albert einstein

Albert Einstein: Muhteşem Bir Fizikçinin Gerçek Hayatı.

Atlas Kardemir
Okuma süresi 8 Dakika
Albert Einstein, dünyanın gördüğü en parlak beyinlerden biriydi. (Resim Kredisi: © NASA)

Albert Einstein, Alman-Amerikalı bir fizikçiydi ve muhtemelen 20.yüzyılın en bilinen bilim insanıydı. Tarihin gördüğü en değerli fizikçilerden olan Albert Einstein ’ın dünyamıza kattıkları anlatmakla bitmez. Einstein, yaşadığı süre boyunca fizik alanında sunduğu büyük katkılar ile biliniyor. Fakat bunun yanısıra kültürel anlamda da bir kitap kulübü kurdu. Müzik konusunda da oldukça başarılıydı. “Eğer bir bilim adamı olmasaydım, müzisyen olurdum.” diyordu.

Işık dinamiklerini ve son derece büyük varlıkların dinamiklerini tanımlayan görelilik teorisi ; atom altı alemine odaklanan kuantum mekaniğindeki çalışmaları ile birlikte, modern fiziğin temellerinden biridir.

İlgili makale: Gerçek Yaşamda Einstein’ın Görelilik Teorisini Görebilmenin 8 Yolu

Einstein’ın Yetiştirilmesi ve Eğitimi

Einstein, Nobel Ödül organizasyonundan alınan Einstein biyografisine göre, 14 Mart 1879 ‘da Almanya’nın Württemberg eyaletinde Ulm’da doğdu. Ailesi altı hafta sonra Münih’e taşındı. Ayrıca 1885 ‘te 6 yaşındayken Katolik bir ilkokul olan Petersschule’ye gitmeye başladı. Yaygın bir inanışın aksine, Einstein iyi bir öğrenciydi.

Einstein’ın mirasına adanmış bir Alman web sitesine göre, annesinin bir zamanlar kız kardeşine yazdığı mektupta

“Dün Albert notlarını aldı, yine bir numaraydı, ve karnesi muhteşemdi.” demiştir.

Ancak, daha sonra Luitpold gramer okuluna geçince, genç Einstein okulun otoriter tavrıyla başa çıkamadı ve öğretmeni bir keresinde ona  “o hiçbir zaman bir yere varamayacak” ,dedi.

1896’da, 17 yaşındayken, Einstein Zürih’teki İsviçre Federal Politeknik Okulu’na fizik ve matematik öğretmeni olarak yetiştirilmek üzere girdi. Birkaç yıl sonra, diplomasını aldı ve İsviçre vatandaşlığı elde etti, ancak öğretmenlik vazifesini yapacak bir yer bulamadı.

Bu yüzden, İsviçre patent ofisinde teknik asistanlık görevini kabul etti. Einstein, uzun zamandır aşık olduğu ve aynı zamanda eski öğrencisi olan Mileva Maric ile 1903’te evlendi.

İlgili: Einstein’in Karısına İmzalattığı Garip Evlilik Sözleşmesi

Bir yıl öncesinde, özel mektuplar onun varlığını ortaya çıkardığında, 1980’lerde sadece bilginler tarafından keşfedilen evlilik dışı bir çocukları vardı.

Mektuplarda Lieserl adı verilen kız, zihinsel engelli ve genç yaşta ölmüş ya da bir yaşındayken evlat edinilmiş olabilir. Einstein’in, Maric’den 1904 ve 1910’da doğan Hans Albert ve Eduard adında 2 çocuğu daha vardı.

İlgili makale: Albert Einstein’ın gölgesinde kalan dahi: Mileva Einstein

Einstein fiziği nasıl değiştirdi?

Einstein, Kongre Kütüphanesi’ne göre, annus mirabilis (Latince’de”mucizeler Yılı”) olarak bilinen 1905 yılında fizik alanında doktora derecesine ulaştı. O yıl, fizikte çok büyük öneme sahip çığır açan 4 makale yayınladı. Bunlardan ilki, ışığın fotonlar (nicel ışık) adı verilen ayrık parçacıklarda gelebileceği fikrini içeriyordu.

Bu teori, modern güneş enerjisini destekleyen fotoelektrik etkiyi tanımlar. İkinci olarak açıklanan Brownian hareketi (küçük bir miktar tozun su yüzeyinde rastgele hareket ettiği görülmesi), suyun tozu geriye ve ileriye fırlatan küçük, titreşen moleküllerden meydana geldiğini işaret ediyor.

İlgili: Einstein’ı Ünlü Yapan Güneş Tutulması

Son ikisi, farklı hızlarda hareket eden gözlemcilerin birçok ölçüm konusunda nasıl anlaşamayacaklarını ancak sürekli olan ışığın hızı konusunda hemfikir olacağını gösteren özel görelilik teorisinin ana hatlarını çizdi. Bu kağıtlar aynı zamanda kütle ve enerji arasındaki denkliği gösteren E = mc ^ 2 denklemini göstermiştir.

Bu bulgu belki de Einstein ‘ın çalışmasının en yaygın bilinen yönüdür. 1915’te Einstein, genel görelilik teorisini anlatan dört makale yayınladı. Ayrıca Isaac Newton’un çekim kanunlarını, yerçekimi kuvvetinin, büyük nesnelerin neden olduğu uzay-zaman dokusundaki çarpıklıklardan kaynaklandığını açıklayarak geliştirdi.

İlgili: Yerçekimi Nedir, Başka neler yapar? Evrendeki Yerçekimi

Teori, 1919’da, İngiliz astronom Arthur Eddington’ın güneş tutulması sırasında güneşin kenarında yıldızları gözlemlediği ve ışıklarının güneşin yerçekimi kuyusu tarafından büküldüğünü ve algılanan konumlarında kaymalara neden olduğunu gösterebildiğinde büyük bir doğrulama artışı sağladı.

