Neden Gözünüzde Çok Fazla Bakteri Yaşıyor?

Bağırsaklarınızın ve cildinizin sizi sağlıklı tutmak için hayati önem taşıyan mikrop (mantar, bakteri ve virüs) koleksiyonuna ev sahipliği yaptığını biliyor olabilirsiniz. Fakat gözlerinizin aynı zamanda eşsiz bir mikroplar yelpazesine ev sahipliği yaptığını biliyor muydunuz?

Göz ve bu mikroplar yelpazesi birlikte, göz mikrobiyomu olarak adlandırılırlar. Bu mikroplar dengesiz olduğunda (bazı türlerin çok fazla veya çok az olması) göz hastalıkları ortaya çıkabilir. İlgili: Bakteri Nedir? Bakteriler, İnsan Sağlığını Nasıl Etkiler?

Bakterilerin göz yüzeyinde yaşadığını ve koruyucu bağışıklığı uyardığını gösteren son araştırma ile bilim insanları; kuru göz hastalığı, sjögren sendromu ve kornea skar gibi çeşitli göz hastalıklarında yenilikçi tedaviler oluşturmak için kullanılabilecek mikrobiyal faktörleri keşfetmeye başlıyor.

Belki de bir gün insanlarda göz hastalıklarını tedavi etmek için bakteri mühendisliği yapmak mümkün olabilir. Ben gözün,enfeksiyonu nasıl önlediğini inceleyen bir immünologum (bağışıklık uzmanı). Bu alanla ilgilenmeye başladım çünkü insanlar sadece iki göz ile görüyorlar ve bakterilerin bağışıklık sistemini nasıl etkilediğini anlamak, göz enfeksiyonları için doktora ziyaret etmekten kaçınmanın ve yalnızca ABD’de yılda 174 milyon dolar tasarruf etmenin bir anahtarı olabilir.

Göz Mikrobiyomu

Mikrobiyom hakkında tartışırken, çoğu bilim insanı genellikle bağırsakları düşünür ki hakkını vermek lazım; sadece bir kolonun 10 trilyondan fazla bakteri barındırabileceğini düşünülüyor. Söylendiği gibi, mikrobiyomların deri de dahil olmak üzere diğer bölgelerde ve ciğerler, vajina, gözler gibi çok az bakteri içeren alanlar üzerindeki etkisine artık daha fazla dikkat çekiliyor.

Son on yılda, mikrobiyomun göz sağlığındaki rolü tartışmalıydı. Çünkü bilim insanları, sağlıklı gözlerin organize bir mikrobiyoma sahip olmadığına inanıyorlardı.

Çalışmalar havadan, ellerden veya göz kapağı kenar boşluklarından gelen bakterilerin göz yüzeyinde bulunabileceğini gösterdi; ancak çoğu kişi bu mikropların sürekli, gözyaşı tarafından öldürüldüğüne veya yıkanıp temizlendiğine inanıyordu.

Sadece son zamanlarda bilim insanları gözün aslında yaşa, coğrafi bölgeye, etnik kökene, kontakt lens aşınmasına ve hastalık durumuna bağlı olarak görünen bir “çekirdek” mikrobiyom barındırdığı sonucuna varmışlardır. “Çekirdek” mikrobiyom, Staphylococci, Dipheroidler, Propionibakteriler ve Streptokoklar olan dört tür bakteriyel ile sınırlıdır.

Bu bakterilere ek olarak, bazı göz içi hastalıklarına karışan torkteno virüsü, sağlıklı bireylerin yüzde 65 ‘inin gözünde mevcut olduğu gibi çekirdek mikrobiyomun bir üyesi olarak sayılır.

Bu durum; doktorların antibiyotik reçete ederken, antibiyotiğin mikrobiyoma üzerindeki riskleri ve yararları hakkında daha derin düşünmeleri gerektiğini göstermektedir. Çünkü antibiyotikler göze yarar sağlayan bakterileri öldürebilir.

ABD’de 340.000’den fazla hastayı içeren ve on yıldan fazla süren bir çalışmada, araştırmacılar doktorların akut konjonktivit (pembe göz) vakalarının yüzde 60 ‘ını tedavisinde antibiyotiklerin kullanıldığını bulmuşlardır. Ancak virüs enfeksiyonları, pembe gözün en muhtemel nedenleridir ve antibiyotiklerle tedavi edilemez

. Daha çarpıcı olan ise, bakteri kaynaklı vakalar bile 7-10 gün içinde müdahale etmeden kendi kendine çözülür, iyileşir. Aşırı veya uygun olmayan antibiyotik kullanımının mikrobiyomayı bozabileceği, enfeksiyona, otoimmünite bozulmasına ve hatta kansere yol açabileceği iyi bilinmektedir.

