Fosil Yakıt Nedir? Fosil Yakıtlar Hakkındaki Kirli Gerçekler

Atlas Kardemir
Okuma süresi 14 Dakika

Madencilik, sondaj ve tüketilen zararlı yakıtlar çevreye ve sağlığımıza büyük zararlar vermekte. Bu yazımızda fosil yakıtlar hakkında bilmeniz gereken her şeyi ve neden temiz enerjili bir geleceği benimsememiz gerektiğini inceleyeceğiz.

Yüzyıldan fazla bir süredir Fosil Yakıtlar arabalarımızın çalışmasında, iş gücünü etkin kullanmada  ve evlerimizdeki ışıkları açık tutmak konusunda  gereken enerjinin çoğunu üretiyor. Bugün bile petrol, kömür ve gaz üçlüsü enerji ihtiyacımızın yaklaşık yüzde 80’ini karşılıyor. Bizler de bunun bedelini ödüyoruz.

Fosil Yakıtları enerji için kullanmak; plastikler ve kimyasallar gibi petrol bazlı ürünlerin tüm olumsuz etkilerinin ötesinde hava ve su kirliliğinden küresel ısınmaya kadar, insanlık ve çevre üzerinde muazzam bir bedele sebep oldu. İşte o fosil yakıtların ne olduğuna, bize neye mal olduğuna (cüzdanımızın ötesinde) ve neden temiz enerjinin hüküm süreceği bir geleceğe geçme zamanının geldiğine bir göz atalım.

Fosil Yakıtlar Nelerdir?

Kömür, ham petrol ve doğal gaz fosil yakıtlar olarak kabul edilir. Bunlar milyonlarca yıl önce yaşamış bitki ve hayvanların fosilleşmiş, gömülü kalıntılarından oluşmuştur. Fosil yakıtların menşei yüksek karbon içeriğine sahiptir.

Fosil Yakıtlara Örnekler

Petrol

Fosil Yakıtlar
Petrol

Ham petrol veya (Latince’de “kaya yağı” olarak geçen) petrol, çoğunlukla hidrokarbonlardan (hidrojen ve karbon bileşikleri) oluşan sıvı bir fosil yakıttır. Petrol yer altı rezervlerinde, tortul kayaçların çatlaklarında ve gözeneklerinde ya da dünya yüzeyine yakın katranlı kumlarda, karada ya da denizde sondaj yaparak veya açık madencilikle bulunabilir. Petrol çıkarıldıktan sonra tanker, tren, kamyon veya boru hattı aracılığıyla rafinerilere taşınır. Benzin, propan, gaz yağı, jet yakıtı gibi kullanılabilir yakıtlara veya plastik, boya gibi ürünlere dönüştürülür.

Petrol ürünleri en çok ulaşım sektöründe olmak üzere, ABD’nin enerji ihtiyacının yaklaşık %37’sini karşılıyor. 2016’da ABD’nin petrol tüketimi ülke ekonomisinin o zamandan beri üç katına çıkmasına rağmen 2005’in rekor seviyesinin %10 altındaydı. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) 1973-1974 ambargosundan yalnızca %3 daha yüksekti.

Bununla birlikte nispeten düşük benzin fiyatlarının kat edilen araç mesafelerinde artışa yol açması ve SUV’lara ve hafif kamyonlara olan ilgiyi artırması, petrol kullanımını son dört yılda ciddi bir şekilde artırdı. Yine de yakıt verimliliği standartları daha temiz çalışan araçlara yol açtığından, ABD’nin petrol ürünleri tüketiminin en azından 2035 yılına kadar azalması bekleniyor. Temiz otomobil ve yakıt ekonomisi standartlarının sürekli olarak güçlendirilmesi petrol tüketimini azaltmak için önemli olmaya devam ediyor.

Fosil Yakıtlar’ın üretiminde, ABD son on yılda büyük bir yükseliş yaşadı.

Üretim artışının büyük ölçüdeki sebebi, kaya petrolü ve doğal gaz çıkarımında patlama yaratan teknolojiler olan yatay sondaj ve hidrolik kırılmadaki gelişmelerden kaynaklanmaktadır. Yatay sondaj; üreticilerin derinlemesine ve dışarıya doğru sondaj yapması böylece tek bir kuyudan daha fazla petrol veya gaza ulaşmasına olanak sağlar. Hidrolik kırma (kırma olarak da bilinir), şist ve diğer oluşumlar dahil olmak üzere sert kayalardan petrol veya doğal gazı çıkarmak için tasarlanmıştır. Çatlatma, büyük miktarlarda kimyasallarla karıştırılmış suyun bir kuyuya doldurulup, kayayı kıracak ve petrol veya gazın kaçmasını sağlayacak kadar yüksek basınçlarda patlatılmasına verilen isimdir. Bu tartışmalı ekstraksiyon yöntemi, hava ve su kirliliği de dahil olmak üzere bir dizi çevre ve sağlık sorunu yaratır.