Einstein 1919’da Maric’den boşandı ve kısa bir süre sonra, 1912’den beri ilişkide olduğu kuzeni Elsa Löwenthal ile evlendi. 1921’de fotoelektrik etki üzerine yaptığı çalışmalarla Nobel fizik Ödülü’nü kazandı, bununla birlikte komite üyeleri ödüllerini sunarken onun “teorik fiziğe hizmetler” inden de bahsetti.

Einstein ‘a ödülü verme kararı tartışmalıydı

Einstein’a ödülü verme kararı tartışmalıydı çünkü parlak fizikçi bir Yahudi ve barışseverdi. The Guardian’ın bir makalesine göre, Yahudi düşmanlığı yükselişteydi ve görelilik henüz kanıtlanmış bir teori olarak görülmüyordu.

Einstein, Berlin Üniversitesi’nde bir süredir profesördü, ancak 1933’te Adolf Hitler’in yükselişi sırasında Löwenthal ile Almanya’dan kaçtı. Alman vatandaşlığından vazgeçti ve Princeton’da teorik fizik profesörü olmak için 1940 yılında ABD’ye taşındı.

Bu dönemde, diğer araştırmacılar var olan bilinen en küçük varlıkların kurallarını yeniden formüle ederek bir devrim yaratıyorlardı. Kuantum mekaniğinin yasaları Danimarkalı fizikçi Niels Bohr liderliğindeki bir grup tarafından düzenlendi ve Einstein onların çabaları ile birlikte konuyla yakından ilgilendi. Bohr ve Einstein, sonraki kuantum mekaniği ile ilgili endişeleri üzerine çatıştılar.

İlgili makale: Kuantum Mekaniğini Kullanmanın 5 Pratik Yolu

Bohr ve destekçileri, kuantum partiküllerinin, Einstein’ın kabul edilemez bulduğu, “Tanrı evrenle zar atmaz” diyen olasılık kanunlarına göre davrandığını öne sürdü. Bohr’un görüşleri, sonunda kuantum mekaniği hakkında çağdaş düşüncenin çoğuna hakim oldu.

Albert Einstein’ın dili çıkarılmış haldeki bu fotoğrafı, açık artırmada 125.000 dolara satıldı. (Resim kredisi: Arthur Sasse / Nate D. Sanders Müzayede)

Einstein ‘ın sonraki yılları ve mirası

1945’te emekli olduktan sonra, Einstein daha sonraki yıllarının çoğunu yerçekimini birleşik alan teorisi olarak bilinen şeyde elektromanyetizma ile birleştirmek için bir yöntem üzerinde çalışarak geçirdi.

Einstein Ölümü: Söz konusu girişim, 18 Nisan 1955 ‘de kalbinin yakınındaki damarda kan patlaması sonucu hayatını kaybeden fizikçiye kafa tuttu. Einstein ölüm nedeni: Abdominal aort anevrizması.

Amerikan Doğal Tarih Müzesi’ne göre Einstein’ın vücudu yakıldı ve külleri açıklanmayan bir yere yayıldı. Ancak bir doktor, bundan önce bir kraniyotomi operasyonu yaptı ve Einstein’ın beynini çıkardı ve sakladı.

Beyin, on yıllar boyunca birçok testin konusu olmuştur ve bilinçli düşünce alanı olan gri maddede ekstra kıvrım olduğunu ileri sürmüştü. Özellikle, soyut düşünce ve planlamaya bağlı olan ön loblarda daha fazla kıvrım vardı.

Ancak, Washington Üniversitesi’nde bir sinirbilimci olan Eric H. Chudler’a göre, tek bir örneğe dayanan zeka hakkında herhangi bir sonuç çıkarmak tartışmaya açıktır.

Albert Einstein Buluşları

Görelilik ve kuantum mekaniği konusundaki inanılmaz mirasına ek olarak, Einstein motor, hareketli parça veya soğutucu gerektirmeyen bir soğutma yönteminde daha az bilinen bir araştırma yaptı.

İlgili makale: Einstein’ın Muhtemelen Bilmediğiniz 4 Müthiş İcadı

Ayrıca, halkı nükleer silahların tehlikeleri konusunda uyaran bir kurum olan Atom Bilim insanları Bülteni’nin bulunmasına yardım eden, savaş karşıtı bir savunucuydu. Einstein ‘ın görelilikle ilgili teorileri şu ana kadar öngörücü bir model olarak görülmeye başlamıştır.

Astronomlar, efsanevi fizikçinin öngördüğü gibi, uzak nesnelerin ışığının, evrenin evrimini anlamamıza yardımcı olan yerçekimsel merceklenme olarak bilinen bir olgunun büyük, daha yakın varlıklar tarafından merceğe alındığını keşfetti.

2016 yılında, gelişmiş Lazer İnterferometre Yerçekimi Dalgası Gözlemevi, büyük nötron yıldızları ve kara delikler birleştiğinde ve uzay, zaman dokusunda dalgalanmalar meydana getirdiğinde yaratılan yerçekimi dalgalarının ilk doğrudan tespitini de duyurdu.

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Çeviri:  Ayhan Mete GÜNAY

Bu makaleyi paylaş
Atlas Kardemir, moleküler biyoloji alanında uzmanlaşmış bir araştırmacıdır. Genetik yapılar ve biyomoleküler süreçler üzerine derinlemesine çalışmalar yaparak, biyolojik sistemlerin moleküler temellerini anlamaya katkı sağlamaktadır. Özellikle genetik mühendislik ve biyoteknoloji uygulamaları konusunda elde ettiği bilgilerle, bilim dünyasında önemli projelere imza atmaktadır.
8 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir