Bir Anakonda Erkek Teması Olmadan Kendi Kendini Yapay Şekilde Dölledi ve Doğum Yaptı

2019’da, New England Akvaryumu personeli bu beklenmedik keşfi yaptıklarında Amazon Yağmur Ormanları sergisi yakınında mesai sonrası bir organizasyon planlıyorlardı. 13.6 kg, 8 yaşında ve 3 metre uzunluğundaki Anakonda Anna, yuvasında bebek yılanlar doğurdu.

Akvaryum personeli durumu baş biyoloğa bildirdi ve biyolog hazneye tırmanarak 3 adet yaşayan bebek ve hala doğmak üzere olan birçoğunu buldu. Ona göre anakonda doğumu alışılmış bir şeydi.

Anakondalar akvaryum koşullarında üreme sorunu yaşamazlar ve bu durum Amazon sergisindeki diğer yılanlar için de geçerlidir. Eğer serbest şekilde üremeye bırakılırsa Anna gibi yeşil anakondalar bir seferde birçok bebeğe sahip olabilirler.

Boston akvaryumundaki personel tam da bu sebeple erkek ve dişi anakondaları ayrı haznelerde tutuyorlar. Anna’nın tüm oda arkadaşları dişiydi. Hiçbir erkek yılanla temas etmedi ve buna rağmen hamile kaldı. Bu sihir mi? İlahi bir müdahale mi? Yoksa gizli bir sürüngen gece buluşması mı? Tabi ki değil, en azından biyologlar öyle olmadığını biliyorlar.

Bu net şekilde bilimin mucizelerinden birisiydi. Personel hemen bu durumun, dişi bir organizmanın kendi kendini hamile bırakabileceği nadir bir üreme stratejisi olan partenogenesis (döllenmesiz üreme) olduğunu tespit ettiler.

Onun erkek bir anakondaya ihtiyacı yoktu. Kelimenin kendisi Yunan orijinlidir ve bakıre doğum anlamına gelmektedir. Genç anakondalar partenogenesis ile doğdu (New England Akvaryumu). Bu fenomen daha çok bitki ve böceklerde yaygındır fakat bazı kertenkele, köpekbalığı, kuş ve yılan türlerinde de görüldüğü bildirilmiştir.

Kısa bir zaman önce 2014’te Birleşik Krallık ’ta bir hayvanat bahçesinde bilim insanları yeşil bir anakondada canlı doğum ile sonuçlanan partenogenesis tespit ettiler.

“Genetik olarak bu hassas bir süreçtir” akvaryum sözcüsü Tony La Casse. “Hayat bir yolunu bulur. Bu tamamen eşsiz ve şaşırtıcı bir üreme stratejisidir fakat eşeyli üremeye göre yaşama oranı düşüktür.” Partenogenesis mutlaka zorunlu hallerde meydana gelecek diye bir durum söz konusu değildir.

La Casse, bu sürecin türler içinde dişi bireyin uzunca bir süre erkek bireyle karşılaşmadığı durumda da ortaya çıktığını söylemiştir. Buradan yola çıkarak partenogenesis; Anna’nın durumu için akılcı bir açıklamadır fakat son haberlere göre akvaryum bunu kanıtlamadan önce biyolog personeller biraz “dedektiflik çalışmaları” yapmışlardı.

Anna’nın dişi oda arkadaşları, hepsinin dişi olduğundan emin olunması için dikkatle yeniden incelendi.

Personel “gecikmiş embriyo aşılanmasını” göz ardı etmiştir çünkü Anna’nın tüm biyografisi iyi şekilde belgelenmiştir. Anna; sertifikalı bir sürüngen kuruluşunda doğmuştur ve hiçbir erkek ile temas etmeden New England Akvaryumuna getirilmiştir.

“Haberlerde akvaryum veterinerlerinin analiz için doku örnekleri gönderdiği söylenmiştir. Birkaç hafta sonra da sonuçlar akvaryum personelinin şüphelerini doğrulamıştır.” Tüm buldukları Anna’nın DNA ’sıydı ve analiz sonuçları yaşayan 2 bebeği (3. bebek 48 saat sonra ölmüştü) onun birer genetik kopyası olarak gösteriyordu. Akvaryum, “Partenogenesisin farklı tipleri olabilir.

Birçoğu annenin DNA ’sını aynen kopyalamaz” şeklinde basın açıklaması vermiştir.Bununla birlikte bu iki genç yılan için yapılan genetik dizileme, tamamen aynı olduklarını göstermiştir. Perşembe günü akvaryum Anna ’nın gizemini dünyaya gösterdiğinde personel, insanlar tarafından tutulmaya alışmaları için 2 bebeği, kısa hayatlarının her günü boyunca ellerinde tuttuklarını söylemiştir.

Halk henüz bu yavruları tamamen göremiyor. Onlara hala sahne arkasından bakılıyor. İki yılandan zayıf olanının geri konulduğu söylenmiştir.

Kalın olanı ise gezgin bir araştırmacı gibiydi. La Casse, Boston Globe’a yaptığı açıklamada “Bu durum doğuma göre bir miktar daha heyecanlıdır” demiştir. “Fakat aynı zamanda gizem çözüldüğü için bir başarıdır”. Bu makale orijinal olarak The Washington Post’da yayınlanmıştır.

Editör / Yazar: Onur İLERİ

Bir cevap yazın

Avatar photo

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Uyku Sırasında Öğrenmeyi Geliştirmek İçin Zahmetsiz Bir Numara

Bilim İnsanları Evrenin Şeklini Bulduğunu Düşünüyor