla olursa zarar görebilir. Görünüşe göre, bulbus arterious’un kendisi karıncığın kaslı yapısına istinaden elastik parçaları barındıran bir odacık olarak davranmaktadır.
Çeviri: Saadet Sevik