Kendi başımıza, bir insanı doğurabilmemiz büyüleyici bir olay olmasına rağmen, bu mucizevi durumu fazla düşündüğümüz söylenemez. Hamilelik, insanların dış etkenlere bağlı kalmadığı, türünün devamını sürdürebildiği; oldukça kullanışlı bir yol, evrim harikasıdır.
Örnek vermek gerekirse, DNA’mızı başka bir kişiye aktarmak için bir arıya bağlı kalmak zorunda değili!
İlgili:Hamilelik Belirtileri Nelerdir? Madde Madde Erken Gebelik Belirtileri
İnsan hayatının ayrılmaz bir parçası olmasına rağmen, hamilelik hakkında çoğumuzun sürpriz olarak algılayacağı; ilginç ve az bilinen gerçekler var.
İşte, Hamilelik hakkında gerçek bilgilerin en iyilerinden on tanesi !
10) Üçlü Ebeveyn Denemeleri

Hamilelik için gereken azami ve asgari insan sayısının iki olduğunu varsayıyoruz. Modern tıp teknolojisinde de yumurtalarınız bir sperm donörü tarafından döllenmesi mümkün kılınmış olsa bile bunun gerçekleşmesi için de en az iki kişiye ihtiyacımız var.
Ancak bazı yeni bilimsel denemeler, bebek yapmak için üç kişiyi kullanarak bildiğimiz varsayımlara meydan okumakta !
Mitokondriyal replasman tedavisi olarak bilinen prosedür, ciddi bir mitokondriyal hastalık olasılığını ortadan kaldırmak için üçüncü bir ebeveynden mitokondri (ve böylece mitokondriyal DNA) kullanılması temeline dayanmaktadır.
Prosedür, özellikle ABD’deki etik etkileri nedeniyle tartışmalara karışmıştır ancak dünyadaki bazı ülkeler, denemelere devam etmektedir.
9) 17 Aylık Hamilelik

Hepimizin bildiği gibi kadınların yaşadıkları hamilelik süreci ortalama dokuz aydır. Bu süre kesin olmamakla birlikte, özel durumlar nedeniyle erken ya da geç olabilmektedir. Çin’de yaşayan Wang Shi adında bir kadın, 17 ay boyunca hamile kaldı ve halk tarafından doğaya meydan okuyan kadın olarak isimlendirildi.
Bu durumun nedeni ise hamileyken plasenta previa tanısı almasıydı.(anormal bir süre boyunca plasentanın az geliştiği, doğum tarihinin geciktiği bir hastalık).
Geçmişte de bu duruma benzer geç doğumlar yaşanmıştır ancak hiçbiri 17 aya kadar uzamamıştır. Şaşırtıcı bir şekilde Ağustos 2016’da doğan bebek, geçiken doğumdan dolayı etkilenmemiş olup gayet sağlıklıydı.
8) Erkekler de Gebeliğin Etkilerini Yaşar

Erkekler, hamilelik sürecinde yer alsalar bile gebelik; çoğu zaman kadınların gösterdiği çaba olarak düşünülür. Hatta bu aşamada, eşlerine duygusal destek sağlamadıkça erkeklerin biyolojik rolü yoktur.
Ancak bazı araştırmalara göre erkekler, eşleri hamileyken sempatik hamilelik olarak bilinen bir durum sonucunda fiziksel semptomlar yaşayabilmektedir. Eşlerinin hamileliği sırasında; mide bulantısı, karın ağrısı, kramplar, diş ağrısı ve sırt ağrıları gibi semptomlar geliştirebilmektedir.
Doktorlar ve araştırmacılar bu duruma bir süredir alışık olsalar bile bilim yaşanan semptomların nedenini tam olarak anlamlandıramamaktadır. Şu anda tıbbi olarak tanınan bir durum olmasa da, nedeni araştırılmaya devam edilmektedir.
7) Uzun Boylu Kadınlarda İkiz Bebek Doğurma İhtimali Daha Yüksektir