Göz kolonisi Yapan Mikrop Keşfetmek

Son on yılda, göz mikrobiyomunu ve hastalığını değerlendiren çalışmalar artmıştır. Bu konuda çok büyük oranda veriler oluşturuldu, ancak çoğu birbiri ile bağıntılı. Bu; bazı bakterilerin, Sjögren Sendromu veya bakteriyel keratit gibi bazı hastalıklarla bağlantılı olduğu anlamına gelir.

Bununla birlikte, bu bakterilerin hastalıklara neden olup olmadığı hala bilinmemektedir. Ulusal Göz Enstitüsünde geçirdiğim süre boyunca, göz yüzeyindeki bakterilerin, gözü bakteri Pseudomonasaeuruginosa gibi körleştirici patojenlerden korumak için bağışıklık tepkisini tetikleyip tetiklemediğini belirlemek için fareler kullandım.

2016’da Ulusal Göz Enstitüsü’ndeki oküler (göz) immünoloji uzmanı RachelCaspi ve ben koruyucu bakterilerin gözün yakınında veya üzerinde yaşadıklarını varsaydık. Aslında, gözyaşı içinde zararlı mikropları öldüren antimikrobiyal faktörleri üretmek ve serbest bırakmak için bağışıklık hücrelerini uyaran ve yerleşik bir bakteri olan Corynebacteriummastitidis (C. mast) bulduk.

Caspi laboratuvarı, bir dizi deney aracılığıyla ilk kez C. mast ile koruyucu bir bağışıklık tepkisi arasında nedensel bir ilişki olduğunu gösterebildi.  Ne zaman C. mast göz yüzeyinde mevcutsa fareler körlüğe neden olduğu bilinen şu iki bakteri türüne karşı daha dirençliydi; Candida albicans ve Pseudomonasaeuruginosa.

Şimdi, laboratuvarımda, enfeksiyonu önlemek için yeni tedaviler geliştirmek ve muhtemelen kuru göz hastalığı gibi daha yaygın hastalıkların tedavisinde kullanmak için C. mast ve oküler bağışıklık arasındaki bu ilişkiden yararlanmak istiyoruz.

Göz Sağlığı Tedavilerinde İlerlemek İçin Mühendislik Mikropları

Bu tür tedavileri geliştirmeye doğru yapılacak ilk adım, bakterilerin gözü nasıl kolonize ettiğini bulmaktır. Bunun için laboratuvarım, ülkedeki en geniş insan oküler (göz) bakteri koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapan Pittsburgh Üniversitesi ‘ndeki Campbell Laboratuvarı ile işbirliği yapmakta.

Fareler ve gelişmiş genetik analizler ile yapılan eşsiz deneysel kurulumumuzla, bu mikrobiyal kütüphaneyi, mikropların göz yüzeyini kolonileştirmesi için gerekli spesifik faktörleri tanımlamaya başlamak için kullanabiliriz. Burada, UPMC Göz Merkezindeki göz doktorlar ve optometristlerle, sağlıklı ve hastalıklı hastaların gözünde bağışıklık işaretlerini analiz etmeye başlıyoruz.

Buradaki umudumuz, bu teknolojiyi, iyi mikropları da öldüren geniş spektrumlu antibiyotiklerle enfeksiyonları hemen tedavi etmek yerine, hastalığa neden olan mikropları hedef alan yeni bir teşhis aracı olarak kullanmaktır.

Son olarak, en önemli hedeflerimizden biri, genetik olarak göz yüzeyine uzun süreli dağıtım aracı olarak hareket etmek için gözde kolonize olan bakterileri üretmektir. Bağırsakta genetiği değiştirilmiş bakterilerin kolit gibi hastalıkları hafiflettiği gösterilmiştir.

Umarız bu yeni tedavi, ABD’de yılda yaklaşık 4 milyon kişiyi etkileyen kuru göz hastalığı gibi durumlarla ilişkili semptomları sınırlayan, bağışıklık düzenleyici etmenleri(faktörleri) salgılayacaktır. Gelişmekte olan bu alanda, doktorların oküler(göz)mikrobiyomunu hastalıklarla savaşmak için kullanmaya başlamadan önce öğrenecek çok şey vardır.

Fakat belki bir gün gözünüzün kuruması durumunda sadece direkt göz damlası kullanmak yerine, gözünüzü kolonize edecek kayganlaştırıcılar ve vücudunuzun eksik olduğu diğer faktörleri salgılayan bazı bakterilerle çözelti yaparsınız. O halde bizi takip etmeye devam edin.  Tony St. Leger, Oftalmoloji ve İmmünoloji Profesörü, Pittsburgh Üniversitesi

Editör / Yazar: Zeynep Erva ŞAHİN

Bir cevap yazın

Avatar photo

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

    Michael Faraday Kimdir, Hayatı, Nasıl Bilim Adamı Oldu, Faraday kafesi

    Son On Yılda Yapılan Beş İlginç Arkeolojik Keşif !