Kömür

Fosil Yakıtlar
Kömür

Kömür; büyük ölçüde karbon içeriğine göre farklılaşan linyit, alt bitümlü, bitümlü ve antrasit adlarında dört ana çeşitte bulunan karbon ağırlıklı bir kayadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde kullanılan kömürün neredeyse tamamı alt bitümlü veya bitümlüdür. Wyoming, West Virginia, Kentucky ve Pennsylvania gibi eyaletlerde bol miktarda bulunan bu kömür türleri, karbon içeriği ve üretebilecekleri ısı enerjisi açısından orta kalitede kömürdür. Ne tür olursa olsun kömür, çevreye en çok zarar veren, emisyonlar açısından, karbon oranı en yoğun fosil yakıttır.

Kömür, yer altı madenciliği ve yüzey madenciliği olmak üzere iki farklı yöntemle çıkartılır: Yer altı madenciliği kömürü yer altındaki derin yataklardan kesip çıkarmak için ağır makineler kullanırken yüzey madenciliği (aynı zamanda açık madencilik olarak da bilinir.) aşağıdaki kömür birikintilerine erişmek için üzerinde olan tüm toprak ve kaya katmanlarını kaldırır. Amerika Birleşik Devletleri kaynaklı kömürün yaklaşık üçte ikisi açık madencilikle çıkartılmaktadır. Her iki madencilik türü de çevreye zararlı olsa da, özellikle açık madencilik en yıkıcı olandır. Maden bölgesinde bulunan tüm ekosistemi kökünden söküp kirletmektedir.

Mevcut durumda kömürden gelen enerjiyi kullanan elektrik santralleri; 2008’de yarıdan fazla iken, ABD elektrik üretiminin üçte birinden daha azını oluşturuyor. Daha temiz, daha ucuz olan doğal gaz, güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerjiler ve enerji verimli teknolojiler kömürle kıyaslandığında ekonomik olarak çok daha az çekici durumda. Trump yönetiminin, yeniden canlanan endüstri vaatlerine rağmen kömürle çalışan elektrik santralleri kapanmaya devam ediyor.

Doğal Gaz

Fosil Yakıtlar
Doğal Gaz

Çoğunlukla metandan oluşan doğal gaz, yer altında nerede bulunduğuna bağlı olarak genellikle geleneksel veya geleneksel olmayan olarak iki ayrı türde sınıflandırılır. Geleneksel doğal gaz: gözenekli ve geçirgen kaya yataklarında, petrol rezervlerinde bulunur. Ve buna standart sondaj yoluyla erişilebilir. Geleneksel olmayan doğal gaz: esasen kaya kırma gibi özel bir uyarma tekniği gerektiren, normal delme yoluyla çıkarılması çok zor ve pahalı olan bir gaz türüdür.

Amerika Birleşik Devletleri’nde sondaj ve kaya kırım teknolojisinin geliştirip iyileştirilmesi ülkenin 2009’dan beri dünyanın en büyük doğal gaz üreticisi ve aynı zamanda en büyük tüketicisi olmasına yol açtı. Amerika Birleşik Devletleri’nde bol miktarda bulunan doğal gaz, ABD enerji ihtiyacının yaklaşık %30’unu karşılıyor. Tahminler doğal gazın 2050 yılına kadar ABD’nin enerji ihtiyacında daha da büyük bir rol alacağını ve bu durumun hava ve su kirliliğini şiddetlendireceğini gösteriyor.

Fosil Yakıtlar: Dezavantajları

-Kanada’da bir kömür madeni ve atık havuzları.

-Arazilere Verilen Zarar

-Yer altı petrol, gaz ve kömür yataklarını ortaya çıkarmak, işlemek-taşımak, bulundukları arazilere ve ekosistemlerimize çok büyük zararlar vermekte. Fosil yakıt endüstrisi, kuyular, boru hatları, erişim yolları gibi altyapı için geniş alanlara ihtiyaç duymasının yanı sıra işleme, atık depolama ve atık bertaraf tesisleri için de birçok geniş ve verimli alanı tahrip etmektedir. Açık madencilik durumunda, ormanlar ve tüm dağ zirveleri dahil olmak üzere tüm arazi parçaları kazınır. Yer altı, kömür veya petrolünü açığa çıkarmak için patlatılır. Faaliyetler durduktan sonra bile kimyasal sızıntılara maruz kalan topraklar asla eski haline dönmeyecektir.