Kadınların, ikiz veya daha fazla sayıda bebek doğurma şansı oldukça zayıftır. Günümüzde, bir doğumda kaç çocuğumuz olacağını doğrudan kontrol etmenin bir yolu ise henüz bulunmamaktadır.
Yapılan araştırmalara göre böyle bir yöntemin bulunması ile birçok ebeveynin bir çocuğa sahip olmayı isteme ihtimalleri daha yüksek olurdu.
Çünkü ikiz bebeklere sahip ebeveynler, çocuklarının her ikisini de eşit bir şekilde seviyor olsalar bile ek maliyet ve sorumluluk birçok ebeveynin gözünü korkutmaktadır. Yine de ikizleriniz olup olmadığını etkileyebilecek en az bir kanıtlanmış faktör var: uzun boylu olmak ! (en azından kadınlar için).
Bir araştırmaya göre, uzun boylu kadınların, ikizlere gebe kalma şansı daha yüksektir. Bir başka çalışma ise süt ürünleri tüketen kadınların ikizlere gebe kalma ihtimalinin, diğer kadınlara göre beş kat daha fazla olduğunu göstermektedir.
6) Çifte Gebelik

Bilime göre bir kadının herhangi bir zamanda, en fazla bir defa hamile kalabileceği düşünülmektedir. Bu doğrultuda insanlar, hamile kaldıklarında başka bir gebeliğin gerçekleşmesini beklemedikleri için doğum kontrol hapı kullanmamaktadır.
Bilimin belirttiği bilgi doğru olmakla birlikte, kadınların hamileyken hamile kalma oranları nadir vakalar arasındadır.
Bir kadın hamile kaldığında; vücudumuzun, doğmamış bebeğe alabileceği tüm kaynakları sağlamak için yumurtlamayı kapatması gerekir. Serviksin içindeki bir mukus tıkacı, daha fazla spermin uterusa girmesini engellerken kalınlaşmış astarı da başka döllenmiş yumurtanın tutunmamasını sağlamaktadır.
Nadir durumlarda bu mekanizmalar bir nedenden ötürü işe yaramamakta ve gebelikle sonuçlanmaktadır. Bu durumun nedeni hala gizemini korumaktadır. Bazı tıbbi anormalliklerden mi, yoksa kadın bedeninin macera hissetmek için yaptığını mı belirlemek için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.
5) Orgazmlar Doğum Sırasında Ağrı Kesici Olabilir

Dişi orgazm, cinselliğin en gizemli kısımlarından biridir ve hala neden var olduğu hakkında çok az fikrimiz bulunmaktadır.
Kadınlarda bu an her zaman seks ile ilgili değildir. Çünkü kadınlar egzersiz gibi sıradan şeylerden de orgazm olduklarını bildikleri için bu durum bilinmezlikleri daha da derinleştirmiştir. Yine de çoğumuzun bilmediği şey, bazı kadınların doğum sırasında orgazmı yaşamasıdır. Bu durum olmasını beklediğiniz son yer olabilir.
Nedeni tam olarak anlamlandırılamamış olsa da gizemden kaçmak yerine, son zamanlarda bazı kadınlar doğum ağrısını köreltmek için orgazm kullanmayı seçmektedir. Kuşkusuz, bunun için bazı garip manevralar (örneğin, doğum sancısı sırasında mastürbasyon) gerekmektedir ancak en azından doğumun acısına yardımcı olmaktadır.
4) Hamilelik Hafıza Sorunlarına Neden Olmaktadır

Hamile olan birçok kadının söylediği gibi hamilelikle birlikte hafıza sorunları da meydana gelmektedir. Bu süreçte çoğu kadın, düzenli gittiği yerleri unuttuğunu, günlük işler yaparken genellikle işleri atlayarak boşluk bıraktığını ifade etmektedir. Peki bütün bu durumlar neden oluyor?
Bilime göre bu durumun mantıklı bir nedeni var. Araştırmalar, hamilelik sırasında salgılanan hormonların; beynin anlamadığımız şekillerde değişmesine neden olabileceğini ve etkilerinden birinin bellek sorunları olduğunu göstermektedir.
Araştırmacılar, hangi hormonların bundan sorumlu olduğunu tam olarak söyleyemeseler de hamile kadınların mekansal hafıza testlerinde diğerlerine göre çok daha kötü olduğu bulundu.
Ayrıca bu kadınlarda daha yüksek kaygı düzeyi ve daha düşük ruh hali vardı. Açık olmak gerekirse bellek sorunları tüm hamile kadınları etkilememektedir ancak etkiler özellikle onları deneyimleyen kadınlar arasında belirgindir.
3) Doğum Sancısını Başlatmak için Meme Ucu Uyarma

Eski eşlerin masallarını dinleyin veya sadece internette arama yapın ve hamileliğin son aşamalarında doğum sancısını meme ucunu uyararak nasıl başlatabileceğiniz konusunda birçok öneri bulacaksınız.
Bu öneriler aradığınız kaynağın doğruluğuna bağlı olarak “sadece seks yap” ya da “limon ye” gibi saçma öneriler de olabilmektedir.
Şu an itibariyle, bildiğimiz kadarıyla doğum sancısını başlatmak için bilimsel olarak kanıtlanmış çok az yol vardır. Bunlardan biri ise meme uçlarını uyarmaktır. Listenin çoğu başlığında olduğu gibi, bu konunun nedenini tam olarak bilmiyoruz çünkü bu durumun arkasındaki mekanizmayı etkili bir şekilde anlamak için daha büyük ölçekli çalışmalar yapılması gerekmektedir.
Japonya’daki araştırmacılar tarafından yapılan 2018 tarihli bir araştırma, meme uçlarını günde üç gün boyunca günde bir saat uyaran geç dönem gebe kadınların, tükürüklerinde daha yüksek oksitosin seviyelerine sahip olduğunu buldu. Üçte birinden biraz fazlası ise çalışmanın 72 saati içinde doğum yaptı.
2) Bebek Anneyi Güçlendirir

Bir kadının anne olarak rolü, gerçek doğumdan çok önce başlamaktadır. Vücudu yaklaşık dokuz aylık bir süre boyunca bebeğin dünyaya gelmeden önce ihtiyaç duyduğu tüm besin maddelerine ve bağışıklığa sahip olmasını sağlamaktadır. Bebeğin, rahimde başına gelen her şeyin sonraki yaşamında uzun süre devam eden etkileri vardır.
Bebek de anneye çeşitli şekillerde yardımcı olduğu için bu ilişki tam olarak tek yönlü değildir. Birincisi, vücudun önceden uyuyan kısımlarını aktive eder (meme bezleri gibi). Daha da önemlisi, bebek; zaman zaman anneye zarar veren dokuları ve yaraları onarmak için anne vücuduna kök hücreler göndermektedir.
Bu durum henüz şüphesini devam ettiren kanıtlanmayan bir bilgidir. Bazı araştırmalar, annenin kan dolaşımına giren fetal hücrelerin, annenin hayatının geri kalanında orada kalabileceğini ileri sürmektedir.
1) Bebekler Rahimde Mimikleri Uyguluyor

Evrim sayesinde yüzlerimiz, çok çeşitli duyguları ifade etmede inanılmaz derecede iyidir. Kaşlar, gözler, dudaklar ve burun gibi yüz özellikleri; günlük yaşamlarımızda en basit duygulara bile anlam kazandırabilmektedir.
Birçoğumuz mimikleri kontrol etmeyi, hayatın daha ileri yıllarında öğrendiğimizi düşünmektedir. Durham’dan araştırmacılar tarafından yapılan bir çalışma, anne karnındaki bebeklerin; rahimde basit bir şekilde gülme ve ağlamadan daha karmaşık, burun kırışmasına kadar pek çok yüz ifadesi yapabildiklerini gösterdi.
Araştırmaya göre mimiklerin nedeni bu duyguları gerçekten hissetmeleri de olabilmektedir. Buna rağmen araştırmacılar, doğduktan sonra çeşitli duyguları nasıl ifade edilebileceğini öğrenmenin aslında beynin yerleşik mekanizması olduğuna inanmaktadır.
Bunlar da ilginizi çekebilir:
Hamilelikte Neden Garip Rüyalar Görülür?
Hamileyken Kızamık Olursanız Ne Olur?
Gebeliğin üçüncü çeyreğinde hamile kadınların kişisel alan algısı genişliyor
Editör / Yazar: Tuğçe ÇAMLICA