Sonuç olarak; o bölgedeki yaban hayatı ve habitatı (üreme ve göç için çok önemli olan arazi yok olduğunda) parçalanıp tahrip olur. Kendi habitatlarından ideal olmayan bir yaşam alanına gitmeye zorlanan ve kaynaklar için mevcut vahşi yaşamla rekabet etmek zorunda kalan göç edebilir hayvanlar büyük acılar çekerken, göç edemeyen türler araziyle birlikte yok olur.

Fosil Yakıtlar Yüzünden Kirlenen Tatlı Su Kaynakları

Fosil Yakıtlar
Kirlenen Su Kaynakları

Gelişen ve hızlanan kömür, petrol ve gaz madenciliği, su yollarımız ve yer altı sularımız için çok sayıda tehdit oluşturmaktadır. Kömür madenciliği operasyonları, işlemler sonucunda ortaya çıkan asidi derelere, nehirlere ve göllere yayar.. Büyük miktarlarda kaya ve toprağı derelere döker. Çıkarma veya nakliye sırasında ortaya çıkan petrol sızıntıları, içme suyu kaynaklarını kirletebilir. Tüm tatlı su ve okyanus ekosistemlerini tehlikeye atabilir. Çevre Koruma Dairesi durumun farkına varmakta çok geç kalmış olsa da hidrolik kırılma işlemi ve sonucunda ortaya çıkan zehirli sıvıların da içme suyunu kirlettiği gerçeği ortadadır.

Bu arada tüm sondaj, kırma ve madencilik operasyonları, ağır metaller, radyoaktif malzemeler ve diğer zararlı maddelerle birlikte muazzam hacimlerde atık su üretir. Endüstriler bu atıkları su yollarına sızabilme ihtimali yüksek olan ve sızma sonucunda; kansere, doğum kusurlarına, nörolojik hasara ve çok daha fazlasına bağlı hastalıklara sebep doğurabilecek riskteki açık hava çukurlarında ya da yer altı kuyularında depolar.

Fosil yakıtlar Emisyon Sorunu

Fosil yakıtlar yanma esnasında havaya zararlı gazlar yaymaktadır. Her gün yaklaşık 12,6 milyon Amerikalı aktif petrol ve gaz kuyularından, nakliye ve işleme tesislerinden yayılan zehirli gazın etkilerine maruz kalıyor. Havaya yayılan bu gazlar arasında benzen (çocukluk çağı lösemisi ve kan bozukluklarına) ve formaldehit (kansere neden olan bir kimyasal) gibi ciddi zararlar verebilecek gazlar bulunur. Bütün zararları ve etkileri ortada olan bu endüstri, uygulamanın insan sağlığına etkilerine dair artan kanıtlara rağmen, devam etmekte ve zararlar göz ardı edilmektedir. Madencilik operasyonları da özellikle madenciler için ciddi zararlar doğurmaktadır. Özellikle Kanada’nın kuzey ormanları gibi yerlerde devam eden madencilik faaliyetleri doğada doğal olarak tutulan dev karbon depolarının serbest bırakılmasına sebep olabilir.

Küresel Çapta Kirliliğin Oluşturduğu Etkiler

Fosil Yakıtlar
Fosil Yakıtlar’ın Oluşturduğu Küresel Kirlilik

Tükettiğimiz petrol, kömür ve gaz ile sadece enerji ihtiyaçlarımızı karşılamakla kalmıyor aynı zamanda mevcut küresel ısınma krizini de yönlendiriyoruz. Fosil yakıtlar yandığında büyük miktarlarda karbondioksit üretir. Karbon emisyonları atmosferdeki ısıyı hapseder ve iklim değişikliğine yol açar. Amerika Birleşik Devletleri’nde özellikle enerji ve ulaşım sektörlerinde fosil yakıtların yakılması karbon emisyonlarımızın yaklaşık dörtte üçünü oluşturmaktadır.

Diğer Hava Kirliliği Türleri

Fosil yakıtlar yandığında karbondioksitten fazlasını yayar. Kömürle çalışan elektrik santralleri Amerika Birleşik Devletleri’ndeki tehlikeli cıva emisyonlarının (asit yağmuruna katkıda bulunan)  yüzde 42’sinin yanı sıra sülfür dioksit emisyonlarının üçte ikisini ve havamızdaki kurumun (partikül madde) büyük çoğunluğunu tek başına üretiyor. Bu arada fosil yakıtla çalışan arabalar, kamyonlar ve tekneler havaya yayılan zehirli karbon monoksit ve nitrojen oksidin ana unsurlarıdır.

Fosil Yakıtlar’ın Okyanuslara Verdiği Zarar

Petrol, kömür ve doğal gazı yaktığımızda okyanusun temel kimyasını değiştirerek onu daha asidik hale getiririz. Denizlerimiz tüm insan kaynaklı karbon emisyonlarının dörtte birini emmekte. Sanayi Devrimi’nin (kömür ile başlayan) başlangıcından bu yana okyanus %30 daha asidik hale geldi. Sularımızdaki asit oranı arttıkça istiridye, ıstakoz ve sayısız diğer deniz organizmaları tarafından kabuk oluşturmak için kullanılan bir madde olan kalsiyum karbonat miktarı azalır. Bu, büyüme oranlarını yavaşlatabilir, kabukları zayıflatabilir ve tüm gıda zincirini trajik bir şekilde tehlikeye atabilir. Okyanustaki asitlenme kıyı şeridindeki hayatı istiridye endüstrisine verdiği milyonlarca dolar zararla etkilemektedir.

Temiz Enerjili Bir Geleceğin İnşası

Fosil Yakıtlar
Temiz Enerji

Gelişen teknoloji ve çevre bilinci ile birlikte artık fosil yakıtlı bir geleceğe kilitlenmiş değiliz. Temiz enerji ekonomisinin büyümesine yardımcı olan federal, eyalet ve yerel politikalar sayesinde son on yılda Amerika Birleşik Devletleri’nde yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğini artırma konusunda büyük ilerleme kaydedildi. Artık üretilen enerjiyi eskisinden çok daha verimli kullanıyoruz.

Ülke çapında verilen teşvikler düşen fiyatların yanı sıra ülkemizi ve dünyayı rüzgar ve güneş gibi daha temiz, yenilenebilir enerji kaynaklarına doğru itiyor. Yenilenebilir enerji fosil yakıtlardan daha ucuz bir enerji kaynağı olma yolunda ilerliyor. Bu da temiz enerji geliştirme ve buna yönelik istihdamda bir patlama yaratıyor. Önemli ölçüde daha yüksek seviyelerde yenilenebilir enerjinin sorumlu bir şekilde sahaya sunulmasına ve inşa edilmesine özen gösterilirse mevcut şebekelerimize daha hızlı bir şekilde entegre edilebilir.

Temiz enerji politikası bizim en ucuz ve en büyük enerji kaynağımızdır ve ülkenin enerji ihtiyacına son 40 yılda petrol, kömür, doğal gaz veya nükleer enerjiden daha fazla katkıda bulunmaktadır ki ayrıca ABD’de 2,2 milyondan fazla kişiye istihdam sağlayan bir iş kolu olarak da göze batmaktadır. Bu sayı petrolle gaz sondajından veya kömür madenciliğinden kaynakla ortaya çıkan istihdam ihtiyacından en az 10 kat daha fazla bir sayıdır.

Doğru politikaları uygulamaya koyabilirsek temiz enerjili bir geleceğe doğru güçlü ilerleme kaydetmeye hazırız. Aslında yakın tarihli bir NRDC raporu ABD’nin fosil yakıt kullanımını 2050’ye kadar yüzde 80 oranında azaltabileceğimizi ortaya koyuyor. Bunu yapmak için bütün ulaşım türlerini elektriklendirip fosil yakıtları binalarımızdan çıkarmalıyız.

Tüm enerji talebini yarı yarıya azaltmalı, yenilenebilir enerji kaynaklarını büyütmeliyiz. Bunu başarabilmek; hükümetin her seviyesinden, özel sektörden ve yerel topluluklardan sürekli-koordineli politika çabalarını gerektirecektir. Ancak bunu bugün sahip olduğumuz kanıtlanmış temiz enerji teknolojilerini kullanarak da yapabileceğimizi biliyoruz.

Orhan Taşdelen

Bunlar Da İlginizi Çekebilir!

Bu makaleyi paylaş
Atlas Kardemir, moleküler biyoloji alanında uzmanlaşmış bir araştırmacıdır. Genetik yapılar ve biyomoleküler süreçler üzerine derinlemesine çalışmalar yaparak, biyolojik sistemlerin moleküler temellerini anlamaya katkı sağlamaktadır. Özellikle genetik mühendislik ve biyoteknoloji uygulamaları konusunda elde ettiği bilgilerle, bilim dünyasında önemli projelere imza atmaktadır.